Mermere sýkýþmýþ bir melek gördüm ve onu özgürlüðüne kavuþtuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Sevgili okur, ruh ikizim, benzerim, mirim. Eðer ilkokuldan beri –yani yarým yüzyýldýr- þiir yazan bir þairin yapýtlarý basýlýp yayýmlanamýyorsa, bir emekli öðretmen yýllardýr kitaplarýný bastýramýyorsa ve ancak salt kendi kiþisel finansmanýyla bunu baþarabiliyorsa, bu ülkede gerçekten çok garip þeyler, dümenler, tezgahlar, oyunlar, fýrýldaklar, hesaplar dönüyor demektir. Çünkü, en rezil, en motor, en pespaye kitaplar çok satanlar mok satanlar diye medyatik kitapçýlarda arsýzca ve milletle alay edercesine teþhir ediliyorlarsa bu iþin içinde mutlaka bir bit yeniði, bir orostopolluk, bir hesaplaþma vardýr. Doðal olarak, o tapon mallarý okuyanlar da, onlara benzer tapon mallar üretiyor, ve kervan postmodern encikler üreterek güle oynaya yoluna devam ediyor. O halde, mirim, iki olasýlýktan söz etmek sanýrým yanlýþ olmaz: Ya millet Aziz Nesin’in %60 aptallýk oranýný da aþtý, iyice salaklaþtý, süzüldü, ya da, millete –istisnalar hariç- özellikle seçmece ýskarta mallar dayatýlýyor. Kitap satýþlarýnýn promosyonlar, imza günleri ve kitap fuarlarýna raðmen yine de yerlerde sürünüyor olmasýnýn nedeni de kuþkusuz kalitesiz mala karþý duyulan isteksizlik, býkkýnlýk olsa gerek. Bir kadýn nasýl güzel olduðunu bilir, bir erkek nasýl yakýþýklý olduðunu bilirse, bir yazar da kendi þiir ve yazýnsal gücünü bilir. Ýsterseniz megalomani diyebilirsiniz sevgili okur. Peki, ben megalomansam “Neden Böyle Bilgeyim, Neden Böyle Akýllýyým, Neden Böyle Ýyi Kitaplar Yazýyorum? ” diye kendini öve öve bitiremeyen, ve, “Ecce Homo” (Ýþte Ýnsan!) diye kendini yücelten Nietzsche’ye ne diyeceðiz o zaman? Oysa, “Ecce Homo” Ýncil’e özgü bir terim olup Ýsa’nýn tanrýlýðýný ve görkemini betimler. Kendini övmekte Nietzsche haksýz mýydý? Hayýr. Haklýydý. Ama, ben onun kadar iddialý olmayacaðým, o kadar gözü pek deðilim doðrusu. Ýþte naçizane övünmem bu kadar olsun. Goethe þöyle buyurur: “Denir ki: Ýnsanýn kendini boþu boþuna övmesi kötü kokularýn çýkmasýna yol açar; evet ama baþkasýnýn haksýz kýnamasýndan çýkan kokuya gelince: Milletin burnu yoktur!” Bu ülkede her alanda egemen olan belli bir zümre, malum odaklar, su baþlarýný tutmuþ, benden olmayan bana karþýdýr düsturuyla, salt kendilerinden olanlarý destekliyor, önlerini açýyor, yükseltiyor, elinden tutuyor, ön plana çýkartýyor, ve, kendilerinden olmayanlara yaþam hakký, sesini duyurma hakký vermiyor, onlarý görmezden, duymazdan geliyor, yok sayýyor. Ýþ dünyasýnda, sanat, edebiyat, müzik, sinema, kültür, siyaset, hukuk, üniversite aklýnýza ne gelirse gelsin her alanda durum böyle. Her yer parsellenmiþ, kotarýlmýþ, dikenli tellerle çevrilmiþ. Zira, bu ülkede edebiyat artýk sanat için veya toplum için yapýlmýyor. Egolarý tatmin için, kinler, hýrslar, intikam için, catharsis (ortalýðý pisletme) için, toplumu kirletmek, bozmak, ufalamak, ayrýþtýrmak, dejenere etmek ve karþý-devrim için yapýlýyor. Postmodern ünlü romancýmýza (!) verilen Nobel ödülündeki ölçüt de bu kýstaslara göre belirlendi. En ufak bir kuþkunuz olmasýn ! Kippa düþmüþ, kel görünmüþtür. Nihai hedef Türkiye Cumhuriyetini ve onun deðerlerini yok etmektir. Ýmdi sevgili okur, 24 Mart 2011 günü dünya yazýn tarihinde bir ilk yaþandý. Basýlmamýþ bir kitabýn bilgisayar müsvetteleri savcýlýk emriyle yok edilirken, yazarý da terörist olduðu gerekçesiyle tutuklandý. Kitabýn dijital kopyalarýný ellerinde bulunduranlar hakkýnda bile savcýlýkça kovuþturma açýlacaðý ve suçlu sayýlacaklarý açýklanarak kamuoyuna gözdaðý verildi. Bu olay UNESCO’nun 21 Mart dünya þiir gününden 3 gün sonra gerçekleþti! Yazýn dünyasýnýn kaþalotlarý, UNESCO, Pen, edebiyat dernekleri, medyatik dergiler bu yüz kýzartýcý olaydan tek satýr söz etmedi… Ve o ülkenin cumhurbaþkaný “oldu mu ya þimdi, o kitap yasaklama yüzünden yüzbinler satacak” diye hayýflandý ! Caným, caným… Akabinde baþka bir ilk yaþandý. Bugüne kadar kitaplarýný bastýramamýþ, ancak kendi çabasýyla yýllar sonra bastýrabilen emekli bir felsefe öðretmeni isteyen herkese kitabýný “bedava” vereceðini açýkladý. Ýz Edebiyat vasýtasýyla tanýdýðým Sn. Ömer Faruk Hüsmüllü’nün bu trajik baþkaldýrýsýný büyük beðeni ve gönençle karþýladýðýmý belirtmek isterim. Benim de ondan bir farkým yok. Bugüne kadar ancak iki kitap bastýrabildim: (“Teslis Sendromu” ile “Aþka Allaha ve Akla-Tarihi Simalardan Mevlevi” ki bu sonuncusu amcamýn yazmýþ olduðu Mevlevilik hakkýndaki bir çalýþmanýn tarafýmca derlenmesidir.) Ama, hemen þunu soracaðým: “Ey sabahtan akþama kadar Öðretmenler Evinde tavla, iskambil ve okey oynayan emekli öðretmenler ! Niye birleþip bir yayýnevi kurmazsýnýz?” Bu nedenle, isteyen herkese yazmýþ olduðum þiir, öykü, deneme ve eleþtirilerimi e-kitap olarak göndermeye karar vermiþ bulunuyorum. Gerçi yapýtlarýmdan bazý alýntýlar Ýz Edebiyatta kýsmen yayýnlandý. Ancak, Fahrenheit 451 Sendromuna tutulmuþ ileri demokrasi aþýklarý günün birinde benim yapýtlarýmý da bilgisayarýmdan silip yok etmeye kalkýþabilirler. Ýþte onun için, mirim, bu yola tevessül etmiþ bulunuyorum. Ýmdi, aþaðýda dökümü verilen listeden ilgilendiðiniz kitaplarý seçerek özgeçmiþinizle birlikte canhulki@yahoo.com adresine göndermeniz yeterli olacaktýr: 1. Süre Duran Etki, 1978 (Þiir) 2. Eski Kule Müziði, 1980 (Þiir) 3. Geometrik Aydýnlýk, 1982 (Þiir) 4. Havanýn Fen Noktasý, 1986 (Þiir) 5. Tartaros Paradigmasý, 2001 (Dünyanýn sonu hakkýnda eskatolojik bir deneme) 6. Teslis Sendromu,2003 (Hristiyanlýktaki üç tanrý inancý ile Müslümanlýktaki üç þeytan inancýnýn karþýlaþtýrýlmasý ve eleþtirisi) 7. Nano Kutsallýk, 2005 (Kuran, Muhammet ve Müslümanlýðýn bilimsel eleþtirisi) 8. Kuþku Bilinci ve Özgür Eleþtiri, 2009 (Roman eleþtirileri, çeþitli yazýnsal, siyasal eleþtiriler) 9. Saatlerin Gördüðü Rüyalar, 2010 (Fantastik öyküler) Bu tür kiþisel yazýlara Ýz Edebiyat yöneticilerinin hoþgörülü yaklaþtýklarýný bildiðimden böyle bir tanýtým yazýsý yazmaya –ki aslýnda burada bir þairin, bir yazarýn, bir eleþtirmenin dramý gizli- cüret ettim. Uygun görmedikleri takdirde iþbu yazýmý silebilirler. Ancak, kararlarý ne olursa olsun, böyle bir olanaðý bugüne kadar bize sunduklarý için Ýz Edebiyatýn sabýrlý ve dikkatli yöneticilerine candan teþekkür etmeyi bir borç addediyorum. Onlarýn sayesinde acýmýz kýsmen de olsa hafiflemiþtir! Çünkü, bir þair, bir yazar, bir sanatçý, bir müzisyen için en büyük acý eserlerini bastýrmamak, toplumla paylaþamamaktýr. Soyut kazanç, somut kazançtan daha önemlidir. Basýlamayan her eser ölü doðmuþ bebek, cenin, düþük gibidir. Küvöze atýlýp yok edilmeyi bekler. Çekoslovak yazar Franz Kafka (1883-1924) Yahudi asýllý olduðu için eserlerini bastýrmakta zorlanýyordu. Avrupa’da anti-semitizmin hýzla yükseldiðini gördükçe, Kafka sonunda tamamen umudunu yitirdi, hastalanýnca da eserlerini yakýp yok etmesi için dostu Max Brod’a teslim etti. Brod’un çabasýyla eserleri öldükten sonra basýldý ve Kafka ölümünden çok sonra ünlendi...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |