Bu kitap çok gerekli bir açığı dolduruyor. -Moses Hadas |
|
||||||||||
|
Bazen bakarsınız başlığa, hemen dalarsınız yazıya, ancak içeriği size bir anlam ifade etmez. Zerre fikir beyan etmek aklınızın köşesinden geçmez. Sizin duygu ve düşünceleriniz ile örtüşmeyen bir yazıdır. Hemen atlar yorum yazarlar. Anlamsız bir yazıya laf olsun torba dolsun diye yorum yazılmaması gerekirken, durur durur yazarlar. Yazanda havalardan havalara girer ki bu da çok sakıncalı bir durumdur yazar adayı ya da yazar için. Birisi kendini dünyanın en akıllı insanı zanneder, ''Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım.'' diye kitap yazar, tıpkı birilerinin zamanında Türk Milletinin yüzde vererek bir kısmını aptal zannettiği gibi... Bunlar hiç bir zaman tespit edilemeyecek, her zaman havada kalacak söylemlerdir, bunu akıldan çıkartmamak gerektiğini bilmezler... Her gün dört beş bin kişinin dünyaya merhaba dediği bir memlekette bunun tespiti zordur. Böyle bir mekanizma yoktur ne sosyoloji biliminin, ne demografi biliminin, ne de psikoloji biliminin içinde... Yandaşları da onları savunmak için lafı dolandırır da dururlar ''Yok efendim aslında o öyle demek istememişti de mişti de mıştı da.'' Laflar anlamsızca uzar gider... Bir Müslümana, inanan bir insana sorduğunuz zaman ''Azrail rüşvet yer mi?'' diye, size anlamsız anlamsız bakar ve ''Sen git bir imanını sorgula.'' der. ''Saçmalama'' der. Ama işte birisi de böyle kitap yazmış, yazılmış bu. Ya da tutar ''Ateist Tanrı'' diye saçma sapan bir cümle, başlık ile çıkar karşınıza. Ooo değişik bir şey söylemiş arkadaş, çok değişik hhhm bir bakalım ne söylemiş? Yazdığı yazıya ''Tanrı ve Ateizm Kavramı'' diye bir başlık atsa belki de hiç kimse okumayacak, yazılan yorumlarında belki onda biri eklenecektir sayfaya... Breh breh breh! Çok değişik bir başlık. Böyle bir başlığı yazısına, belki atacak başka bir insanda çıkmayacaktır... Şak şak şak, ne güzel işte okunuyorsunuz da, daha ne olsun? İyi de inanan insanlarında duygularını törpülediniz, rencide ettiniz. Ne önemi var sizin için, yazdınız ya, ok yaydan çıktı bir kere... Canım kimse de okumak zorunda değil de diyebilirsiniz... Ne de olsa memlekette demokrasi var. Saçma sapan yazıları, okuyup da fikir beyan ettiğiniz zaman adamlarda fasulye gibi nimetten sayıyorlar kendilerini... Bilin istedim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |