Pek çok doktorun yardımı ile ölüyorum. -Büyük İskender |
|
||||||||||
|
umut… ınsan yaşamının vazgeçilmezi yada yok edicisi. Her hangi bir durumda her zaman olmasını istediği bir şey vardır insanın… ve bu istek eğer umut kılığına girmişse yani umuyorsa insan işte o zaman iki durum vardır… birincisi bekleneni bulmak insanı sevindirecektir. Ya öteki, yüceltecektir hem kendi gözünde hemde diğerlerinin gözünde... ya umulan bulunmazsa? Peki o zaman ne yapar insan? İşte o zaman kötü. Her şey kasırgaya tutulmuş yaprak gibi sükut-u hayal fırtınasında sürüklenmeye başlar. Duygular, düşünceler insan kafasında insanın bu umudun çerçevesine soktuğu her şey uçar. Ve insan umutsuzluk çölünün tam ortasında kalır. Her şey bitmiştir sanar insan. Ve başlar hiçliğin ve kendine değer verememenin acısıyla kıvranmaya. Hiçbir şey yoktur, her şey bitmiştir, en yakınları en kötüdür artık suçlayacak nedenler arar. Suçlu her şeydir, herkestir. Saldırır vurup her şeyi kırar. Yaşam ne onun için çekilirdir nede onun çevresindekiler için. Ne zaman yalnız kalsa korkar. Hep bir kalabalıkta olmak ister.. her şeyden alınır, her şey onu kırabilir. Bilmeden ve kendisinin tüketildiğini sanarak her şeyi hızlıca tüketiverir. işte budur umutsuzluk çölü. Simyacının yazarı doğru söyler. “yaşam bir çöl gibidir” der. “ne zaman insanın ayağı tökezlese tüm felaketlerini üzerine salıverir.” Umutsuzluk çölü ise yaşam çölünün adeta dehlizidir. Peki nasıl kurtulur insan bu kaostan? Ne yapmalıda kurtulmalı. Bu çölün en iyi yanı da insana içinde olduğunu hatırlatmadığı zaman yoktur. Nefes aldığı her saniyede çölün felaketleriyle boğuşan insan her saniye çölün ona sunduğu yeni bir acıyı tadar; ve acının kaynağının bu çöl olduğunun farkındadır. Ancak bu farkındalık şüpheli bir inançtır çoğu zaman. Çünkü, acıyla gelen düşünce kaynağı ne olursa olsun insan zihni tarafından mantıktan uzak, duygusal bir yaklaşım olarak değerlendirilir. Eğer kurban duygusal biriyse, yani duygularını ön planda tutuyorsa, o zaman ortaya çıkacak durum korkunçtur yüzde yüz farkındalık. Bu farkındalık iyidir ancak çoğunlukla her kavramda olduğu gibi kavramlar burada da zincirleme gelişir. Bir defa umutsuzluk çölünün içine düşmüştür. Yani bir defa umutsuzluk vardır bilincin en üstünde. Ondan sonra umutsuzluk kaynaklı acılar umutsuzluğu bir kaşık yoğurdun kendisinden kat kat fazla olan sütü yoğurt yapması gibi insan zihnindeki tüm iyi bilgi ve inanç kırıntılarını umutsuzluğa mayalar. Şu çok iyi bilinmelidirki en ölümcül zehire sahip olan en korkunç yılan bile eğer insan almasını bilirse ona zehirin hepsini panzehir olarak sunar. Eğer insan bunun farkında olursa çöl ondan çareyi esirgemez. Çareyi olduğu gibi önüne koyar. Çareyi alabilmenin ilk kuralı, her şeyin zıddıyla var olduğunu bilmeli insan. Bunun anlamı iyiyi bilmeyene kötüyü anlatmak mümkün değildir. Aydınlığı bilmeyene karanlıktasın demek kadar saçma bir şey yoktur. Yani özetle herşeyi anlamak için karşıtını bilmek gerekir. Ve şu da bilinmelidirki yaşam zıtlıkların dengeli çatışmasıdır. Ve bu çatışmayı insan lehine çevirmek istiyorsa hayatı anlamaya kavramları karşıtlarıyla anlayarak başlamalıdır. Umutsuzluk çölü tehlikeli ve ölümcüldür. Hem umutsuzluğa düşen için, hemde umutsuzluğa düşenin çevresindekiler için tehlikeli ve ölümcüldür. Bu şekilde bakılırsa bu çölden kurtulmak imkansız gibi görülüyor değil mi? Aslında kurtulmak düşünüldüğünden çok çok daha basit ve aslında düşünüldüğünden çok çok daha az emek isteyen birşeydir. Yukarıda da söz edildiği gibi eğer almasını bilirse insan en ölümcül yaratık ölümcül zehrini panzehir olarak sunar insana. Umutsuzluk çölü de kendi içinde çareyi sunmaktadır aslında insana. Nasıl mı? Zıtlık ve denge teorisi içinde incelenmeli durum. Yani çözüm ellerimizde. İnsanın karşılaştığı her kötü durum için yapabileceği iki şey vardır. Bunlardan biri oturup ağıt yakmak, bir diğeri ise kurtulmak için bir çözüm geliştirip, etrafındakilerin onun yaptığına bakıp kendi yapamadıklarına ağıt yakmasını sağlamak. Bunun nasıl yapılacağını yazının devamında göreceğiz. Ancak şimdilik yani şu ana kadar bilinmesi gereken tek şey, ne olursa olsun, kurtuluş mutlaka ellerinizde. Başka bir deyişle bir sloganda söylendiği gibi, ya çaresizsiniz, yada çare sizsiniz. Delifilozof.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © mahmut dağ, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |