"Moda denilen þey o kadar çirkindir ki onu her altý ayda bir deðiþtirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Kimi zaman “Öff. Þu memlekette hiç dürüst adam kalmamýþ mý?” deriz. Aslýnda o kadar da deðildir. Kötü adamlarýn sayýsý hep az olmuþtur. Ancak onlar çok kiþiye, hatta bir tanesi kýrk kiþiye namussuzluk hizmeti verdiði için ortalýk kötü adam kaynýyor sanýlýr. … Ýnsan dediðin de dürüst olmalý. Bizim Sezer gibi. Aslýnda ona Sezar demek gerek. Kötü bir insan olmadýðýný iddia ederken, “Sezar’ýn hakkýný Sezar’a” deyimi yerli yerine otursun, diye. Sorguya çeker gibi, ne iþle uðraþtýðý sorulmuyor; ama, tanýyabildiðim kadarýyla Sezer kötülük bilmez biri. Özü sözü bir. Sonradan tanýþsak da, karþýlýklý güven esasýna dayalý sýký bir arkadaþlýðýmýz oldu. … Sezer bir gün geldi: - Mehmetçiðim bir beþ liran var mý? Ýnsanlýk hali bu. Hem beþ lira ne ki? Hele candan bir arkadaþ için. Nitekim, ertesi sabah erkenden uðradý. “Ne gerek vardý. Karþýlaþýnca verirdin. Hem beþ liranýn lafý mý olur” diyeceðim, kibarca sözümü kesti: - Öyle deme! Bunun biri de birdir bini de. Bire tenezzül eden binlere de göz diker. Ne denir? Parasýndan deðil de, arkadaþ dediðin de biraz titiz olmalý. Bizim Sezer gibi: Güvenilir, dakik, sorumluluk sahibi. … Sezer’e daha sonra elli lira gerekli olmuþ. Yine ayný “Sabah erken gideceðim; iþ dönüþü uðrarým” demiþti. Söylediðine göre, çýkýþta bakkala bile uðramadan gelmiþ. Ne içelim dememe fýrsat vermedi: - Önce al þu elliliði; unutur munuturum, kardeþime mahçup olmayayým. “Yahu” filan dediysem de dinlemiyor. Gömlek cebime sýkýþtýrdý, arkadan ekledi: - Þimdi çayýný içerim. Sonralarý bir gün ikiyüzelli lira gerekli olmuþ, aldý. Onu da, geç vakit bir yerden parasý gelmiþ, akþamdan eve yetiþtirdi. “Para için evine gelirim” denmiþ gibi. Gereksiz belki ama, insan ezilip büzülüyor böyle durumlarda. Yahu bunun yarýný yok muydu, desen, adamýn dakikliðine, güvenilirliðine laf etmiþ gibi olacaksýn. Bir þey de söylenmiyor. … Hani “Yiðidi öldür hakkýný yeme” derler ya, bizim Sezer de kuþkusuz yiðit biri. Onunki öyle güvenilirlikle sýnýrlý bir olay da deðil. Sezer yine bir akþam üstü uðradý. Elinde gazeteye sarýlmýþ, üstünden naylon iple sýkýca baðlanmýþ bir paket; merak ettim: - Bu ne? - Emanet. Hafta sonu evde tutmak riskli olur, burasý güvenli bir yere saklayýver, diye getirdim. Açýp bakmak, olmaz. Saklarken yokladým; para destelerine benziyor. Aðýrca. Nitekim pazartesi erkenden geldi. Baktým, emanetini de býrakmýyor. Güvenli. Þimdi Sezar’ýn hakkýný Sezar’a… Kuþkum yok, Sezer önemli iþler yapýyor. Parayla oynuyor çünkü. Bunu, birkaç geliþinde þýkýrtýsýndan ziynet eþyasý olduðu anlaþýlan kutularý býrakýp söylediði günde gelip almasýndan daha da iyi anladým. “Paraya sýkýntýn olur da söylemezsen darýlýrým ha” demiþti durduk yerde bir gün de. … Sezer’le karþýlýklý güvene dayalý arkadaþlýðýmýz epeyce sürdü. Kardeþ gibi. Özü sözü bir insan; bir arkadaþta baþka ne aranýr? Ýnsan “Memleket böyle güzel insanlarýn omuzlarýnda yükseliyor. Ýyi ki varlar” demeden edemiyor. Her þey rayýnda gidiyor. Birimizin bir sorunu olacak da koþmayacaðýz ha? düþünülemez bile. Sezer bir gün öðle saatlerinde çýktý geldi. Çok sevdiði “Benden iyi olmasýn” mýþ bir arkadaþý trafik kazasý geçirmiþ. Yoðun bakýmdaymýþ. Durumu iyiymiþ ama, odaya girilemiyormuþ. Bir yandan da kendi kendine söylenmeye baþladý: - Þimdi bankanýn istediði kefili bulamazsam, bütün iþler yatar. Hay Allahým bu günleri de mi görecektim? Sezer en çok da benim için üzüldüðünü söylüyor, gözlerinden yaþlar geliyor: - En çok da senin için üzülüyorum Mehmetçiðim. “Sezer yýkýldý, battý!” derler; dayanamazsýn sen. Tahmin edemeyeceðim kadar zor bir durumla karþý karþýyayým. Biricik arkadaþým gözlerimin önünde eriyip gidiyor. Üstelik böyle bir þeyle beni üzmemek için elinden gelse canýný bile vereceði, sel olup akan gözyaþlarýndan belli. Þimdi o ben kendisi için üzüleceðim, diye kendi kendini yiyor; ben de o benim üzülmeme üzülüp kahrolacak diye periþan oluyorum: - Yahu, dedim, benim için üzülme. Sýkýntýmýz bir imza mý? Kabul ederlerse ben atývereyim. Amaç birbirimizin derdine çare olmak deðil mi? Bu sözlerime þiddetle karþý çýktý. Hatta azarladý bile: - Kapat o çeneni! dedi. Usulen de olsa sana yüz binlerin altýna imza attýrýr mýyým sanýyorsun? Tabi beþ yüz bin lira büyük para. Bizim sülaleyi okutsan çeyreði etmez. Ama bu da ödenme koþuluyla. Öyle bir þey yok ki. Israr ýsrar; sonunda kabul ettirdim: - Haydi, dedi, senin o güzel hatýrýn var ya, sýrf onun için kabul ediyorum. … Sezer bu sýkýntýyý aþtýktan sonra aylarca uðrayamadý. Her halde iþleri çok yoðundu. Daha sonra arka taraftaki bir binaya girip çýktýðýný öðrendim. Belli ki, yeni arkadaþlar edinmiþti. Bir çýkýþýnda elindeki paketi çöpe atýnca, esnaf telaþlanmýþ; bomba sanýp polis bile çaðýrmýþlar. Bunlara hiç bir anlam veremedim. Biricik arkadaþým, arka sokaða kadar geliyor da niçin uðrayýp bir çayýmý içmiyordu? Girip çýktýðý iþhanýnýn kapýsýnda bekleyip sitem edeyim dedim, artýk oraya da uðrayamýyormuþ. … Bir gün postacý bir zarf getirdi; bankadan!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |