Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
MISIR VE İSRAİL Eski Mısır'da kutsal Nil nehrine insan kurban edilmesi çok yaygındı. Bunun yanı sıra hayvanlar da kurban edilir, kuzu veya oğlak kanı yapılara ve çevreye sürülürdü. Sürülen bu kan, tanrı hakkı sayılırdı. Benzer uygulama Yahudilerde de görülür. Mısır firavunu Yahudilerin kurban kesmesine izin vermeyince Musa kurbanın gece gizlice kesilmesini, ve kurban kanının evlerin kapılarına sürülmesini emreder. (Tevrat Çıkış: 7) Kapısına kan sürülen ev tanrısal gazaptan korunmuş olur. Evlerin kapılarında kan olmayan Mısırlılar tanrısal cezaya uğrarken Yahudiler cezadan korunur ve o gün bayram olarak kutlanır: "Bulunduğunuz evlerin üzerindeki kan sizin için belirti olacak. Kanı görünce üzerinizden geçeceğim. Mısır'ı cezalandırırken yok edici size hiçbir zarar vermeyecek. O gün sizin için anma günü olacak. O günü RAB'bin bayramı olarak kutlayacaksınız. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürekli bir kural olarak bu günü kutlayacaksınız." (Tevrat, Çıkış 12: 13-14) O gece Mısır'daki gerek insan, gerek hayvan tüm "ilk doğmuş olan" canlılar tanrısal gazap ile öldürülür: "Gece yarısı RAB tahtında oturan Firavun'un ilk çocuğundan zindandaki tutsağın ilk çocuğuna kadar Mısır'daki bütün insanların ve hayvanların ilk doğanlarını öldürdü. O gece Firavun ile görevlileri ve bütün Mısırlılar uyandı. Büyük feryat koptu. Çünkü ölüsü olmayan ev yoktu." (Tevrat, Çıkış 12: 29-30) Kurban kanının yeni alınan taşıtlara, otomobillere, yapılara, evlere, insanların, çocukların ve siyasi liderlerin alınlarına sürülmesi, toplu konut, fabrika ve tesis açılışlarında kurban kesilmesi günümüzde her fırsatta uygulanan moda bir gösteri olarak hala devam etmektedir. İLK HRİSTİYANLARIN KURBANA BAKIŞI Yahudi asıllı bir din adamı olmasına rağmen kurban kesmenin yanlışlığını ve bunun pagan bir uygulama olduğunu Hristiyan önderlerden ilk Pavlus fark eder. Pavlus kesilen kurbanların aslında Tanrıya değil cinlere sunulduğu, kurban etinin yenmemesini ve kan dökmekten kaçınılması gerektiğini belirtir: "Putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve cinsel ahlaksızlıktan sakınmalısınız. (...) Dediğim şu: putperestler kurbanlarını Tanrı'ya değil, cinlere sunuyorlar. Cinlerle paydaş olmanızı istemem. (....) Ama biri size, «Bu kurban etidir» derse, hem bunu söyleyen için, hem de vicdan huzuru için yemeyin." (İncil, Elçilerin İşleri 15:29; 1. Korintoslular 10:20, 28 ) İsa kurban yerine merhamet ve sevginin çok daha önemli olduğuna vurgu yapar: "Gidin de, `Ben kurban değil, merhamet isterim' sözünün anlamını öğrenin. (...) İnsanın Tanrı'yı bütün yüreğiyle, bütün anlayışıyla ve bütün gücüyle sevmesi, komşusunu da kendi gibi sevmesi, tüm yakılmalık adaklardan ve sunulan kurbanlardan daha önemlidir.» (Matta 9:13; Markos 12:33) Pavlus, Yahudi Kurban Bayramı sırasında İsa'nın haç üzerinde "kurban kuzusu" olarak öldürülmesiyle bundan böyle kurban kesmeye gerek kalmadığına dikkat çeker. Şeriata göre kurban kesmek insanları kurtarmayacaktır. Ölümüyle İsa tüm insanlık için geçerli bir kurban kuzusu olmuştur: "Şeriatta gelecekteki iyi şeylerin aslı yoktur, sadece gölgesi vardır. Bu nedenle şeriat, her yıl sürekli aynı kurbanları sunarak Tanrı'ya yaklaşanları asla yetkinliğe erdiremez. Eğer erdirebilseydi, kurban sunmaya son verilmez miydi? Çünkü tapınanlar bir kez günahlarından arındıktan sonra onlarda artık günah duygusu kalmazdı. Ama o kurbanlar insanlara yıldan yıla günahlarını anımsatıyor. Çünkü boğaların ve erkeçlerin kanı günahları ortadan kaldıramaz. Bu nedenle, İsa'nın aracılığıyla Tanrı'ya sürekli övgü kurbanları, yani, O'nun adını açıkça anan dudakların meyvesini sunalım. İyilik yapmayı ve sizde olanı başkalarıyla paylaşmayı unutmayın. Çünkü Tanrı bu tür kurbanlardan hoşnut olur. (...) İsa günahlarımızı ve yalnız bizim günahlarımızı değil, bütün dünyanın günahlarını da bağışlatan kurbandır." (İbranilere 10: 1-4, 15, 16; 1Yuhanna 2:2) İSLAMİYETTE KURBAN Diyanet İşleri Kuran çevirisinde putperest Arapların Kabe’nin etrafına diktikleri taşlar üzerinde kurban kestikleri, kesilen kurbanların kanlarını bu taşlar üzerine serptikleri, etlerin bunlar üzerine konulduğu belirtilir. Bu uygulama az çok değiştirilerek, kurban kesme bir ibadet şekli olarak İslam'da da devam etmiştir: "Artık namaz kıl Rabbine ve kurban kes sen." (Kevser Suresi, 2) Prof. Süleyman Ateş, Kuran çevirisinde, ilk kurban kesmenin Habil ile Kabil'in kız kardeşleriyle evlenmesi sırasında ortaya çıkan sorundan kaynaklandığı yorumunda bulunur: "Hâbil ve Kâbil, Hz. Âdem'in oğulları idi. Rivâyete göre Âdem, onlardan her birine, öteki erkek kardeşiyle ikiz doğan kızkardeşiyle evlenmesini emretmişti. O zaman insan yeni türediği için bu tür evlenme zorunlu idi. Kâbil, daha güzel olan kendi ikizini Hâbil'e vermek istemedi. Âdem de bunlara, birer kurban sunmalarını, gökten gelecek bir ateş, hangisinin kurbanını yakarsa onun haklı olacağını söyledi. Böyle yaptılar. Gökten inen âteş, Hâbil'in kurbanını yakınca, Hâbil'in haklı olduğu ortaya çıktı.. Âyetlerin, bu öyküye işâret ettiğini söyleyenler yanında, bu iki kişinin, iki İsrâîl oğlu olduğunu söyleyenler de vardır. Hasan Basrî de bu görüştedir. Kur'ân, kızkardeşle evlenme öyküsünden söz etmez." (Kuranı Kerim'in Yüce Meali, Prof. Süleyman Ateş, 70 no.lu dipnot). Bir çok hadiste de kurban kesmenin faydaları ve sevapları anlatılır: "Kurbanlarınız semiz olsun. Onlar Sıratta bineklerinizdir." [Zâdül mukvin] "Kurbanın derisindeki her tüy sayısınca size sevab vardır. Kanının her damlası kadar mükâfat vardır. O sizin terazinize konacaktır. Müjdeler olsun." [İbni Mace] "Kurbanlarınızı gönül hoşluğuyla kesin! Çünkü hiçbir Müslüman yoktur ki, kurbanını kıbleye döndürüp kessin de, bunun kanı, boynuzu, yünü, her şeyi kıyamette kendi terazisine konan sevabı olmasın." [Deylemi] "Kurban bayramında yapılan amellerden Allahü teâlâ katında kurban kesmekten daha kıymetlisi yoktur. Daha kanı yere düşmeden Allahü teâlâ, onu muhafaza eder. Onunla nefsinizi temize çıkarın, onu seve seve kesin!" [Tirmizi] "Kesilen kurban, Kıyamette, etiyle, kanıyla yetmiş kat büyüyerek teraziye konur." [İsfehani] SONUÇ Eskiçağ putperest uygarlıklara genel olarak bakıldığında kurbanın ilkel, köleci ve feodal toplumlardan çıktığı ve putperest bir gelenek olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Kanlı kurbanlar, insan ve hayvan kesimi, bedeni keserek kan akıtma gibi çeşitli biçimlerde yapıla gelmiştir. Kansız kurbanlar ise, çeşitli yiyecek ve içecek maddelerinin adak (sunu) olarak verilmesidir. Hindu inancında kuraklık ve ekonomik sorunlar nedeniyle kurban sonradan kaldırılmış, hayvanlar kutsal kabul edilmiştir. Hristiyanlık, Yahudi şeriatının törensel geleneklerini iptal ederken kurbanı da yasaklamıştır. Yahudilikte de kurban kesme ibadeti 70 yılında Yeruşalim'in Roma ordularınca işgali ve Tapınak'ın (Süleyman Mabedi) yakılıp yıkılmasıyla son bulmuştur. Bu tarihten sonra Yahudiler kurban kesmekten vazgeçerek, onun yerine Tevrat okumasına geçmişlerdir. Ancak, mabet yeniden inşa edilirse bu adetin tekrar hortlaması beklenebilir! Psikanaliz kurban kesmeyi insandaki "öldürme" ve "kan akıtma" içgüdüsünün yüceltilmesi (süblimasyon) olarak görür. Kurban kesmekle insan bu "kan dökme" arzusunu tatmin etmiş olur. Bu arzu veya içgüdü bu şekilde tatmin ve telafi edilemediği takdirde insanın herhalde daha çok kan dökmesi kuvvetle muhtemel olsa gerek ! Kuşkusuz benim burada hiç kimseye hayvan sevgisi veya hayvan hakları dersi vermek gibi bir niyetim yok. İkibin yıl önce söylenmiş "ben kurban değil, merhamet isterim" sözünün ne anlama geldiğini birilerinin hala öğrenemediği açıktır. Tabi ki bu kibir ve kendini beğenmişlikle asla öğrenemeyecekleri de aşikardır. XXI yüzyılın ilk on yılını geride bıraktığımız bu bilim ve teknoloji çağında -utanarak söylüyorum- kurban kesme, Şeytan taşlama, recm gibi bir çok ilkel ve pagan adetin kaybolmaya yüz tutması gerekirken, bunların hala büyük bir şevk ve keyifle sürdürülüyor olması düşündürücüdür. Yine de -hangi gerekçeyle olursa olsun- kurban keserek kan dökmenin Alevilik, Mevlevilik gibi inançlarda şart koşulmaması, Yahudilik, Hinduizm ve Hristiyanlık'ta olmayışı umut verici bir gelişme ve evrim olarak görülebilir. Kaynakça: Söz konusu inceleme "Altan ARMUTAK, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Morfoloji Anabilim Dalı / Veteriner Hekimliği Tarihi ve Deontoloji Bilim Dalı (Popüler Tarih web sitesi: http://www.populertarih.com/eski-cag-uygarliklarinda-kurban-edilen-hayvanlar-uzerine-bir-inceleme/İsmail Akkaya'nın derlemesi)" nden ve çeşitli ansiklopedik ve dinsel kaynaklardan faydalanılarak hazırlanmış ve derlenmiştir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |