..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ölümden sonra yeni birþeylerin olduðu konusunda umutluyum. -Platon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Ýsa Kantarcý




7 Haziran 2024
Üç Kýzýn Yalnýzlýðý Yaz Gecesinde  
Ýsa Kantarcý
büyüklerin, çevrenin baskýsý yoktu oralarda. Kafalarýna eseni yapýyorlardý. Onlardan sýradan þeylerin hesabýný soran yoktu, yok efendim, onunla ne konuþtun, ona neden selam verdin, neden geç kaldýn, onu yapma, þöyle hareket et, kadýnlar konuþurken lap diye lafa girme, sessiz otur. Hayal kurma, düþündüklerin gerçek olmaz, hayaller baþkadýr, gerçekler baþka, devlet dairesinde çalýþan iyi bir çocukla seni evlendiririm, mutlu olursun umarým. Öðretmen olsa ne iyi olur, ilkokul öðretmeni mesela. Lise de olabilir. Neden geç kaldýn, saate baktým ben, kesin biriyle muhabbet ettin, kim o, benden hiçbir þey saklama… Birçok saçma þey. “Orospuluk yapmadým ki, neyi sorguluyorsun Nezaket teyze” diye düþünürdü ona sakince, istediði cevaplarý verirken, gerçekte þunu söylemek isterdi ona: “Býktým senden! Beni deðil; korkularýný seviyorsun, yakamdan bir düþsen, bir çekip giderim, çok ararsýn beni!” Nezaket Zarife’yi kaplan gibi sahiplenmiþ, boþ býrakýr mý, böyle bir kýz kötülüðü çekmez mi, çeker bütün gücüyle, çünkü güzel. Ve Zarife’yi canýndan bir parça gibi sever, gevþek býrakýrsa kýz bir hata, rezillik yapar diye endiþeleniyordu. “Niye evleneyim ki?” diye düþünürdü Zarife, tanýmadýðým biriyle neden evleneyim, sevmediðim birini ne yapayým? Çok saçma.” Bir fabrikada iþe gireceðim, Nezaket abla; çok iyi saçmalýyorsun, fikrimi sorsan sohbet ederdik ama, fikrimi desem kýzarsýn!” Ýçinden bunlar geçerken, ona bu düþüncelerle bakarken Zarife, tatlý tatlý, kedi gibi gülümser, saf saf bakardý, Nezaket de sevinirdi, mutlu olurdu. Onaylandýðýný sanarak.


:AJD:
Gece yarýsýydý, Nur’un uykusu kaçmýþtý. Oda karanlýktý, baþ ucu lambasýný açtý. Lamba bir yanýp bir sönüyordu, kabloyla oynadý, býrakýnca o noktayý yine arýza verdi, küfrü basýp býraktý. Cep telefonunu açýp saate baktý, sabaha daha çok vardý, caný sýkýldý, pek aç deðildi; ama mutfaða gidip þöyle; çikolata, bisküvi, ballý ekmek ve peynir türünden þeyler yese iyi olacaktý. Ama mutfaða gitmeye üþeniyordu. Oyalanmak için cep telefonunu eline aldý ve gelen mesajlara baktý. Hiçbir arkadaþýndan mesaj gelmemiþti, kýzýp küfür etti. Kendini alamadý, baþka, daha fena laflar yaðdýrdý, kendi kendine söylenip duruyordu.
“Ay kapa çeneni be! Ne söylenip duruyorsun bunak koca karýlar gibi!” dedi Ayla, gözlerini bir an açýp ona baktý.
Nur gülmüþtü: “Kedi gibi týslama. Canýmsýn! Þu an kedi gibi bakýyorsun.” Güldü. Onun yanaðýný okþadý.
Moral bozukluðu uçup gitmiþti. Onun sesini duymak çok iyi gelmiþti.
“Kusura bakma. Dostlarým olacak sefillerin birinden bile bir mesaj gelmedi. Þehre dönünce alayýný gömeceðim, gömdüm zaten.”
“Ya ne diye konuþuyorsun benimle! Sus. Uykumu kaçýrýyorsun!”
“Mutfaða gidip bir þeyler alýp geleyim.. Karným acýktý.”
Nur, mutfaktan gelince yatakta baykuþ gibi baðdaþ kurup oturmuþ dostunu ters ters bakarken gördü.
“Ben onlarla doymam.”
“Solucan kavurmasý var, yumurtalý. Ondan yer misin?”
Nur, tekrar mutfaða gitti Ayla da peþinden fýrladý.
Zarife’nin kaldýðý odanýn önünden geçiyorlardý, hýçkýrýk sesi geldi, durup dinlediler, Zarife aðlýyordu, bu arada kendi kendine konuþuyordu, birine çok kýzmýþtý, mesele neydi, anlayamadýlar, ona acýyarak, üzülerek oradan uzaklaþtýlar, onun ruhuna, hazinesine, sýrlarýna el atmýþ gibi kendilerini suçlu hissederek. Kapý dinlemek hataydý. Ve dert oldu onlara:
“Meselesi ne acaba?” dedi Nur.
“Dünyada meselesiz insan mý var?”
Epey bir süre Zarife’yi üzen þey hakkýnda sohbet edip durdular.
Doymadýlar, yine mutfaða gittiler sessizce. Dolaptaki yemekten küçük kaba koyup ýsýtýp içeri geçtiler, sonra “esrar içelim” dedi Ayla, yaktý sigarayý, dönüþümlü içiyorlardý. Ayla kontrollüydü; ama Nur’un yaylarý iyice gevþemiþti, “daraldým” dedi soyundu, plastik kaba kaþýðý vurarak Nezaket’in taklidini yaptý: “Sakýn tencereye demir kaþýk sokmayýn, çizilir, mutlaka tahta kaþýk kullanýn!”
Ayla, deli gibi gülüyordu.
Nur: “Ya ne sinir kadýn, defalarca deyip durdu býkmadý, aðzýnýn ortasýna bir çakasým geldi sorma.”
Kaþýðý plastik kaba vururken Afrikalý yerliler gibi sanki ateþ baþýnda tepinerek daireler çizmeye baþladý, ilginç ayak hareketleriyle dönüp duruyordu. Plastik kap bir yere uçtu, kaþýk bir yere. Ayla, onu tutup; “ses yapma, ev halký uyanýr ve oyar bizi. Bunlar sakin yaþlý insanlar, misafiriz burada, baban çok kýzar! Pencereyi açayým, esrar içtiðimiz anlaþýlmasýn.”
“O senden çýktý; benden deðil.”
“Biliyorum. Maalesef.”
“Onu boku alma demiþtim. Oyulacak tek insan var o da; sensin!”
“Az vardý tatlým.”
Pencereye yanaþtý Nur; “ohhh, ne güzel bir hava! Þu yýldýzlara baksana, ne kadar romantik!”
“Çekil kenara” dedi Ayla.
“Neden gezmiyoruz ki?” dedi Nur, Ayla onun üstüne pembe þalý attý, kendi mavi hýrkasýný giydi.
Çiftlik evinin önüne çýktýlar, verandaya, aþaðý indiler.
Ayla, onu sessiz olmasý için sürekli uyarýyordu, sað bilekten tutup sus diyordu, kudurma.” Bir omzunu sýkýyordu, bir kolunu ensesine doluyordu, ensesini sýkýyordu,
“O da nedir?!” dedi Nur.
“Ne?”
“Gördün mü?”
“Neyi?”
“Orada biri var. Aracýn arkasýnda.”
“Kimseyi görmedim.”
“Saklanalým. Geçerken kesilmiþ oldun destesinden üç tane aldý Nur.
Aracýn arkasýndan bir gölge çýktý, koþarken Nur fýrlattý odunlardan birini, öyle fýrlattý ki firizbi gibi, dönerek giden odun karanlýktaki kiþiye çarptý ve anýnda onu yere çaldý, uyuþmuþ ve aðrýyla mahvolan baþýný tuttu, süründü, zorlukla ilerledi, ve sonra güçlükle ayaða kalktý ve topallayarak kaçtý. Kýzlarý görmemiþti ve bu duruma akýl sýr erdirememiþti, “kaç kaç bütün gücünle kaç!” diyordu içinden, bütün gücüyle koþup karanlýða karýþmýþtý.

“Gördün mü?” dedi Nur.
“Bir þey göremedim.”
“Sesi duymadýn mý, tok bir ses geldi, sürünme sesi… kaçtý gitti.”
“Dalga mý geçiyorsun benimle?”
“At þu esrarý. Almaya çalýþtý.
Ayla, öteki tarafa kaçtý.
Kafan güzel; algýlayamadýn, orada biri vardý. Odunu fýrlattým, þansa isabet etti. Yere yýkýldý, sesini duydum.
Ýçme þunu, saðlýklý düþünemiyorsun!”
“Ya karýþma bana lütfen!”

Karanlýktaki þahýs nefesi kesilince bir noktada durmuþ, dua (Ayetel Kürsi) okumuþ, titreyerek çevresine bakýnmýþ; ama kimseyi görememiþti, bu iþe akýl sýr erdiremiyordu, baþýna gelen darbeye neyin yol açtýðýný anlayamamýþtý; ama buna gözle görünmez karanlýk varlýklarýn oyunu olduðunu düþünmeye baþlamýþtý. Korkuyla burada uyuþup kalabilirdi, bütün gücüyle koþtu

Kýzlar içeri gitti.
Zarife’nin odasýný kapýsýný týklattý Nur; esrar içmekten mayýþmýþtý, saçmalar bir haldeydi.
Fýsýldadý: “Zarife gel de sohbet edelim.”
Ayla, gülüyordu, yalak yalak gülüyordu. Nur da kendini tutamayýp sersem biçimde güldü.
“Laubali þehir kýzlarý iþte” diye düþündü, dengesizler.
Zarife þöyle dedi: “Kafa bulacak baþkasýný bulun, defolun gidin oradan, yattým ben!”
“Aþk olsun. Rahatsýz ettiysek özür dileriz, iyi geceler. Derin yangýnlarý dostlukla aþarsýn, küçük vahþi, tekrar iyi geceler.”
“Derin yangýn mý, ne demek istedi” diye düþündü Zarife, düþündü, evirdi çevirdi sözleri ve hoþlandý bu sözlerden. Acýmasýz bir yaklaþým sergilediðini düþündü ve üzüldü.
Öte yandan haþlanan iki kýz o tepkiyi ondan hiç beklemiyorlardý. Sarsýldýlar yumruk yemiþ gibi. Zarife fidan gibi bir kýzdý. Bakýþýyla, hareketleriyle, yürüyüþüyle ve ses tonuyla son derece nazik, ince, düþünceli bir kýzdý. Gül gibi ve gölge gibi zarif bir kýzdý, insanýn içini açan ve ferahlatan bir havasý vardý. Tek masum bakýþý yeterdi insaný yýllarca oyalamaya, aydýnlatmaya ya da mayalamaya. “Bana bir bardak su ver” demesi bile düþsel gelirdi çoðuna, rüzgarda sallanan otlarla dolu uçsuz bucaksýz kýrlarýn ruhundan ve melekler aleminden geliyormuþcasýna. Bir vakitler çok uðraþtý, ruhunu, gözlerini, ellerini feda etti, muazzam bir yere geleceðini sanarak eliþleri yapmaya baþladý, nakýþ, iðne oyasý, o zamanlar tutunacak saðlam dalý yoktu, bunlarý yapýp satýyordu, ölüyordu ruhu. Ta ki Nezaket onu yanýna alýp kýzý gibi sevene kadar, insan zor duruma düþünce çok saçma þeylere inanýr, onlara tutunarak anlam bulur, bu küçük þeylerle dünyada bir çað baþlatacaðýný sanýr. Bir kedisi vardý, tek gözü kör, eliþini býrakýp onu okþardý geceleri. Oturup çay içip uzaklara bakýp hayal kurardý, el iþleri dünya çapýnda etki yaratacaktý.

Kýzlar odalarýna geçti. Oda çok sýcaktý, açýk pencere
pek iþe yarar gibi deðildi, esrar içen kýzlarýn içi kaynýyordu ve ikisini de bu yüzden ateþ basmýþtý,

ve burasý cehenneme dönmüþtü, dayanamayýp bahçeye çýktýlar, bu sýrada Zarife de daralmýþtý ve en önemlisi mutsuzdu, þehirli kýzlarý haþladýðý için huzursuzdu. Onlarýn ayak sesini duymuþtu, onlarý takip etti. Bir fikir uyandý zihninde. Dolaptan soðuk içecek alýp tepsiyle yanlarýna gitti. Verandadaki masaya kuruldular.
Yavaþ yavaþ muhabbet açýldý ve kaynaþmaya baþladýlar.
Zarife, mümkün olsa buradan gitmek için neler yapmazdý, þu iki kýzýn biri yerinde olmak çok iyi olurdu; ama deðil, bu çocukça bir hayal! Caný sýkýntýsýný anlatmak, paylaþmak istemiyordu; ama Nur çok ýsýrar edince sonunda Zarife anlatmaya baþladý birini sevdiðini, onunla birkaç kez sohbet ettiðini, gencin sevgilisi olduðunu öðrenince yýkýldýðýný. Genç adam baþta söylememiþ, söyleyememiþ sevgilisi olduðunu, Zarife’den çok hoþlanmýþ ve gerçeði söylerse onunla temasýn biteceðini sezmiþ. Ve Zarife ona bütün ruhuyla akmaya baþlayýnca sevgilisi olduðunu itiraf etmiþ ve “sen çok deðerli bir kýzsýn, dilerim seni çok seven birini bulursun” demiþ.
“Olur böyle þeyler” dedi Nur, “takma kafana. Onu unut gitsin, sana iyi hissettiren baþkasý çýkacaktýr, hep böyle olur. Ýnsanda hep baþka tutkular uyanýr, bir þey biter, sonra baþka bir rüyaya uyanýr insan, baþý sola çevirirsin bir güzellik görürsün, saða çevirirsin baþka bir güzellik, her yerdeler, umut ve aþk her yerde, ayný oranda kötülük de, aþýk olma isteðiyle sokaklarda dolanan insanlar, her gün eli boþ döner giderler evlerine. (güldü) Seversin deli gibi, sonra o malý neden sevdim ki, sevilecek gibi deðilmiþ diye düþünürsün. Ýnsanda hep baþka özlemler, þeyler uyanýr, uzaklar, baþka insanlar, insaný onlar yaþatýr ve hayata baðlar. Ýnsan nerde ve nasýl olursa olsun kalbinde baþka baþka ufuklarla, tutkularla uyanýr. Ya kendine ya oraya ya da birilerine dayanamaz. Hayatým boyunca çok hissettim böyle.”


“Yürüyelim” dediler, kalktýlar masadan.
Tatlý yaz gecesinde, böyle aðaçlý, yani tabiatýn coþtuðu bu cennet yerde, muazzam rahatlatan, güç veren bu yerde kýzlar yeni bir arkadaþ edinmenin hazzýyla Zarife’ye güzel, moral veren þeyler söylüyorlardý. Gecenin gölgeleri vardý, bir cýrcýr böceði bir noktadan aralýksýz ötüyordu, yeni bir þeyler yaþama arzusu uyandýrýr böyle bir gece, yeni bir aþk, yeni bir umut, ya da yeni bir açý, belki de acý, baþýna ne getireceðini bilemezsin baþladýðýn yolun, inandýðýn yolun. Yoksa yola hiç baþlamamalý mý?
Felsefi konulara daldýlar.
Çiftlik arazisinin aþaðýsýna geldiler, burada ufak bir çay vardý, çay neþeli mýrýltýlarla akýp giderken ay ýþýðýný emiyordu, buradaki taþlarýn üstüne oturdular, ayaklarýný suya soktular. Huzur veren bir yerdi burasý. Ýnsaný düþsel bir aleme çekip sarýp sarmalýyordu. Yakýnda bir yerde bir cýrcýr böceði ve kuþ azimle ötüyordu, yorulmak bilmiyorlardý. Yeþil ve kuru otlarýn kokusu yayýlýyordu etrafa. Burasý mutluluk veriyordu. Nemli bir geceydi ve sýcak daha da bunaltýcýydý. Hafif bir esinti vardý; ama o da cýlýzlýðýyla nemin içinde boðulup gidiyordu.
Zarife þöyle dedi; “babaannem bana bir keresinde þöyle demiþti: !Ýçindeki saflýðý koru. Hiçbir erkekle muhatap olma evlenene kadar. Aksi halde kaybolursun. Yalnýzlýðýný, saflýðýný korursan arýzalanmazsýn.’ O çocukla hiç muhatap olmamalýydým. Bense hemen kandým, nasýl bu kadar salak olabildiðime inanamýyorum. Onu öldürmeyi bile düþündüm, þeytanlaþtým.”
“Takma kafama, hamile kalsaydýn ne olurdu?” dedi Nur.
“Beni öptü.”
“Hadi yaaa?”
“Yarým saat. Onu bir güzel pataklamam lazým.”
“Bunu yapabiliriz.”
(üçü birlikte gülerek konuþuyor)
“Yok; tek baþýma yaparým. Sizin baþýnýz belaya girmesin. Düþtükçe çapa gibi baþkalarýný da yanýmda çekmek istemem dipsiz karanlýklara. Saflýðýmý yitirdim.”
“Bir öpüþtün diye böyle düþünmene gerek yok ki.”
“Yalancý biri oldum, Nezaket ablama çok yalan söyledim. Hastayým, bana iþ deme dedim, odama gidip onu hayal ettim, kadýnýn parasýný çaldým. Suçluyum, günahkar pisliðin tekiyim; ama harika hissettim.” Gözleri parlamýþtý Zarife’nin.
Kýzlar delice gülmeye baþladý.
“Baþkalarýna da çok yalanlar söyledim, adres sordular, bir kilometre ilerdeki evi, onlara dað baþýný tarif ettim, gidip geri döndüler, geri gelen aracý görünce sakladým tabi. 3 saat yolu boþa gittiler. Güldüm zevkle.”
“Sen galiba melek yüzlü þeytansýn?”
“Hah, çok iyi tarif ettin! Herkese çok zararým dokundu. Gizli gizli zarar verdim insanlara. Ölsem de kurtulsam. Benim acilen intihar etmem lazým. Ama korkuyorum. Ölmekten korkuyorum. Ýçimde bir ses zamanýn dolmadý, yaþaman gerek diyor ve yaþýyorum; ama hiç huzurum yok, hep acý çekiyorum.”
“Senin hiç dostun yok mu?”
“Yok. Vardý birileri; ama sýkýntý çýktý. Sizin yerinizde olmayý isterdim; mutlu, sorunsuz, özgür takýlýyorsunuz. Ben bir yere gidip az geç kalsam Nezaket ablam hesap sorar, baþka bir yere mi gittin diye.”
“Bizim de kendimize göre sorunlarýmýz var. Bilmiyorsun ki. Dýþarýdan hoþ görünebiliriz.”
Sizi ilk gördüðümde muhteþem hissettim. Kendimi çocuk bahçesine dalmýþ gibi hissettim. Ama gideceksiniz; üzüleceðim. Ýnsanýn bazý karanlýk ya da acý þeyler, zor þeyler, bir þeyler yaþadýktan sonra yaþama gayreti tükeniyor, yüzü, içi gülmez oluyor, bana gülümseyerek, gülerek bir þeyler anlatan gerçek dostlar lazým.
Sizde ince, temiz, saf þeyler var. Bende tam tersi. Siz gül gibisiniz. Ben ise diken. Ne kadar þeytaným bir bilseniz. Irmaklar kadar, daðlar, denizler kadar. Ýçimde çok kötü bir þey var. Galiba içimde þeytan var…”
Diðer iki kýz gülmeye baþladý.
“Gülmeyin komik deðil; þu çocukla yarým saat öpüþme olayý gerçek deðildi; sizi güldürmek için öyle dedim…
Birilerini öldürmeyi düþünüyordum sýk sýk. Sonra kendime saçmalama kýz diyorum, canýn sýkkýnsa mutlu olmak için her þeyi yap. Her günüm kendime moral verip kendimi ayakta tutmaya çalýþmakla geçiyor, sürekli sýkýntý hissediyorum, caným sýkýlýyor. Konuþacak kimse yok, sevecek kimse yok. Þöyle diyorum kendime: Gerekiyorsa herkesi üz. Ama mutlu ol. Kural bu diyorum. Ama insanlarýn içine karýþýnca yeniden süt dökmüþ kedi gibi oluyorum, içimdeki o canavarlýðý bir türlü gerçek hayata dökemiyorum iyi ki de. Siz o kadar iyisiniz ki, bakýþlarýnýz güzel, ezik deðilsiniz, kendinize güveniniz var, bir asaletiniz var, çarpýcý bir havanýz var, siz bana suçlarýmý ve günahlarýmý hatýrlattýnýz.”
“Býrak ya, ne suçu günahý! Adam mý kestin gömdün ormanda bir yere… On beþ leþin varmýþ gibi konuþma lütfen!”
Ayla sordu: “Esrar içer misin? Biz kullanýrýz.”
“Siz içerseniz ben de içerim.”
“Bu kýz sýfýrýn teki” diye düþündü diðer iki kýz, birbirine baktý.
“Hani nerde esrar, çok duydum; ama hiç kullanmadým, kötü bir þey olur mu içersem?”
“Þakasýna dedim. Bira içer misin?”
“Bir kere içtim sidik gibi geldi; ama siz içerseniz içerim.”
“Siz kötü bir þey yapmazsýnýz. Ama ben canavarýn tekiyim.
Nur: “Abartma caným.”
“Allah’a inanýrdým eskiden. Ateist köpeðin tekiyim. Neden benim isteklerim, hayal ettiklerim olmuyor ve olmadý, bu beni deli etti, neden benim güzel bir hayatým yok, neden her gün kötü bir þey yapmamak için kendime telkinler verip duruyorum, yaþamak bu mu, yaþamak buysa ben hiç doðmamalýymýþým, hayat çok acýmasýz, adaleti yok!”
Gözlerinden yaþlar düþtü.
“Allah varsa neden beni umursamýyor, boktan insanlarýn güzel hayatlarý var, hem benim annem neden yok, babam, kardeþlerim. Neden ben hep yalnýzým ki. Bir çýkmaz sokaktayým sanki. Hiçbir yere varamýyorum, düþünüp düþünüp duruyorum. Dýþarýndan bakýnca düzgün görünüyorum tabi, peki içim, içimi bir bilseniz. O düzgün görüntü ile içimin hiç alakasý yok. Bakýyorum da bazen köyün köpekleri bile benden çok daha anlamlý geliyor gözüme.”
“Bazýlarý böyle þeyler yaþar. Herkesin kötü zamanlarý vardýr” dedi Nur, þunu da diyecekti, demedi: “herkesin kimselere anlatmadýðý karanlýk ya da bataklýk yönü vardýr. Bu kýz belki arýzalý biriydi, abartýyor olabilirdi, belki de çoðu þeyde kaybetmesinin sebebi kendi davranýþlarýydý.” Ama aðladý ya, içi acýdý, köpek yavrusu aðlasa bu kadar üzülmezdi, deli gibi inanýyordu ona, Zarife’ye hayat hiç adil davranmýyordu? Niye?
“Gerçek dostlarýn olsa dertlerine ve buraya katlanmada sana yardýmcý olurlardý sanýrým, seni sýrtýndan vurmasalar eðer?”
“Ne diyorsun sen, mafya kurardým onlarla. Size içim epey kaynadý, saçmalýyorum arada, beni sözümü kesmeden dinlemeniz ne güzel! kýzabilecekken kýzmýyorsunuz, dost böyledir. Bir de adam gibi biri, güzel biri beni sevseydi iyi olurdu.”
“Geç o iþleri ya, faydasý yok, onlar zararlý böcekler gibidir, seni sömürüp atarlar, sevmeyi bilmezler ki. Bizim çevremizde de kelebek gibi dolanan çocuklar var, iþimiz olmaz ki.”
“Hadi ya.”
“Tabi. Hem de nitelikli çocuklar. Kof deðiller. Ama bizim tarzýmýz deðiller.”
Zarife, onlara hayranlýkla baktý. Bu iki kýz ona büyülü geldi, müthiþ, çok üst düzey bir (kozmik) yaþam sürülen çok uzak bir gezegenden buraya gelmiþler gibi onlara bakýyor, kafasýnda sözü edilenleri canlandýrýyordu, onun istediði hep böyle þeylerdi. Az sonra o parlak, aþk dolu bakýþlarýný onlarýn üstünden çekti ve önüne baktý, büzüþtü, caný çok sýkýlmýþtý, boþ, salak, saçma hayallerdi bunlar, evet, gayet iyi biliyordu; ama öyle bir çevrede yaþamak isterdi, belli bir süre, o özgür çevrede gençler kafalarýna göre takýlýyordu, büyüklerin, çevrenin baskýsý yoktu oralarda. Kafalarýna eseni yapýyorlardý. Onlardan sýradan þeylerin hesabýný soran yoktu, yok efendim, onunla ne konuþtun, ona neden selam verdin, neden geç kaldýn, onu yapma, þöyle hareket et, kadýnlar konuþurken lap diye lafa girme, sessiz otur. Hayal kurma, düþündüklerin gerçek olmaz, hayaller baþkadýr, gerçekler baþka, devlet dairesinde çalýþan iyi bir çocukla seni evlendiririm, mutlu olursun umarým. Öðretmen olsa ne iyi olur, ilkokul öðretmeni mesela. Lise de olabilir. Neden geç kaldýn, saate baktým ben, kesin biriyle muhabbet ettin, kim o, benden hiçbir þey saklama… Birçok saçma þey.

“Orospuluk yapmadým ki, neyi sorguluyorsun Nezaket teyze” diye düþünürdü ona sakince, istediði cevaplarý verirken, gerçekte þunu söylemek isterdi ona: “Býktým senden! Beni deðil; korkularýný seviyorsun, yakamdan bir düþsen, bir çekip giderim, çok ararsýn beni!”
Nezaket Zarife’yi kaplan gibi sahiplenmiþ, boþ býrakýr mý, böyle bir kýz kötülüðü çekmez mi, çeker bütün gücüyle, çünkü güzel. Ve Zarife’yi canýndan bir parça gibi sever, gevþek býrakýrsa kýz bir hata, rezillik yapar diye endiþeleniyordu.
“Niye evleneyim ki?” diye düþünürdü Zarife, tanýmadýðým biriyle neden evleneyim, sevmediðim birini ne yapayým? Çok saçma.” Bir fabrikada iþe gireceðim, Nezaket abla; çok iyi saçmalýyorsun, fikrimi sorsan sohbet ederdik ama, fikrimi desem kýzarsýn!”
Ýçinden bunlar geçerken, ona bu düþüncelerle bakarken Zarife, tatlý tatlý, kedi gibi gülümser, saf saf bakardý, Nezaket de sevinirdi, mutlu olurdu.
Onaylandýðýný sanarak.

“Çok saçma caným, gelecek biri, sana talibim diyecek, en güzel yönlerini gösterecek, çirkin yüzünü saklayacak, sonra? Felaket! Bildiðim kýzlar var, acý çekiyorlardý. Esirden farklarý yoktu. Ýþleri güçleri yoktu. Çalýþsalar bile parayý kocalarýnýn eline vermek zorunda kalýrlardý,” böyle çok hikaye biriktirmiþti yýllardan beri.
“Keþke bir kirpi olsaydým, geçen gün bir tane gördüm. Bahçede dolanýyordu.”
“Neden kirpi?”
“Benimki gibi dertleri olmaz kirpilerin.”
“Kendini kendinden koru” dedi Ayla
“Çok güzel söyledin. Bazen çok düþünürüm, çok inanýrým, sonra çok saçmadýn derim kendime, kendini kendinden koru felsefesi bende otomatik olarak var.” Güldü.
Nur: “Bir þeylere tutun artýk, vardýr da þimdi koy verdin kendini, sen tutunma iþlerini bizden çok iyi bilirsin, sen kutsun kurt!”
Güldüler.
“Öyle bir þey yok, hýrstan baþka.”
“Bence vardýr. Kalmýþtýr ufak þeyler. Cam kýrýklarý gibi, ufaktýr; ama fena keserler.”
“Nasýl yani?”
“Ufak tefek þeyler mühimdir. Hayat küçük þeylerden oluþur, sen seversen büyük olurlar. Bir karýnca gibi yaþamak lazým, çok þey istemeden. Her türlü havada azimliler.”
Ayla: “Onlarda beyin olsa öyle yaþamazlar; bireysellik yok onlarda. Koloni için yaþarlar. Koloni için ölmek saçmalýktýr!
“Sözlerimi çarpýtma… Zarife, sen yine kafaný eseri yap; ama abartma. Sadece yaþama azmini kaybetme; ne olursa olsun!”
“Yaþamak boþ geliyor bana” dedi Zarife.
Nur: “Sýklýkla bana da öyle geliyor, hep bir þeyler yapmak zorundasýn. Sevmediðin þeyleri…

Nezaket, yemek yaparken þöyle diyor:
“Zarife, düþünsene üçüz bebeklerin oldu, bayýlýrým ikizlere, ya da dördüz, süper olur, deðil mi cancaðýzým?”
“Tabi diyor” Zarife, “bebekler evin ýþýðýdýr.”
Ama Zarife þöyle düþünüyor: “Ne çocuðu be! Çocuk demek ayak baðý demek, zýrlar durur, bütün zamanýn alýr, ruhunu sünger gibi emer enerjini.. yaramazlýk yapar, söz dinlemez,, kölesindir, ne çocuðu be! Kafasýnýn patlatýrým çocuðun. Çocukluðumu yaþayamadým, dayak yiyerek, dövülerek sövülerek geçti günlerim, çalýþarak, bir de bebek mi büyüteceðim, en basitini, çocukluðu yaþamamýþken, gençliði hiç yaþamamýþken… Þu dengesizin söylediklerine bak, bir sor, ne düþünüyorsun diye, anne olmak ister misin diye bir sorsan, çocuk ha? Bak besle büyüt, sonra sana düþman olsunlar, sabahlara dek bekle, eve gelecekler diye, içiyor mu sýçýyor mu, esrar, hap mý alýyorlar; kolla. Birini mi vuracak, kavga mý etti, çocuk ne be, baþ belasý! Küçük þeytanlar iþte. Anasýný kesiyor adam, babasýný.” Ah eski kafalý Nezaket ablam, kasap önündeki aç kedi gibi yalan dur, hayaller kur bana dair; ama o hayaller bana çok dar gelir.”

Nezaket: “Elime iyi bak hayatým, bak karnýyarýk böyle yapýlýr, beynine yaz, kocana piþirdin mi parmaklarýný yer, geçen gün piþirdiðim tavuklu pilavý herkes beðendi, pilavý aynen öyle yapacaksýn tatlým.”

Zarife þöyle düþünüyor o an: “Ýyi, yemek yapayým durayým, dördüz de var, hizmetçi gibi uðraþ dur. Peki ben, benim hayatým?! Birilerine kul köle, hizmetçi olmaya hiç niyetim yok Nezaket abla, sen kafanda kur dur, boþa, onlar gerçek olmayacak bilesin.”

Nezaket: “Kasapta çalýþan þu çocukla keþke görüþseydin. O da senin gibi anasýz babasýz büyümüþ. Çok acý çekmiþ.”

“Bu hayata mutluluk yok diye düþünüyorum” dedi Zarife.
“Bazen ben de böyle düþünürüm” dedi Nur,
“Hadi benim sýkýntýlarým var, bir zorlu durumum var, sizin neyiniz var, siz özgür takýyorsunuz?”
“Herkesin kendine göre dertleri var” dedi Ayla,
“içinde söylemediði þeyler.”
“Bence de mutluluk yok bu hayatta” dedi Nur, karanlýða doðru koþuyorsun, intihar düþüncelerine sapýyorsun; ama bakýyorsun bir papatya, bir yaðmur damlasý, uzaklara giden bir otobüs, ekmek attýðýn martý. Bir e posta mesajý, gece gökyüzünde duran ay iyi hissettiriyor, bir dilek, bir dua., bir mýrýldanma.
Küçük þeyler önemlidir. Babanýn bir bakýþý, bir gülümsemesi, þefkatli bir bakýþý, bir lokma, bir nokta, annenin bir sözü, göz kýrpmasý. Ufak tefek þeyler saymakla bitmez caným. Dostla bir telefon konuþmasý. O karanlýk düþünceler daðýlýp gidiyor bir anda. Daha dur; çocuðuz biz; öyle hemen pes etmek yok!”
Zarife: “Gelip beni alýn. Heyyy gelip beni alýn! Akþam olmuþ, caným sýkkýn. Telefonumla arýyorum, þu an yok, keþke olsa, dört kýz arkadaþým geliyor, araca biniyoruz, nereye kýzlar diyorum, deli; ama güzel bir yere, cips var, çikolata var, içecek var, ne istersin diyor biri. Dondurma isterim diyorum, yolda dondurma alýyoruz týka basa yiyoruz. Gezip tozuyoruz, bir kafe oturuyoruz, sonra baþka yerde, sonra bir restoranda yemek yiyoruz, para yok, orasý pahalý aman girmeyeyim düþüncesi hiç yok, bir simit, bir pastayla idare edelim bisküvi… o fakir zihniyet yok. eðleniyoruz sohbet þamata.. Gülüyoruz, dans edip þarkýlar söylüyoruz.. sabaha karþý beni eve býrakýyorlar. Ya da kýzlarýn birinin evinde sabahlýyorum. Nerde kaldýn, aðzýný yýrttýðým, ne yaptýn diye polis gibi soruþturan, seni ifadeye alan biri hiç yok. Seni tokatlayan, týrmalayan, ýsýran biri hiç yok.”
Nur dedi ki: “O dediðin hiç de dediðin gibi olmuyor. Ben ben olalý böyle bir þey hiç yaþamadým, babam izin vermez. o deðdin þeyler filmlerde, ha, bizimkiler o kadar özgür takýlmamýza izin vermez, veren aileler binlerce. Benim ailem beni deðil, bence bende görmek istedikleri kýzý seviyorlar, sevgi mevgi dedikleri þey yalan bence, terslerine gittin mi yapacaklarý düþmanlýktýr. Seni hizaya getirmek için her þeyi yaparlar.”
Nur ve Ayla kendini, aileleriyle yaþadýklarý sorunlarý anlattýkça onlarýn ulaþýlmaz pembe galaksiden gelen
Aþýrý yüksek bilinçli ve büyü saçan tipler olmadýðýn, kendi gibi acý çeken et kemik kýzlar olduðunu anlayýnca yüreðinde yýlardýr biriken acý topunda, eziklik topunda deli bir delik açýlmýþ, rahatlamýþtý, yýllardýr içinde biriken þeyler… kendi hayatýný küçümsemesi, kendini yaþayan bir ölü gibi görmesi.
“Onlar beni sevmiyor ki. Onlar kendilerini seviyor.” diye düþünüp dururdu. Bu kýzlar da bunu söylüyordu,

Zarife: Hayat çok kötü! Güzel ve büyülü bir þey sundular, beynime öyle bir hayal inþa etmiþler ve benim gibi hassas ve iyi kýzlarýn çekemeyeceði kadar gaddar, vahþi þeylerle dolu. Kimseyi anlamýyorum. Anlamak istedim; ama anlayamadým. Olan bana oldu. Çocuðu gerçekten seviyorsun; ama o seni yemeye kalkýþýyor. Meðer sana hiç deðer vermiyormuþ. Hiçbir erkeðe güvenim kalmadý bunu yaþayýnca. Malýn birine deðer verdim, çakal çýktý.”

Diðerleri güldü.
Nur: “Sen karakterli bir kýzsýn, bunun yüreðini etkilemesine izin verme, her þey yoluna girer, girmese bile sen devam edecek gücü içinde bulabilirsin bence. Psikolog gibi konuþtum ama, idare et.”
Zarife güldü.
“Psikolog þöyle diyor” dedi Nur: Toparlarsýn kendini. Yarýn gözünü açtýðýnda daha iyi hissedeceðinden eminim. Ýlk anlar zordur ilk kanlar. Ýlk karar.”
Zarife: “Öyle. Çok þey atlattým ben, kaplan gibi güçlüyümdür. Sadece size içimi döktüm, normalde kimseye açmam içimi.
Nur: “Þunu de demem lazým: Ýnsana dayanýlamayacak gibi gelir. Ýnsan delireceðini düþünür. Ama insan zamanla, günler geçtikçe alýþýr. Kaldýramayacaðý þeyleri kaldýrýr insan. Baþ eder, engelleri aþar. Coþar, taþar. Yeniden güç bulur kendinde, yeniden güç alýr ufak tefek þeylerle ve hayata baðlanýr. Kötü þeyler hep olacaktýr. Ben de çok kötü þeyler yaþadým. Yaþayabilirim. Canýmýzý sýkan þeyleri büyütmemek lazým, takmamayý becermek lazým. “
Zarife: “Aslýnda ben utangaç biriyimdir, içe dönük, eskiden fazlaydý, size kendimi yakýn hissettiðim için böyle konuþtum, çenemin yayý düþtü. Ýlk aþýk olduðum biri vardý, benden çok büyük. Size onu anlatayým mý?”
Nur: “Anlat, çok merak ettim.”
“Lisedeydi, lise binasýna yakýn tarlada patates topluyorduk, birçok iþçiyle. Çeþmeye çay yapmak için su almaya gitmiþtim. O da okuldan çýkýyordu, onunla orada rastlaþýrdýk. Bir gün onunla konuþmaya karar verdim, bir þey diyecektim ama ne, kafamda birçok þey dönüyordu, bir gün canýma tak dedi, artýk ona bir þey de diye düþünüp bidonla su alýp dönerken aniden þöyle dedim, tabi iþ üstüyleyim, yani pis pasaklý, terli, saç baþ daðýnýk. Abi sence ben güzelim deðil mi, sevgilin olabilecek kadar, deðil mi? dedim.
Gülecek gibi oldu, þaþýrdý, kem küm etti, tabi ya, tabi ki; ama yaþýn küçük olduðu için ailen kýzabilir. Þimdilik bunu ertele. On yaþýndaydým. Bundan cesaret aldým, bana acýdýðýný nasýl bileyim ki, sen benim sevgilim olur musun dedim, lastik ayakkabýlarýma baktý, ne diyeceðini bilemedi, aðlayasým geldi, hayýr diyecekti, þey dedi, kem küm ediyordu, gülüm þey, þeyyy… dedi, güldüm, þaka yaptým avanak, sen kim ben kim, güldü, deli çocuk dedi, gülüþünü çok sevdim dedi, sonra her rastlaþmamýzda merhaba abi, dedim, nasýlsýn dedim, yanýt verdi. Onun karþýsýna ilk çýktýðýmda bir þey diyecektim ya, güzel yüzüne bakýnca diyeceðim her þeyi, adýmý soyadýmý, kim olduðumu her þeyi unuturdum. Löp diye kalýrdým, bana böyle hissettiren baþka biri olmadý. O gün baþkalarýyla konuþamama, yani utanma durumumu yýkýp attým. Deðiþmeye baþladým. Bir adým, sonra baþka adýmlar geldi. Sonra tozu dumana katan bir sihir uyguladýðýmý fark ettim… Ýþçi kýz okulda olmak gerek derdi, param yok derdim.”

Sonra sohbetleri yaþamda ileri noktalara varabilmek, kendilerini süper hýzla ne geliþtirir; buna dair konuþmaya baþladýlar,
“delilik” dedi nur,
“öfke ve sanat ve esrar” dedi Ayla,
“cesaret” dedi Zarife,” Ýyilik, iyi insan olma azmi mi, iyiler hep eþek yerine koyulurdu; zeka, akýl, çok kitap mý okumak lazým, çok okuyan ve etkisinde kalýp bir tür eþek olmaz mý, gezmek mi lazým? “Gezmek” dedi Nur, “ölümüne gezmek, kitaplardaki bilgiler sadece kitaplardaki bilgilerdir, deneyimlemek lazým, gerçeði, her þeyi, deliliði, azmi, korkuyu ya da en keskin berbat durumlarý, ölümcül durumlarý, kara delikten bile kurtulmayý baþarýr insanlýk.”

“Uzayda bizim gibi insanlar var mý, nasýl canlýlar bunlar, pes etmemek lazým?” dedi Ayla, “sonuna kadar gidebilmek için, sonunu görebilmek için filmin. Çabuk ya da erken ayrýlanlar bir þey göremez ve öðrenemez, intihar etmek iyi midir, çözüm mü?”

Bu konuda sohbet akýyordu, insan kendi canýna son verme hakkýna sahip mi? Ýntihar edenler nereye gider? Cehenneme mi?
Zarife þöyle dedi: “Gökyüzünde melekler varsa, ki var, cesaret veren de bir melek vardýr, sýrf cesaretten oluþan bir melek.”
“Ýlginç” dedi Nur.
“Eee?” dedi Ayla.

Zarife, ayaða kalktý, tiyatro oyuncusu gibi, göðe baktý, bir aðacý gözüne kestirdi. “Orasýný biliyorum. “Ey cesaret, gir kanýma! Gir kanýma sonsuza dek!” Yerden kuru bir dal aldý, ona sarýlýr gibi yaptý. “Tüm zamanlarýn en güzel rüzgarlarý içimde doðsun, güçlü yaðmurlar önümden gitsin, baþýma kötülükler gelecekse bile dayanma gücüm olsun. Sorunlar karþýsýnda pes etmeyeyim!”
Kýzlar þaþkýnlýk ve hayranlýkla güldü.
Nur þöyle dedi: “Zarife, iþ var sende! Harcanýp gitmeyeceksin buralarda, eminim, ýþýðýn sýðmaz buralarda, kesin fark edilirsin.”
“Öyle mi ya, malýn tekiyim ya. Sizi güldüreyim dedim.”
Nur: “Var ya; seni atýn üzerine çýrýlçýplak binmiþ elinde kýlýçla hayal ediyorum.”
Zarife, çocuk gibi güldü, öyle çok keyiflendi, içi oynadý yerinden ve onun yanýna geldi, yanaðýný okþadý.
Nur þöyle dedi: “Atýn üstündesin saf ýþýktan oluþan üstün kýz. Üstünde savaþ elbiseleri var, üstüne yapýþan, mayo gibi. Evrenin en gizli sihirli mavisi gözlerinde parlýyor. Cesaret dolusun. Binlerce papatya arasýnda atýn, usulca ilerliyor ve duruyor.”
Sustu, dostuna baktý: “Ayla, sen de bir þey ekle.”

Ayla, biraz düþündü ve þöyle dedi: “Her þey vahþi, her þey dize gelmez, öyle kötü ki her þey, öyle bir þehre ilerliyorsun. Tek baþýna deðilsin. Gözle görünmez ýþýktan atlýlar da arkanda, onlar beyaz giysili kadýnlardan oluþuyor, onlar melek. Aç savaþ köpeklerin var, yüz tane, çevrende ilerliyorlar, tarihçe savaþlarda köpekler kullanýlmýþtýr.”
Gülüþtüler.
Ve Zarife birden mahzunlaþtý, bir þeyi kafaya taktýðý, bir þeye üzüldüðü beliydi, iki kýz saðdan ve soldan sardý onu, Ayla onun elini tuttu, öteki saçlarýný okþamaya baþladý.
Nur þöyle dedi: Zarife O kadar güzel bakýyorsun ki. Senin gibi güzel bakaný görmedim.”
“Nasýl?”
“Adeta melek gibi. Çiçek gibi. Nasýl desem?”
“Ýçim çok kötü kýz, saçmalama! Ben güzel baksam vampir gibi bakarým!” Diþ gösterdi, vampir gibi ses çýkardý.”
Güldüler yine.
Zarife kalktý: “Gidelim eve, evdekiler kýzlar kaçtý gitti diye kudurmasýnlar.”
Eve doðru gidiyorlardý.
Zarife, þöyle dedi: “Aslýnda kaçýp gitsek, birkaç gün vakit geçirsek, saklansak… sonra dönsek?”
“Bunu uygulasak” dedi Nur.
“Bunu ben de sevdim” dedi Ayla.
Ayla, esrarlý sigara yaptý, içti, Nur’a uzattý.
“Bana da versene” dedi Zarife.
“Olmaz” dedi Nur.
“Biliyorum; esrar o!” dedi, “Saf salak sanmayýn beni; içtim!”
“Vaaay!” dedi Nur, güldü, “Kimseye söylemezsen bir fýrt olur.”
Zarife, bir fýrt çekip verdi sigarayý. Sonra yine aldý sigarayý ve kaçtý aðaçlara doðru, ormana doðru, kýzlar da koþarak peþinden gitti gülüþerek.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þeftali Bahçesinde
Nurgül
Zengin Kýz ve Tesisatçý Çýraðý
Teneke Surat
Ýki Yalnýz
Þampiyon ve Aldatan Koca
Kimseyle Vuruþmayýn
Yolda Bir Aile
Aþk Uðruna
Av Partisi

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Atlar ve Ýnsanlar (Aþýklar Ýçin)
Daðýýn Atmosferine Kapýlan Kýzlar
Dað Köyünde Kýz Kardeþler (Burma Kadayýf)
Genç Kýzlarýn Ýç Dünyasý ve Dýþardakiler
Saplantýlý Aþk ve Yapayalnýz Günler
Tramvay Eleþtirisi: En Azýndan Bir Sýðýr Bilinci
Dindar Kýzýn Kendini Arama Çabalarý
Kara Þimsek ve Kardeþleri
Bir Kýzla Bir Erkeðin Dostluðu
Bazý Kýzlar Çok Deðerlidir

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Göðsümde Ateþ Böceði Gibi Parlayacak [Þiir]
Kapý Açan, Cebrail [Þiir]
Hayraný Olduðum Tek Þey [Þiir]
Þimdi Yak Bir Sigara [Þiir]
Bir Kedi Bir Fikir Meme [Þiir]
Seni Mutlu Edeceðim [Þiir]
Birds And Girls [Þiir]
Bir Kadýnýn Geliþim Süreci [Þiir]
S. Kiþmek ve Hayaletli Evler [Þiir]
Onun Sýrtýný Hayal Ediyorum [Þiir]


Ýsa Kantarcý kimdir?

yazar

Etkilendiði Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.