İste, sana verilecektir; Ara, bulacaksındır; Çal ve kapı sana açılacaktır -İncil |
|
||||||||||
|
Ancak,çoğumuzun sahip olduğumuz bir özelliğimiz var ki, bu özelliğimiz hiç övünülecek gibi değil. Bu özelliğimizi nasıl kazanırız,nasıl geliştiririz,hiç anlayabilmiş değilim. Sanki bir kalıtım gibi,aile bireylerinden birbirine;bulaşıcı hastalık gibi sosyal ilişkide bulunduğumuz kişilerden bize geçer. Bu özelliğimiz nedir,biliyor musunuz?Yapılanları bozmakta,toplum düzenini sağlamak için konulmuş kuralları bozmaktaki ustalığımızdır. Hatta bu kötü alışkanlığımızı, bir duvar yazısındaki gibi, “Kurallar bozmak için vardır.” diyerek alaya alır, işin ciddiyetinden ne kadar uzak olduğumuzu gösteririz. Kurallara uymak, sanki başkasının görevidir. O kurallar bizim dışımızdakiler için geçerlidir. Bakın bu konuda size ne örnekler vereceğim. Eminim bana hak vereceksiniz. Veya vermeyebiliriniz de. Düşüncem sadece bana aittir. Düşünceme katılıp katılmamakta tamamen serbestsiniz. Gelelim örneklere:Kapalı mekanlarda “Lütfen sigara içmeyiniz.” yazısını görmezden geliriz. “Canım,ben sigarayı yaktıktan sonra gördüm o yazıyı.” diye espri yaparız bir de. Veya, “Herkes içiyor nasıl olsa. Bir de ben içsem ne olacak?” mazeretine sığınırız. “Başkalarının yaptığı yanlışı bir de bizim yapmamız, hiçbir şeyi değiştirmez.” yanlışına düşeriz. “Kabuklu yemiş yemeyiniz” yazısını görmezden gelir,kabuklu yemiş yeriz. Veya eğer bunu başkaları yapıyorsa, uyarma gereği duymayız. Özenle yetiştirilmiş çimler üzerinde çocuklarımızın oyun oynamasına göz yumarız. Sonra efendim, “Balık avlamak yasaktır” levhasının hemen dibinde balık avlarız. Hele bu konuda kendisine güvendiğimiz biri varsa, hiç sorun yoktur.”Lütfen beldemizi temiz tutalım” levhasının hemen dibine çöp dökeriz. Piknik yerlerine konulan masaları,kimsenin görmediği bir zamanda sırtlar ,arabamızın arkasına atar,bahçemize getiririz. Piknik yerlerinde çöplerimizi orada bırakırız. Otobüslerde “Lütfen şoförü konuşturmayın “ uyarısına rağmen,şoförü lafa tutarız. Onun bize laf yetiştirmek için, gözünü yoldan ayırmasından hiç rahatsız olmayız. Kaza yapabileceğinden endişe duymayız. Evimizin önünde arabamızı yıkar,sokağı çamur içinde bırakırız. Her gün süpürülen sokakları çabucak kirletmekte ustalık gösteririz. Araba kornaları bizim için selamlaşma, uyarı ,seslenme aracıdır. Tanıdıklarımıza korna ile selam veririz. Kızdığımız sürücüleri korna ile uyarırız. Arabadan inip birini çağırmaya üşenir, korna çalarak o kişiyi çağırırız. Başkalarını rahatsız edebileceğimizi aklımızın ucundan bile geçirmeyiz. Pikniğe gittiğimizde;”Ateş yakmak tehlikeli ve yasaktır!” uyarısını göre göre ateş yakarız. Sonra da televizyonda yangın haberlerini izlerken “Kim yakıyor bu ormanları?” diye söyleniriz. Oysa; bizim gibi kurallara uymayanların yangına sebep olacağını pekala biliriz. “Çöplerinizi çöp kutusuna atınız” diye yazarlar ya; eskiden şaşırırdım neden böyle yazıyorlar diye. Çöp kutusunun hangi amaçla konulduğu belli, bir de yazmaya ne gerek var diye düşünürdüm. Oysa şimdi,çöp kutularını boş,ama etrafını çöp içinde görünce, “Çöplerinizi çöp kutusuna atınız” diye yazmanın gerekli olduğuna inanıyorum. Oysa kuralları hepimiz biliriz. Biliriz de bu kurallara uymaya genelde özen göstermeyiz. Bize hizmet verenleri zor durumda bırakırız. Sonuçta da, kurallara uymamaktan kendimiz kötü yönde etkileniriz. Bir de trafik kurallarını çiğnemekte çok ustayızdır. Yol sadece bize aitmiş gibi davranırız. Bizden başkalarının da yolu kullandığını hep unuturuz. Kuralları biliriz,bilmezden geliriz. Aynı fıkradaki gibi: Temel şehir içinde arabayla seyrederken ,kırmızı ışıkta geçmiş. Hemen durdurmuş trafik polisi. “Beyefendi” demiş. “Kırmızı ışığın yandığını görmediniz mi?” Cevap vermiş Temel: “Valla memur bey, kırmızı ışığı gördüm de sizi görmedim.” Biz de kurallara ceza alma korkusuyla uyarız. O kuralların kendi hayatımızı korumak ve kurtarmak için konulduğunu, nedense bilmezden geliriz. Peki,bu yanlışları niçin yapıyoruz? Kurallara niçin uymuyoruz? Bu soruya bir türlü cevap bulamam. İşin daha acıklı yanı nedir,biliyor musunuz? Hem bu yanlışları yaparız,hem de bu konuda kuralcı davrananları işgüzarlıkla suçlarız. Bizim yaptığımız yanlışları yapmayanları,durumu düzeltmeye çalışanları “eski köye yeni adet getirmekle” suçlarız. “Bu düzen böyle gelmiş,böyle gider. Türkiye’yi sen mi düzelteceksin?” diye çıkışırız. Sonra ne mi olur? Çocuklarımız biz büyüklerin yaptığı bu yanlışları göre göre kanıksarlar. Yanlışları “doğru” ya da “açıkgözlülük” olarak değerlendirirler. Böylece bu yanlışlar ,yanlış davranışlar bulaşıcı bir hastalık gibi toplumu sarar. Yapılan yanlışlar kimseyi rahatsız etmemeye başlar. Tabii ki her durumda olduğu gibi,bu durumda da istisnalar vardır. Ama,hepinizin bildiği gibi istisnalar durumu değiştirmez. Kuralları çiğnemekteki, yapılanları bozmaktaki ustalığımız,duyarlı bir vatandaş olarak beni rahatsız ediyor. Peki ya siz?Siz rahatsız değil misiniz bu yanlışlardan? .....Bu yanlışları düzeltmenin bir yolu mutlaka olmalı. Ama nasıl,nerede ve ne zaman? Korkarım pek yakında değil. Doğrusu ben pek umutlu değilim. Keşke yanılıyor olsam. Bu konuda yanılmış olmayı ne kadar isterdim. Toplum düzeninin sağlanması ve korunması amacıyla konulmuş kurallara uymayı,uyabilmeyi öğrenebilmemiz ve uygulayabilmemiz dileğiyle.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |