Yaşam başlangıcı olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Hayat işte. Bazen çocuklarla alakalı nahoş bir haber ilişir gözüme, tüylerim diken diken olur. Yol kenarında dilenen küçük bir çocuk görsem, içim ürperir. Öyle zamanlarda kendimi suçlarım. Aç kaldığım, soğuktan titrediğim bir çocukluğum olmadığı için... Diğer yandan markette, mağazada istediğini yaptırmak için tepinen, ağlayan çocuklara sadece şaşkınlıkla bakıyorum. Düşünmeden. Yargılamadan. Hayat... Çocukluk hatırlanır da gülümsenmez mi? Nadir olabilir lakin hazzı çok uzun sürer. İnsanın içine sıcacık bir dalga yükselir. Yüzünde pembeleşir. Gözlerden taşan neşeli bir dere akışıyla kendini ele verir. Gülümsetir. En büyüğünden, masum ve saf. Bir an için o an'ın içine dönme isteği ile yüklenir ruh. Mümkün olmadığı unutulmamış olsa bile. Muhteşem. Belki, o uzak yere dönmek ister insan. En azından, düşlerinde bunu dener. Sımsıkı yumup gözlerini, hayal eder. Bulanık hatıraları çağrıp, var olmayan bir kapıyı arar. Geri dönüşü olmayan bir yer, çocukluk. Her yeni yıl heyecan duyarım. Sadece kutlamalarla ilgili bir şey değil. Kutlanacak sebep bulmak kolay, hatta her gün için. Yeni yılda evde olmak hep tercihim. Ev çünkü. Yuva. Benim olayım takvim. Bir yıl biter ve yenisi başlar. Olayı bitiren asıl bu. Yeniden başlamak. Sil baştan yeni bir fırsat. Eskisinden daha iyi olmak. Bir yılın muhasebesini yapıp hataları düzeltmek. Formatlanmak gibi. Uğurlayıp karşılamak, " efendimiz" Zaman'ı. Aman, başka bir yöne çekmeyin, şaka. Mizah yönüm bile soğuk benim, ne yazık. İdare edin. Annem. Ne yazık, ömrünün son demlerinde ruhunu tanıyabildiğim muhteşem kadın. Garip karşılanır belki. Onu hiç "anne" olarak düşünmedim. Naz etmedim. Kullanmadım. Sığınmadım... Çalışan, başarılı, sevilen, güzel, hayran olunası bir kadındı benim annem. Okul öncesi okulumdan beni almaya geldiğinde hayranlıkla bakıyordum ona. Yumuşak dalgalı uzun saçları, pötikare döpiyesli, gülümseyen bir afet görüyordum. Ah, annem. Sanırım, ergenliğim dahil, hep gölgesinde kaldım. Her yeni yıl akşamı eve boş ellerle gelip yorgun olduğunu söylerdi. Küçük bir hayal kırıklığı ile oyuncak bebeğime sarılıp yutkunurdum. Her yeni yıl gecesi tuzağa düşerdim. Eve girmeden, kapının dışında hediyemi bırakıp uykunun göz kapaklarımı ağırlaştırdığı vakti beklerdi. Nasıl yapıyorsa, kapının çaldığını duyup açmak için koşardım. Hediyem beni beklerdi... Her yeni yıl, bir baştan başlama şansı. Okulda, hediyeleşme sürprizleri. Tatil. Heyecan. Okul anıları silinir gider. Hayata hazırlık olduğundan belki. En güzeli, hayal. Çocukluk gibi. eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |