Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Telefon, kapı, ödenecek faturalar; ihtiyaçlarınla uyanırsın. Bu denli bir tutsaklık Hayat, insanı ölesiye esir eder. Beklentilere zincirler. Yüreği, aklı, mantığı kör edip küçücük mutluluklara borçlandırır. Söz verdirir, minnet dayatır, kıpırdayamazsın. İnsansın çünkü, zaafların var. Dokunulmasını istemediklerin var, bu noktaya geldiğinde aşılmaz çaresizliğini anlarsın. Herşeyin, senden çok önce, konulmuş bir adı var. Başlangıçta hiç önem vermezsin. Ütopyalara gülümser, hayallere sarılırsın. Adeta büyülenirsin. Yüreğin büyüdükçe büyür, ruhunun tüm pencereleri sonuna kadar açılmışken bir an gelir... Beklenmedik, önemsiz bir bahane uyanışın olur . Bakmışsın ki, yoksun. Solgun, cılız, titrek bir gölgesin sadece. Yine de yaşamak zorundasın. Sonu gelmeyen soruların cevapları olmadığı bu yerde... Hayat, gizli kanunlarıyla, seçilmiş ya da görmezden gelinmişlerin ruhlarıyla beslenir. Gözlerini açtığın an, kaderinle yüzleşirsin. Seçimlerin sana bırakıldığı yerdesin: korkarsın, yaşamazsın; ruhunu satar, yaşatmazsın. Belki de yaşamayı umursamazsın, belki yaşadığın için bedel ödetir veya ödersin. Tek bir gerçek var: herkesle baştan sona doğru yol alan otobüstesin. Aynı gökyüzü altında eriyip, aynı uçurumun kenarından düşmeyi beklersin. Kaçacak yer yok. Tutsaksın bu dünyada. Esaretin, nefesinin bittiği vakte kadar... Aslında herşey net. Pencereden dışarıya bakmak gibi. Görüyorsun. İnsanları, siyah beyaz küçük hayatları. Gözlerini kapatıyorsun. Kaçış yok. Günlerin her biri farklı gelir. Günler bazen gülümsetir, bazen ağlatır. Yeter ki kendini teslim et, günün geri kalanını sen belirlersin. Şüphesiz. Yüreğin veya düşüncelerinle. Yüreğin, ucsuz bucaksız özgürlüğün. Düşüncelerin, tekrar tekrar boğulduğun deniz, iyi ve kötüyü akıttığın nehir, İnsanlığın. Kim olursan ol, nasıl yaparsan yap, insansın ve gerçek bu. Ağır olur düşünmek. Kapatamazsın kafandaki sesi, kaçamazsın kendinden. Susturursun içinden haykıranı, kör edersin göreni. Zor gelir yaşamak. İstifa, emeklilik yok hayattan. Mecbursun, içinde kalmaya... Hiçbir şey durmuyor. Gözlerini sımsıkı yumsan da, gözyaşların yine akar. Boğazında bir yumruk olsa da, nefes alırsın. Öyle çaresiz ve öyle tek başınasın ki, isyan haykırır her nefesin. İsyan edemezsin. Olsa olsa tuhaf hallerin olur. Yadırganır, uyuza yakalanmış it muamelesi görürsün. İnişlerin, çıkışların, fikirlerin, sana dair ne varsa bulaşıcı. Düşünüyorsan ve hatta sorguluyorsan, dışlanırsın. Bir garip gelir duruşun, bakışın, sözlerin, şarkıların, şiirlerin, gülümseyişin, kederin... Geriye, yapacak tek bir şey var: yavaştan, rahatsızlık vermeden, kabuğuna çekilirsin. Vazgeçtiğinden değil. Anladığından. Çıkış yok. Başka bir dünya yok . Değiştiremezsin. Değişemezsin. Kenara çekilip sessizliği örtünürsün. Küçük umutlarını öldürürsün. Senin cinayetin. Suçlusun. Mahkûmsun yaşamaya... eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |