"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Ben de mesela çok şükür ki böyle bir şey yok. Bilen bilir… Ben de inat mı, inat… Aşk mı, aşk… Rest mi, rest… Saniyesinde silme mi, silme… Bu ve benzeri duygular var… Haliyle; zaten bildiğim ve istediğim gibi ilerlediğim için niye birini çekemeyeyim ki? Niye birinin benden daha iyi olması beni mutsuz etsin ya da niye birinin benden kötü olması beni mutlu etsin ki? Bu biri dediğim; benim dengim olabilir, benim dengimin çok üstü olabildiği gibi çok altı da olabilir. Haliyle o ademoğlunun, verdiği sınavı, hiç hesapta yokken yaşadıkları belki de sonrasında, iyi ya da kötü, yaşayacakları niye bana dert olsun ki? Fakat öğrendim. Ne mutlu ki tatlı itiraflar edildi. Yine de ne üzücü ki; bazı dostlara, kah benim gibiler, kah başkaları batabiliyor. Herhangi bir eleştiri içerisinde de değilim. Niye? Onlar açısından, yaşadıkları ve yapamayacaklarını anladığımda kızamıyorum, aksine onların penceresinden de baktığımda az biraz hak da veriyorum. Sıkışmanın, çare üretememenin, tüm kozları kaybetmenin ne olduğunu ben de biliyorum. Bu yüzden de fazla uzatmayıp konuyu finale bağlamak istiyorum. Her birimiz Yaratan’ın kah gölgesi, kah yansıması gibiyiz. Bazılarımızın yaşamları ışıltılı, bazılarımızın hayatları karanlık, bazılarımız ise bata çıka her yeni güne uyanıyor. Gün sonunda her birimiz farklı, kendine özgü ve kendi özellikleri ile öne çıkan bireyleriz. Haliyle; beni ya da onu çekememen; emin ol, benim ya da diğerlerinin umurunda değil. Niye? Esas konu biraz düşündüğünde biz değiliz yaşadığın bu duygularla alakalı… Öyle ya biz en dibe batar, erkenden ölür, bir şekilde hayatından çıkarız. Sen de belki ”oh oldu” dersin. Sonra? Yeni biri bir şekilde hayatında olacak, bu sefer de onu çekemeyeceksin ve şu fani dünyada, her birey gibi, en kıymetli olan sen, aslında kendi farkında olmamış olacaksın… Bu yüzden boşver elalemi… Kendine odaklan, istediğin gibi ol, kendin ol… Sonrası? O da senin bileceğin iş… Kimsenin haddine düşmez akıl vermek… Aleykümselam.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |