..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilim þaþkýnlýkla baþlar. -Aristoteles
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Seval Deniz Karahaliloðlu




20 Þubat 2005
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operasý  
Verdi’nin Opera Dünyasýndan Tatlý Ýntikamý : Falstaff Operasý ve Disiplinler Arasý Buluþmanýn

Seval Deniz Karahaliloðlu


Yaþlý, koca göbekli, kel kafalý, obur, içkici, üstelik kadýn düþkünü bir Kazanova. Beþ parasýz kalan Falstaff, koca göbeðine ve ilerlemiþ yaþýna bakmadan iki soylu kadýna aþk mektuplarý göndererek, zengin kadýnlar vasýtasýyla kocalarýnýn paralarýndan fayd


:EAIH:
Shakepeare’den Verdi’ye : Falstaff Operasý

Verdi’nin Opera Dünyasýndan Tatlý Ýntikamý : Falstaff Operasý ve Disiplinler Arasý Buluþmanýn Perde Arkasýnda Yaþananlar

Seval Deniz Karahaliloðlu

Disiplinler arasý buluþmalar her zaman keyifli olur. Hatta sahne gerisinde yaþananlar çoðu zaman hikayenin ana temasýndan daha eðlencelidir. Týpký, opera dünyasýnýn en önemli bestecilerinden Giuseppe Verdi’nin eserlerinin þahikasý sayýlan Falstaff Operasýnda olduðu gibi. Falstaff Operasý, dünya opera klasikleri arasýnda en zor sahnelenen ama ayný zamanda en keyifli operalardan biridir. Bunun nedeni, kýsaca Verdi’nin bir dantel zarafeti ile iþlediði müziklerinin yaný sýra,William Shakespeare’in eserlerinin opera sahnesine baþarýyla taþýnmasýdýr. Ýþte burada, devreye Ýtalyan metin yazarý Arrigo Boito giriyor. Boito yaþadýðý dönemde, William Shakespeare’e olan hayranlýðý ve yazarýn eserlerine olan tutkusuyla tanýnýyor. En önemli özelliði ise William Shakespeare’in eserlerindeki dil müzikalitesini eserleri Ýngilizce’den Ýtalyanca’ya çevirirken neredeyse bire bir koruyabilmiþ olmasýdýr. Yani, Boito dildeki ayný müzikal uyumu, Ýtalyanca olarak yakalayabilme dehasýný gösterebilmiþ ender yazarlardan biridir. Bunun anahtarý da Boito’nun William Shakespeare’in eserlerindeki ruhu, eserin özünü çok iyi özümseyebilmesinde yatar. Burada, Boito eserleri bire bir kelimesi kelimesine Ýngilizce’den Ýtalyanca’ya çevirmek yerine uyarlama yoluna gidiyor. Adeta ikinci bir Shakespeare gibi davranarak eserleri yeniden ele alýyor ve orijinal yapýlarýný bozmadan onlarý yeniden Ýtalyanca olarak yaratýyor. Falstaff Operasý’nýn ana temasý, William Shakespeaer’in ‘Windsor’un Þen Hanýmlarý’, ‘IV. Henry’ ve ‘Bir Yaz Gecesi Rüyasý’ isimli eserlerinden yapýlan baþarýlý kurgulamaya dayanýr. Arrigo Boito burada, Windsor’un Þen Kadýnlarý temasý üzerine, IV.Henry’den aldýðý Falstaff karakterini yeniden yorumlayarak oturtur. Falstaff karakterini eserde ön plana çýkarýr ve üçüncü perdede ‘Bir Yaz Gecesi Rüyasý’ndaki büyülü atmosferi koruyarak hem eserin düðüm bölümünün çözülmesini saðlarken hem de masalsý ve eðlenceli bir tablo yaratýr. Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun Falstaff Operasý için özel olarak çýkartýlan Falstaff kitabýndaki yazýsýnda söylediði gibi ‘Falstaff, Shakespeare’in yarattýðý en eðlenceli karakterlerden biridir. Burada iki ayrý Falstaff karakteri vardýr. IV. Henry oyunundaki soylu Falstaff, diðeri ise Kraliçe Elizabeth’in sipariþi üzerine Shakespeare’in yeniden 1602 yýlýnda ‘Windsor’un Þen Kadýnlarý’ eseri için yeniden yarattýðý serseri Falstaff karakteri. IV. Henry’deki Falstaff zeki, neþeli, nüktedan, yaþlý, sevimli ve içinde çeliþkiler barýndýran bir kiþiliktir. ‘Windsor’un Þen Kadýnlarý’ oyunu için yaratýlan Falstaff’ýn bu karakterle uzaktan yakýndan ilgisi yoktur. Yaþlý, koca göbekli, kel kafalý, obur, içkici, üstelik kadýn düþkünü bir Kazanova. Beþ parasýz kalan Falstaff, koca göbeðine ve ilerlemiþ yaþýna bakmadan iki soylu kadýna aþk mektuplarý göndererek, zengin kadýnlar vasýtasýyla kocalarýnýn paralarýndan faydalanmaya çalýþýr. Sadece isim deðiþikliði yaparak iki kadýna da ayný aþk mektubunu gönderir. Kadýnlarýn olayý fark edeceðini düþünemeyecek kadar böndür. Ama iþler umduðu gibi gitmez ve ‘Windsor’un Þen Kadýnlarý’ Falstaff’a unutamayacaðý bir ders vermeye karar verirler. Ve Falstaff’ý rezil edecekleri oyunlar böylece ortaya çýkar.'

Bu iþin tiyatro cephesi. Bir de iþin opera cephesinde yaþanan kulis arkasý var.
Boito ve Verdi ikilisi daha önce yine bir Shakespeare eserinde bir araya gelerek çalýþtýklarý için deneyimlidirler. Birlikte, Shakespeare’in Othello’sunu tiyatro sahnesinden opera dünyasýna aktaran ikili, Falstaff’da gerçek manada sanatlarýný konuþtururlar. Aslýnda Falstaff operasýnýn yazýlýþ öyküsü bile baþlý baþýna bir hikayedir. Çünkü, hayatýnýn son günlerini geçirdiðine inanan ve bestelediði Othello operasýndan sonra baþka opera yazmama konusunda kararlý olan bestecinin fikrini deðiþtiren daha önce beraber çalýþtýðý librettis Boito’dur. Boito, 1889 yazýnda elinde Falstaff Operasý’nýn metniyle beraber Verdi’nin inzivaya çekildiði Sant’Agata’ya gelir. Ve okuduðu metin Verdi’ye yeniden yaþama gücü verir. 50. sanat yýlýný kutlayan Verdi, Othello’nun 1887 yýlýnda sahnelenmesinden tam iki yýl sonra sürpriz bir biçimde yeniden opera yazmaya karar verir. Kaleme alacaðý bu operanýn besteleyeceði son opera olacaðý bilinciyle istediðini yapar ve 50 yýllýk müzik kariyerinin en ‘damýtýlmýþ’ müziði ortaya çýkar. Bu arada, Verdi ve Boito arasýndaki mektuplaþmalardan sanatçýlarýn tüm yaratýcý güçlerini bu eseri yaratmak için nasýl harekete geçirdiklerine tanýk oluyoruz. Hatta Verdi operayý tamamlayamadan ölmekten korkmasýna raðmen Boito’ya yazdýðý bir mektupta þunlarý söylemekten kendini alamaz ‘Tamam öyleyse. Falstaff’ý yapýyoruz. Þu anda yaþ ve hastalýk gibi engelleri düþünmeyelim.’

Bu arada, Giuseppe Verdi’nin gider ayak, bu dünyayý terk-i diyar eylemeden önce, opera dünyasýna yaptýðý küçük þakadan bahsetmek istiyoruz. Deyim yerindeyse, bu aslýnda Verdi’nin solistlerden, orkestra þeflerine, emprezaryolardan, orkestrada çalan müzisyenlere kadar bütün opera dünyasýndan aldýðý küçük ‘tatlý’ bir intikam. Gerçek manada Falstaff, Verdi’nin ihtilal eseri. Verdi, Falstaff Operasý ile müzik dünyasýnda, müzikal disiplinde bir ihtilal yapmýþ. Bu nedenle, ilk defa Milano’da sahnelendiði 9 Þubat1893 yýlýndan bu yana, hala dünyanýn sahnelenmesi en zor operalarýndan biri olma özelliðini koruyor. Tabii ki, bunu da tümüyle bestecinin þaka anlayýþýna borçlu. Neden mi? Ýþte bütün bu sorularýn cevabýný, Ýzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestra Þefi ve projenin fikir babalarýndan biri olan Ercan Yenal ile yaptýðýmýz sohbette konuþtuk. Ýzmir Devlet Opera ve Balesi tarafýndan sahnelenen Falstaff’ý ilk defa sahneleme fikri, sahneye koyan Mehmet Ergüven ile orkestra þefi Ercan Yenal’dan çýkmýþ. Verdi’nin bizi beyaz pamuktan bulutlar üzerinde gülerek keyifle izlediðinden emin, zaman zaman bestecinin kulaklarýný da çýnlatarak, yaptýðýmýz söyleþide bir araya gelmesi neredeyse imkansýz olan üçlüyü ele alýk. Shakespeare, Boito ve Verdi’yi.

Falstaff Operasý dünyanýn en zor operalarýndan biri olarak bilinmesine raðmen Ercan Yenal büyük bir cesaretle adeta meydan okuyarak bu operayý sahneye koymuþ. Aslýnda, sahnelemenin ne kadar zor olduðunu kendisi de itiraf ediyor. Hani, halk arasýnda bir deyiþ vardýr. ‘Ne çektiðimi bir Allah bilir, bir de ben bilirim’ derler ya, aynen öyle. Ercan Yenal da söyledikleriyle, bu düþünceyi doðruluyor zaten. ‘Falstaff operasý, hem sahnelenmesi ve çýkarýlmasý, hem de müzikal olarak çalýþtýrýlmasý dünyanýn en zor operalarýndan biri. Falstaff, sanki tek bir perdeden oluþan dev bir ansemble diyebiliriz. Yani, ortaklaþa yürütülen bir birliktelik üzerine kurulmuþ, gerek ekibiyle, gerekse sanatçýlarýyla beraber gerçek bir takým çalýþmasý. Eser bir bütün halinde yürüyor. Falstaff, Verdi’nin eski eserlerinde olduðu gibi bölümlerden oluþan bir eser deðil. Küçük minyatür aryalardan oluþuyor. Eserin müzikal yapýsý, týpký mozaik sanatý yada binlerce parçalardan oluþan bir bilmece gibi. Saatlerce uðraþýyorsunuz, hatta ilk gün yapamýyorsunuz, sonra bir bakýyorsunuz ortaya muazzam bir þey çýkýyor. Yalnýz bir bozulursa yeniden baþtan baþlamanýz gerekiyor. Yani býçak sýrtýnda yürümekten daha zor. Çok büyük opera kuruluþlarýnýn Falstaff’ý sahnelemekten kaçýnmalarýndan bir nedeni de, o kadar çok sanatçýnýn sürekli bir araya gelip çalýþmasýnýn gerekiyor olmasý. Yani, iki üç ay sürekli olarak bir araya gelip çalýþacak o kadar solist sanatçýyý bir arada bulamýyorlar. Falstaff için çok geniþ bir sanatçý kadrosu gerekiyor. Ýki üç ay baþlarýnda duracak bir müzikal yönetmeni de bulamýyorlar. Bu gerçekten, sadece bir iki kropetütöre býrakýlacak iþ deðil. Biz son üç ay, aralýksýz birlikte çalýþtýk. Bir dantel örgü düþünün, ipliðine en ufak bir týð takýlmasýyla paramparça olabilecek, nazik bir yapýya sahip, ayný zamanda o kadar girift bir eser. Hem müzikal, hem de sahneleme açýsýndan çok zor. Sahneler, aynen müzik gibi o kadar çabuk geçiyor ki, býrakýn seyirciyi, oyuncu bile olayý algýlayýncaya kadar bir sonraki ölçü geliyor, çok çabuk deðiþiyor. Müzikal yapýsý çok seri geliþen, çok hýzlý geçiþlerin hakim olduðu bir eser.’

Hemen akla, Falstaff Operasý’nýn, Verdi’nin eserleri içinde çok özel bir yeri olduðu düþüncesi geliyor. Yenal’a göre özel kelimesi az bile. Çünkü, bu eser bestecinin eserlerinin þahikasý. Hatta Yenal’ýn anlattýðýna göre, sadece bestelenme aþamasýnda yaþananlara iliþkin ayrý bir hikaye yazýlabilir. Hem de en az operanýn kendisi kadar renkli bir hikaye. ‘Kesinlikle. Verdi’nin o zamana kadar bestelediði eserler düþünülecek olursa, Falstaff operasýnýn þöyle bir özelliði var. Verdi’nin eski eserlerinde olduðu gibi ayný ritim içinde, uzun uzun sayfalar boyu giden, ahenkli bir melodi yerine, burada opera, deyim yerindeyse, müzik parçacýklardan örülü küçücük müzikal damlalar halinde iþlenmiþ. Müzik özümsenerek, çok yoðun bir yapý içinde, opak bir þekilde oluþturulmuþ. Verdi, Falstaff’da müziði çok yoðunlaþtýrýlmýþ bir biçimde veriyor. Besteci, müziði adeta bir süzgeçten geçirmiþ, sonra bir süzgeçten daha geçirmiþ. Bu Verdi’nin yaþlýlýðýnýn, müzikal damýtýlmýþlýðýnýn bir sonucu. Ortaya çok rafine bir müzik çýkmýþ. Rafinelik hem müziðin yapýsýnda var, hem orkestrasyonunda var, hem de müzik ve söz birlikteliðinde var. Verdi müzikal açýdan, Boito ise metin yazarý olarak her þeyi cýmbýzlayarak çalýþmýþlar. Her þey damýtýlmýþ damýtýlmýþ sonuçta, özünün özü kalmýþ. Edebiyatta, çok az sözle, çok þey ifade eden ‘rafine þiirler’ vardýr. Falstaff Operasý da böyle. Ýlk baþta, ilk görüþte tam olarak anlaþýlamýyor. Yani, sýký uslupta ortaya konan bir eser. Bu nedenle, Falstaff çok yoðun bir ön hazýrlýk çalýþmasý istiyor ve her þeyin defalarca defalarca incelenmesi gerekiyor. Falstaff, Verdi’nin besteciliðinin þahikasýna ulaþtýðý operasýdýr.’

Gelelim þu meþhur yazýlma hikayesine. Dramatik yapýsýyla, en az operanýn kendisi kadar renkli demiþtik ya. Ercan Yenal, operayý hazýrlarken orijinal metinlere ulaþmýþ ve Almanca’dan çevirdiði arþiv çalýþmasý sonucunda bir takým mektuplaþmalara, bestecinin eseri bestelerken düþtüðü küçük notlara kadar çok zengin bir malzemeye ulaþmýþ. Bu heyecanlý macera sonunda opera sahnesine kadar uzanmýþ. Tarihin yapraklarý arasýnda dolaþmak týpký gizem avcýlýðý yapmak gibi. Ercan Yenal bu heyecanlý iz sürüþ sýrasýnda bulduklarýný bizimle paylaþýyor. ‘Verdi Falstaff’ý hayatýnýn son döneminde kaleme almýþtýr. Besteci, eseri bestelediði dönemde, 78 yaþýna gelmiþti ve artýk hayatýnýn sonuna geldiðine inanýyordu ve kesinlikle bir opera yazmayý düþünmüyordu. En son yazdýðý opera olan Othello’dan bu yana altý yýl geçmiþti. Çiftliðine çekilmiþti ve ömrünün son günlerini Sant’Agata’da huzur içinde çiftliðinde geçirmek istiyordu. Bu sýrada Boito, Shakespeare’in eserlerinden derlediði metni çýkardý ve Verdi’ye yolladý. Bu, Verdi’nin Falstaff’ý bestelemesinin birinci nedeni. Ýkinci neden ise, Verdi ömrü boyunca, hep bir komik opera yazmak istemiþti. Gençlik yýllarýnda yazmýþ olduðu komik opera, Rossini tarafýndan çok acýmasýzca eleþtirilince, Verdi bir daha komik opera yazmaya cesaret edemedi. Ama Boito’nun metnini görünce, içinde ukde kalan komik operasýný yazmaya karar verdi. Boito’nun teþvikiyle de operayý yazmaya baþladý. Falstaff onun bir çeþit ‘veda’ eseri oldu ve bu veda temasýný operanýn finaline de yansýttý. Operayý yazýp bitirdikten sonra, partisyonun üzerine ‘Adiö’ (Elveda) diye küçük bir ekleme yapmýþtýr. Burada bir veda vardýr ama bu ‘hayata vedadýr’. Baþka bir opera yazamayacaðýný çok iyi biliyordu, hatta Falstaff’ý bile bitirebileceðinden emin deðildi. Bu eseri bestelerken, yazdýðý mektuplarýn birinde, ‘Ben bu eseri, sadece kendim için yazýyorum’ der. Yani, burada ne emprezaryolar, ne Scala operasý, ne de solistler umurumda deðil, ‘ben ilk defa ne istiyorsam onu yapýyorum’ demek istiyor.’

Anlatýlanlarý heyecanla dinlerken bir yandan da Verdi’nin yaþadýðý dönemde, yazdýðý bu son eserle, opera dünyasýnda bir devrim yaptýðýný düþünmekten kendimi alamýyorum. Ýster adýna devrim deyin, ister Verdi’nin opera dünyasýndan gider ayak aldýðý tatlý küçük intikamý, ortada alýþýlmýþýn dýþýnda bir eser var. ‘Kesinlikle’ diye onaylýyor Ercan Yenal ve devam ediyor. ‘Falstaff Operasýný, opera dünyasý için bir devrim olarak kabul edebiliriz. Ýtalya Operasý’nda seslendirildiði 1893 yýlýný, opera dünyasý için ‘modernitenin’ baþlangýcý olarak alabiliriz. Çünkü, o dönemin normlarýný kýrýyor. O dönemde, Almanya’da Wagner ekolü var. Wagner, baþlý baþýna bir yol izlerken, Ýtalyan ekolünden bir çok besteci ondan etkileniyor. Aslýnda bütün Avrupa operasý Wagner’in disiplinli müziðine büyük bir yakýnlýk duyuyor ve yaptýðý müzikten etkileniyor. Fakat Verdi bildiði yolda gidiyor. Verdi, yalnýz Alman müziðinden Mozart ve Beethoven’ýn müziðine duyduðu saygýyý Falstaff’a da yansýtýyor. Eserde, yer yer Mozart’ýn müziðine saygý ifadesi olarak, Figaro’nun Düðünü’nü anýmsatan yerler var.’

Bu arada, benim þu ‘tatlý intikam’ lafý, Yenal’ýn çok hoþuna gitmiþ olmalý ki gülmekten kendisini alamýyor ve ekliyor. ‘Bu lafý çok güzel buldunuz. Verdi, Falstaff ile herkesten intikam alýyor. Mesela orkestra þefi olarak, bir kere benden intikam alýyor. Çünkü, Falstaff hayatýmda gördüðüm en zor opera eseridir. Oyuncudan alýyor. Emprezaryolardan alýyor. Orkestrada çalan müzisyenlerden alýyor.(Herhalde söyleþiyi yazarken benden de intikam alacak, kahkahalar..) Ýþte, eserde bir espri var. Finalde, Falstaff, ‘Her þey bir þakadýr’ diyor. En büyük þaka þu. Herkes opera bitti zannediyor, oyuncular kucaklaþýyor. Her þey mutlu bir sona giderken birden Falstaff füge baþlýyor. Füg öyle zor bir sanat türü ki, ezberlemesi zor, çok sesliliði var, 9 solistin ayný anda koro ile beraber söylediði ve orkestranýn da girdiði bir müzik baþlýyor. Operanýn son üç, dört dakikasý müzik tarihinin en zor kategorilerinden biri olan füg. Bu da bir þaka, bu da bir ‘tatlý intikam’ aslýnda. Oyuncular, opera boyunca ellerinden gelenin en iyisini yapmak için uðraþmýþlar, ölmüþler, bitmiþler, üç perdelik operayý çalmýþlar, söylemiþler, tam eserin biteceði an bir anda füg söylemeye baþlýyorlar. ‘Hayat bir þakadýr, insanlar delidir’ derken, aslýnda bizi de deli yerine koyuyor, hatta deli ediyor çünkü tam orada füg giriyor. Operada füg, sanatçýlarýn en korktuklarý bölümdür. Biz fügü çalýþýrken, ben orada bir espri yapýyordum. ‘Arkadaþlar, biz burada fügü çalýþýrken, Verdi yukarda bulutlarýn üzerinde halimize gülüyor, bizimle alay ediyor’ diyordum. Verdi için bu eser o kadar özel ki, ‘Falstaff’ýn Scala Operasý’nda oynanmasýný tasvip etmiyorum çünkü, bu eser orada bütün özelliðini yitirecek. Bu eserin sahneleneceði en uygun yer benim Sant’ Agata’da çiftliðimdir’ diyor. Orada, bile bestecinin yarý þaka yarý ciddi bir tavrý var.’

Konuþtukça iþ ciddiye biniyor. Verdi, iþi intikam dozundan ‘müzikal bir ihtilal’ kývamýna getirmiþ. Ýþ, ciddi yani. ‘Tam anlamýyla öyle. Ben Falstaff’ý geniþ bir pinpon masasý üzerinde, her oyuncunun bir pinpon topu gibi bir metinden diðerine atladýðý bir opera olarak tanýmlýyorum. Bir cümle içinde bazen kelimeleri üç sanatçý bir biri ardýna tamamlýyor. O nedenle, bütün bir metni herkes ezberledi. Baþkasýnýn lafýný herkes içinden söylüyor, söylemezse zaten ritmi kaçýrýr. Herkes bir diðerinin kelimesini tamamladýðý için yapýlacak en küçük hata, bütün bir operanýn çökmesine neden olabilir. Bir cümleye bir sanatçý baþladýðýnda cümleyi bitirene kadar dört sanatçý tamamlýyor. Bu nedenle idare etmesi çok zor. 9 solist sanatçý var ve metindeki sözler, bu sanatçýlar arasýnda pinpon topu gibi gidip geliyor. Buna ek olarak, orkestra içinde ayný þey geçerli. Orkestra da viyolonseller 18 ölçü duruyor ve müzik çok hýzlý bir biçimde dönüyor ve viyolonseller müzik cümlesini bitiriyor. Verdi, herkesle alay etmiþ. Öyle bir müzik yazmýþ ki, ‘Ben, artýk hiç dinlemem, herkes adam gibi içinden sayacak, esere konsantre olacak ve iþini çok iyi yapacak’ demiþ. Pasajlar, bütün yaylýlarý dolaþýyor. Birinci kemanda baþlýyor, ikinci keman, viyola, viyolonselde bitiriyor. Verdi, Falstaff’da herkesi çok zorluyor. Ýþte bu nedenle, provalarda ha bire baþtan aldýk. En küçük hatada baþtan tekrar etmemiz gerekti. Verdi Falstaff’ý bestelerken yazdýðý bir mektupta, Scala Orkestrasýndan çok þikayet ediyor. ‘Scala orketrasý çok geriledi. Ýkinci kemanlar çok zayýf. Viyolonseller entonasyonu tutturamýyor’ diyor. Bunun hakkýnda mektupta bir paragraf var. Bunu okuyunca, ‘Peki o zaman neden bu kadar rafine bir müzik yazmýþ?’ diye düþündüm. Orkestranýn kapasitesini gözeten bir besteci, çok zor pasajlarý, birinci kemandan baþlatýr ve orada bitirir. Verdi öyle yapmamýþ. Çok zor pasajlarý, ikinci kemanlarla baþlatýyor, daha sonra viyolalar alýyor en son birinci keman alýyor. ‘Ben birinci, ikinci keman anlamam. Herkes çalacak’ diyor. Müziði herkesin arasýnda taksim etmiþ. Ben, orkestrayý çalýþtýrýrken, viyolalara provalarda dedim ki, ‘Tam eserinizi buldunuz, kendinize geldiniz, dirildiniz, kendinizi buldunuz’ dedim. Çünkü genelde, viyolalar hep orta ses çalan biraz eþlikçi notalarý çalan enstrümanlardýr. Hayýr, Verdi her þeyi yazmýþ. Yani gerçekten Falstaff, Verdi’nin ‘ihtilal eseridir.’

Peki, böyle bir ‘ihtilal eserini’ sahneleme çýlgýnlýðý ilk kimden çýktý acaba derken kahkahalar arasýnda Ercan Yenal ‘Doðrusunu isterseniz, çýbanýn baþý ben ve Mehmet Ergüven’ diyor. Biz gülmekten yerlere serilirken o devam ediyor. (Kahkahalar…) ‘Mehmet ile opera dýþýnda da çok iyi bir dostluðumuz var ve senelerden beri Falstaff’ý sahnelemeyi istiyorduk. Aslýnda, son iki yýldýr Falstaff gündemdeydi. Beethoven’in Fidelio Operasý da Mehmet’in ve benim fikrimdi. Ýlk defa, orijinalinden Almanca olarak sahneleyeceðiz dediðimizde bir çok kiþi burun kývýrmýþtý ama sonra çok baþarýlý oldu. Þimdi ayný baþarýyý Falstaff’da yakalayacaðýmýza ben inanýyorum.’

O kadar çok Verdi’den bahsettik ki þimdi Shakespeare haklý olarak alýnacak diye düþünüp lafý Shakespeare’e getiriyorum. Çünkü, Falstaff operasýnýn bu kadar baþarýlý olmasýnýn nedenlerinden biri de Shakespeare’in eserlerinden yola çýkýlarak yazýlan özgün bir metinle sahneleniyor oluþu. Görüþüme Ercan Yenal da katýlýyor. ‘Burada, metinin oluþturulmasýnda Boito’nun çok önemli bir iþlevi var. Librettosunu Arrigo Boito’nun yazdýðý operanýn metni, Ýngiliz yazar William Shakespeare’in “Windsor’un Þen Kadýnlarý”, “Dördüncü Henry” ve ‘Bir Yaz Gecesi Rüyasý’ isimli adlý eserlerinden esinlenerek kaleme alýnan bir öyküye dayanýyor. Boito burada kendini Shakespeare ile o kadar güzel özdeþleþtirmiþ ki, ortaya müzik ile çok uyumlu bir metin çýkmýþ. ‘Windsor’un Þen Kadýnlarý’ndaki iskeleti, yani o komik öðeleri alýp onun üstüne Dördüncü Henry’den aldýðý karakteri koyuyor. Falstaff karakteri Windsor’un Þen Kadýnlarýnda, psikolojik olarak profilini çizebileceðimiz, o kadar çok derinlemesine giden bir figür deðil. Dördüncü Henry’de daha çok belirgin olan Falstaff karakterini alarak bunu zenginleþtiriyor ve bir baþ rol haline getiriyor. Yani Boito, burada bir nevi ikinci bir Shakespeare gibi davranarak, bu iki metni bir araya getiriyor ve yeniden bir Falstaff karakteri yaratýyor. Sonra, üçüncü perdede çok net görülen ‘Bir Yaz Gecesi Rüyasý’ var. Orada da Nanetta’yý peri kýzý olarak görürüz. Boito, bütün bu metinleri çok büyük bir baþarýyla bir araya getirip, harmanlýyor. Olay örgüsü, Windsor’un Þen Kadýnlarýn’a dayandýrarak, Falstaff’ý kiþi olarak çýkarýp çok önemli bir karakter haline getiriyor.’

Boito bunu yaparken, acaba Shakespeare’in dizelerinden bire bir yararlanýyor mu diye düþünmekten kendimi alamýyorum. Çünkü, edebiyata meraklý olanlar, bilir. Shakespeare’in eserlerinin büyüsü kullandýðý dilin müzikal yapýsýna dayanýr. O nedenle, ustanýn þiirlerini ve oyunlarýný ‘ben Ýngilizce biliyorum’ diyen herkes çeviremez. Eskilerin deyimiyle, dile vakýf olmak gerekir. Ýþte tam da bunlarý düþünürken Ercan Yenal, Boito’nun birebir çeviri kullanýp kullanmadýðýna dair merakýmý gideriyor. ‘Bunu tam olarak söylemek mümkün deðil. Çünkü opera, Ýtalyanca. Fakat, orijinal eserde, Dördüncü Henry’de, Falstaff’ýn ‘onur’ üzerine söylediði bir tiradý var. Onur üzerine söylediði bu tiradý, operanýn birinci perdesinin sonunda yer alýyor. Ben Dördüncü Henry orijinal metinde yer alan sözlerle, bu tiradý karþýlaþtýrdým bir birine çok yakýn. Boito, olduðu gibi orijinal Ýngilizce metni alýp tekrar sözleri Ýtalyanca olarak yazýyor. Shakespeare’in metnine dayanýyor ama çok ilave var. Boito, Ýtalya’nýn o dönem en ünlü libretto yazarlarýndan biri. Wagner’in bütün Almanca’dan operalarý Ýtalyanca’ya çevirmiþ, ayrýca Boito, dönemin en önemli Shakespeare uzmaný olarak kabul ediliyor. Aslýnda, Verdi’nin hayatý boyunca aradýðý librettis Boito’ymuþ. Bunu, son iki eserinden anlýyoruz. Othello ve Falstaff’dan. Çünkü, Verdi’nin Falstaff’dan önce bestelediði Othello operasýnýn da librettosu Boito’ya ait. Verdi’nin de çok yoðun bir edebiyat tutkusu var. Mesela, Don Carlos Operasý, Schiller’den kaynaklanýyor. Öldükten sonra, evinde baþucunda çok önemli bir Shakespeare külliyatý bulunmuþ. Verdi’nin Shakespeare aþýrý bir düþkünlüðü olduðu biliniyor. Mesela Kral Lear, Verdi’nin operasýný bestelemeyi çok istediði bir eser olduðu halde, uygun bir librettis bulamadýðý için yapamamýþ. Notalarý yazmýþ yazmýþ, beðenmemiþ yýrtmýþ. Oturmuþ librettosunu kendi yazmaya baþlamýþ bu sefer metni beðenmemiþ, yýrtmýþ. Eðer Verdi Boito ile çalýþmaya 10-15 yýl önce baþlamýþ olsaydý ve yapmayý çok istediði ama yapamadýðý Kral Lear operasýný yazabilmiþ olsaydý acaba ortaya nasýl bir opera çýkardý diye düþünüyorum.’

Tüm bunlar göz önüne salýndýðýnda, sanki Falstaff’ýn operasý, Ýzmir Devlet Opera ve Balesi’nin gövde gösterisi gibi oluyor deðil mi? demeye kalmadý. Ercan Yenal, söze benden önce atýldý. ‘Falstaff operasý, gerçek bir meydan okumadýr. Bunu Falstaff Operasýnýn kitabýnda kapak metnini yazan Türkiye’nin Shakespeare uzmaný Prof. Dr. Özdemir Nutku söylüyor. Prof. Özdemir Nutku ‘ Falstaff Operasýnýn Ýzmir Devlet Opera ve Balesi’nde oynanmasý büyük bir zenginlik olduðu kadar, sanatçýlar açýsýndan da bir meydan okumadýr; çünkü bu yapýt, opera dünyasýnýn en zor yapýtlarýndan biridir’ diyor. Falstaff hakikaten olaðanüstü bir solist sanatçý kadrosunu bir araya topladý. Sadece solist sanatçýlarýmýz deðil, ayný zamanda kostümden, makyaja, dekordan ýþýða kadar her þey çok özenilerek yapýldý. Dönem kostümlerini Sevda Aksakoðlu, dekoru Hakan Atik hazýrladý. Iþýk yönetimi Oktay Kaynarca’ya ait. Operayý sahneye çok sevdiðim dostum Mehmet Ergüven koydu. Bu arada, gerçekten harika bir kitap çýkardýk. Yani, opera dergisi filan deðil. Bu gerçek manada bir kitap oldu. Kitapta, ülkemizin en önemli Shakespeare uzmaný Prof. Özdemir Nutku’nun Falstaff üzerine yazdýðý yazýyla, çeþitli üniversitelerden akademisyenlerin kaleme aldýðý Shakespeare ve Falstaff karakteri üzerine araþtýrmalar yer aldý. Yani, Falstaff operasý için kitabýndan kostümüne kadar her ayrýntýyý titizlikle ele aldýk.’

Eserin yoðun dramatik yapýsý oyunculuk yeteneðini de gündeme getiriyor. Ercan Yenal, operada solist olarak çalýþan bütün sanatçýlarýn oyunculuk eðitimi almalarýnýn þart olduðu görüþünde. ‘Ankara Konservatuarý’nda eski ekolden yetiþmiþ olan sanatçýlar, þan eðitimi yaparken tiyatro bölümü öðrencileriyle birlikte ayný sýnýfa giriyorlardý. Ben Ayþe Tek’ten biliyorum. Cihan Ünal, Cüneyt Gökçer, Nurseli Ýdiz hep ayný dönemin sanatçýlarýydý. Opera sanatçýlarý ile tiyatro sanatçýlarýnýn ayný sýnýfta eðitim görmeleri operaya çok þey kazandýrmýþtýr. Opera sanatçýlarý daha sonra þan eðitimi için ayrýlýyorlardý. Ýþte, bu opera sanatçýlarý için aldýklarý bu tiyatro eðitimi çok büyük bir artýdýr. O dönem, bugüne nazaran daha iyi bir eðitim vardý. O zaman insanlar, eskrim dersinden kalacaðým diye korkuyordu. Þimdi bu dersler yok ve eksikliði fena halde hissediliyor. Opera bölümlerine derhal drama dersi konmasý þart. Yeni yetiþen sanatçýlar maalesef drama dersi almýyorlar ama bu açýklarýný el yordamýyla kapatmaya çalýþýyorlar. Opera için drama vazgeçilmez bir gereklilik. Mesela, orkestra dersi almadan gelen bir solo obuacý ne kadar iyi çalarsa çalsýn, orkestra dersinin disiplinini almýþ olmasý lazým. Ýlk önce, orkestra elemaný olarak çalabilmeyi öðrenmesi gerekir. Dramanýn operaya etkisi müthiþtir. Opera komple bir sanat. Her þey yerli yerinde yapýldýðý zaman, opera bütün sanatlarýn üzerinde bir sanat dalýdýr. Othello’yu Verdi’nin müziði ile izledikten sonra, Othello’yu, Ýngiliz Tiyatrosundan izleyin mutlaka bir þeylerin eksikliðini hissedeceksiniz demektir. Metin, müzik, görüntü ile opera bütün görsel sanatlarý içinde barýndýrýyor. Müziðin gücü o kadar büyük ki, izleyici Falstaff’ý izledikten sonra, Dördüncü Henry’i izlediðinde bir þeyleri kaçýrdýðýný görecektir. Bunu, Carmen’de görüyoruz. Carmen’in müziði o kadar güçlü ki, yönetmen Carlos Saura, Carmen filmini çektiðinde, dayanamayýp filmin sonunda George Bizet’nin müziðini çaldýrmaya baþlýyor. Çünkü, müzik ifadeye zenginlik ve güç katýyor. Orkestra ile beraber koronun insan seslerinin birleþimiyle birlikte anlatýlmak istenen duygular belki yüz kat daha güçlü bir biçimde vurgulanarak ifade ediliyor. Ýþte operanýn sihri de buradan kaynaklanýyor.’

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Silah Zoruyla
Gönderen: Orkun Levent BOYA / Ankara/Türkiye
25 Ocak 2006
Bu yazýyý, yazandan çok okuduðuma inanýyorum... O yüzden bu yazý hakkýnda fazla bir þey söylemeyeceðim... ama yazý üzerinden, yazarlýk hakkýnda söylemek istediðim bir kaç þey var... Bazý yazýlarý okurken, yazara, -okuduðum- yazýnýn "silah zoruyla" yazdýrýldýðý gibi bir hisse kapýlýyorum... Bazý yazýlarý da okurken, kalemin yazarýn en güçlü silahý olduðu hissine kapýlýyorum... Dilerim, silahýn hiç düþmez... Sevgi ve Saygýlarýmla...

:: Ahh Verdi:)
Gönderen: Burcu Yýldýzer / Ankara/Türkiye
23 Þubat 2005
Yazýnýzý okurken kendimi yüzy1llar öncesinde buldum ve açýkçasý ben de Verdi'nin yapt1klar1na, söylediklerine, ya_attýklarýna kahkahalarla ortak oldum. Çok sýký bir opera hayraný olmasam da; fýrsat buldukça Ankara'da takip etmeye çalýþýyorum. En son " Þen Dullar" ‘a gitmiþtim. Ýlk bölümde açýkçasý sýkýldýðým; ancak ikinci bölümünden hayli keyif alarak izlediðim bir operaydý. Falstaff Operasý’ný anlattýðýnýz bu yazý, beni öylesine içine çekti ki; izlemek için sabýrsýzlanýyorum. Tabii bunun için sanýrým Ýzmir’e gelmek gerekecek:) umarým fýrsat bulur da gelebilirim ve Verdi’nin opera dünyasýndan aldýðý “tatlý intikama” ben de þahit olabilirim….Kaleminize Saðlýk…Iþýk ve sevgiyle kalýn…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Commedia Dell"arte Ýþliði : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsýn" : Hakan Gerçek
Aðýr Abla Cecilia"nýn Müridinden Faydalý Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoðlu
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baþ Yapýt : Fýrtýna
Tiyatro Soluyanlardan "Koca Bir Aþk Çýðlýðý"

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.