Doðru þeritte olsanýz bile, olduðunuz yerde kalýrsanýz er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Ömer Akþahan Çocukluk dönemim ne zaman aklýma düþse, çarþýda günün en sýcak saatlerinde hükümet konaðý karþýsýnda, Atatürk büstünün de yer aldýðý meydana bakan bakýr ustasý Mahmut amcanýn dükkanýný anýmsarým. Ýri yarý, adaleli ve sert bakýþlý ustanýn oðlu da sýnýf arkadaþýmdý. Mahmut ustanýn bakýrý örste döverken çýkardýðý "tan tan" sesleri kulaklarýmýzý çýnlatýr dururdu. Dikkatle yaptýðý iþi izler ve acaba derdim, usta bu sesten saðýr olmaz mý? Dükkaný, kasabamýzýn çok sýk uðranan dükkanlarýndandý. Nedeniyse, o dönemde þimdiki gibi alüminyum ve çelik henüz piyasada yoktu. Evlerimizin en önemli demirbaþý durumundaki kap kacak, kazan her ne varsa hepsi bakýrdandý. Yemeðimizi bakýr sini üzerinde, bakýr tabaklarda yerdik. Leblebi þekeri imal ettiðimiz geniþ, çukur ve iki kulplu büyük teknemiz de bakýrdan yapýlmýþtý. Muðla'nýn Kavaklýdere ilçesi o yýllarda Yataðan'a baðlý bir beldeydi. Bu yöre halký yörük kökenlidir. Ýki temel uðraþlarýndan biri halý ve kilim dokumacýlýðý, diðeri de bakýr ve kalaycýlýktý. Buradan çok ünlü bakýr ustalarý yetiþmiþtir. Kavaklýdere'de yetiþtiðine kanaat getirilen ustalar kâh gezici olarak köy ve kasabalarda, kâh sabit dükkanlarda zanaatlarýný yaparak geçimlerini saðlarlardý. Kasabamýzýn en tanýnmýþ bakýrcýsý da Mahmut amcaydý. Dükkanýnýn bir köþesinde, yerde bakýr kaplarýn oksitlerini çýkaran çýraklarýn manzarasý görülmeye deðerdi. Kalçalarýný sallaya sallaya çalýþýrken doðrusu Asena yanlarýnda halt ederdi. Yeni kalaylanmýþ kap kacaðýn pýrýl pýrýl bir görüntüsü ve kendine özgü kokusu vardý. Bakýr kaplarýn parlaklýðý ne yazýk ki çelikte yok! Kavaklýdereliler bakýr iþleme zanaatýný tüm zorluklarýna karþýn halen sürdürmektedir. Deðinmek istediðim þey, doðrusu kaybolmaya yüz tutmuþ meslekler deðildi. Þiire yýllarca kafa yoran birisi olarak; þair kimdir, ne yapar, þiiri nasýl oluþturur, tarzýndaki sorulara somut bir örnek ararken, beynimde var olan bakýr ustasý Mahmut amcayý baz alarak, konuya farklý bir bakýþ açýsý getirmekti amacým. Þaire bakýrcý penceresinden bakýldýðýnda; ustanýn kazan, ibrik ya da leðen gibi bir aygýtý yapmasý için yalnýzca üç temel malzemeye gereksinimi olduðunu görürüz: bunlar, bakýr plaka, örs ve çekiçtir. Maharetli ellerin tempolu ve kimi zaman gözü kapalý, düz bir bakýr plakayý nasýl ibriðe dönüþtürdüðünü hayranlýkla izlersiniz. Þairin malzemesi de, sözcüklerdir. Kullandýðý dil ne denli zenginse, þair de o denli güçlü ve etkili yapýtlar ortaya koyabilir. Bu baðlamda, bana göre Nobel edebiyat ödülü yazar ve þaire deðil yapýt verdiði dile ve kültüre verilmektedir. Türkçe yazan bir þair ve yazarýn henüz Nobel ödülü almadýðýndan yola çýkarsak; Türkçenin çok zengin bir dil olmadýðý kanýsýna varabilir miyiz? Hayýr, diyenleri duyar gibiyim. Oysa, Nobel sadece bir ayna! Her yýl dünya edebiyat gündemine taþýdýðý tartýþmalarla ödül verdiði ülkeye ayna tutulmasýný saðlamaktadýr. Konuya buradan bakarsak, þair ve yazarlarýn ustalýðýný tartýþmaya açabiliriz. Ana dilden çýktýk yola, geldik Nobel'e...Oysa þair kimdir, malzemesi nedir, þiiri nasýl oluþturur; bunlarý konuþmalýyýz, deðil mi? Bugüne dek þiire iliþkin yazdýklarýmý ve söylediklerimi topladýðýmda geriye özetleyebileceðim tek örnek kalýyor: Bakýr ustasý! Þairle bakýr ustasý arasýnda o denli benzerlik var ki; sözcükleri beyin ve yürek arasýndaki örse yatýran þair, kurgu ile sözcüklere yepyeni anlamlar yükler. Böylece, okuyana keyif veren, heyecanlandýran, hüzünlendiren, kimi zaman aðlatan bir derinliðe kavuþur. Hayranlýkla okuduðumuz, kolayca belleðimize kazýdýðýmýz nice þiir, bu ciddi uðraþla önümüze gelmez mi? Þiir, önce þairin beyninde þekillenir, yoðrulur; bazen de þiir için araþtýrma gerekir. Daha sonra sözcük ve biçim çalýþmasýyla son þeklini alýr. Þiirde dizeler yerli yerine oturduysa ve kesinlikle yer deðiþikliðini kabul etmiyorsa; o þiir, olgunlaþmýþ ve kamuya ulaþamayý hak etmiþtir. Sonuçta, bakýr ustasý Mahmut amca örneðinde olduðu gibi özel çabalarýyla kendini kabul ettirmiþ þairlere toplum olarak sahip çýkmalýyýz. Þiirin okulu olduðuna inanmýyorum. Dünyaya bazý insanlarýn þair olarak geldiðine inanýyorum. Bu yeteneðe sahip kiþi bu bilince erdiði andan itibaren aldýðý eðitim ve izlekle çok baþarýlý çalýþmalara imza atabilir. Sonradan þair olunmaz. Þair de çok kolay yetiþmez. Bu nedenle, günlük kaygý ve popüler yaklaþýmlarla iyi þiire yapýlmaya çalýþýlan ihanetlerin önüne set çekmeliyiz. Bu uðurda emek verenlere destek olarak dünya edebiyatýnda varmak istediðimiz yere belki varabiliriz. Vitrine çýkan her þiire de bu gözle bakmamýz gerektiðine inanmaktayým
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |