Bilmek kadar kuþku duymaktan da zevk alýyorum. -Dante |
|
||||||||||
|
M.NÝHAT MALKOÇ Bilginin geçer akçe olduðu bir dünyada yaþýyoruz. Günümüzde bilgiye ulaþmak geçmiþe nazaran çok daha kolaydýr. Tabir caizse bilgi deryasýnda yüzüyoruz. Fakat bu nimetten faydalanmayýp cehaletin kör karanlýðýnda debelenenler az deðildir. Bilgiye ulaþma konusunda sýnýfta kalanlarýn durumu Divan Edebiyatý þairi Naili’nin “Ol mâhiler ki derya içredir deryayý bilmezler” berceste mýsraýný hatýrlatýr. Eriþimi olmayan malumatýn kimseye hayrý yoktur. Demek ki mühim olan þey, bilgiyi stoklamak deðil, hayatýn her yanýna yaymak ve yeri geldiðinde cömertçe kullanmaktýr. Ancak bununla çaða ayak uydurabilir, saðlýklý neticelere varabiliriz. Þair Ruhsatî’nin “Basma cahilin izine, gitme þeytanýn sözüne” dizesi cehaletin bir ucunun þeytana dayandýðýný gösterir. Sýrat-ý müstakimden ayrýlýp, yolu þeytanla kesiþenlerin sonunun cehennem olacaðýný hatýrlatmakta fayda vardýr. Ýranlý þair Sadi-i Þirazi’nin cehaletle alakalý çok hoþ bir sözü vardýr: “Bilgisiz bir kimse, savaþ davuluna benzer, sesi çok, içi boþtur.” Gerçekten de öyle deðil midir? Çevremize þöyle bir bakalým… Kimlerin sesi daha çok çýkýyor? Bilen insanlar az ve ölçülü konuþurlar. Her sözün hesabýný ince ince yaparlar. Çünkü söz vardýr ipe götürür, söz vardýr, ipten indirir. Yine ayný þair, az ve yerinde konuþma konusunda þu misali anlatýyor: “Bilgelerden birini dinledim. Diyordu ki: ‘Hiçbir kimse cahilliðini itiraf etmez. Biri konuþurken daha sözünü bitirmeden lafa baþlayan kimse müstesna… Ey akýllý kiþi, sözün baþý, sonu vardýr. Sözün ortasýnda söze baþlama. Akýllý, tedbirli, bilgili insan, eðer susan yoksa söze baþlamaz.” Bizde “Cahil cesur olur” diye hoþ bir söz vardýr. Bunun doðruluðunu, yaþadýðýmýz yakýn ve uzak çevreden de görebiliriz. Fakat cehalet bilgi azlýðý deðildir sadece. Cehaletin bilgiye ve idrake dönük iki ayrý cephesi mevcuttur. Bazý bilgili insanlar da gerekli ve yeterli idrakten yoksun olduklarý için ciddi hatalar yaparak gerçekte ne kadar cahil olduklarýný gösteriyorlar. Bunun bizde ve dünyada sayýsýz örnekleri vardýr. Dünyayý ateþe verenler bu idrak cahilleridir. Ýkinci Dünya Savaþý’nda insanlarý kýzgýn fýrýnlara atýp yakan Hitler bilgisiz bir insan mýydý? Bilgiliydi ama dünyaya hissî açýdan bakýyordu. Hisleri hakikatleri görmesine engel ve perde oluyordu. Bunda inanç faktörünün etkisi de çok büyüktür. Dört halifeden biri olan Hz. Osman: “Cehalet öyle binektir ki, üzerine binen zelil olur, onunla arkadaþlýk yapan yolunu kaybeder.” diyerek cehaletin bütün deðerleri hiçe sayan, kiþiye hakikat yolunu kaybettiren karanlýk bir yol olduðunu dile getirir. Bu maðrur ve inatçý binek, üzerindeki süvariyi uçurumlara götürüp aþaðýya fýrlatýr. Cahilin bütün fiillerinde bir noksanlýk vardýr. Ýngiliz Bernard Shaw’ýn “Hareket halindeki cehaletten daha korkunç hiçbir güç yoktur.” sözü bu gerçeði dile getirmektedir. Onun içindir ki cahilleri hayati makamlara ve mevkilere getirmemek gerekir. Onlarýn yapacaðý hatalar milletleri felakete götürecek noktalara varabilir. Devletin ve kurumlarýn baþýndaki kiþilerde liyakat aranmalýdýr. Liyakat da idrakle beslenen doðru bilgiyle tekmil olur. Cahillik bir zehirse onun panzehiri de þüphesiz ki bilgidir. Fakat vahiyle nurlanmayan bilginin insanlarý hak ve hakikate eriþtiremeyeceði de ayrý bir gerçektir. Bugünkü Batý milletleri bilgiyi teknolojiye çevirerek hayatý kolaylaþtýrmýþlardýr. Fakat açýk bilgi pazarý olan Avrupa’daki insanlar hâlâ arzuladýklarý manevi huzura ve refaha eriþememiþlerdir. Demek ki vahiyle cilalanmayan bilgi kör ve topaldýr. Onunla gerçekleri göremezsinin, onunla çýktýðýnýz yolculukta hakikat menziline ulaþamazsýnýz. Doðu’nun vahiyle aydýnlanmýþ idrakini, Batý’nýn bilgisiyle birleþtirip yepyeni bir sentez oluþturabilirsek insanlýða aydýnlýk bir yol açmýþ olacaðýz. Bunu gerçekleþtiremezsek Doðu’nun da, Batý’nýn da hep bir tarafý eksik kalacaktýr. Yarýnlarýn refah ve mutluluðuna talip olmak istiyorsak cehalet savaþýnda bilgi kýlýcýný kuþanmalýyýz. Bilgi kýlýcýnýn Hz. Ali’nin Zülfikar’ý gibi her iki tarafý da keskindir. Fakat bu sadece cehaleti biçer. Çünkü bilginin olmadýðý yerde cehaletin kör saltanatý hüküm sürer. Bu saltanatý devirmek için bilgiden güç alan bilgelerin muktedir olmasý saðlanmalýdýr. Günümüz toplumlarýnda insanlarýmýz bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya kalkýyorlar. Kiþiler bilgi ve ilgi alanlarýnýn dýþýna çýkýp sürekli ahkâm kesiyorlar. Bu sahada ehliyetli olmadýklarý için de birkaç cümleden sonra foyalarý ortaya çýkýyor. Lakin bu tip insanlarýn hatalarýný idrak edecek düzeyde basiretleri de olmadýðý için çukurlaþtýkça yükseldiklerini sanýyorlar. Bilginin iktidarýnda bu gibi çirkeflikler yaþanmaz elbette. Tarihi süreç içerisinde milletlerin baþýna gelen nice felaketler vardýr. Bunlar arasýnda tabiî felaketleri, salgýn hastalýklarý, yönetim hatalarýný sayabiliriz. Fakat bilgi noksanlýðýndan doðan elim acýlar bunlarýn çok fevkindedir. Düþünmeyen, araþtýrmayan, merak etmeyen, umursamayan fertlerin devlete ve millete hiçbir katkýlarý yoktur. Bunlar ilk bakýþta geniþ mezhepli ve uyanýk olarak algýlansalar da gerçekte öyle deðillerdir. Aydýn düþünceli insanlar þapkalarýný önüne koyup tüm verileri ortaya döküp onlardan saðlýklý neticeler çýkarýrlar. Bunlar ayný zamanda önyargýlardan uzak bir anlayýþý benimserler. Ýster zafer, isterse hezimet olsun bütün tarihî neticelerden hükümler çýkarýrlar, geleceðe yön verirler. Bilginin iktidarýný elinde bulunduranlar, topluma sýrt çevirirse o bilginin halka müspet yansýmalarý hiçbir zamanda ve zeminde görülmez. Bilginin cehalete alan býrakmayarak set çekmesi, toplumsal bilinci kontrol altýnda tutmasý, insanlar arasý iliþkileri tanzim etmesi, demokratik bir ortam saðlamasý, tavanýn tekelinden kurtarýlýp belli bir plan içerisinde tabana yayýlmasý tarihi süreç içerisinde vuku bulan olaylarýn iyi okunmasý hatalarýn tekrarýný önleyecek, aydýnlýk bir geleceðin temeli bugünden atýlacaktýr. Bunun gerçekleþtirilmesinde hem fertlere, hem yöneticilere, hem de kanaat önderlerine ciddi vazifeler düþmektedir. Bilgi nazlý bir bebektir, oysa cehalet bulaþýcýdýr. Saðlýklý ve temelli bilgilerin geniþ kitlelere yayýlýp uzun süre bilinçlerde tutunmasý çok güçtür. Oysa temeli olmayan, dedikodu kültürünün bir parçasý olan kýrýk dökük düþünceler zihinlerde kendilerine kolayca yer bulur. Bu hastalýðý ancak bilgi ilacýyla tedavi edebiliriz. Cahiliye Araplarýndan bugünün sözde çaðdaþ dünyalýlarýna kadar hayata dair yaþananlar, cehaletin gerçekten sinsi ve müzmin bir hastalýk olduðunu gösteriyor. Bu illetten kendimizi kurtaramazsak dünya ve ahiret saadetimizi ziyan etmiþ oluruz. En iyisi bu süreðen belaya kapýlmamak, kapýlanlardan uzak durmaktýr. Fakat Müslüman bencil olamayacaðý için bu dertle yaþayan ve kurtuluþ yolu arayanlara dostluk elini uzatmamýz gerekir. Yoksa onlar da bilerek veya bilmeyerek bu illeti topluma yayarak yarýnlarýmýzý karartýrlar. Karanlýklar bizi evimize de düþebilir. Vatandaþlarýný bir çatý altýnda toplayan ve birbirine kenetleyen ayný kültürel deðerlerden ve geçmiþten beslenen devletlerdir. Devletin varlýðý, fertlerin bir çeþit hayat sigortasýdýr. Özellikle ulus devletlerde kültürel birlik çok önemlidir. Devletin muktedir olmasý, üzerindeki vatandaþlarýn moral deðerlerine sahip çýkmasý, birlik ve beraberlik yolunda fertlere güven verir. Bunun hayata geçirilmesi bilimin baþ tacý edilmesi, cehaletin sindirilmesiyle mümkündür. Bilinmelidir ki cehaletin girdiði yuvalar daðýlmaya mahkûmdur. Dünyada ve Türkiye’de köklü devletler, milletler ve iktidarlar yanlýþ bilgilerin hayat kazanmasýyla son bulmuþtur. Devletlerin uzun süre yaþamasýnda deðiþimlere ve geliþimlere ayak uydurmak çok önemlidir. Bunun yanýnda fitne ve fesattan uzak durmak hayatî önem kazanmaktadýr. Üç kýtaya hâkim olan Osmanlý devletinin duraklamasýna ve çöküþüne zemin hazýrlayan olaylara baktýðýmýzda çoðunun temelinde yanlýþ anlamalarýn, kýþkýrtmalarýn ve bilgi eksikliklerinin rolü olduðu görülür. Bunlar bazen kendiliðinden, bazen de bir kýsým þer odaklarýnýn planlamasýyla olmuþtur. Neticede doðru bilgilerin býraktýðý boþluðu, yanlýþlar doldurmuþ, gözler cehalet baðcýklarýyla baðlanmýþ; aklara kara, karalara ak denmiþtir. Bütün buhranlar ve felaketler cehaletin baþýnýn altýndan çýkmýþtýr. Cehalet bazen daha ileri boyutlar kazanarak taassuba dönüþmüþtür. Taassup yüzünden gerçekler tersyüz edilmiþtir. Eski dönemlerde Lut kavminin baþýna gelenler cehaletin ve batýl inanç kirliliðinin sapýklýða varan neticeleridir. Devletleri ve milletleri cehaletin zifiri karanlýðýndan kurtarýp aydýnlýða çýkarmak için vahiyle nurlanan, materyalizmden arýnan bilgi ve inancýn gölgesinde soluklandýrmalýyýz. Cehalet karanlýðýndan bilginin gül yüzlü aydýnlýðýna ancak böyle varýlýr.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.NÝHAT MALKOÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |