Güzellik her yerde karşılaşılan bir konuktur. -Goethe |
|
||||||||||
|
Sahi bir zamanlar 'yeşil sermaye' diye bir nitelendirmesi vardı kamuoyunda hatırlayanınız var mı? N’oldu şimdi? Sermayenin yeşili olur mu? Daha doğrusu sermayenin rengi hangi renk? Yeşil mi? Kırmızı mı? Yoksa kapkara mı?! Veya Sermayenin dini, ırkı olur mu? Yoksa hepsine birden “kapital ve kapitaliz” mı dememiz gerekiyor? Doğrusu biz, millet olarak elimizdeki değerleri kaybettikten sonra farkına varıyoruz. Hemşehrimiz, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ı kaybettikten sonra değerini anlayabildik. Türkiye’nin birçok illerinde olduğu gibi, bu gün Malatya’da fabrika bacaları tütüyorsa bu merhum Turgut Özal’ın bu memlekete tanıdığı imkânların bir sonucudur. Merhum Özal’ın yardım ve teşvikleriyle bakkaliye işletenler, devasa binalar dikip fabrikalar kurdular. Tüm bunlar memleketimiz ve ilimiz adına güzel gelişmeler olup sevindirici şeylerdir. Ama bu güzel gelişmelerden birleri rahatsız oldu tabi ki.. 28 Şubat döneminde Genelkurmay tarafından 10 Haziran 1997'de hâkim ve savcılardan başlayarak, işadamlarına ve gazetecilere verilen irtica brifingini para toplama konusunda en büyük malzeme yaptılar. Onlara göre, Müslüman sermayenin ilerlemesini istemeyenler, Müslümanlar'ın sanayi ve endüstride güçlü olmasını istemiyorlardı. Ama tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen Anadolu insanın “ekonomik” sıfatıyla anılmak için uyanmış yola çıkmıştı. Artık ekonomiyle çok içli dışlı bir hale gelme isteği ve gayreti önünde hiç bir engel duramazdı… Her türlü kuyrukta, berber dükkânında, öğretmenler odasında, lokallerde, hatta evlerdeki misafirliklerde ekonomi (borsa, döviz, enflasyon v.s.) konuşuluyor. Kadınlar günlerini dövizle yapıyorlar. Çocuklar küçücük tasarruflarını döviz yaptırıyorlar. Herkes gibi onlar da parasının ne kadar değer kazandığını kaybettiğini düşünüyordu. Ve haramı helali bildiği kadar ekonomiyi de bilen bir potansiyel olmuştu. Bu potansiyel, bu yerli güç “tekel, kartel” diye adlandırılan güçlerce rekabetçiliğin de ötesinde, kabul edilemedi. Tek taraflı sömürmeye (halkı ve devleti) alışmış bu bu tekelci sermaye, bu yerli potansiyelle kurallar içinde yarışmak yerine, onu kural dışı boğmanın yollarını aramaya başladı. Sonunda da buldu. Onu “irtica” sıfatıyla “yeşil sermaye” olarak nitelendirdiler. Arkasına, beslediği derin devletin güçlerini de alarak, onu bu sahte yafta ile boğmak izledi. “Emperyalist ve vahşi kapitalizmin kurallarına bile uygun hareket etmeyen bu güçler, bir yönüyle başarılı oldular da… Tamamen yok olmadıysa da adına “yeşil sermaye” denilen yerli teşebbüsün oyuncuları değişti. Daha doğrusu beyinler değişti. Renkler birbirine karıştı şimdi. Sermayenin yeşili, yeşilliğini kaybedip bukalemun gibi renk değiştirmeye başladı. Samimiyet de ortadan kalktı yavaş yavaş. Şimdi ne mi oldu? Zift gibi kapkara oldu sermayenin rengi. ŞEVKET BAŞIBÜYÜK
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |