..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hala çevrende bulabileceğin güzellikleri bir düşün ve mutlu ol. -Anne Frank
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman > Erdem İlker




26 Aralık 2023
Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 22  
22. BÖLÜM: KURUKAFA AVCISI

Erdem İlker


22. BÖLÜM: KURUKAFA AVCISI


:CJC:
Büyük Ada, Rum Yetimhanesi Bahçesine hoş geldiniz gençler.

Burada tehlikeli sularda yüzen, ateşle oynayan, kinden nefretten ne yapacağını şaşırmış bir hayalet var. Yediği bokları temizlemek için belli bir süreyi düşünerek geçirmiş, karton karton sigara tüketmiş, olmadık bilgiler için olmadık mezarları ziyaret etmiş, sonunda aradığına ulaşmış bir hayalet.
Şimdi adım adım kaderine doğru ilerliyor, aradığını buldu.

Yavaş ve emin adımlarla ağacın dibine doğru ilerledi. Elleri titriyordu…
İradesi, inançları, korkuları, fikirleri…

Bazıları adım attırmaya, bazıları ise adım attırmamaya çalışıyordu. Pozitif ve negatif enerjinin savaşı çetin geçiyordu ruhaniyetinde. Ama irade her zaman baskın gelmiştir bu inatçı keçi hayalet için.

Son adımı da attı. Ayaklarının altındaydı aradığı. Hissettiği vibrasyonlar, yaklaştıkça içine girdiği ruh halinin tavan yapması, korku gibi pek çok duygu bombardıman etkisi yaptı. Günlerce buna hazırlanmıştı.
Kendini toprağın altına doğru bıraktı. Ruhaniyeti yüzeyden yer altına doğru süzülerek inmeye başladı, kökler, solucanlar, taş parçaları, içi altın dolu küpler, gömülü gereksiz önemsiz cesetleri geçti, biraz daha aşağı indiğinde ise aradığını buldu.
Bir kurukafa…

Tüm yoğunluğunu, gücünü ellerinde toplamaya çalışıyordu. Tutmaya çalıştı kurukafayı. Elleri içinden geçti. Tekrar denedi ve olmadı. Bu işte bir türlü uzmanlaşamamıştı. Ne yaparsa yapsın cismani dünyaya olabilecek olan temasını güçlendiremiyordu. Daha fazla odaklandı ve daha fazla, o esnada kurukafanın boş gözyuvarlarında bir karaltı belirdi. Karaltı kızıla çaldı, kızıl ise aleve.
Fark etti…

Bu noktada teması sağlayan bizim metruk hayaletimizin çabalarından çok kurukafanın iradesiydi diyebiliriz. Ama temas sağlandı.
Hayalet kurukafaya dokununca on binlerce, yüz binlerce cinayetin, işkencenin yarattığı ağırlığı hissetti. Sarsıldı, cismani dünyaya olan projeksiyonu titremeye başladı hatta, ama durup yılmadı, ne olursa olsun bunu yapacaktı.

Elinde kurukafa ile yukarıya doğru süzülmeye başladı. Artık teması sadece kafayı tutmaktan da ibaret değildi. Yukarıya çıkarmaya çalışırken toprağın mukavemeti ve ağırlığı da vardı. Sanki o elinde kafayla yukarı çıkmaya çalışırken, başka bir el, başka bir irade de o kafadan bastırıp aşağı çekmeye çalışıyordu.

Kurukafanın gözleri daha da alevlendi, hayalette iradesinin cayır, cayır yandığını hissetti. İçinde bir ateş, hatta ateşli bir güç dolaşıyordu. Bunun devamında tepesindeki toprak yarılmaya başladı, yarıldı ve Musa’nın Kızıldeniz’i ikiye ayırdığı gibi iki kanada ayrıldı ve gökyüzü ortaya çıktı. Güneş bulutların arasına saklanmış ışıklarını o alana sızdıramaz olmuştu.
Hayalet artık elindeki kafayı tutamaz olmaya başladı. Sıcaktı, sanki ellerinden o sıcaklık tüm ruhaniyetine bulaşıyordu. Bulaşan kötülük, güç, hırs ve kana susamışlık içeren, berbat bir mikroptu.

Bir çocuğun anılarını görmeye başladı, an an, sekans, sekans gözünde kareler canlanıyordu. 11-12 yaşlarında bir şeydi çocuk. Tütün içiyordu büyüklerinden özenip. Ama içtiği tütünün içine topladığı karıncaları, küçük böcekleri de atıyordu pis pis sırıtıp. Onların da çıtır çıtır yanmasıyla çıkan dumanı huşu içinde üflüyordu. Sonra başka kareler geldi. Kana ekmek banan genç bir adam, önünde işkencelerle paramparça edilen bedenler vardı. Onlardan önüne sızan kanları şevk ile izliyordu.

Hayalet titremeye başladı. Tartamayacağı kadar ağır bir yük yüklenmişti, altında ezildi. Çıkartana kadar bununla mücadele etmesi gerekti. Yükselmek için tüm gücünü harcamıştı, nihayetinde kurukafayı yere bıraktı, imajlar ve acı dolu çığlıklar silikleşti ve kayboldu ve kendisi de yığıldı kaldı. Olmayan ciğerlerine nefes yetiştiremiyordu, soluk soluğaydı.

Süreç bitti, gömü çıkarıldı ve bir süre herkes ve her şey hareketsiz kaldı.
Saatler sonra hayaletin bilinci ruhaniyetine hükmedebilir hale geldi. Yerinde şüphe ve telaşla doğruldu, başarıp başaramadığını unutmuş gibiydi, telaşla önüne arkasına bakıyor ama yerdeki kurukafayı göremiyordu bile.
Ta ki kafadan ses çıkana kadar.
‘’ Buradayım geri zekalı… ‘’

Hayalet sesin geldiği yere doğru baktı. Kurukafanın içinde kem gözler belirmiş kırmızı kırmızı bakıyordu.
‘’ Kendine geldin mi artık Mehmet’ in oğlu ? ‘’
Hayalet kendine gelmişti.
‘’ Yıl kaç? Ben 300 den sonra bıraktım ‘’ dedi kuru kafa.

Bedeninden kesildikten sonra bizzat hükümdara gösterilmek üzere şehre getirilmiş, halka ifşa edilmiş ve ardından kimsenin bilmediği bir yere gömülmesi emri ile kesik baş buraya gömülmüştü. Hükmü sona ersin, laneti bertaraf olsun, huzur bulamasın diye. ‘’ 543 ‘’ dedi Hayalet. Mehmet’ in oğlu demesine kızmıştı, Mehmet’ in oğlu falan değildi.

‘’ Sen yenilip rezil-i rüsva edileli tam bu kadar oldu evet. Huzuru bulman ile hiçbir şekilde ilgilenmiyorum, kimse de ilgilenmedi. Bu topraklarda sevilmiyorsun, hiçbir yerde sevilmiyorsun. Ama sana ihtiyacım var, sen bana bilgiyi vereceksin. Bende sana huzuru vericem ‘’ dedi ve kurukafaya doğru yürüyüp önünde çömeldi. Kendini toplamıştı artık.

Kurukafanın gözlerinde bir alev çakmaklandı, bir ejderha alev saçtı sanki közler uçuştu göz çukurlarının uçsuz bucaksız dehlizlerinde.
‘’ Mağlubiyetin onursuzluğunu yeterince çektim, mirasımı bırakacağım kadar bıraktım’’
Hayalet gülümsedi. ‘’ Senin mirasın bir şaka malzemesi, çizgi film kahramanı kadar ancak’’
Kurukafa kemik gıcırdaması gibi bir ses çıkardı.
Gülümseme…

‘’ Geri dönecek bir şey yok zaten, ne istiyorsun? ‘’
Hayalet kurukafayı tek eliyle kaldırıp yüzünün hizasına getirdi ve tebrik eder gibi başını sallayarak gülümsedi.
‘’ O zaman seninle iyi anlaşacağız…’’

‘’ VLAD ‘’







Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik roman kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 1
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 18
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Finali
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 10
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 7
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 21
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 19
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 17
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 2
Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 26

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 25

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Zaman Yolcusu [Öykü]
Gerçek [Öykü]
İbret [Öykü]
Yoksun [Öykü]
Selen [Öykü]
Coğrafya - Aşk - Kader [Eleştiri]
Muasır Medeniyete Erme [Eleştiri]
Ölüm ve İhtimaller Üzerine [Eleştiri]
Gerçek [Eleştiri]
Ölümü Unutarak Yaşamak [Eleştiri]


Erdem İlker kimdir?

Hakkımda bilmek istediğiniz her şey, duymak dahi istemediğiniz her şeyle birlikte bu hikayelerin, kitapların içine dağılmış durumda. Buraya onlarla alakalı damıtılmış bir özet çıkartıp yazmak sizi kolaycılığa yönlendirmek olur. Buraya gelenlerin tek bilmesini istediğim sizler için aldığım riskler. Karanlık hikâyeler anlatmak, garip öyküler yazmak, fantastik, gerilim ve korku dünyasında olmak zihni türlü düşünce yapılarına girmeye, olguları sorgulamaya, dünyayı ve hayatı başka bir gözle bakmaya itiyor insanı. Hem de metrobüse canhıraş bir şekilde binmeye çalışan magandanın arkadan çılgınca içeriye doğru itmesi gibi. Bunun sonucu olarak da ortaya hikâyelerle birlikte bazen monolog beyin fırtınaları da çıkıyor. İşte bu noktada ben, bizzat kendim, şahsım ve ötekilerim ile fikir birliğine vardığımız şu oldu. Bazı karalamaları, bazı hikâye ve kitapları paylaşalım ve ben olmayanlar da okusun. Okusun ve her kitap ya da hikâye ya da makale ile bir yolculuğa çıksın. Karanlık, kasvetli, içinde yabancı hissedip keşfetmeye bazen korkacağınız, bazen sabırsızlanacağınız dünyalara yolculuğunuzda kolay gelsin. Merakına engel olamayanları ve belasını arayanları tüm yolların kesiştiği o soğuk yerde bekliyor olacağım.

Etkilendiği Yazarlar:
stephen king, j.r.r tolkien, isaac asimov


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Erdem İlker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.