Üçleme - I - (Sen - Ben - O )
Sen) - Madem öleceğiz niçin bu kadar direniyoruz?
Ben) - Bilmem!
Sen) - Melekler ölür mü hiç?
Ben) - Belki, ama ölürlerse mutlaka güzel ölürler.
Sen) - Melekler kim?
"Yazmak, aslında, yayımlanmamak için gösterilen nafile bir çabadır." - Franz Kafka"
"Yazmak, aslında, yayımlanmamak için gösterilen nafile bir çabadır." - Franz Kafka"
Sen) - Madem öleceğiz niçin bu kadar direniyoruz?
Ben) - Bilmem!
Sen) - Melekler ölür mü hiç?
Ben) - Belki, ama ölürlerse mutlaka güzel ölürler.
Sen) - Melekler kim?
Ama dedim ya;Duygularım baskın çıkmıştır mantığıma.Ve eminim;Yüreğimin sesi,hiçbir zaman otorite boşluğu yaşamayacaktır mantık karşısında…
Hiç kuşku yok ki insanlığın ikinci Orta Çağını yaşadığı bu günlerde bile, dünyanın bütün köprü başlarında sevdiklerini sayılara vurmaktan kurtaran bir edebiyatçı vardır ve bundan sonra da sayı sevicilerin yanlış hesabı Bağdat’a varmadan edebiyattan
Hiç kimse özgürce korkuyorum diyemez içinde büyüttüğü korkularıyla yaşarlar... dil söyleminde ise bu çok farklıdır ve insancadır sevmekten korkarız, sevmek fedakarlık ister...
Yine sensindir özünden ayrı kalan. O seni düşünmezken, sen yalnızlığına varırsın, incitirsin başkalarını. O yoksa hiç kimse yoktur, gecende, gündüzünde, açlığında, tokluğunda, su içmelerinde de bir tek sen kalırsın.
pişman olmadan yaşayabilmek ve yaşanmışlıklara kazanç penceresinden bakabilmeyi bilebilmektir,hayat..Ve girdiyse hayatınıza gerçek ve olağanüstü bir aşk,karşımızdakine bunu anlatabilme ihtimallariyle geçer günlerimiz.Ve bir gün,pişman olmamak için ileride,haykırırsın sevgini cesurca.Her türlü sonuca razısındır artık,ve sonuç ne olursa olsun,eklenmiştir hayatına bir kocaman 'İyiki' daha..
...Kalkıp camımı açmalıyım. Usul bir rüzgar esmeli gecede... Saksıda yeni yeşermeye yeltenen çiçekler bende filizlenen seni görüp hasetin doruğuna ulaşmalı. Yaydığım kokuyu alan şu hain iğdeler sen kadar kokamadığı için koparmalı köklerini topraktan.
Uzun zaman durduğu bir zaman aralığını hatırlattı deniz ona. Kaç yıl, kaç ay, kaç gün sürmüştü? Hatırlamıyordu. Belki sandığından kısa, belki de hakikaten uzundu? Ne önemi vardı ki? Durmuştu ya!
Ufak bir cümle yaktı içinde ışıklarını. Tüm uçurumların ke
En çok neyi yakıştıramadımki kendime... Aşk acısı çekmeyi mi, yaralanmayı mı, gülüp geçmeyi beceremedim diye mi öfkelendim. Belki de “aşk kısa süreli bir ahenkti” gerçekten ama ben çocuksu bir saflıkla, belki dalgınlıkla, belki de bile bile...
İnsanın sevdiğinden, bir zamanlar aynı dudağı paylaştığından ayrılması kadar zor bir şey var mı?