..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Sevgi bilmekten doðar." -Mevlana
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Caner Almaz




12 Mart 2013
Eksik - 2  
Caner Almaz
Es geçtiðimiz insanlar anýsýna.


:ADIG:
1

http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=113277

2

***

Kolunu kaldýrdý, saate baktý. 4’ü çoktan geçmiþ, zaman sabah ile buluþmak için sabýrsýzlanýyordu. Elini uzattý telefona. Baktý. O’ydu.

Birkaç saat önce, Ant ile konuþmalarý esnasýnda bir susuþ anýnda telefonunu eline almýþ, kýsacýk bir cümle kurup, içinin yanýþýný anlatmak istemiþ, fakat geçmiþ zaman içerisinde yaþananlar nedeniyle; kadýnýn onu artýk ne bir daha görmek ne de bir daha yaþamak istememesinden mütevellit bu mesajý bile, ‘Çok kötüyüm’ yazýlý kýsacýk bir metini bile, O’na yollayamamýþtý. Fakat þimdi O, oldukça alkollü kafasýna hayal gelebilecek kadar uzunlukta bir mesajla, aradan aylar geçtikten sonra, kendini hatýrlatýyordu Salih’e. Hatýrlatýyordu demek hata olur, böyle durumlar için. Giden bilir ki, geride kalan, asla gidenin giderken attýðý adýmlarý unutmaz, unutamaz. Salih de o adýmlara aylardýr takýlý kalmýþ, olduðu yerden ne bir adým geri ne de bir adým ileri gidebilmiþti. Duruyordu Salih. Dakikalardý, saatlerdir, günlerdir, haftalardýr, aylardýr. Duruyordu. Belki Ant kadar derin hissetmediðini düþündü, çünkü Ant gün gün hatta saat saat biliyordu mazisini, konuþurken saatine bakýyordu aradan geçen zamaný hesaplamak için. Bir an Ant’a imrendi yaþadýðý yoðunluk için. Sonra telaþla mesaja döndü. Uzun uzun yazmýþtý, hepsini içti Salih. Tekrar tekrar içti. Uzun zamandýr alkole hasret kalmýþtý da sanki, o aradan sonraki ilk biranýn ilk yudumunu hissederek yudumluyordu. Uzandýðý yatakta doðruldu. Oturdu yataðýna, baðdaþ kurdu beceremese de. Ufakken ayak bileðini kýrmýþtý, tam olarak baðdaþ kuramýyordu asla. Hayatýnýn her alanýnda olduðu gibi, bu ayak kýrma iþini de tek baþýna baþarmýþtý adeta. Öyleydi Salih, kendi hareketlerinden ve aldýðý kararlar yüzünden gelmiþti gelenler baþýna. Akýlýna ilk geleni yapardý hep. Sonra piþman olurdu gerçi ama böyleydi o, bu yaþýna kadar böyle yürümüþtü. Bu yaþtan sonra adým atma þeklini deðiþtiremezdi ya? Belki düþe düþe, yürümeyi öðrenirdi bir gün. Kim bilebilir ki bunu?

Cevap yazdý O’na. Kuruyan boðazýný fark etti bu esnada. Elinde telefon, yataðýndan kalkýp karanlýk koridorda yürümeye baþladý mutfaða doðru. Mutfaða yaklaþýrken baþýný Ant’ýn olduðu odaya uzattý, uyuyordu Ant. Yoluna devam etti. Mutfakta buzdolabýnýn kapaðýný açtý, içinden bir bira aldý, gerisin geriye odasýna döndü. Bu esnada bir mesaj daha geldi. Yataðýna oturdu, birasýný açtý. Bir yudum aldý. Kýsýk gözleriyle gelen mesajý okudu. Gülümsüyordu. Aylar sonra ilk defa fark etti bunu. Ýçinden gelerek gülümsemeyeli ne kadar olmuþtu sahi? Biliyordu bu sorunun cevabýný. O gittikten sonra, her þey solmuþtu hayatýnda. Geçmeyen bir sonbahar sürekli yaprak döküyordu sokaklarýna. Tüm sokaklar denize çýkýyordu üstelik, gözlerini kapatsa ulaþacaðý yer belliydi rüyalarýnda. Aylardýr doðru düzgün uyuyamýyordu, ne saatin ne de zamanýn veya bir baþka bir olgunun, hatta iþin ve arkadaþlarýn ve yollarýn ve tüm bunlarýn bir deðeri bir anlamý kalmamýþtý. Bazen olur, bir þey eksilir ve geriye kalan hiçbir þey eski tadýný yaþatmaz. Bazen olur, bir þey gider ve ardýnda koyduðu her cümle devrikleþir, hüzne bulanýr. Yüzüne yerleþmiþ bilinçsiz bir gülüþ, aklýna geçen zaman içerisinde yaþadýðý bu duygularý, bu gölgeleri anýmsattý. Zaman ne çabuk geçiyor dedi içine. Bir yudum aldý. Cevap yazmaya baþladý.

Mutsuzluk üzerine konuþuyorlardý mesajlarda. Aramayý düþündü, sonra vazgeçti bu düþünceden. Bazen suskun bir sohbet, sesli bir muhabbetten daha kýymetliydi. Öyle bir andý bu an da. Bozmak istemedi. Arasa açar mýydý, bunun da bir tereddüdü vardý içinde. Korktu ve mesajlara sýðýndý. Aylar sonra bu aný kýsalaþtýracak bir harekette bulunmak istemiyordu. O, ondan vazgeçene kadar, böyle devam etmeye razýydý. Öyle de oldu, mesajlaþmalar bir süre sonra kesildi. Uyudu diye düþündü, telefonu yastýðýn yanýna býraktý. Birasýný iki elinin arasýnda sýkýca tutup, o anýn gerçekliðini sorguladý. Akþam iþ çýkýþýndan beri yaþadýklarýný anýmsamaya çalýþtý kafasýnda. Ant’ýn anlattýklarýný düþündü, çaresizliðini. Kendisini; bir gidiþ ardýnda yaþadýðý ve hala içerisinde olduðu bu durma halini düþündü. Hala duruyordu, bir yere gidebilmiþ deðildi.

Hangi ara uzanmýþtý yataða hatýrlamýyordu. Sabah olmuþ, üst kattaki çocuklar evin içinde koþuþturmaya baþlamýþtý, hatta nazlý gün ýþýðý yavaþ yavaþ odaya doluyordu açýk kalan perdenin kýyýsýndan. Çalan telefon fark ettirdi tüm bunlarý. Arayan uzun zamandýr konuþmadýðý bir arkadaþýydý, hatta þaþýrdý ismi görünce ama yine de açmadý telefonunu. Uzun zamandýr pek telefon cevaplamýyordu, çünkü konuþmak yoruyordu onu. Daha çok yazýþarak iþlerini halletmeyi tercih ediyordu. Ýþi de pek konuþmasýný gerektiren bir iþ deðildi, bir internet sitesi için metin yazarlýðý yapýyordu. Tek baþýna, yalnýz, sessiz. Cumartesi sabahý erken uyanmak pek alýþkanlýðý deðildi aslýnda bu mecburi uyanýþ hali nedeniyle yüzünü ekþitti uzun uzun. Geri uyuyamazdý katiyen. Bir kere uyandýðýnda bitmiþti olay. Keþke, dedi içinden, kafasýný yastýða koyduðunda uyuyabilen o þanslý insanlardan olabilseydim. Hayatta ne þanslý insanlardý onlar. Kafalarýndan düþünceleri ne kadar kolay uzaklaþtýrabiliyorlardý öyle. Ýmrenilebilecek bir þey varsa bu hayatta Salih için, bu kesinlikle kolay uyuyabilen insanýn uykusuydu. Ant geldi aklýna aklýnda bu düþünceler koþarken. Ses yoktu, uyuyor herhalde diye geçirdi. Saat daha erkendi, gerçi üst kattaki çocuklar bir öðle ertesini temsil ediyorlardý ama, çocuklar için her an biraz öðle ertesi deðil miydi? Kesinlikle öyleydi. Ýnsan bazý þeyleri çocuklukta býrakarak hata mý ediyordu acaba? Mesela bu canlýlýðý ömrünün tamamýna neden yayamýyordu insan? Bir yaþtan sonra büyüdüðünü fark ediyor ve senelerdir alýþkanlýðý olan koþup durmayý, itip kakmayý, baðýrýp durmayý terk ediyordun. Toplum bunu istiyordu çünkü, sýradanlaþtýrýlmýþ bir hayat, kolay kontrol edilebilirdi. Heyecanlý insanlarý toplum sevmezdi, çabuk paniðe kapýlýr, derhal galeyana gelebilirlerdi çünkü. Tehlike, hareketten doðardý ve en masum olabileceði yaþta terk edilmeliydi. Yani çocuklukta. Ýlerleyen yaþlarda hareket bilinçlenirse kontrol edilmesi güçleþirdi. Bu sebeple terbiye edilmeliydi heyecan. Bu da toplum bilinciyle gerçekleþtirilirdi. Genellikle öyle de olurdu. Salih böyle bir bireydi. Hareketini çocukluðuyla beraber yitirmiþ, yolda yürüyen herhangi bir adamdý. Fark edilmeyen milyonlarýn içinden birisi, yok sayýlanlardan bir fert. Memnun oldunuz.

Bu esnada mahçup bir bakýþla Ant kafasýný odanýn kapýsýndan merakla uzattý. Nerede olduðunu merak ediyordu bakýþlarý ve Salih’i görünce bakýþlarýndaki merak arttý. Salih fark etti Ant’ý, seslendi ona;

‘Günaydýn Adana, Niðde, Trabzon.’

‘Adana, Niðde, Trabzon? Ha, Ant, evet ben, günaydýn, kusura bakma abi, baþýmda ciddi derecede bir enkaz var sanýrým hala deprem oluyor içeride.’

‘Hatýrlýyor musun beni?’ dedi gülümseyerek Salih.

‘Hayal meyal. Çok saçmalamadým deðil mi ya, bir yerden sonrasý kopuk bende.’

‘Yok yok sýkýntý yaratacak bir durum olmadý, için rahat olsun.’

‘Vallahi konuk da etmiþsin, kral adammýþsýn Anafor abi.’

‘Adýmý hatýrladýðýna göre sýkýntý yok Ant! Ben bir çay koyayým bize, bir þeyler yeriz.’

Yerinden doðruldu Salih. Mutfaða sendeleyerek yürüdü. Yolda karar deðiþtirip þiþen mesanesini rahatlatmak için önce tuvalete girdi, sonra elini yüzünü yýkadý. Bu esnada Ant salonda televizyonun karþýsýna oturmuþtu, televizyonu açtý. Salonu inceledi biraz, sadeliðini sevdi odanýn. Bir sürü müzik albümü vardý, ayaklandý onlara doðru seðirtti. Bir tanesini açtý, çok sevdiði bir þey bulmuþ olacak ki kumandayla önce kapattý. Sonra müzikçalara cd’yi yerleþtirdi. Çalmaya baþladý. Pearl Jam - Black çalýyordu.

Elinde ufak bir tepsi, içinde kahvaltýlýkla odaya girdi Salih. Masaya tepsinin üstündekileri yerleþtirdi. Ardýndan çayý getirdi. Çalan müziði fark etmiþti fakat Ant yoktu odada. Geri yattý herhalde diye düþündü, diðer odaya bakmak için salondan çýktý. Yoktu. Sonra banyoya baktý. Orada da yoktu Ant. Mutfaða geçmiþ olamazdý, hayalet deðildi nihayetinde. Seslendi, bir cevap bekledi, herhangi bir ses de yoktu. Yatak odasýna döndü, ayakkabýlarý duruyordu. Ee, dedi içinden, ayakkabýlarý burada hiçbir odada yok, nerede bu çocuk? Evin içinde kaybolmuþtu adeta adam. Bir an telaþ yaptý Salih. Elini beline koymuþken, karþýda açýk olan pencereyi fark etti. Yoksa diye koþarak yaklaþtý pencereye, aþaðýya baktý telaþla. Neyse ki sokaða yapýþmýþ herhangi bir beden de yoktu. Nereye gitmiþti bu adam böyle birden bire ayakkabýlarýný bile giymeden? Buharlaþmýþ olamazdý ya? Sonra kendini rahatlatmaya çalýþtý, ölmemiþti en azýndan, belki kafasýna þarkýyý takmýþtý. En fazla yalýn ayak kýza giderdi. Öyle bir kafayý yaþýyor olabilir miydi? Neyse dedi içine, kurcalamadý pek kafasýný.

Masaya oturdu. Çay döktü bardaðýna. Birkaç zeytin yedi, biraz da peynir. Sabahlarý pek bir þey yiyemiyordu. Mutsuz insanlar sabahlarý pek bir þey yiyemezdi genelde. Kahvaltý mutlulukla alakalýydý. Annesinin deyimiyle, çimtiniyordu. Her þeyden birazcýk. Bir tek çayý özümseyerek içiyordu. Çay diyordu, sana þükürler olsun. Oturdu kahvaltý ettiði masada, çalan müziðe kaptýrdý bir süre kendini. Kafasýndan diðer tüm þeyleri uzaklaþtýrdý. Müzik çok enteresan bir þeydi hakikaten, bazen aklý temizleyebilirken, bazen de aðýr yaralanmalara sebebiyet verebiliyordu. Biraz sonra çalacak þarký, Ant’ta olduðu gibi Salih’i de aðýr yaralayan bir þarkýydý üstelik. Black yeniden dönmeye baþladý odada. Salih’in bakýþlarý odaklandýðý yerden ayrýldý, yýkýlan düþünce taþlarýnýn seslerine uyanýyordu. Dün geceyi düþündü tekrar þarkýyla beraber. O’nunla çok güzel bir tablonun iki mutluluk unsuru olabilecekken, böyle hiç buluþamayan güzle bahar gibiydiler. Uzaktan birbirleriyle konuþuyorlardý ama içlerine. Konuþtuklarýný yalnýzca kendileri duyabiliyor, bir türlü ayný düzlemde ve yörüngede olamýyorlar, birbirlerine eziyet çektirme konusunda da gayet çaba gösteriyorlardý. Ah, dedi, belki de sesli dedi bunu. Kapattý gözlerini, elini baþýna koydu. Þarký en can alýcý yerine gelmiþti, neden diye baðýrmak istiyordu o da. Neden böyleydiler, neden bu þehri birbirlerine sevdirmek istemiyorlardý? Neydi dertleri, neydi tüm bu yorgunluk, býkkýnlýk? Neden birbirlerine eziyet etme konusunda böylesine inatçýydýlar? Güzelleþmek varken, neden aynalarda kendilerine çirkinliklerini açýklamak için direniyorlardý? Neydi gönüllerinden çiçekleri toplamalarýna engel? Neden? Neden?

Gözlerini açtý Salih bu düþüncelerle içi taþarken. Dolmuþtu gözleri. Gözlerini açtýðýnda gördüklerinin karþýlýðýnda yaþadýðý þaþkýnlýk, o esnada yanaðýndan akan yaþlarý unutturdu. Oturduðu yer evinin salonu deðildi, bilmediði bir yerdeydi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn beklenmedik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Zaman - 1
Yanmak - 2
Eksik - 4
Gölge
Eksik - 3
Düþmek
Eksik - 5
Yokluk - 2
Yudum
Düþmek - 3

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Unutanlar Bürosu - 1
Topal Kedi
Varlýk
Nokta
Yokluk - 3
Unutanlar Bürosu - 4
Cino ve Binalar
Çizgi
Varlýk - 3
Unutanlar Bürosu - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yeni Baþlayanlar Ýçin; Yalnýzlýk [Deneme]
Yeni Baþlayanlar Ýçin; Aþk [Deneme]
Çay - 2 / Sen Gittin ve Herkes Ölmeye Baþladý [Deneme]
Ýtiraflar - 1 [Deneme]
Kesik [Deneme]
Çay - 1 [Deneme]


Caner Almaz kimdir?

Ýçimdeki çok sesliliðin esiri olan kalemimle, çok sesliliðinize hitap ediyorum. Sizi duyuyorum ve sizi anlatýyorum. Ýçinizdeki sizi dinlemelisiniz.

Etkilendiði Yazarlar:
Dostoyevski, Oðuz Atay, Franz Kafka


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Caner Almaz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.