..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Ýsa Kantarcý




7 Haziran 2024
Zengin Kýz ve Tesisatçý Çýraðý  
Ýsa Kantarcý
Mevlüt, bunlarý söylerken bir elinde çekiç, bir elinde murç vardý, banyo zemininde betonda delik açýyordu, iþe ara vermiþ, ona anlýyordu, genç kýz banyo kapýsý önündeydi, genç adamýn solu ona dönüktü. “Kimse bana inanamýyor; anlamýyorum, senin gibi çapsýz biri nasýl yapar, sen kimsin ki, torpil yoksa iþe de giremezsin diye düþünüyorlar, biliyorum, bakýþlardan anlýyorum. Biri de çýksa yalandan sana inanýyorum, baþaracaksýn dese. Yalandan dese bile sevineceðim. Gerçekten sevineceðim.”


:AJD:
Zarife, odasýna gidip yine her zamanki gibi ürkek aydýnlýðýna tüneyip can sýkýcý þeyler düþünecekti, dýþlarý ve içleri pýrýl pýrýl iki yeni arkadaþý ise ayný odada sohbet ederek uykuya dalacaktý, kim bilir; kendine, yalnýzlýðýna acýdý, ne zaman bu kuþatýlmýþlýðý, bu dipsiz yalnýzlýðý aþacaktý, çýkmaz ayýn perþembesi mi? Küfür etti kaderine, yalnýzlýðýna, iyice acýklý biçimde düþünüyordu kendini, her herhalde odasýna gidip aðlardý, yanýndaki iki dostu kediler gibi mýrýl mýrýl mutlu bir þey konuþurken usul usul gülüþüyordu, Ayla Nur’un koluna girmiþti. Laf bitmiyor bir türlü, gülmek, ne güzel, ne güzel iki kýz! Keþke sonsuza dek birlikte olabilsek, kýz kýza eðlenip yaþayýp gitsek, çekilmez gün olmaz, olsa bile acýsý bu eðlenceli iki kýzla toz duman edilirdi.
Zarife, tam odasýna girmek için elini kapý koluna uzattýðýnda Nur þöyle dedi: “Gel bizle kal bu gece, ne dersin?”
“Olabilir,” dedi, “bayýlýrým” diye düþündü.

Üç kýz ayný yataða girdi,
Nur þöyle düþündü vücudu onun vücuduna deðince: “Acýlarýný dertlerini dinlediði bu ezik kýza dokunmak da baþka güzeldi, baþka türlü hissediyor insan, baþka türlü seviyor.” Üç kýz ayný yatakta olunca laf biter mi, bitmez.
“Zengin kýzlarý hep mutlu sanýrdým” dedi, Zarife, “siz de benim gibi berbat hissediyorsunuz ne güzel; ama mutlu olduðunuz anlar çok olmuþtur, anlatýr mýsýnýz?” Bu iki güzel ve çok hoþ kokan kýzla ayný yatakla olmak düþ gibi güzel geliyordu ona.

Nur, bir hikaye anlatmaya baþladý:
“Geçen seneydi, bizim ormandaki villanýn tadilat iþleri vardý, evin bazý bölümleri deðiþtiriliyordu, sýra banyodaydý, banyonun bazý duvarlarý yýkýlmýþ, kimi borular deðiþtiriliyordu, tesisatçýnýn ufak tefek, kýsa boylu bir çýraðý vardý.”
Nur, çýraðýn kendisiyle ilgilendiðini, onu kestiðini fark etmiþti, “sen kim, ben kim be oðlum, diþine göre birini bulsan iyi edersin?!” diye düþünmüþ, ona acýyarak sert bakýþlar atýp, bir tür alay etmiþti, iþ üstünü giyen, üstü baþý pis genç adama bakýþlarýyla düþüncesini yedirmeye çabalýyordu. Odasý o tarafta olduðu için banyonun önünden geçmek zorunda kalýyordu, bunlarýn birinde genç adama ters ters bakýp; “ne var, öküzün trene bakmasý gibi ne bakýyorsun?!” der gibi bakýþ atmýþ, çocuk da baþýný çevirip iþ yapan ustasýna çevirmiþti gözlerini, usta kan ter içinde kalmýþ, yanlýþ boruyu yerleþtirdiðini fark edince söylenip küfür etmeye baþlamýþtý, takým istiyordu çýraktan, “onu ver,” “bunu ver,” “aptal; versene!” “elini çabuk tut; bak çakarsan tokadý görürsün gününü!” Böyle laflar edip duruyordu, genç adam ses etmiyordu, denileni kuzu gibi yapýyordu. Usta iþte hata yapmýþtý, zaman kaybetmiþti ve hýrsýný çýraðýndan çýkarýyordu. Küfürler ediyordu. Nur, odasýnda kulak kesilmiþti ve onca lafý yiyen çýraðýn kendini savunmamasýna hayret ediyordu, sonunda dayanamadý ve gitti oraya: “Neler oluyor burada dayý? Baðýrýp çaðýrýyorsun, sorun ne dayý?!”
“Hiç iþ iþte.”
“Babam sana küfür etmen için para ödemiyor sanýrým*”
“Kusura bakma; rahatsýz ettim.”
Dayýyý hizaya getirdiði için iyi hissetti ve genç adamla göz göze geldi. Nur ona göz kýrptý. Genç adamýn elinde plastik boru vardý, sýrtý dönük ustasýna vurur gibi yaptý, Nur, güldü sessizce, oradan uzaklaþtý. Sonra usta elemanýna; “þunu yap, bunu yap” deyip gitti, kendisi çekip gitti; ama çýraðý banyoda çalýþýyordu. “Orayý süpür, burayý kýr, takýmlarý topla…” Filan falan. Akþam olmuþtu.
Nur geldi elemanýn baþýna: “bu adamý iyi dövmüyorsun?”
Genç adam sessizce güldü.
“Ben olsam güzelce pataklarým.”
“Ama olmaz o zaman.
“Neden? Sana küfrediyor, bilmem nesine þey yaptýðýmýn çýkardýðý diyor. Annene küfrediyor?”
“Onun yapýsý bu, konuþup durur. Ýyi biridir.”
“Sen niye bu malla çalýþýyorsun?”
“Paramý aksatmadan verir.”
“Demek öyle.”
“Öyle.” Sen” dedi,
“anlamazsýn” diyecekti, sustu, “sen bu iþlerden anlamazsýn kýzým, nerden bilecen, bir elin yaðda bir elin baðda.”
“Sen dedin, devamý neydi?”
“Sana garip gelebilir, ben alýþtým.”
Genç adama sorular sorup duruyordu. Altý kardeþi vardý, en büyükleri oydu, babasý o küçükken ölmüþ, devlet yardým ediyormuþ, annesi atýk topluyormuþ.
Sarý saçlý, yeþil gözlü ufak tefek genç adam konuþtukça, ailesinin zorlu mücadelesini anlattýkça genç kýz ona baþka türlü bakmaya baþladý. Tesisatçý çýraðý onun gözünde acýnasý bir yaratýk deðil de üstün, gayretkeþ, pes etmeyi bilmez bir kahraman oluvermiþti.
Genç adamýn adý Mevlüt’tü, iyi hissediyordu, artýk onu merak etmesine, kesmesine gerek kalmamýþtý, onunla sohbet edebiliyordu, daha çok sorularý genç kýz sorsa da bu müthiþ bir þeydi, zengin ve güzel bir kýzla hiç sohbet etmemiþti, zengin kýzlar onun gibi zorluklar içinde mücadele eden tesisatçý çýraklarýyla paylaþacak bir þey bulamaz ki. O kýzlar böyle çýraklarý adamdan saymaz ki. Daha önce çok kere zenginlerin villalarýna, kýþlýk evlerine iþ için gitmiþti; ama oradaki kýzlar çok yabaniydi, çok kendini beðenmiþti, fena soytarýydýlar. Oysa ufak bir insaniyet sergileselerdi hiçbir þey kaybetmezlerdi, “kolay gelsin,” “selam, nasýl gidiyor iþ?” Türünde basit laflar edebilirlerdi, basit bir selam demek, gülümsemek, “su lazým mý? Aç mýsýn? Çayla bisküvi iyi gider?” demek mesela. Kan ter içinde kalýyor insan, “soðuk su, içecek ikram etseler” diye düþündüðünde… kimsenin aklýna gelemez bu. Usta para verir; gider marketten içecek alýp gelirdi. Zenginler duyarsýz insanlardý, adi insanlardý, bu düþünce geliþmiþti onda, sofra kurarlar, evde ya da bahçede çalýþan usta ve çýraðýný hatýrlamazlar, çok nadiren bazýsý ailesiyle oturduðu sofraya onlarý çaðýrýrdý, böyle bir tane aile olmuþtu, o adam da profesör mü neydi.
Mevlüt onlara bakýp þöyle düþünürdü, sen mezara çýrýlçýplak gireceksin, kefene sarýlý, ben de, zengin olabilirsin; ama bütün para pul burada kalacak, öteki tarafa onlarý götüremeyeceksin,
Senin benden üstün yanýn yok, paran olabilir. Ancak yüreðin varsa; ama güzelse adamsýn. Ýnsaný insan yapan güzel yürekli oluþu.

“Anneme ev alacaðým, kardeþlerim okuyup kendini kurtaracak. Araba alacaðým kendime. Kardeþlerimi gezdireceðim diyorum anneme, arkadaþlarýma da anlatýyorum, kimse inanmýyor, annem ev almamýn imkansýz olduðunu söylüyor.”

Mevlüt, bunlarý söylerken bir elinde çekiç, bir elinde murç vardý, banyo zemininde betonda delik açýyordu, iþe ara vermiþ, ona anlýyordu, genç kýz banyo kapýsý önündeydi, genç adamýn solu ona dönüktü.
“Kimse bana inanamýyor; anlamýyorum, senin gibi çapsýz biri nasýl yapar, sen kimsin ki, torpil yoksa iþe de giremezsin diye düþünüyorlar, biliyorum, bakýþlardan anlýyorum. Biri de çýksa yalandan sana inanýyorum, baþaracaksýn dese. Yalandan dese bile sevineceðim. Gerçekten sevineceðim.”
Genç kýz yerinde duramadý. Ona yaklaþtý, genç adamýn omzuna dokundu: Hafifçe sýktý; “ben sana inanýyorum, ufak yaþtan beri çalýþýyorsun, bence sen baþarýrsýn. Sefil ustana sabredebildiðine göre.” Genç adam ona baktý, baþýný önüne çevirdi, gülümsedi önüne bakarak.
“Yalandan demedim bak, sen azimlisin, baþaracaksýn.”
Genç adam güldü; “zor; ama birçok insan benim gibi zorluklar yaþayarak bir noktaya geldi, evdeki buzdolabý bozuk, sýk sýk bozulur, yenisini almak için aylarca çalýþmam gerek.”
Nur’un annesi geldi, çýraða baktý, kýzýna; “bu muhabbeti kessen iyi olacak,” dercesine baktý
“Ne oldun anne, beni daða kaçýrmaz, merak etme, þöyle bir uza, muhabbeti öldürdün!” der gibi ters bakýp oradan sývýþtý.

“Evladým þunu þöyle neden yaptýnýz?” dedi haným, genç adam ona açýklamalar baþladý.
“Gel yemek ye, acýkmýþsýndýr.”

Ertesi gün yine usta iþi erken býrakýp gitti, çýraðý iþi tamamlamaya çalýþýyordu.
Sonraki gündü. Mevlüt geldi iþe, ustasý yoktu, gelir gelmez gözleri Nur’u aradý, “acaba dünkü gibi sohbet edebilecek miyiz? diye düþünüyordu, “yoksa bir kerelik miydi, bugün beni tanýmazlýktan gelirse?” Böyle düþünceler dönüyordu kafasýnda, oysa Nur’un ruh hali berbattý, dünkü dostunu görünce sevinemedi bile; ama sonra; “bakalým bizim çýrak ne yapýyor?” diye düþünerek ona yanaþtý. Neþeyle bir þeyler söyledi. Mevlüt zorlanýyordu, kan ter içinde kalmýþtý.
“Acý var mý?” dedi Nur, ona acýmýþtý ve Mevlüt ona göre komik de gözüküyordu, “arkandan soluyorsun demek” diyecekti, caymýþtý,
Mevlüt alaycý bir bakýþ atýp önüne baktý ve hafifçe güldü, sonra ona çevirdi bakýþlarýný: “Acý yok. Yoluma devam etmem için kozmik enerji seni, moral veren sözlerini meþale gibi yaktý içimde ve devam etmemdeki parlaklýðým, gücüm ve dayanýklýlýðým oldun. Ýçimde acý sýfýr, sadece sana duyduðum yücelik coþkusu ve kuvveti var. Sen sevilerek anlaþýlýrsýn. Sadece sonsuz bir sevgi, aþk. Dinmeyen sönmeyen bir aþkla, bana ne ederlerse sorun deðil, öldürseler de. Çünkü gerekli enerjiyi akýttýn bana.”

Nur, þaþýrdý, dondu kaldý; ama hemen sonra kendini tutmayýp gülmeye baþladý, böyle sözler, aþk ilaný gibi sözler hiç beklemiyordu, yüceltilmek. Böyle kelimeleri bu çýrak nerden öðrenmiþti? Kafasýnýn için karanlýk deðil demek geçim sýkýntýsýyla, düdük ya da güdük deðil demek, kafasýnýn içi yýldýz dolu demek. Bir þey var bu sýpada, güçlü ve çekici bir þey.
“Demek öyle ha, aþk iyidir” dedi, Mevlüt kýrýlmasýn diye böyle konuþuyordu, zaten hayatýnda muazzam üzülen birini kendisi de üzecek bir þey demekten özenle kaçýnmasý gerektiðini kavradý hemen. Mevlüt gözlerini ona dikmiþ parlak biçimde gülümsüyordu.
“Ne düþünüyorsun söylediklerim hakkýnda?”
Gülümsedi kýz
“Pervasýz mýyým, mal mýyým?”
“Gülümse; tozu gitsin yalnýzlýðýmýzýn diyor þair.”
“Bu dizeyi biliyordum” dedi Mevlüt sevinerek,
“Saçmaladýðýmý düþünüyorsun; sorun yok. dün bazý arkadaþlarým ömrümün sürünerek geçeceðini söyledi. Onlara þöyle dedim, bana berbat hissettirdiðiniz için çok teþekkür ederim, sizin gibi dostlarým iyi ki var. Evim arabam olsun, bir güzel yavrum, dönüp yüzünüze bakmam. Ama size her seferinde yarým ekmek tavuk döner ýsmarlarým. Her denk geldiðimizde, iyi günlerin hatýrýna, deliymiþim gibi güldüler. Sana berbat hissettiðim anlardaki halimi anlatayým: Ýþim bitmiþ gibi görünüyor, o an umut etmek de iþe yaramaz, umut edemezsin; ama bir þeyler kýpýrdar içimde birden, o uyuþuk hal daðýlmaya baþlar ve içimdeki ses þöyle der: devam et Mevlüt, yýlma, pes etme: insan ölümlerden doðar… Berbat haldeyim ve þimdi fazla derine dalma, gün çabuk bitiyor, yýllar çabuk eriyor, ne kendini yýprat, ne de baþkasýný, yaþa git öyle iþte. Sevdiðin þeylerle ilerlersin; sevmediðin þeylerle deðil, o yüzden onlar yokmuþ gibi davran. Bazý þeyleri duymazdan geleceksin, görmezden geleceksin, hissetmeyeceksin, bu en iyi yoldur kendini kurtarmak için, o kadar çok kötülük var ki. O kadar çok kalp ve zihin hýrsýzý var ki, insanýn kendini öyle korumasý lazým bence. Ýnsan sürekli saldýrý altýndadýr ve insanýn yaþam ritmini ve enerjisini bozacak çok þey vardýr. Kötü bir þeyi gözünde büyütme, insan sonra ona kapýlýp gidiyor ve hayatý mahvoluyor. Dur. Bak sana çok iyi gelecek bir þey var bende. Ýyi dinle beni. Bu senin kafaný toparlamana yardým edecektir zor durumlarda: Ýyi bir kafa varmýþ sende, anlatmasan bilemeyecektim. Ama sen de herkes gibi dýþ görünüþe göre, iþime göre deðerlendirdin beni?”
“Öyle deðil.”
“Býrak bu iþleri; devlet su iþleri.”
Kýz güldü, Mevlüt de.
Nur: “Keþke okusaydýn, doktor olabilirdin, mühendis, mimar.”
“Tabi caným” dedi, aðlayacak gibi acýyla baktý, gülümsedi memnuniyetle, gurur duydu kendiyle, “orasý öyle, okulda hiç zorlanmadým, dersler bana hep kolay geldi, sýnavlara hiç çalýþmadan iyi notlar aldým, o aralar okuyarak bir yere geleceðimi sanýyordum, evde para sorunu vardý, çalýþmasam geçinemezdik, kardeþlerim küçüktü…Çok ilginç bir kýzsýn sen bence.”
“Neden?”
“Bunu anlatmasý uzun sürer, ilginç kýz hemen kendini belli eder. Benim sevgilim olsan iyi olurdu.”
Nur, güldü.
“Hiç sorun deðil; kanka da olabiliriz, bu bana yeter.”
“Bu ara bir gezginin kitabýný okuyorum
“Hadi ya!” dedi, “senin kitap okuyabileceðini hiç düþünmedim.
“Seninle ilgili hayaller kurdum dün, anlatmamý ister misin?”
“Cinsel mi?”
“Hayýr.”
“Anlatma o zaman. Ben en çok cinsel þeyleri severim.” Güldü.
Mevlüt, þaþýrdý.
Nur: “Þaka yaptým; anlat bakalým kurduðun hayalleri?”
“Seni beyaz bir atýn üzerine binmiþ elinde kýlýçla hayal ediyorum. Üstünde savaþ elbiseleri var, üstüne yapýþan, mayo gibi. Siyah. Sabah saatleri. Evrenin sihirli mavisi gözlerinde parlýyor. Cesaret dolusun. Aðzýn aralýk. Diþlerin görünüyor. Diþlerin kaplan pençesi gibi. Çok kibar duruyorlar aðzýnda, inci gibi. Ama birine saldýrman gerekirse kocaman kaplan diþleri gibi oluyorlar. Diþlerin güzel ruhlarýn ýþýðý ya da kalbi gibi parlak, keskin ve beyaz. Harikulade parlýyorlar. Binlerce papatya arasýnda atýn, usulca ilerliyor ve duruyor. Her þey vahþi, her þey dize gelmez, öyle kötü ki her þey, öyle bir þehre ilerliyorsun. Tek baþýna deðilsin. Gözle görünmez ýþýktan atlýlar da arkanda, onlar beyaz giysili kadýnlardan oluþuyor, onlar melek. Savaþ köpeklerin var, tarihte savaþlarda kullanýlan köpeklerden söz ederler. Bir çocuk çýkýyor aniden önüne, bir kýz çocuðu.
Çocuk papatyalarý koparýyor, seni fark etmemiþ.
Çocuða kýzýyorsun: Neden onlarý koparýyorsun, onlarý öldürdün? Çocuk; annem öldü diyor, mezarýna koyacaðým. Çok gerilerde bir yerde býraktýðýn anneni hatýrlýyorsun ve baþlýyorsun aðlamaya.
Ve çok gerilerde bir yerde býraktýðýn abini hatýrlýyorsun ve daha çok aðlýyorsun.
Meleklerden biri fýsýldýyor kulaðýna: Üzülme, kurtarmamýz ve aydýnlatmamýz gereken kentler var, devam etmeliyiz. Atýn da aðlýyor. Babaný hatýrlýyorsun. Daha çok aðlýyorsun.
Atýn ilerlemek istemiyor.
Ben odamdan seyrediyorum seni.
Nur: “Ýyiymiþ. Güzel uydurdun.”
“Gelip beni yanaðýmdan öpmen lazým.”
Kýz güldü: “Evi terk etsem bir gram aðlamam ailem için, umurumda olmaz!”
“Neden?”
“Çünkü onlarýn beni gerçekten sevdiklerini düþünmüyorum.”
“Bir gün kýymetlerini anlarsýn. Çünkü ailede kavgalar barýþla sona erer.”
“Hiç sanmam, asýl onlar benim kýymetimi anlamalarý gerek bir kere.”
“Dayak mý atýyorlar?”
“Yok.”
“Sorun ne?”
“Sen beni mutlu zengin kýz mý sanýyorsun. Of!
Trafik kazasýnda ölseler!”
“Senin sorunun ne?”
“Beni sevmiyorlar ki. Onlar kendilerini seviyor. Annem bir þeyleri, abim bir þeyleri, babam bir þeyleri.”
Gülümsedi kýz, saf saf.
“Gülümsemenden toplamam gereken papatyalar var."
“Bunlarý bir kitaptan alýp ezberledin kesin!”
“Yok; içimden geldi. Çok kitap okurum.”
“Yalan atýyorsun!”
“Asla.”
“Sen deli bir kýz mýsýn, uslu görünen?”
Tatlý tatlý gülümsedi: “Aynen.”
“O zaman kanka olalým en iyisi. Ama bence sen beni çok sevdin ve benle sevgili olmak istiyorsun; ama ailenden çekiniyorsun, benim gibi fakir biriyle sevgili olmaný istemezler.”
“Alakasý yok.”
“Bence dürüst ol; yoksa çok üzülürsün, arkamdan aðlarsýn. Beni bulamazsýn.”
“Hadi oradan!” dedi gülerek.
Ertesi gün usta geldi iþe; Nur Mevlüt’ün sevgili olma teklifini kabul edecekti; merakla, kývranarak onu bekliyordu, “usta, Mevlüt nerde, ne zaman gelecek?”
“Mevlüt öldü, dün arkadaþlarý parkta bira içiyorlarmýþ, ekmek alýp eve dönen Mevlüt’ü fark edip çaðýrmýþlar yalvar yakar, Mevlüt onlarla irtibatý kesmiþ bir süredir, özledik gel az, sonra çaðýran çocuklardan biri silahý çýkarýp þaka yapayým derken vurmuþ Mevlüt’ü. Annene birkaç gün çalýþamayacaðýmý söylemeye gelmiþtim, cenazeye gideceðim.”

“Çok aðladým” dedi Nur, “ondan beri, onun söylediði sözleri coþtuðum anlarda sevdiðim birilerine söylerim, þu atýn üstündeki kýz hikayesi en çok.”



Nur: “Senin mutlu olduðun bir an yok mu?”
Zarife: “Geçen yaz bir aðaç ev yapayým dedim kendime, Nezaket ablam söylenmeye baþladý, baykuþ gibi orada ne yapacaksýn, cin çarpar seni orada, yapma! Sana tecavüz eder biri. Korktum; caydým. Ama hayalimde çok güzel canlanmýþtý.”
“Aðaç ev yapma fikri de nerden çýktý?”
“Evden uzakta kendine ait bir alan. Kendine ait bir yer. Bir köye gitmiþtim, orada bir arkadaþýmýn babasý onun için yapmýþtý. Ufak çok tatlý bir evdi. Ama yere çok yakýndý. Bir metre filan. Bir aðaç ev fikri beni çok mutlu etmiþti… herkesten baðýmsýz olma düþüncesi, kendi yerim, evim!”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þeftali Bahçesinde
Nurgül
Üç Kýzýn Yalnýzlýðý Yaz Gecesinde
Teneke Surat
Ýki Yalnýz
Þampiyon ve Aldatan Koca
Kimseyle Vuruþmayýn
Yolda Bir Aile
Aþk Uðruna
Av Partisi

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Atlar ve Ýnsanlar (Aþýklar Ýçin)
Daðýýn Atmosferine Kapýlan Kýzlar
Dað Köyünde Kýz Kardeþler (Burma Kadayýf)
Genç Kýzlarýn Ýç Dünyasý ve Dýþardakiler
Saplantýlý Aþk ve Yapayalnýz Günler
Tramvay Eleþtirisi: En Azýndan Bir Sýðýr Bilinci
Dindar Kýzýn Kendini Arama Çabalarý
Kara Þimsek ve Kardeþleri
Bir Kýzla Bir Erkeðin Dostluðu
Bazý Kýzlar Çok Deðerlidir

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Göðsümde Ateþ Böceði Gibi Parlayacak [Þiir]
Kapý Açan, Cebrail [Þiir]
Hayraný Olduðum Tek Þey [Þiir]
Þimdi Yak Bir Sigara [Þiir]
Bir Kedi Bir Fikir Meme [Þiir]
Seni Mutlu Edeceðim [Þiir]
Birds And Girls [Þiir]
Bir Kadýnýn Geliþim Süreci [Þiir]
S. Kiþmek ve Hayaletli Evler [Þiir]
Onun Sýrtýný Hayal Ediyorum [Þiir]


Ýsa Kantarcý kimdir?

yazar

Etkilendiði Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.