..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine...
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman > Erdem İlker




26 Aralık 2023
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 9  
9. BÖLÜM: KÜÇÜK KIZ

Erdem İlker


9. BÖLÜM: KÜÇÜK KIZ


:AFC:
‘’Kimsesizler mezarlığına hoş geldiniz…

‘’ Bu son görüşmemiz olabilir şimdiden söyleyeyim, az önce benim kader ortaklarım, benimle aynı makus sona varan can yoldaşlarım; aynı katilin elinden beraber geberdiklerim bak aman yapmayalım, sakın etmeyelim dediğim bir şeyi yaptı, öldüğünde kabrine yatmayı reddeden, onlarca insana musallat olup öldürmeye devam eden bir musibeti uyandırdılar. ’’

Hayalet patlamanın olduğu yere doğru süzülerek gitti, grubun üyeleri farklı yerlere savrulmuş düştükleri yerde kendilerine gelmeye çalışıyorlardı. Patlayan kabirden oluşan deliğin tam ortasında ise ‘’o ‘’ vardı.

Elleri titreye titreye sigarasını ağzına götürdü, yaktı ve yine az önce Sibirya soğuğunda çıplak dans etmiş gibi telaşlı ve buzlu bir nefesle dumanı üfledi. Şimdiye kadar hiçbir hayaletin bu kadar net bir projeksiyonu olduğunu görmemişti, o resmen sanki normal dünyada bir insan gibi görünüyordu. Perçemleri gözlerindeki sinsi bakışı perdeleyen bir paravan gibiydi, elbisesi oldukça şirin pembe bir elbiseydi, ayakkabıları yoktu ve ayakları dizlerinden itibaren petrole bulanmış gibi karanlık bir çamura sıvanmıştı.

‘’O ’’ alt dudağını üste kaldırıp yukarıya doğru bir nefes verdi ve yüzünü rahatsız eden perçemlerini şöyle bir üfleyip havalandırdı, anlık olarak kızın yüzü göründü. Tatlı bir kız gibiydi ama bakışı ona bakmak istemeyeceğiniz türden bir bakıştı, rahatsız edici şekilde şeytani bir hınzırlık vardı, sevilmek için fazla şeytani, nefret etmek için ise fazla sevimli…

‘’ Bu alemi terk ederken son söylediğim geri geleceğim olmuştu, işte geldim ben, yine ben geldim evet ben geldim, çok canım sıkılmıştı artık hiç sıkılmıycak çünkü yine ben geldim lay la la la lay la lay ’’

Gruptan onu tanımayan hayaletler ‘’ çocuk bu ‘’ diye geçirdi içinden, O bunu düşünenlerin hepsine aynı anda gözlerinin içine baktı, yüzü birkaç tane olmuştu sanki bir anda. Kendisini en aşağı göreni de anında tespit edip dibinde bitiverdi anında.

‘’ Çocuğum ben evet, hadi seninle oynayalım ’’ tam elinden tutmak üzereydi ki bizim hayalet ‘’ hayır, kaç ’’ diye bağırdı.

Kaçamadı…

Elinden tuttuğu hayalet çakılmış bir kibrit gibi aşağıdan yukarıya doğru yanmaya başladı.

‘’ Yapma, benim için lütfen yapma ’’ hayalet çaresizce yalvarmıştı.

O ‘’ aaa sen, evet sen, en çok sevdiğim ‘’

Elini bıraktığı zavallı ruh yarıya kadar yanmış kibrit çöpü gibi kaldı ve yere yığıldı, diğerleri etrafına toplandı ve olan biteni anlamaya çalıştılar. Hayalet normale dönüyordu ama yüzünde büyük bir ızdırabın ifadesi ve ruhaniyetinden asla geçmeyecek derin yaralar kalacaktı.

‘’ Hadi bana gel, sana bir hikaye anlatayım ’’

Kız sek sek oynar gibi bizim hayalete doğru gitti ve sarıldı. Şarkı söyler gibi konuşuyordu.
‘’ Yeter ama aaaaartık , hikayeleri dinledim, ben hepsini dinledim, masalları dinledim, hikayeleri dinledim. ’’

Hayalete bir süre daha sarıldı ve sonra bırakıp yüzüne baktı ‘’ hadi bir hikaye yazalım ’’

Hayalet olan oldu artık diyerek en azından bu uyanıştan kendileri için bir fayda yaratabilir miyim gibi düşünüyordu. Bu şarkı söyler gibi konuşan sevimli kız gibi görünen ruh, çok çok uzun yıllar önce bedeni öldüğünde yüzlerce insana musallat olmuş, kimisine cin kimisine şeytan kimisine ölen bir akrabası gibi görünüp felç etmiş, felçli bedenlerini esir alıp ruhlarını sömürmüş, kovulana kadar da kan kusturmuştu şehre. Tesadüf eseri gezgin bir ‘’usta ’’ onu son girdiği bedende öldürüp ruhunu kovmayı başarabilmişti. Bedeni kimsesizler mezarlığına gömüldüğünde de özel bir ayinle ruhu kabrine bağlanmış, huzura erdirilmişti.

İnsanların içine girip onları öldürebildiği için, intikam için, şimdi o tekrar serbest bırakıldı.

‘’ Hadi intikam alalım ’’


     ***

Kadın kafede oturmuş, yeni tanıştığı adamla sohbetini etmiş, ona ahlaksız teklifinde bulunmuş ve nihayetinde de cinayet mahaline getirmeyi yine başarmıştı. Her zamanki taktik, alımlı görüntüsünü ve sahte cana yakınlığını kullanıp kandırılan bir adam, soluğu ölüm sedyesinde alan yeni bir kurban.

İğnesini çıkardı ve, ‘’ bunu sen istedin ‘’ dedi, kurbanı hareket dahi edemiyordu. Sadece gözleri ile yalvarmaya çalışıyordu. İğneyi gözünün ortasına soktu, ‘’ bunu sen istedin ’’

Adam bağıramıyordu bile, kadın ise bir sonraki hamlesinde iğneyi nereye saplasın diye yer seçmeye çalışıyordu. Tercihi göbek deliği oldu. ‘’ Bunu sen istedin ’’

İğneyi saplayabildiği kadar saplayıp çıkardı, iğne çıktığı gibi ardından kan getiriyordu nereye girip çıksa. Kanı gördükçe de kadın keyifleniyordu. Yine sıradaki yeri ararken iğnesi için birden odada bir ses duyuldu, küçük bir kız sesi.

‘’ Yeni oyuncağım bu mu? ‘’

Kadın sesin geldiği yeri anlamaya çalıştı, sanki tüm odadan gelmiş ve yankılanmış gibiydi. Odanın her yerinden, her köşesinden.

Gözlerini kıstı, kurbanlarının hayaletlerini yok etmeye çalışan, yeni cinayetler işlerken bir yandan da bunun için yöntemler aramakta olan kadın iğneyi sedyenin kenarındaki tepsiye bırakıp odanın öbür ucundaki koltuğa doğru yürüdü hızlıca. Çantasını açtı ve cüzdanında bir not çıkardı.

Bir dua…

Notu içinden okumaya başladı, korunma duası.

Okurken arkasında bir ses duydu bu sefer, net olarak arkasından geliyordu. Döndü ve kızı gördü. Korkmadı, sadece elindeki duanın bir işe yaramadığını düşünüp buruşturup attı. Kızı incelemeye başladı hayretle, bu hayatta insan taklidi yapmazken, bizzat kendi olabildiği anlarda insani duyguları çok az deneyimler bunları da pek az yansıtırdı. Ama şimdi karşısında duran kızı incelerken sanki zamanın akışının bile yavaşladığı bu anda hayret etmekten kendini alamamıştı.

Gözlerine bakakaldı, perçemlerin arasından bir kısmı görünen gözleri…

Kurbanlarını öldürürken onların gözlerine bakar, o ışığın sönüş anını yakalamaya çalışır ve bunu muazzam bir tatmin hissiyle yapardı. Şimdi kızın gözlerinde bu anın hazzını baktığı süre boyunca yaşıyordu. Gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalmıştı kadın ve o an, zamanın yavaşladığı o saniyede kadın ölümü anladı.

Kız ‘’ hadi oynayalım ’’ dedi ve kadına sarıldı.

     ***

Hayalet hikaye anlatıcam derken hikaye olduğunu düşünüyordu. Peki bu hikayeyi anlatacak olsa, o zaman ne olurdu gibi tuhaf çıkarımlar yapıyordu. Kurbanlar grubundaki diğer hayaletler sessiz bekleyişten rahatsız bir şekilde ikili üçlü gruplar halinde mezarlığın ana yolundaki çeşmenin etrafına birikmiş, birbirlerini şişiriyorlardı.

‘’ ya başaramazsa ’’
‘’ intikamımızı alacak ve bitecek, huzura ereceğiz, başaramaz diye bir şey yok ’’

Tiz bir çakmak sesi duyuldu, hayalet sigarasını yaktı ve hepsinin duyacağı şekilde, ‘’Ya başarırsa ‘’
dedi. Bilinmezlikten korkuyordu, sorgulamaları tavan yapmıştı. Şimdiye dek ölseler dahi bu dünyada kalmışlardı, ama olur da burada işleri biterse…

Ne olacak?

Cehennem varsa ya? Ya peki…

Gözü yolun başından onlara doğru yaklaşan karaltıya ilişti. Uzaktan bu aysız gökyüzünde tam seçememişti kim olduğunu. Karaltı tuhaf hareketlerle geliyordu, bir yandan yürüyordu ama bir yandan kolları başı tuhaf hareketler yapıyordu.

Karaltı biraz daha yaklaştı.

Yer yüzü korkak hayaletler barındırmaya pek alışık değildi. Kurbanların hayaletleri, tamamı korkarak yerlerine mıh gibi çakılmış bekliyordu. Artık kim olduğunu anlayacak kadar yaklaştığında hepsi şoke oldu.

Gelen kadındı, katilleri. O tuhaf insanımsı kalpsiz ruhsuz varlık.

İlk gücünü toplayan mekan sahibi oldu, ağzındaki sigarayı tükürür gibi yere atıp diğerlerini arkasına aldı,

Kimsesizler Mezarlığına Hoş geldin…









Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik roman kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 1
Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 22
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 18
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Finali
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 7
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 10
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 21
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 19
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 17
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 2

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 25

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yoksun [Öykü]
Selen [Öykü]
Gerçek [Öykü]
Zaman Yolcusu [Öykü]
İbret [Öykü]
Gerçek [Eleştiri]
Mutluluk ve Huzur [Eleştiri]
Muasır Medeniyete Erme [Eleştiri]
Coğrafya - Aşk - Kader [Eleştiri]
Ölüm ve İhtimaller Üzerine [Eleştiri]


Erdem İlker kimdir?

Hakkımda bilmek istediğiniz her şey, duymak dahi istemediğiniz her şeyle birlikte bu hikayelerin, kitapların içine dağılmış durumda. Buraya onlarla alakalı damıtılmış bir özet çıkartıp yazmak sizi kolaycılığa yönlendirmek olur. Buraya gelenlerin tek bilmesini istediğim sizler için aldığım riskler. Karanlık hikâyeler anlatmak, garip öyküler yazmak, fantastik, gerilim ve korku dünyasında olmak zihni türlü düşünce yapılarına girmeye, olguları sorgulamaya, dünyayı ve hayatı başka bir gözle bakmaya itiyor insanı. Hem de metrobüse canhıraş bir şekilde binmeye çalışan magandanın arkadan çılgınca içeriye doğru itmesi gibi. Bunun sonucu olarak da ortaya hikâyelerle birlikte bazen monolog beyin fırtınaları da çıkıyor. İşte bu noktada ben, bizzat kendim, şahsım ve ötekilerim ile fikir birliğine vardığımız şu oldu. Bazı karalamaları, bazı hikâye ve kitapları paylaşalım ve ben olmayanlar da okusun. Okusun ve her kitap ya da hikâye ya da makale ile bir yolculuğa çıksın. Karanlık, kasvetli, içinde yabancı hissedip keşfetmeye bazen korkacağınız, bazen sabırsızlanacağınız dünyalara yolculuğunuzda kolay gelsin. Merakına engel olamayanları ve belasını arayanları tüm yolların kesiştiği o soğuk yerde bekliyor olacağım.

Etkilendiği Yazarlar:
stephen king, j.r.r tolkien, isaac asimov


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Erdem İlker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.