Prensiplerden hoşlanmam. Önyargıları yeğlerim. Daha içtenler. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Ağustos sıcağı bütün gece uyutmamıştı. Giyindim ve dışarıya çıktım; apartman hala sessizdi. Sahile doğru yürüdüm ve bugünün cumartesi olduğunu caddenin diğer tarafında kurulan pazar sergilerinden hatırladım. Anlık bir tereddüt yaşadım, dönüp dönmemek arasında; esnafın telaşlı hazırlığı içinden geçmek istemesem de yoluma devam ettim. Sahil sessiz ve çok sakindi. "İyi ki dönmemişim" diye içimden geçirdim. Yürüdüm, gözlerimi denizin üzerinden ayırmadan; belli belirsiz dalgalarla kıyıya gelişi öyle mükemmeldi ki... İleride boş bir bank aradı gözlerim. Güneş hızla yükseliyordu gökyüzünde, sıcak bir gün olacaktı. Sahil yolu kenarında, arkasındaki ağacın gölgesinde kalmış banka oturup dalgaların nasıl yavaşça derinlerde kaybolduklarını izledim. Dümdüz, gökyüzünün bakındığı bir ayna gibiydi deniz. Bütün kıyıyı dolaştı gözlerim; suyun hafif sallantısına kapılan boş sandallar, yiyecek ararken birden dalışa geçen martılar, başıboş dolaşan köpekler, yürüyüşe çıkan az sayıda yazlıkçılar bir kartpostalı tamamlayan ayrıntılar gibiydi. Ben onun dışındaydım. Baktım, yine baktım... Sandallar yolculuğu başlatacak sahiplerini beklemekteydiler, farkında olmadan. Martılar içgüdülerine uymuşlardı; köpekler içgüdülerinin peşlerindeydi; insanlar... İnsanlar düşüncelerinin ayak izlerini takibinde... Gözlerimi kapadım; ağacın dalları arasına girmeyi başarmıştı güneş, hala ağustos sıcağında. Dün geceki göz yaşlarım geldi aklıma; durduramadığım, zamansız göz yaşlarım. Sebepsiz, bahanesiz, yalnız duyguların salıverdiği... Duygu olan. Gözlüğümün arkasında yine dolduğunu hissettim göz pınarlarımın ve yutkundum, sessizce. Oturduğum banktan kalkıp denize yaklaştım, öyle temiz ve berraktı ki su. İçinde oynaşırcasına yüzen küçük balıklara, kabuklara, dans eden yosunlara baktım. Ayrılmak istemiyordum oradan ama gitmek de istiyordum. Eve dönmek için hızlı adımlarla yürüdüğüm sokaklar şimdi daha da kalabalık. Uyanıp canlanan kasabanın sesleri kulaklarımda yankılanıyor, engelleyemiyorum. Gölge gibi sıyrılıyorum adeta karmaşanın içinden; hiçbir şey ve hiç kimseyi görmüyorum. Eve her dönüşümde kapıyı açıp içeriye girdiğimde aldığım derin soluğu tekrar içime çektim... Bilgisayarı açtım. Yarım kalan yazımı şimdi bitirebilirim... "...'Anlatabilsem' ile 'anlayabilsen' arasında kaldığın zamanlar incecik bir sızı duyurur kendini, içini yavaşça, derinden yayılarak kaplar. Nefes alamamaktan duyduğun ani bir korkuyu hissedersin, kalıcı olmayan, giderken ciğerlerini patlatırcasına havayla dolduran. "Anlatabilsem"in ne kadar anlatılmaz, "anlayabilsen"in ise ne kadar bencil olduğunu fark edersin o an. Ve eğer anlatan ve anlayan bizzat kendin isen gel-git'in ortasında kalmışsın demek. Gelen dalgalarla kıyıya ulaşırken, gidenler ile yeniden derinlere sürüklenirsin. Ne ufuktaki derinliğe, ne de önündeki kara parçasına ait olmadığını, olamadığını görürsün. Eğer kulaç atmazsan... Seçim senin, hangi yöne gitmek istersen gitmeyi denemek elinde; gidebilmek, başarmak. Bir de olduğun yerde kalma seçeneğin var..." eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |