|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sonra Bir Gün
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Bir varmış, iki yokmuş, üç varmış dört yokmuş, beşin bu işler ile hiç alakası yokmuş, beş o sırada senelik izindeymiş. Develer tellal, pireler berber iken, yavru pireler berber çırağı iken, hem develerin tellallığına hem pirelerin berberliğine, hem de yavru pirelerin berber çıraklığına itiraz çokmuş. İtiraz çoksa da hem develer, hem pireler, hem de yavru pireler hiç mi hiç umursamamışlar bunu. Masal bu ya, adı üstünde işte masal, sen de oku bakalı
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaşlık |
61
|
|
|
|
Ayşecik’ in babası sarayın sütçüsüydü. Saray yakınlarındaki bir kasabada küçük bir çiftliği vardı. Her sabah saraya taze süt götürürdü. Çiftliklerinden saray rahatça görülüyordu. İki yıldır Ayşecik arada sırada, “ Baba ben de seninle geleyim. Sarayın nasıl bir yer olduğunu çok merak ediyorum “ der dururdu. Fakat babası Ayşecik’ in kaybolacağından korkar, “ Biraz büyü de o zaman ” derdi. |
|
62
|
|
|
|
Genç kız sildi gözlerindeki yaşları cebinden çıkarttığı siyah kumaştan mendiliyle…İskelenin ucuna yürüdü,bir demet papatya attı denize.Aldı çantasını ve gözyaşlarını,beraber yürümeye koyuldular hiçbir yere…
|
|
63
|
|
|
|
Her insanın içinde parlayan bir yıldızı vardır |
|
64
|
|
|
|
Bir kulaç yüksekliğinde dalgalar içinde,diz boyu derinlikte dikelmiş turkuaz yeşili beyaz köpüklerle bezenmiş denizi seyrederken,önünde insan boyunda yunuslar sörf yapıyorlardı.Bir tanesini eliyle tuttu.Onun yüzgecini okşuyordu.Çok heyecanlanmıştı. |
|
65
|
|
|
|
Sevdan canda kıldı karar
Sar beni aşk çepçevre sar
Ey ruhu kuşatan damar
Damarda kan, kan ne güzel…
|
|
66
|
|
|
|
Sokak lambasının altında bir çingene gül satıyordu, yağmurdu, pusluydu ve yaslıydı, karalar bağlamıştı sanki hava,
titriyordum, soğuktu ve adın gözlerimi dağlamıştı, çingenenin yanına yaklaştım, sepete baktım,
kusura bakma dedim sevdiğimi arıyorum, gül |
|
67
|
|
|
|
Zaman hızla akıyordu.Yaşlı adam son duasını da okuduktan sonra yavaşça eğildi,kırk iki yıllık hayat arkadaşını emanet ettiği mezarın toprağı üzerinde ellerini sanki bir bebeğin başını okşar gibi gezdirdi.Yüzündeki, bıçak gibi keskin acı ifade yerini yine acı bir tebessüme bıraktı.
-“Elveda gönül perim”dedi.”Elveda”. |
|
68
|
|
|
|
Adam vicdan azabıyla kavruluyordu.
|
|
69
|
|
|
|
Çok sevdiği dolaylı yeğenlerini gören Çise, öğle tatili arasında lahmacun yemeye gittikleri dershane arkadaşlarından ayrıldı. |
|
70
|
|
|
|
Her gece yalvardım allahıma, son kez göreyim diye.. |
|
71
|
|
|
|
can acıtan bir hikayenin hayalle buluşması kısaca... |
|
72
|
|
|
|
Hacı amca bahçenin köşesinde tırpanlarını eğeliyordu,
Ben, duvara dayatılmış tırpanların keskinliğine bakıyordum,
Birde iki elimin işaret parmaklarına…
|
|
73
|
|
|
|
Ahmet ve Nihat adında iki arkadas varmış. Aynı okulda okuyorlarmış. Ahmet İstanbul'da yaşayan, evi, arabası yeterince parası olan biriymiş. Nihat memleketten İstanbul'a gelmiş zor şartlar altında yaşayarak okuyormuş. Bunlar zamanla daha da iyi arkadaş ,,,,,,,,,,, |
|
74
|
|
|
|
"her geçen gün, ya herkes daha çok bana benziyor, ya da ben daha çok “hayat” oluyorum!"
|
|
75
|
|
|
|
Taksi dev vitrinli mağazaların bulunduğu, en işlek semte geldiğinde, 'Burada kalalım..'/ dedi..'Tabi efendim..'/'Borcumuz ne kadar..'/'İki milyon iki yüz bin..'/ |
|
76
|
|
|
|
Ne kadar geniş bir otlaktı burası. Neredeyse diz kapaklarına dek yükselen otlar arasında iki kardeş, bir birlerine baka kaldılar. Vakit bir hayli geç olmuştu. Çiftlik evine dönmekle, önlerinde güneşin battığı yöne doğru uzayıp giden çayırlığı keşfetmek arasında ikilemde kalmışlardı. Gittikçe kuvvetlenen esinti, yemyeşil çimenleri bir oraya bir buraya savuruyor, yüzeyde dalgalanmalara neden oluyordu. Az önce buraya gelirken bir hat boyunca önünden geçtikleri orman, rüzgârın etkisiyle uğulduyor, çocukların endişesini bir kat daha arttırıyordu. Çocuklardan irice olanı, ürpermesine rağmen korkularıyla yüzleşmek ve sınırlarını keşfetmek istiyordu. Bakışlarını uğultunun geldiği karanlığa çevirdi. Onun bu vahşi görüntüsü, sanki kendisine meydan okuyordu. Evet, evet her ne bahasına olursa olsun dalacaktı bu ormana. Kardeşine bakarak ; “ sen artık istersen dön eve.” Dedi. |
|
77
|
|
|
|
Martılar ve boğaz, İstanbul... Hüzünlü martılar üzerine bir fabıl.. |
|
78
|
|
|
|
/Kalkıp mutfağa geçer ve kendine bir limon daha doldurur..Bu arada kesik kesik öksürükleri devam etmektedir..Fakat müziğin sesine karışıp giden bir havada pek duyulmamaktadır..'Al bakalım Güray efendi..N'oldu sen sizinkiler meselesinden bahsediyordun..'/ |
|
79
|
|
|
|
hayatınızda hic candostunuz oldumu ,cıkarsız ,safca dosluk yaşdınızmı önemini birbilseniz. |
|
80
|
|
|
|
Tanıyıp fakat, çok çabuk kaybettiklerimiz |
|
|
|