..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Emine Pişiren




3 Kasım 2015
Utandım İnsan Oluşumdan  
Emine Pişiren
Gerçi tavuk yemeyi de hormonlu oluşundan dolayı – Çin hükümetinin tavuk satan, yedirenler için aldığı idam kararı sonucunda- bıraktım ya… Neyse ne canım, en iyisi ben asıl konumuza döneyim:


:AEBF:


Kübalı devrimci Lider Che’nin “Kaybettiğin tek savaş, uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğindir.” Der. Onun bu söylemini yıllardır küpe yapmıştım kulaklarıma. Ama artık eski küpeleri takmamaya karar verdim. Neden mi?
Öyle ya sürekli değişen, dağılan, paranormal mutasyona uğramış, “hayvanları bile şaşırtan, hatta insanlaştıran” insanlığın can çekiştiği bir dünyada yaşadığımdan mıdır nedir, şu sıralar hiçbir amaç uğruna savaşamayacağımı anladım artık. Hele o insanlığın öldüğünü gösteren –göbeği kesilmemiş yeni doğmuş bir bebeği çöpten alıp insanların bulunduğu alana kadar taşıyan köpeğin- görselini gördüğümde var ya nasıl dondum bir bilseniz?
Açıkçası insanlığımdan utandım ya, utandım mm vallahi!
Açıkçası kırgınım!
Kime? Kimlere?
Başta, seni beni ayrıştıranlara, -binlerce masum canların ölümüne seyirci olan- kötü siyasetleriyle canımızdan bezdiren yurdumuzu yönetenlere kırgınım.
Sonra, “Can dostum benim” diyerek seni, beni basamak yapan, yarı yolda bırakan gönül çelenlere kırgınım…
Ve barışı, insanlığı özleten, sevgiyi öfkeye dönüştüren tüm dünyaya kırgınım!
Açıkçası şu son aylarda farklı ruh renklerine boyandı ruhum.
Hani çakır sarhoş olursunuz ya, masadan şöyle bir kalkar da başınızın üzerinde onlarca kuşlar fır fır döner ya, işte bende aynen öyleyim. Ne dışarı çıkasım geliyor, ne de bir şeyler yazasım geliyor. Bungun bungun evin içinde avareyim anlayacağınız. İştahım yok, keyfim kaçık, aynalar dışında herkese, tüm dünyaya dargınım sanki.
Aynaları neden konu dışı bıraktığımı yazımın sonunda açıklayacağım. Che’nin söylemi ne güzel de enerji veriyordu bana. Ya şimdi neden böyleyim?
Mutsuzlaştım, dedim geçenlerde bir dostuma telefonda. O da demez mi, “al benden de o kadar,” diye. Biraz dertleştik, söyleştik, harmanladık yaşamı. Bir saat sonra ortak belgitledik sosyo-psikolojik imajlarımızı. Demek ki yalnız ben değilmişim savaş baltalarını yakan…
Sözün özü şu; son 2 yılda duygu fanusu oluşturmuştum ve fanusun içinde tinimi nadasa vermiştim sanki. Ara ara girdiğim edebiyat portalından da eskisi gibi keyif almıyordum.
Bugün yine aynı bungun bir ruh haleti ile bilgisayarımı açtım. Sayfalar arasında gezinmeye başladım. Öylesine beş dakika oyalanıp çıkmayı düşündüğüm bir anda yazar dostum F. Ç. Kabadayı’nın yorumlarına değdi gözlerim. Yorumunu okur okumaz yüzüm ısındı. Genelde hatalı, eksik olduğum anlarımda ısınırdı yüzüm. Kalem dostum haklıydı. Yarım kalmış bir eserimi arşivden cımbızla çekmiş, okumuştu. Yazma iştahım olmasa bile “dost için çiğ tavuk yenir” denir ya… Gerçi tavuk yemeyi de hormonlu oluşundan dolayı – Çin hükümetinin tavuk satan, yedirenler için aldığı idam kararı sonucunda- bıraktım ya… Neyse ne canım, en iyisi ben asıl konumuza döneyim:
Efendim, bundan tam 2 yıl öncesinde “Bu yazıya devam edeyim mi?” başlıklı anı yazımda bir -yarım kalmışlıkla- okurlarımı ihmal etmiş olduğumu farkettim. Bunun tek nedeni eskisi gibi şevk, heyecanımın olmadığındandır. Demek ki enerjimin tükendiği bir sırada kaleme almış, unutmuştum devamını getirmeyi. Buradan o arkadaşıma anımsattığı için teşekkür ederim. Haklı merakını gidereyim bende,
“Evet, kuaför saçlarımı çok kısa kesmişti.”
Bir parmak, yanlış anlaşılmıştı. Eve geldiğimde eşim çoktan gelmişti. Saçlarımı görür görmez “Ne bu hal?” diyerek, yüzü Edremit Adliyesinin duvarlarına dönüşüvermez mi?
Kabahat, samur kürk olsa kimse üstlenmez ya, işte bende kuaförün beni yanlış anladığını, "üzülme ya, kökü nasılsa bende" dediğim halde eşime bir türlü anlatamadım. Hata kabul etmedi; “Aynaya da mı bakmadın be kadın?” diyerek beni bir güzel suskuya iteledi. Böylece 34. Evlilik yıl-dönümümüz sıkıntılı geçirmiştik.
Hani, yazımın başında “aynaları” kapsam-dışı bırakmıştım ya, nedenini açıklayayım: Ben son aylarda aynalara hiç bakmıyorum. Neden, diye soracaksınız şimdi?
Tıpkı iki yıl öncesinde kuaförde “şekerleme,” yaptığım gibi kendimi saldım gitti.
Eğer onlara bakarsam kendime de kırılırım, diye…
Kendimden vazgeçerim, diye…

Emine PİŞİREN-Edremit
31.10.2015




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Değerli Yazım Dostumuz Sayın...
Hadi Yıkayalım Ruhumuzu!..
Yoksa Öldüm de Cehennem de mi Yaşıyorum Ben Anne?
Sinerji... (- I - )
Ben Yaşarken Ölmüşüm de Haberim Yokmuş!..
Anasını Öpen Kadı Olursa...
Acıdan da Zevk Alırız
Yüzlerce Hayattan Biri...
Kadının Özü O Yasak Kelime
Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değildir

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yarım Somun Yemek İçin Orospuluk
Entellektüel Kadınlar Nasıl Bir Erkek Arar?
Yoksa Canınız Hoşaf mı Çekti?
Allah'ın Laneti Üzerlerine Olsun!..
Eh, Burası Türkiye
Her İkisi de Bir Şairin Asil Yüreğine Sahiptiler
Havada Bok Kokusu Var Baba
Atatürk'e Duyulan Bu Öfke, Bu Nefret Nedendir?
Siz Böyle Yanmıyor Musunuz? - 2 -
Kısa Kes Aydın Havası Olsun!..

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Adamdan Saymışız [Şiir]
Ah Ulan Istanbul! [Şiir]
7. Didim Şiir ve Şairler Buluşması [Şiir]
Çekinme Söyle [Şiir]
Yağmur Kuşu Suskunluğu [Şiir]
Hangi Dua İle Sana Gelelim? [Şiir]
İsterdim [Şiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Şiir]
Madem ki... [Şiir]
Git Demene Gerek Yok [Şiir]


Emine Pişiren kimdir?

Yazmayı, okumayı ve birikimlerimi paylaşmayı seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köşe yazarıyım. Bazı web sayfalarında da edebiyat adına paylaşımlarım yayınlanmaktadır. Sevgi ve ışık sizle olsun.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvın Yalom, Dale Carneige, Doğan Cüceloğlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.