Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
Göğsümün nah şuracığında bir daralma/sıkılma var. Uzun süre beni yakalayan meret öksürüğün vermiş olduğu bir tahribat mıdır, nedir bilmiyorum. Bildiğim bir şey var ki; muzdaripim. Oysa delikanlılık dönemlerimde; yastığa başımı koyduğum gibi uyur, sabah ve kalktığımda zinde hissederdim kendimi. Şimdi, yastık taş, yatak diken, yorgan çivi gibi batıyor. Beş dakikada bir döner, yine döner, yine yer değiştirdiğim halde, omuzlarım, kollarım uyuşur, uyku girmez gözlerime… Birileri bana; “sen yaşlısın” diyebilir ama bunu da ben kendime yediremem… Şunun şuracığında 68’de gözlerimi açmışım sizin şirin dünyanıza... 2016’dan 1968’i çıkart; 48 eder. Allah aşkına, 48’in neresi yaşlılık yaşı? Ne zamandan beri 48 yaş, yaşlı yaş grubu arasına girdi? Girdi de benim mi haberim olmadı? Kabullenir gibi değilim. Eskilerde öyle miydi? Eski insanların evlilik yaşı 40 idi… Kırkından sonra evlenirlermiş eskiler. Ve tabiri caizse; taş gibi insanlar... Kırk değil, elli değil, yüz yılları devirirlermiş. Şimdi yüz yaşında kaç insan var desem, bana kaç tane insanı gösterebilirsiniz. Yüz yaşını doldurup hala yaşayan varsa da aramızda; -Avvo Dayım hariç- yatalak durumdadırlar… Ve hala bu memlekette birileri bana yaş ibresinin 120 olduğundan dem vurur… İnsanlar, bu gidişle mi 120’yi görecek? Onu sen gel külahıma anlat, çünkü kendimden biliyorum. Söyleyeceğim o ki; kim bizleri bu hale getirdi?! Yiyip içtiklerimize kim ne kattı da bizler bu duruma düştük. Besinlerimizi kimler zehirledi? Eskilerde insanlar yoksuldu… Yoksuldular ama hayvansal ve doğal besinlerle beslenirlerdi. Şimdilerde içtiğimiz suya bile bilmem neler katarak içiriyorlar bize. Hem eskilerde su para ile mi alınır-satılırdı? Allah’ın gökten yere indirdiği ve yerden çıkarttırdığı pınar, çeşme vs. sularımızı kimler kirletti? Hangi kırılasıca eller değdi içtiğimiz sulara, yediğimiz bin bir taam yiyeceklere… Ve sağlık adı altında kimler bu zehir saçan ilaçları bizlere yedirmeyi başardı? Eskilerde hastane mi vardı? “Hastane/hasta hane” ismi bile hastalık çağrıştırıyor… “Şifahane” diyememişler, çünkü hiçbir hastane şifa dağıtmıyor şimdi… Ve insanlar serada yetişen bitki gibi… Sağlık, sıhhat ve huzur kalmamış insanlarda. Ve şimdiki insanlar, keveşe gibi dibine dibine dökülüyorlar…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |