Verdiğin Yürekle Sevdim
Tanrım!!! verdiğin yürekle sevdim....
Tuttum ta benliğime oturttum ..
Bir umut kırıntısı gözlerimde.
Yürüyorum durmadan suskun ve sessiz
Ne kadar dönüp dolaşsam yinede
"“Yazarlık, kelimelerle uğraşırken beynin hız limitini aşmaya çalışmaktır; tabii trafik cezası yoksa.” – Franz Kafka"
"“Yazarlık, kelimelerle uğraşırken beynin hız limitini aşmaya çalışmaktır; tabii trafik cezası yoksa.” – Franz Kafka"
Tanrım!!! verdiğin yürekle sevdim....
Tuttum ta benliğime oturttum ..
Bir umut kırıntısı gözlerimde.
Yürüyorum durmadan suskun ve sessiz
Ne kadar dönüp dolaşsam yinede
Yani normal dünyevi evrenin mantığından kopulur, her şeyin inandırma mantığıyla var olduğu bir evrene geçilir. Bu yolla, dünya sıradanlıktan bir anda mucizeye dönüşür. Yapacağım yüzle yüzleşme, yani hem onunla karşılaşma, hem de ona kapılıp tek bir yüz olma, olgunlaşma!...
"Tutkunluk değil gözlerime yaşları pazarlayan, aşk değil hüzünleri yüz hatlarıma mühürleyen! Gerçeklere kapadığım gözlerimi uçurumdan düştükten sonra açmış olmamdır canımı yakan! Zamanında üstünü kapattığım her hata cebime koyduğum bir taşmış ve her bir taşın adı belki`ymiş... Şimdi gerçeğe açtığım gözlerimle bakıyorum ceplerime ve sayamayacağım kadar çok, taşıyamayacağım kadar
siyah kuyruklu tavşancığına sorabilecek gücü kendinde bulamadı.
Bize anlattı.
Sizce siyah kuyruklu tavşan alaca tavşanı canı kadar seviyor mu,
Ona aşık mı
Eskisi gibi mi
Sanki yıllardır sarılmışım sana gibi hissediyordum, sende yadırgamadın sarılışımı, sana yakınlığımı... "beklediğim an buydu" diye geçti içimden; "beklediğim kadın bu"...
Bu nokta fiziki bir nokta olmanın ötesinde psikolojik bir nokta idi. Bu noktada zihnim denge içinde olmalıydı. her şeyim bu noktanın çevresinde dönmeliydi. Bu nokta benimde sonsuza dek kımıltısız duracağım, sabit noktam olmalıydı. Bu nokta ile dünyanın tüm zerreleri arasında gizemli bir etkileşim içerisinde olacaktım. Bu etkileşim beni
Benim yazdığım bir deneme, kimbilir kimin üzerine?
(An essay by me on God knows whom)
"Istediğim kadar yavas olabilirim… Hatta hiç dönmiebilirim de… Kimsenin umrunda olmaz … Evde beni bekleyen kucuk beyaz bi tüy yumağından baska birsey yok ne de olsa…"
Biliyorum artık.
Sevdalıyım sana..
Sevmiyorum sevemiyorum da demiyorum.
Sevdim, seveceğim.
O'na bir seyler anlatmak icin almistim aslinda kagit ve kalemi elime. Ne hakkinda yazabilirim diye düsünürken kendimi yaziverdim..
Aşk öyle bir kördüğümdür ki; sardıklarını siler, bitirir. Tıpkı Eylül ve Alp'e yaptığı gibi.
"Tanimiyorum seni... Tanimak istedigimden de emin degilim aslinda. Neden mi? Çünkü tanistigimizda karsimda umdugum gibi birini bulamamaktan korkuyorum."
Baharın çiçekleri gönlünün cilveleri derken bir bahar daha geçiyordu. Bu akşam erkenden evindeydi. Günlerin sayıldığı yılların unutulduğu akşamlardan biriydi
Yazıyı yazan bir "aşık" olunca, baktığında neyi gördüğünü, gördüğünde neyi sevdiğini bilince "aşk"ı anlatan kaleminden de mürekkep yerine "aşk" damlar. Bu defa Aşk'a dair bir-iki satır da benden...