"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Türkiye’de okuryazarlık oranı yüzde 88’dir. Yani her yüz kişiden 88’i okuma ve yazmayı biliyor. Bu oran yüksek gibi görülse de aslında çağdaş Türkiye’ye yakışan bir oran değildir. Zira pek çok Avrupa ülkesinde okuma yazma oranı yüzde yüzlere gelip dayanmıştır. Bu çağda okuma yazma bilmemek tek kelimeyle ayıptır. Fakat bu ayıp, bilmeyenin değil, öğretmeyenindir. Sosyal devlet, vatandaşlarının her türlü ihtiyaçlarını gözeterek, gerekli önlemleri alır. Ülkemizde her ne kadar dikkate alınmasa da, okumak bir ihtiyaçtır aslında. Okumayan insanların ruh açlığı pek çok ruhsal boşluğu da beraberinde getirmektedir. Türkiye’de yüz kişiden 88’i okuma yazma bilse de bilinçli kitap okuyucusu bu oranın çok çok altındadır. Okumuyoruz işte. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki gençliğin yüzde 70’i hiç okumuyor. İstatistiklerin dili, okumayışımızı belgeliyor. İstatistik verilerine göre nüfusun yüzde 40’ı hayatı boyunca hiç kütüphaneye gitmiyor. İlköğretimde çocukların yüzde 80’inden fazlası ders kitabı, kaynak ve yardımcı kitap dışında kitap okumadan okullarından mezun oluyor. Üniversite öğretim üyelerinin 1/5’i akademik yayınlar dışında kitap okumuyor. Bu rakamlar bizleri gelecek adına endişelendiriyor. Çünkü okumayan bir milletin geleceği karanlıktır. Böyle bir toplumda kültürel kalkınmadan da bahsedilemez. Çocuklarımız bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyor. Bazı çevreler gençliğe zehirli fikirler aşılayarak onların geleceğini karartıyorlar. Okumak yerine seyrediyoruz. Televizyonlar hiç kapanmıyor evlerde. Teknolojinin en büyük nimetlerinden biri olan bilgisayar, bilgi edinmek için değil, oyun makinesi olarak kullanılıyor. Yabancı filmler ve bir kısım yerli yapımlar gençliğin vücut kimyasını bozdu. Aileler kontrolü çoktan kaybetti. Televizyon, kitaplarla olan bağımızı kopardı. Ülkemizde her yıl altı bin çeşit kitap basılsa da okuma oranında o miktarda bir artış görülmektedir. Oysa Türkiye’de iki buçuk milyonun üzerinde üniversite ve yüksekokul mezunu vardır. Yayıncılar bir kitaptan çok sayıda basma cesareti gösteremiyorlar. Çünkü basılan kitaplar elde kalıyor. Avrupa’da gazetelerin her biri milyonlu rakamlar basarken bizde bu sayı yüz binli rakamlarda gezinip durmaktadır. Her gün yüz binlerce gazete hiç okunmadan yok olup gitmektedir. Bu tablo bizleri fevkalade üzüyor. Trabzon’un kıymetli valisi Nuri Okutan Bey genelde Türkiye’nin, özelde Trabzon’un bu vahim manzarasını görmüş olacak ki bir şeyler yapmak için harekete geçti. Kelkit ilçesinde kaymakamken yaptığı başarılı çalışmalarını Sakarya Valiliği sırasında artırarak devam ettiren ilimizin gayretli valisi Nuri Okutan Trabzon’a da damgasını vurmaya devam ediyor. Okutan, Kelkit’teki kaymakamlığı sırasında tarıma önem vermiş, ilçede ürün çeşitlerini artırmıştı. Yine burada halkla içice yaşayarak bildiğimiz resmi idarecilerden çok farklı biri olduğunu göstermişti. Sakarya’daki icraatları da çok takdir görmüştü. Sakarya Valiliği sırasında Okuyan Şehir Sakarya projesi kapsamında bu şehirde okuma seferberliği başlatmıştı. Aynı vali bu engin tecrübelerini şimdi de Trabzon’a taşıyor. Artık Trabzon’daki öğretim kurumları her gün 20’şer dakika okuma çalışması yapıyor. Bu yeterli olmasa da sembolik açıdan çok önemli bir girişimdir. Okulda 20 dakika okuyan çocuk, okuduğu kitabı evde de devam ettirecek, bir süre sonra kitap kurdu olup çıkacaktır. Kitap gençliğin gündeminde önemli bir yer teşkil edecektir. Trabzonlular Vali Bey’in bu uygulamasından çok memnunlar. Çocuklar artık sadece ders kitabı okumuyorlar. Hepsinin bir şiir, bir hikâye veya bir roman kitabı var. Edindiğim izlenimlere göre okulda kitap okumaya başlayan çocuklar, okudukları kitapları evde de ellerinden bırakmıyorlar. En enteresan olanı da velilerin okumaya başlaması… Çocuklarının okuduğunu gören veliler de okumaya heveslenmiş. Pek çok evde okuma saatleri düzenleniyor. Sadece öğrenciler değil, veliler de, öğretmenler de harıl harıl okuyor. Bu Trabzon için önemli bir dönüm noktasıdır. Bu uygulama bizleri de heyecanlandırmaktadır. Trabzon Valisi Nuri Okutan, hem ismiyle hem de soy ismiyle müsemma bir insan… Gerçekten de her gittiği yere ışık saçıyor. Okullardaki kitap okuma çalışmasını çok önemsiyor ve destekliyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |