Kalem
Yazıyı yazan bir "aşık" olunca, baktığında neyi gördüğünü, gördüğünde neyi sevdiğini bilince "aşk"ı anlatan kaleminden de mürekkep yerine "aşk" damlar. Bu defa Aşk'a dair bir-iki satır da benden...
"“Yazmak, kelimelerin dansı değil; bazen kelimelerin birbirini tekmelemesi gereken bir ringdir.” – Franz Kafka"
"“Yazmak, kelimelerin dansı değil; bazen kelimelerin birbirini tekmelemesi gereken bir ringdir.” – Franz Kafka"
Yazıyı yazan bir "aşık" olunca, baktığında neyi gördüğünü, gördüğünde neyi sevdiğini bilince "aşk"ı anlatan kaleminden de mürekkep yerine "aşk" damlar. Bu defa Aşk'a dair bir-iki satır da benden...
Rüzgar yanlız gözlerin ıslalıklarını dondumak istememişti, bulutlar yanlızlığına kırgınlaştı tuzlu hüzün damlalarının. /
Bırakmadı yanlız,ağladı... /
Yarın dönüyorlardı. Sessizliğin hakim olduğu bir hayat nasıl da güzel olabiliyormuş diye düşündü.
Sen varken tenimi acıtan sakallarının sen gidince yüreğime batması daha acıymış. Şimdi yoksun, ve ben sakallarını daha çok hissediyorum.
Bir tutam yalnızlık uzattı, sonra çevresine bakındı yavaşça. Ürkek bakışlarını yere çevirdi hemen, sanki biri yakalayacakmışçasına. Aniden gecenin içinde kayboldu, o.
Genç adam birazdan kalkıp gidecek ve bir daha kimbilir kaç ay sonra görüşeceklerdi. Ayrılığın pul biber acısı, şimdiden dudaklarına işlemişti.
“Evet sana ait ne varsa yaktım, biliyorum. Herşeyi yakma hastalığım bundan kaldı belkide. Ama bir bu kolyeyi yakamadım, yokedemedim. Demiştin ya, ‘bu yüreğim’ diye, ondan belkide... Çıkartıp atmak, kolaydı ya, içimden de çok defalar geçi
Neredeyse hepimiz haftasonu taillerini iple çekmez miyiz? Rüyalar alemi, tutmayın bizi! Çatlasın gerilimler, unufak olup kırılsın zaman göstergeleri, çın çın. Hakikatler imgelerdir, artık, yaşam gerçeğinden uzakta, başka bir çağda, çoğu kez şiir diyarında
\- gel, / benim yüreğim seninkinden az yalnız değil,
gel, / az hasretli değil, gel, / sevdaların hepsi sana ait, /
sen onları toplamadan / onlar seni toplayacak / gel...
Evin, kocaman dağ hiddetinde heybeti, sırrı, gören gözler için durgun sular keyfiyetinde aşikâr olan efendisi, Dilşikâr nasıl bir gönül avcısıymış bir gün olsun merak etmedi. Oysa Dilşikâr perdeleri gönül gözüyle birer birer indirdi. Nedir o öfkeli dağın arkasındaki durgun su, biliverdi.
Yelkenlerini aç. İnce bir fırtına tutacak bizi. Sürükleniriz bir yerlere belki...
Ben seninle yaşıyorum, mabedimde, senin kalbinle, 19 yaşımda. Ben sana geliyorum her gece, yerini yurdunu bilmesem de geliyorum sana her gece.
Lanetin akustik prensesi bir hancı edasıyla baldırlarıma dokundu. Etim yarıldı. Kanım titredi. Sen tüyün duyumsamadaki repertuarını ezberlerken; benim, doruklara olan inancım, mağaraya olan imgeleme gücüm arttı.
Bir pazar yeriydi sevda sokağı;farklı tezgahların olduğu,tek giriş ve tek çıkıştan ibaret.Girişte çiçekçi bir kız,çıkışta mendil satan bir erkek vardı.Herkes ömründe bir kez uğruyordu bu pazara.Kiminin elinde tomurcuklanırken,kiminin eline değmeden sokağın ortasında soluyordu çiçekler ve bir çiçeği yaşatabilme ihtimaliyle tekrar dönenler vardı o sokağın başına.Oysa bir çiçek soldu
Biricik Sevdiğim,
Aradan çok uzun bir zaman geçti biliyorum. Bu mektubu yazmak benim için çok güç. Lütfen sakin bir şekilde oku. Bilmeni istediğim birkaç önemli şey var. Ne olursa olsun, ne yaşamış olursak olalım seni daima sevdim ve seveceğim. Sen benim için çok özel ve çok
Hava güneşli olmasına güneşliydi ama, Ilgaz dağlarının eteklerinde bulunan iki katlı ahşap evin bacası tüm endamıyla dumanını savurmaya devam ediyordu.
"aşk, bazıları için yaşam pınarı, bazıları için de uçurum kenarı. acaba bizim gözümüzde nasıl?"
Şuan Sanal dünyadasınız değilmi...Pekii sanal dünyada gerçekler varmıdır? Yada gerçek dünyada Sanallar varmıdır? Ve meşhur Kaf Dağı neresidir...merak ettinizmi? Mizahi bu yazıyı okuyunca Sizde sanal dünyada bir sevgili arayacaksınız buna eminim...Ve bir s