Hala çevrende bulabileceğin güzellikleri bir düşün ve mutlu ol. -Anne Frank |
|
||||||||||
|
Zaman olur günlük tutanlara gıpta ederim. Hayatının kendisi için önemli anları fotoğraflayan, video arşivi oluşturan, kronografiye önem veren ve bunun gereğini yapanlara hayranlık duyarım. Zaman zaman başıma gelen bir olay. Böyle olduğundan belki üstünde durmam, durup durup içimi bunaltmam. Günlük tutma maceram birkaç haftada son buldu yanılmıyorsam. Eksikliğini hissetmedim. Açıkçası, bana göre, aptalca ve lüzumsuz bir eylemdi. Hangi sebepten dolayı bilmesem de, anlık, günlük olayları yazmayı hiç de arzulamadığımı anlamıştım nasılsa. Oysa, yazmak benim için önemli bir olay, hayatımın her döneminde olduğu gibi. Herkes gibi( çoğunluk yüzünden genelledim) şiir ile başladım. Uyaklı, tıkır tıkır, uyumlu dörtlükler ile. Kısa süre sonra beyaz şiirlere, sonra şiirsel cümlelere döküldü hislerim. Yine de günlük tutmadım; tutmayı beceremedim mi, istemedim mi?.. Hovardalık etmek var bir de bende; uçan kağıtlara mısralar, şiirler, hikayeler yazıp savurdum. Banknot saçar gibi yazıya döktüklerimi saçtım. Ne de olsa bana ait olan tek varlığım onlar, kime ne!.. Dermişim. Mesele hiç de öyle değilmiş, herneyse, geçip gittim diyelim. Gıpta ettim dedim ya, aslında saliselik bir hal. Çoğunlukla gıcık olurum bu meraklara. Zamanı objelere sığdırıp keyfince geriye sarmak bir takıntı olmalı diye düşünürüm. Egonun bir oyunu. Kendini kendine geçmişin yardımı ile tekrar tekrar anlatmak, ne gereği varsa. Fotoğraflara bakıp Zaman bağlamlı kayıplarını görmemek, , işte bu bir sorun. Düşününce; ilkokul çağında yazılmış günlüğün orta yaşlarda okunduğunda etkisi ne olur, ne kadar sürer?.. Açıkçası, biraz acımasız gibi görünür(herkesçe değil), kullanma tarihi sınırlı olan varlıklarız. Dönem dönem yaşarız bize biçilmiş ömrü. Öyle veya böyle. Bu yüzden hem gıpta eder hem de gıcık olurum bu insani durumlarından her birine. Yaşamak, trajikomik bir eylem, en azından benim düşüncem bu. Trajedi yokluklar, çaresizlikler yüzünden. Komedi ise nimetler ve basiretsizliklerden. Düşünüyorum da, şükrettiklerim isyanlarımı kat be kat bastıracak çoğunlukta. Hayat denen öğütücüde tek parça kalmamın nedeni bu olmalı. İnsandan yana umudumun tükenmemesinin sebebi de. İnsandan yana umut deyince bir anlık içim bir garip olur ya, es geçerim onu, her defasında. Bakalım, nereye kadar... Yaşadığın her günü yazsan ne olur, yazmasan ne olur. Güldüğün-ağladığın, yediğin-içtiğin, gittiğin-gördüğün ne varsa yazsan, yazmasan ne olur. Zaman delip geçer ya ömrünü, onu albümlerde, hafıza kartlarında saklasan ne olur?.. Seni anlatan her ne varsa zaten sana dair, yüreklerde bıraktığın iz asıl " işte budur!" dedirten... eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |