..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Matematiğe, yalnızca yaratıcı bir sanat olduğu sürece ilgi duyarım. -Godfrey Hardy
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > İyileşme > Emine Pişiren




25 Kasım 2009
Dört Kişiye Teşekkür Borcum Var - 1 -  
Emine Pişiren
“Üç santimlik kanamalı bir ur görüyorum, hemen aldırmanız gerekiyor, poliklinikte Dr. Süleyman Bey var, şansınıza bu konuda da oldukça deneyimli bir arkadaşımızdır, size raporu verdiğimde hemen ona gidin…”


:AFAF:

Evimin terasında tek başınaydım. Bakışlarım yeşil kadife gibi bitki örtüsü zeytin ağacı olan Kaz dağlarına uzandı. Derin bir nefes aldım ve halime şükrettim. Eşimin sıklıkla söylediği sözler aklıma gelmişti.

“Emine, eğer doktora gitmezsen ölümü gör emi…”

Ve o sabah eşim uyurken sağlık karnemi alıp Edremit Devlet Hastanesine gittim. Korkumla yüzleşme zamanı gelmişti. Bir seneyi aşan kanamalı idrarım normal değildi. Bol su içerek “kanaması azaldı bak” sözlerim eşimi ikna etmemişti.

Ürolojiden aldığım sıra no’su ile polikliniğe gittim. Sıram geldiğinde, içeri girdim. 20 metrekarelik odada sekreteri ve 35-40 yaşlarında genç bir doktor beni karşıladı.
Şikâyetlerimi dinleyen doktor benimle pek konuşmadan elime kan, idrar ve sonografi tetkikleri için başından savdığını düşündüm.

Oysaki o çoktan kuşku duymuş ve zamanı kaybetmek istemiyormuş. Ben bunu çok sonra anladım.
Kanlarım alındı, idrar laboratuara verdim, sonografi için, öğleden sonrasına kalmıştım. Kantin yolunu tuttum.
Kendime bir ziyafet çekmek için vitrinde ne var ne yok kolaçan ettiğimde midemin dostu olan “mercimek” çorbasında karar kıldım. Hastane yeniydi. Kaz dağlarının eteklerinde zeytin ağaçlarının içinde çok katlı olmayan ve modern tıp aletlerinin olduğu çağın küçük hastanesiydi.
Şimdi her şey bilgi çağının emrindeydi.

Çorbamı içerken masama bir kadın yaklaştı. Oturmak istediğini söylediğinde başımla “olur “anlamında bir işaret yaptım. Daha sonra bu bayanla dost bile olduk. Aylık rutin tetkiklerini yaptırmak için hastaneye gelmiş, emekli bir öğretmendi. Tahmini yaşı benimle aynı olduğunu düşündüğümde benden “beş altı” yaş büyük olduğunu daha sonra öğrendim.

Altınoluk’ta yazlıkları vardı ve İstanbulluydu. Bu bile benim onunla sohbetimin pembe rengi olmaya yetmişti. Çünkü özlediğim İstanbulum’dan bir hoş sedaydı, bahara düşen cemreler gibi, içime sıcaklık yayılmıştı. Birbirimizi sanat ve kültür ile beslerken, sıramın geldiğini söyleyip kalktım. Benimle gelmek istedi. Amacı bana moral vermekti.
Yeniden hastane içine girdiğimde içerisi çok karanlık gelmişti. Koyu renkli güneş gözlüklerimi çıkartıp, gözlerimin içeriye alışmasını bekledim, kısa bir süre. İşte bu anda yeni tanıştığım bayan bana dönerek yüksek sesle;

“Ay, senin ne güzel gözlerin varmış, ya bu gözler o gözlüklere saklanır mı?” demez mi?

Yüksek sesle söyleyince düşüncesini; doktor kapılarında sırasını beklemekte olan, insanların tüm bakışları bizim üzerimizde olmuştu. Sıkılarak;

“Yapma ya, sen güzel göz görmemişsin demek…”
dediğimde kapı açılmış ve doktor sekreteri;

“Ultra sonografi bekleyen varsa, gelsin” demişti.

İçeri girmeden önce o bayan bana;

“Hadi, geçmiş olsun canım, seni bekleyeceğim, gör bak, bir şeyin çıkmayacak, sakın endişe etme…” diye teselli sözcükleri benim içimi kemiren kurtları, atamamıştı.

Karnımı açmamı söyleyen doktor;elindeki metal aletin ucunu alkol ile temizledikten sonra karnıma, jel sürmeye başladı. Önce ürpermiştim. Metal aletin kablolarla bir bilgisayara bağlanmıştı. Doktor yavaşça karnımda aletin ucunu dolaştırıyor ve sekretere not alması için gördüklerini yüksek sesle iletiyordu.

Karnımın bir bölgesine geldiğinde doktor bana dönüp,

“Kanamalı bir urunuz olduğunu biliyor muydunuz?” dediğinde…

İşte o anda olan oldu. Beynimden aşağı kaynar sular dökülmüştü.

“Hayır, bilmiyordum, ama tahmin ediyordum. “ dedim.

Doktor;

“Üç santimlik kanamalı bir ur görüyorum, hemen aldırmanız gerekiyor, poliklinikte Dr. Süleyman Bey var, şansınıza bu konuda da oldukça deneyimli bir arkadaşımızdır, size raporu verdiğimde hemen ona gidin…”

Sözler mi, havada uçuşuyordu, benim mi başım dönüyordu? Yoksa dünya mı çok hızlı dönüyordu. Az önce dışarıdaki yeni tanıştığım bayan ile dışarıda kahkahalar atıp, neşeli söyleşilerimiz sonrası bu “şok” bilgi bana fazla gelmişti.


Emine Pişiren/Bursa
23.11.2009

Devam Edecek



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İyileşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dört Kişiye Teşekkür Borcum Var - Son Bölüm -
Dört Kişiye Teşekkür Borcum Var - 5 -
Dört Kişiye Teşekkür Borcum Var - 6 -
Dört Kişiye Teşekkür Borcum Var - 4 -
Bana İzin Verin Ağlayacağım
Yüzlerce Hayattan Biri... (- 2 - )
Dört Kişiye Teşekkür Borcum Var - 2 -
Dört Kişiye Teşekkür Borcum Var - 3 -

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Anne Cennette Yemek Var mı?
Yumurtanı Nasıl İstersin Canım, Rafadan mı Kafadan mı?
Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? - 1 -
Gel Mezarıma İşe Oğlum
Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? - 2
Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? - 2 -
Aşık Olmak İstiyor Musunuz?
Biz Önce Beş Kişiydik
Bu Çocuk Benim Değil
O Annene Söyle, Çocuğun Aklına Bunları Sokmasın (Son Bölüm)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Adamdan Saymışız [Şiir]
Ah Ulan Istanbul! [Şiir]
7. Didim Şiir ve Şairler Buluşması [Şiir]
Çekinme Söyle [Şiir]
Yağmur Kuşu Suskunluğu [Şiir]
Hangi Dua İle Sana Gelelim? [Şiir]
İsterdim [Şiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Şiir]
Madem ki... [Şiir]
Git Demene Gerek Yok [Şiir]


Emine Pişiren kimdir?

Yazmayı, okumayı ve birikimlerimi paylaşmayı seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köşe yazarıyım. Bazı web sayfalarında da edebiyat adına paylaşımlarım yayınlanmaktadır. Sevgi ve ışık sizle olsun.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvın Yalom, Dale Carneige, Doğan Cüceloğlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.