"Yarına ertelediğim ne varsa, bugün beni izmaritleriyle boğuyor." - Charles Bukowski (Kurgusal)"

Öykü

Treni Beklerken

Oturdukları masa pencere kenarında; ve sanki ellerini uzatsalar, dışarıdaki kalabalığa dokunacaklar. Nitekim deniyorlar da. Dışarıdaki müthiş hızlı harekete karşın, onlar esrar yahut sevişme sonrası uyuşukluktalar.
Saati soran -sağ kolsuz-, yarım sa

Bu Sonbahar Yazmadı Sana...

…bu sonbahar yazamadı sana. Şifreyi çözemedi… Kış geldi… Sonunda olacağı buydu işte.. Tek satırla özetledi:
\- Bütün beyazların suçlusu sensin!.. Şerefine!..

yazı resim

Denizkızı ve Şövalye

Duygularını gizlemeye ve kırılmamış görünmeye çalışıyordu ama dokunsalar ağlayacak gibiydi adam. On beş sene boyunca aynı yastığa baş koyduğu karısı ile günün birinde bu konuyu tartışacağını hiç düşünemezdi.

Martı

Bulunduğum otel odasından caddeden geçenleri izliyorum. On beşinci kattaki odamın penceresinden insanları karıncalar gibi peşisıra geçiyorlarken görüyorum. Geçen insanlar bana geride bıraktığım şehrimi, şehrimin insanlarını, ailemi, dostlarımı, sevdiklerimi ve sevipte dost olamadıklarımı hatırlatıyorlar. Herşeyden halas olduğumu düşündüğüm bir anda geçmişime dair düşünceler arılar gibi beymimde vızıldıyorlar. Manila da

İsmi Adem'di

toplumun değer yargılarını hiçe sayan bir çocuk.sçedrin'lik bir kahraman. o bir lider.insanların acı çekmesi onu sadistçe eğlendiriyor.uslanmaz, akıllanmaz karakteriyle çevresindekilere kan kusturuyor.

Kukla

Bunu da hiç okumadan yüklüyorum. umarım bu bende bir tarz olmaz, çünkü hata sayısı çok oluyor. Biraz da saçmalıklar oluyor içerikte. Neyse ki öykü adı altında, atış serbest yani. (çok uzun ve akıcılıktan yoksun olmuş gibi geldi bana okuyunca)

Neden?

Ne zaman veya nasıl bilmiyorsunuz, tek bildiğiniz şu an burada olmanız, burada oturuyor olmanız, bu eski koltukta oturduğunuz biliyorsunuz.

Başa Dön