Öykü > Modern

üzgün

Tanrının Huzurunda

“Bu solcuların da ayrıcalıklı liderleri, dokunulmaz generalleri, söz söylenmez tanrıları yok mu? Polis örgütleriniz, hapishaneleriniz olacaksa, neden yaşamı kendime zehir edeyim ki?” Aynen böyle söylenmişti. “Sevgili Tuna’cığım” derken, Rus romanlarının o kibar, kadın karakterleri gibi içini dökmüştü. Bu konuşmalara kadar Nilüfer, benim için gülünç, sefih, ancak bir öyküde

olumsuz

Aj (L) Anın Karmaşası

Kendisinden beklenmeyen bir çabuklukla, çantasına davrandığı an, Ulaş’ın tam ensesine 7,65’lik bir namlu dayandı. Ulaş kayıtsızca:
—Sen zaten beni öldürdün, dedi. Tetiği çeksen ne fayda, demesine fırsat kalmadan Ajlan kızımız, tiz bir çığlıkla uyandı. Başucu arkadaşları da ordaydılar. Yine ağlamaklı biçimde:
—Ulaş, dedi. Bu

düşündürücü

Azizin Gri Dünyasında

"Büyük bir kitabevi…
Gürültülü sayılabilecek bir ortam; etrafta kitaplarla ilgilenenler, kitaplarla ilgilenenlerle ilgilenenler, öylesine etrafına bakınanlar, zaman geçirmek için buldukları ilk kapalı alana girenler…
Ve ben…
Ve sen…"

Yırtılan Roman

Bir yazarın başından geçenler... Eseri bilgisayarında durmalı mıydı? Yoksa yırtılıp kaybolmalı mıydı? Yazar hangisini tercih etme şansı olacaktı? Birçok ünlü edebiyatın bu dikenli yollarından geçmiş miydi?

Başa Dön