Yaşamak için topu toplam altı haftam kalsaydı ne mi yapardım? Tuşlara daha hızlı basmaya bakardım. -Isaac Asimov |
|
||||||||||
|
“GAZETECİLER.com” da Cenk Açık; Kanal D’nin ‘Öyle bir geçer zaman ki’ dizisine zehir zemberek bir yazı kaleme almış…. “Kanal D’ye bir sorum var” başlıklı yazısında Cenk Açık; “dizideki sinsi ve ucuz propagandaya dikkat” çekmiş… Değerli meslektaşım Cenk Açık, diyor ki; “Öğrencilik yıllarında ‘idealist dava adamı’ olan solcu gençler, büyüyünce senarist olmuşlar. Kazandıkları büyük paraların yarattığı vicdan azabını, araya böyle ucuz mesajları sıkıştırarak dindirmeye çalışıyorlar…” Evet, sevgili Cenk, “…solcu gençler, büyüyünce senarist olmuşlar.” hakikaten de yazmışlar… “Kazandıkları büyük paralardan” anlamam ama adamlar harbiden vermek istedikleri “mesajları”nı verebilmişler… Aynı şeyi bir de bizim (muhafazakâr) cepheden bakalım… Biz (Muhafazakarlar) solcuların adamlarına sahip çıktığı kadar çıkabiliyor muyuz?.. Hayır… Bin kere hayır!… Yazarlarına, sanatçılarına, yetişmiş kalifiye adamlarına sahip çıkmak orada kalsın ellerinden gelse bir kaşık suda boğarlar… Destek olamazlar/olmadıklarına bizatihi müşahede ettik… E haliyle, meydan başkalarına bırakılmış olur. Onun için diyorum ki; boşuna paralanmayalım… Adamlar zamanla adamlarına maddi ve manevi destek verdiler, şimdi de yaptıklarının semeresini alıyorlar… Atasözümüzde de ifade buyrulduğu gibi; “At binenin kılıç kuşananındır…” Hiç kimse gocunmasın, kim ne ekerse onu biçer… Bizler sanat ve sanatçılarımıza sahip çıkmadığımız sürece, bu meydanlarda hep başkaları cirit atacaktır. Bizler sanat ve sanatçılarımıza sahip çıkmadığımız sürece, başkalarının ataları hep cirit atacak ve başkaları kılıçlarını sallayacaktır… Bizler sanat ve sanatçılarımıza sahip çıkmadığımız sürece, başkalarının adamları hep ‘mert, delikanlı, yiğit’ ve bizimkiler de ‘müptezel, sümüklü, kalleş’ olarak tanıtılacaktır... Hani diyorsun ya sevgili Cenk; “Bir grup insan İstanbul’a göç etmiş, gecekondu’da yaşıyorlar. Kıyafetleri, pek şehirli olmadıkları imajı veriyor. Çoğu sakallı. Şivelerine bakılırsa, ülkenin doğu ve güneydoğu bölgesindenler. İşte bu "vahşiler", okuldan dönen bir genç kızı atlarla, eşkıya gibi kaçırmaya yelteniyorlar. Kız semtin bir ‘beyefendisinin’ uşağı tarafından silahla kurtarılıyor. Bu ‘beyefendi’ de, uşağın olayı kendisine anlatması üzerine adamlarını toparlayıp ‘dağdan gelmiş’ o 'vahşilerin' yaşadığı mahalleyi basıyor. ( Dikkat ediyorsunuz, değil mi? Bu adam hem ‘beyefendi’, hem de silahlı kabadayı.) Mahallenin yeni sakinleri olan o 'vahşileri' falakaya yatırıyorlar. 'Beyefendi' o 'vahşilere' kızdan özür dilemelerini, mahalleyi de terk etmelerini emrediyor. Altını çizdikleri mesaj da şu: Geldiğiniz yere geri dönün. Dahası, 'vahşiler' de kızdan özür diliyor ve yineliyorlar ‘Ablacığım senden özür dileriz. Biz buranın insanı değiliz. Geldiğimiz uzak memleketlere geri döneceğiz.” Sonra; “Gel de bu senaristlere ‘ruh hastası’ deme!” diyorsun… Ben bunlara, ruh hastası’ demiyorum sevgili Cenk… Bu hususta senin gibi düşünmüyorum sevgili Cenk. Yani bu senaristlere “ruh hastası” demiyorum/demeyeceğim de… Zira her sanatçı, sanatına, yetiştiği ruh halini katarak icra eder. Her sanatçı, sanatını; kültürüyle yoğurarak sergiler… Hani söylüyorsun ya sevgili Cenk Açık; “Kanal D’ye bir sorum var” Benim de size (‘Siz’, derken tüm muhafazakârları kastediyorum) bir sorum var. Siz ne zaman sanatçılarınıza sahip çıktınız da onlar size sizi yansıtacak senaryolar yazmadı? Otuz yıldır, taşrada/Malatya’da gazetecilik yapan ve düşüncelerinden dolayı idamla yargılanan bir yazar (5 kitabı yayınlanan bir yazar) olarak, yazı yazma konusunda en büyük şiddeti ve yazı yazmamam için en büyük ihaneti ben, bizimkilerinden gördüm. Bu nedenle ben, bu senaristlere “ruh hastası” demeyeceğim gibi bilakis tebrik ediyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |