..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Ýsa Kantarcý




25 Temmuz 2024
Yaþlý Moruðun Kýz Kaçýrma Giriþimi  
Ýsa Kantarcý
moruk ufak kýza aþýk olursa?


:HH:
moruk



Yusuf, içi hoþ duygularla dolarak sigara yaktý. Geçen yýldý, köye ekin biçmek için gelmiþti, onun iþi týrpancýlýktý, engebeli ve daðýnýk tarlalara biçer döver giremezdi, biçme iþini orakla ya da týrpanla köylüler ya da onlarýn tuttuðu adamlar yapardý, günlük ücret bir milyardý, güneþ altýnda çalýþýldýðýndan bu iþi yapanlar yoktu ve Yusuf þehir dýþýndan yalvar yakar getirilmiþti. Zorlu bir iþti ve insan kan ter içinde kalýrdý. Hakký’nýn hapisten çýktýðý ilk zamanlardý, Yusuf Hakký’yý da yanýnda götürmüþtü. Yusuf ve Hakký bu iþ için köy kahvesinde beklerdi, iþi olan gelir, onlarý alýp giderdi, sonra baþka bir köylü gelirdi, yaz boyu birçok köyde bulunurdu Yusuf.
Ýki yýldýr bu köye ekin biçmeye geliyordu ve geçen sene Zarife’yle tanýþmýþtý, Zarife Yusuf ve arkadaþýna öðle yemeði getirirdi, kýsa sohbetler giderek derinleþmiþti, Yusuf karavana çevrilen traktör römorkunda kalýrdý Hakký’yla, akþamlarý yatmadan çay içerdi, Yusuf uzun uzun sohbet etmek isterdi ama Hakký’nýn pestili çýktýðý için erken yatardý, Yusuf da radyo dinlerdi, Yusuf çivi gibi saðlam bir adamdý, köle gibi çalýþsa da gece çay keyfi yapmak isterdi ve erken kalkardý, ara ara Zarife gelirdi muhabbet etmeye, sýk sýk akþam yemeði getirirdi, ayran getirirdi, kuru fasulye, pilav mesela. Zarife ona; “Yusuf abi”
der, içini dökerdi, Yusuf da berbat giden evliliðinden, dýrdýrcý karýsýndan söz ederdi, zamanla çok iyi dost olmuþlardý, farkýnda olmadan, ikisi de konuþacak birini arýyordu,
ve birbirini bulmuþlardý, ve hayatlarýna bambaþka pencereden bakacak birinin sözlerine ihtiyaçlarý vardý.

Zarife içtenlikle, üzülerek derdi: “Senin gibi iyi biri bunlarý hak etmiyor Yusuf abi.” Bu söyleyiþ çok hoþuna giderdi Yusuf’un, kendine gelir, kuvvetlenirdi. O ses tonundaki ýþýk, büyük merhamet, o kasýrga gibi merhametlilik, sonra o sevecenlik, o serinlik veren bakýþ. Bu kýz iyi hissettiriyor ve kimseninkine benzemiyor.
Zarife, sesli hayal kurar, kontrolsüzce ve çok seveceði, sonra evleneceði adamýn nasýl olmasý gerektiðine dair düþler anlatýrdý, yer yer komik biçimde. Eðlence, laf olsun diye. Ama isyanlarýný anlatýrdý, laf olsun diye deðil; çektiði acýlarý, gizli saklý her þeyini anlatýrdý, çünkü Yusuf iyi biriydi, güvenilirdi. Yusuf ona öyle bir güven hissi vermiþti. Yusuf’u güldürürdü, bazen Yusuf’un ona içi akar giderdi, hiç gerçekten sevilmemiþ (sevilmiþ ama o algýlayamamýþ belki) bu çocuðun saflýðýna, hayallerini anlatmasýna içi acýyarak bakardý, bir ite aþýk olursa iþi bitikti, böyle uyanýk kýzlarýn baþýna iyi þeyler gelmezdi, hemen kendini belli ediyordu Zarife, diðer kýzlardan farký büyüktü, kendine özgü düþünceler, bakýþ açýlarý geliþtirmiþti çünkü, büyük acýlar onu bekliyordu hayatta, ne gelirdi Zarife’nin baþýna:


Gerçeklerin ateþ topu bir meteor gibi
kafasýnýn ve kalbinin içindeki bütün güzellikleri parçalayýp yok edeceðini, içindeki güzel her þeyi yitirteceðini, adi bir koca ve beþ altý çocuða bakýp, eþek gibi her gün tarlada, ahýrda çalýþacaðýný görürdü Yusuf. Bu temiz, güçlü sevme dürtüleri olan çocuk diðer iyi ve ilginç kýzlar gibi mahvolacaktý. Evlilik, cicim aylarý bitince koca berbat yüzlerini gösterecek, Zarife köleye dönecekti, kendini geçecekti, “çocuklarým için” demeye baþlayacaktý, Zarife’nin tatlý düþlerine gerçek biçer döver makinesi gibi dalacak, orada ne kadar çiçek güzellik varsa koparýp yok edecekti. Gerçek buydu, “sen bana kötü davranýyorsun, evlilik danýþmanýna gidelim” de diyemeyecekti, kocasý ne derse o olacaktý, dövülecekti, küfür yiyecekti, buralarýn kanunu buydu, isyan etmeye kalkarsa, baþ kaldýrýrsa, “seni öldürürüm, hiç acýmam, paþa paþa yatar çýkarým” diyecektir kocasý. Yusuf, onu bebek gibi dinler, gülümser, “senin için en iyi þeylerin olmasýný diliyorum çocuk” derdi, “bana çocuk deme, ben çocuk deðilim ki” derdi kýz, “sana Zarife diyeyim, kusura bakma derdi.
Yusuf’un karýsý çok kavgacýydý, geçimsiz ve acýmasýzdý, basit tartýþmalarý unutmaz, kin tutardý, “lanetlik bir karýyla evliyim” derdi, ondan söz etmeye baþlayýnca; “benim lanetlik” derdi, düzenli yemek piþirmez, etrafý derleyip toparlamaz, fosur fosur sigara içer, saatlerce cep telefonuyla birileriyle dertleþir, bahçeye çýkar süslü halde, canlý yayýn açar, beðeni isterdi takipçilerinden.
Zarife ve Yusuf, birbirine tutunmuþtu o serin yaz akþamlarý ya da gecelerinde.
iki taraf da birbirinin iyiliðine yönelik sözler söylerdi sýk sýk, moral bulurlardý birbiriyle, bunu onlar için baþkalarý yapmýyordu, yapmazdý da, Yusuf þakayla; “seni alýp götüreyim buralardan, ne dersin?”
Zarife, mutlulukla güler: “Nezaket ablam çok kýzar, peþimize adam takar; ama olsun, deneriz bir ara” derdi.
Zarife, ona sevdiði bir gençten ve diðerlerinden (hoþuna gidenlerden) söz ederdi. Bir keresinde anlatýrken aðlamaya baþladý, Yusuf’a sarýldý, Yusuf, onun saçlarýný okþadý, yanaðýndan öptü. Zarife aðlayarak
sordu: “Yusuf abi, neden hep böyle oluyor, ben mutlu olamayacak mýyým?”
“Olursun olursun, acele etme, o zibidiler nerden bilsin senin kýymetini?”
“En iyisi sen beni kaçýr, gidelim buralardan, yarýn 12 ‘de çeþmenin orda bekleyeceðim seni! Sakýn ekme beni. Sakýn uyuyup kalma!” Yusuf, gülümsedi, ona acýdý, baþýný salladý. “Ýyice saçmaladý çocuk, herhalde birileri kafasýný attýrdý, seni kaçýrsam aðzýna sýçýlan ben olurum, deli çocuk” diye düþündü.


Ertesi gece Zarife Yusuf’un yerine geldi, onu uyandýrdý; “neredesin Yusuf abi, seni bekledim, neden gelmedin?!”
Yusuf, uyku sersemi kavrayamadý bir süre, traktör römorkundan çýktý, basamaða oturdu,
Zarife’nin sýrtýnda sýrt çantasý, bir elinde büyük bir bavul vardý, hatýrladý: “Þaka yaptýðýný düþünmüþtüm, yine her zamanki o çocukça þakalarýndan biri sanmýþtým.”
“Çocukça deme be bana! Seviþsem hamile kalýrým, çok aptalsýn Yusuf abi, ben sana kendimi verecektim, vurdun kafayý yattýn demek, sýçarým böyle iþin içine!” dedi, kýzarak basýp giderken aðlamaya baþladý.


Ertesi gün Yusuf evine döndü. Karýsý výr výr ediyordu; ama umursamadý onu ve kafasýna takýlý kalan Zarife’yi düþünüp düþünüp durdu, sigara içerken, kendine yemek yaparken, her an kafasýnda ýþýk gibi parlýyordu Zarife. Yusuf kendini bit türlü alamýyordu o ýþýðýn etkisinden, ýþýk gittikçe bir mýknatýs etkisiyle hücum ediyor, Yusuf’un bütün benliðini sarýyor, ateþ gibi sýmsýcak bir his doluyordu kalbine; karýsý; “sende bir haller var?” dedi.
Yusuf duymadý
Kadýn birkaç kez tekrar etti ve Yusuf yine duymadý, kadýn deli oldu; ama içine attý geçti eve, Yusuf tavuk kümesini yeniliyordu, kan ter içindeydi, oturmuþ dinleniyordu evin arkasýnda, aðaçlarýn altýnda.
Kadýn öfkeyle geldi: “Saðýr mý oldun nedir, dediklerimi duymuyorsun, duymazsan geliyorsan sýçarým aðzýna bak!”
“Ya git iþine” dedi Yusuf, “git çay yap bana, yumurta kýr, çok acýktým.”
“Hizmetçin mi var senin, gavat!” dedi kadýn, orospu çocuðu! Tipsiz! Bok!”
Yusuf güldü, “iþine bak yahu, git baþýmdan!”
“Gitmem; pislik!”

“Dengen gitti yine! Tamam ben yaparým o zaman.”
Kadýn yerden keseri aldý; “bak delerim kafaný ha, köpek gibi afkurma!”
“Tamam git be kadýn; yeter!”
“Bak delerim kafaný, aðzýn burnun yamulur, engelli kalýrsýn!”
“Ýyi; bana bakarsýn o zaman.” Güldü.
“Adam sende bir haller var?”
“Ben iyiyim; iþine bak.”
“Konuþuyorum duvar gibisin, düþündüðün nedir söyle?”
“Bir þey yok.”
“Bir kadýn buldun; deðil mi?”
“Ya daraltma beni!”
Kadýn oturdu tenekenin üstüne, cep telefonundan sinyal gelmiþti, açtý ve bir siteye girdi, canlý yayýný açtý. Güldü, beðeni için yalvardý birilerine, genç bir delikanlýyla sohbet ediyordu: “aþkým, nasýlsýn?”
Yusuf sigara yakmýþ ara ara karýsýnýn çýldýrmýþ gibi hallerine bakýyordu, acýnasý ve komik olduðunu düþündü.
“Ýyiyim ablam, sen nasýlsýn?”
“Kümesi yaptýrýyorum þu sümüklü ameleye.”
Kocasýný gösterdi kamerayý tutup.
Dayý, selam!” dedi delikanlý, “kolay gelsin.”
“Sýk sýk aþkým” diyor gence, “seninle otelde seviþmeyi sabýrsýzlýkla bekliyorum, parayý toparla bir an önce de tatile çýkalým.”
Genç adam kahkaha atmaya baþladý.
Kadýn telefonu kapattý.
“Kimdi o, aþkým deyip deyip durduðun?
“Ýçime boþalacak, sevgilim, her þeyim.”
O kadar kafayý yemiþsin ki. Torunun yaþýndaki çocuða neler diyorsun. O çocukla tatile çýkarsan herkes güler sana.”
Güldü: “Çatla da patla!”
“Seni tutan mý var git koþ ona.”

“salak karý” diyecekti., sustu, “senin tedaviye ihtiyacýn var.”
Kadýn aniden normal bir þuur seviyesine geçti: “Þu eski pis kerpiç evi de yýkmamýz lazým, geçende dedim dursun dedin, bu evi istemiyorum artýk. Kaç sefer dedim, evi yýkacaðýn sandým, kümesi yýktýn?”
“Kerpiç ev çok saðlýklý.”
Yoldan geçen bir kadýn el etti ve Yusuf ona doðru fýrladý.
Bu kadýn Almanya’da doðmuþ bir Türk ailenin kýzýydý, arkeologdu, kerpiç evlerin deðerini bilirdi ve köyde birkaç ev satýn almýþtý, köylüleri bu konuda bilgilendirmiþ, bu evlerini unesko mirasý listesine alýnmasý için çabalýyordu, birkaç kezdir Yusuf’u epey bilgilendirmiþti.
Yusuf, ayak üstü sohbetin ardýndan kadýna veda edip geldi
Karýsý sordu: “Ne konuþtun o orospuyla?”
“Düzgün konuþ!”
“Bak bu çöp evi yýkacaktýn, o kadýnla konuþtuktan sonra fikrin deðiþti. Bu evde benim sözüm geçer, o sürtüðün deðil!”
Bak kadýn, cahil cahil konuþuyorsun,
Avrupa’da tarihi bir duvar bile yýkýlmýyormuþ ve bizim kerpiç evler çok deðerliymiþ. O bilgili kadýn anlattý ve fikrim deðiþti, cahilmiþim, fikrim deðiþti; var mý bir diyeceðin?!”
“Bu evi babam yaptýrdý, bize hediye etti. Ev benim!”
“Tapuda kimin üstüne kayýtlý, benim üstüme, çok konuþma da uza git þöyle.
Seni seviyordum ve babam da seni çok seviyordu, tapuyu senin üstüne yapmasýna ses etmedim, ufaktýk, kýzlarýn söz hakký yoktu, varsa da babalarý öndeydi. Sen þimdi daðdan gelen baldýrý çýplaktýn, aç köpektin, çobandýn, bir dikili aðacýn yoktu, sen þimdi aslan mý oldun? Daðdan gelip baðdakini mi kovarsýn?”
“Aynen öyle, delirmiþ karý!”

“Bak alýrým ayaðýmýn altýnda, aðzýný gözünü kýrarým!”
Jandarmayý ararým, gelip alýrlar seni bak, þu deliliðe son ver, zorla hastaneye kapattýrýrým seni!”

Yusuf, asla böyle tehdit yüklü ve kararlý konuþmazdý, bu sitilde asla isyan etmemiþti kadýna. Kadýn þaþkýndý, þok geçiriyordu. Þaþkýn bakýþlarýyla ona bakýp kalmýþtý heykel gibi.
Kadýn yerden küreði aldý, “kafaný uçururum lan!”
Yusuf güldü, çivi kutusunda iki onluk çivi aldý, keseri aldý, bu çivilerle seni Hz isa gibi çarmýha gererim, kümesin içinde. Yemin ederim yaparým.”
Kadýn korktu ama öfkesi kabarmýþtý, kendini kaybetti, kürekle vuracaktý, Yusuf küreði tuttu, ve onu iti, kadýn; “ay!” dedi kendini yere attý, yuvarlanmaya baþladý, tekerlek gibi dönüyordu, kalktý, toz toprak harç içindeydi, tek katlý evin penceresine çaptý omzuyla, baþýyla, baþý kanlar içinde kaldý, cam kýrýlmýþ, baþý kan içindeydi. Eve girdi, salonda yuvarlandý, yerde, düþtü kalktý yine yuvarlandý, mutfaða girdi, eþyalarý saða sola attý, mutfaðý daðýttý, salonu, her taraf kan damlalarýyla doluyordu, kadýnýn yüzü gözü kan içindeydi, inliyor, baðýrýyor, evi daðýtýyordu, Yusuf, þaþkýnlýkla peþinden gitmiþ, “ya baþýn kanýyor dur da bakayým” demesine aldýrýþ etmeden Yusuf’a eþyalarý fýrlatýp durdu Yusuf kendini korumak için dýþarý kaçtý.
Yusuf korkuyla uzaklaþtý evden. Karýsý ilk kez böyle bir psikolojiye girmiþti, bu onu çok korkutmuþtu. “Ýyi, bunun hastaneye yatýrýlmasý için sebep hazýr” diye düþündü, “ondan kurtuluyorum.” Çocuk gibi sevindi.
Akþam olurken eve dönüyordu, bir dostunun evinde epey içmiþti, yolda onu jandarma aracý gördü ve araçtan askerler inip onu yaka paça gözaltýna aldý.
Tutuklandý, hapse atýldý.

Kadýn, mahkemeye baþvurmuþtu ve üç ay uzaklaþtýrma kararý aldýrdý.
Yusuf, baþýna gelenlere inanamýyordu.
Kendine kýzdý, dostunu görmeye gideceðine jandarmaya þikayet etmeye gideydi ya! Ve dertli dostu da içiyordu o sýra, ve Yusuf bir baþlamýþ, sonunu getirememiþti.
Kýsa bir süre sonra tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýldý.

O zor günlerde Zarife’nin ýþýðý onu kendine çekip adeta ayrý bir evrendeymiþ gibi kuþatmýþ, çektiði acýyý etkisiz hale getirmiþti; ama acý vardý, hapiste olmak berbattý, iftiraya uðramak daha berbattý.
Çýkýnca özgürlüðün deðerini bambaþka biçimde ilk kez fark etti, o deli karýyý boþamaya karar verdi, torun torba sahibiydi, iki kýzýný evlendirmiþti, iki kýzý bir kez olsun arayýp sormamýþtý, çok zoruna gitmiþti, kýzlar demek ki annenin yalanlarýna inanýyordu.


Zarife’yi düþünüp duruyordu, o geceyi; saat 12 ‘yi geçe traktör römorkuna gelmiþ, taþla demire týklatmýþ, alçak sesle seslenmiþti, Yusuf abi uyan ben geldim, az baksana?”
Zarife’nin þu sözlerini hatýrlýyordu sürekli, deniz feneri ýþýðý gibi, o parlak yýldýzlý yaz gecesinde:
“Yarýn 12’de çeþmesinin orada bekleyeceðim seni.”
Onu karþýsýnda görünce ne olduðunu anlayamamýþtý.
Kýz sinirlenip basýp gitmeden ona iyice bakmýþtý, makyaj yapmýþtý, onu hiç makyajlý görmemiþti, çok yoðun makyajlýydý, çok komikti, palyaço gibiydi, gülmesini zor tutmuþtu, kýz kýzýp saydýrýp gitmiþti.
Çok deðerli, büyülü bir aný, geceyi kaçýrmýþtý, çok piþmandý.
Zarife’yle geçirdiði akþamlar, geceleri baþýnda ateþ böcekleri gibi dönüp duruyordu.
Her yerde delice bir dini baskýsý vardýr Türkiye’de, genç kýzlarý tarikatlar aðlarýna düþürmek için korkunç oyunlar oynarlar, sevmezdi bunlarý Zarife, içgüdülerini baskýlamak ona saçma sapan gelirdi, içinden geçen þeyleri, ya olduðun gibi ol, ya göründüðün gibi ol felsefesi ona uygun gelirdi, ve Yusuf bundan söz etmiþti, din konularýna hiç girmezdi, diðerleri hep girmiþ ve Zarife hep kaçmýþtý o tiplerden, baþý ört, oruç tut, namaz kol söylemleri… þu günah, bu sevap söylemleri düþünce ve fikirlere zerre geçit vermiyordu, gencin genç olmasýna izin vermiyordu,

Yusuf bu noktalara hiç girmeden ona ilk Türk’lerden söz etmiþti, birkaç cümleyle de Kuran’ý özetlemiþti, (Motivasyon kaynaðý) bu Zarife’yi çok etkilemiþti, onu sömürmeye çalýþmayan koca bir adam, sakin, bilge, dilsiz gibi susup onu dinliyor, Zarife onunla konuþurken ya da ayný sessizliði paylaþýrken, rüzgarla sallanan aðaç yapraklarý, gökyüzündeki güneþ… baba gibi konuþan tertemiz bakýþlarý olan çok iyi biri, Kuran denen kitaba ilk kez Yusuf söyleyince bir aþk, Sempati pýrýltýsý hissetmiþti, bu kitabý açýp neler anlattýðýný hepsini öðrenmek ve uygulamak dürtüsünü hissetti, ilk kez. Bu yaþýný baþýný almýþ yeþil gözlü adamýn din baskýsý içeren kývýlcýmlar yoktu, bu tecrübeli adamýn felsefi bakýþlarý vardý, o duru bakýþlarda Zarife’nin genç kýzlýk tutkularýný sömürmek ya da hapsetmek isteyen en ufak bir þeytanilik, bir zaaf yoktu. Toy genç kýzý
olduðu gibi kabullenmiþti; yasak, günah, sevap, korkutma, cennet ya da cehennem
vaatleri hiç yoktu Yusuf’ta. O baba þefkatiyle ýþýk saçan aydýnlýk sözleri çok etkilemiþti Zarife’yi. Onu bir bebeðin annesinin kucaklar gibi kucaklamak istemiþti. Býkkýn sýkkýn ruhu canlanmýþtý adeta. Herkese ve her þeye yabancýlaþan ve bunu çok iyi saklayan genç kýz sanki onu aþaðý, en karanlýk yerlere çeken çapadan kurtulurdu sanki Yusuf’un yanýnda ya da onu, sözlerini düþünürken.
Karýsýnýn iftirasýna uðrayýp hayatý alt üst olan Yusuf, boþlukta tutunacak hiçbir dalý kalmayan Yusuf, bunalýmlarýn merkezindeki Yusuf Zarife’yi hayal edip dururdu, anýlarda kaybolmuþtu, o ýþýðýn tatlý mý tatlý ve ateþ gibi sýmsýcak hissini atmaya çalýþtý içinden; çünkü yaþý ufak kýz, onunla baþý belaya girer, kendisi yaþýný baþýný almýþ adamdý, bu iþin sonu hapislikti, hem ergen kýzýn sözlerine, hislerine asla güven olmazdý, zamanla çok deðiþir, kendini arar ve bulurdu.

Ama onu kafasýndan atmaya da çalýþsa da o tutku sonra güçlenerek periþan etmeye baþlýyordu onu, aklý ve fikri; “o ýþýk benim olmalý, baþka türlü yapamam” diyordu,
bir çaðrý gibi kafasýnda yankýlanýyordu Zarife’nin sözleri, onunla paylaþtýklarý her bir þey. Ve onu kaçýrmaya karar verdi,
o gece kaçýrdýðý fýrsatý neden yaratamasýndý, kýz istiyorsa mümkündü. Tek baþýna yapamazdý kaçýrma iþini, kendine güvenemiyordu, hem o köyde onu tanýyorlardý, kaçýrma iþinde yardýmcýlar lazýmdý, iki kiþi olursa iþi sorunsuz hallederdi, aklýna ilk gelen Ömer ve Hakký oldu.
Ama önce bilgi toplamalýydý, iyi bir plan, keþif, ve kýzý bu duruma nasýl bakar, on öðrenmeliydi, onu ikna etmeliydi, yoksa zor mu kullanmalýydý? Zorla kaçýrmak ona hiç hoþ görünmüyordu ve kalbi de bunu istemezdi. Evet, kýz istemeliydi, o isterse olurdu!

Borç para bulup Zarife’nin yaþadýðý köye gitti, kýþ ayýydý, onu köyde herkes iyi bilir, çok sayar severdi, becerikliydi çünkü, birçok iþten anlardý, kalýpçýlýk, duvarcýlýk, kaynak, bahçe iþleri, tarým, boya badana, beton dökme iþi, hayvancýlýk, çobanlýk, ahýr ve ev tamiratý, su tesisatý döþemek, kurban ya da adak kesmek. Kahvehanede otururken; “akþam olmadan kalacak yer bulsam çok iyi olacak” diye kaygýyla düþündü, onunla sohbet etmek isteyenlere yalan attý, “geçiyordum uðradým.” Birileri bazý yapýlacak iþlerden söz edince; “vaktin varsa yaparsan çok memnun oluruz.”
Yusuf atlamadý; “bir düþüneyim, çok zor bir þey istiyorsunuz, acil gitmem lazýmdý ama…
Ýçinden delirmiþ gibi sevindi, þehirde yaþayan bir ailenin köy evinde bazý tamiratlar ve yenilemeler yapýlmasý lazýmdý, muhtar, usta arayan öðretmene telefon etti ve öðretmen de; “gelsin” dedi, “usta bulamadýk, çok para
istiyorlar, bir saat sonra oradayým.” Ama çok geçmeden aradý, gelemeyecekti, iþi çýkmýþtý, muhtarým sen onu eve götür.”
Yusuf, para lafýný etmedi bile, muhtardan yedek anahtarý alýp eve geçti ve evin bir odasýndaki sobayý tutuþturdu, sobanýn fýrýn yerine patates attý haþlanmasý için, çay demledi soba üstünde, muhtardan aldýðý ekmeði ýsýttý, sýcak ekmeðe tereyaðý sürdü peynirle zeytinle çayla yemeye baþladý. Sonra büyük bir zevkle çay içip sigara yaktý. Zarife’yi hayal ediyordu.
Gece lambasýný açmýþtý, gecenin ilerleyen saatleriydi, gece birdi, camda bir týklatma sesi duydu Yusuf, önce anlamadý, ses ikinci kez gelince baþýný çevirip baktý, kalktý, cama ilerledi, hafif bir yaðmur vardý, camý açtý acý soðuk içeri doldu. Pencerenin altýna sinmiþ duran Zarife; “bööö!” diyerek ayaða kalktý, güldü.
Yusuf korkmuþtu; kýz ne arýyorsun orada? Seni çýlgýn! Gece gece nerden çýktýn?”
“Geldiðini iþittim Yusuf abi, geçiyordum, sana bir selam vereyim dedim, az ötede kýz arkadaþýmla sohbet ettik evinde, eve dönüyordum.”
“Gel bir çayým iç.”
“Geç oldu gideyim.”
“Gel kýz kýrma beni.”
“Ay geç oldu ama abim” dedi kýz.
Yusuf’un kalbi çýlgýn gibi çarpýyordu, aþýk olduðu ufak kýza nasýl ulaþacaðým derken ayaðýnýn dibine gelmiþti.
Açtý kapýyý, hemen kollarýný açtý Yusuf,
Zarife sanki bu aný bekliyormuþ gibi kuþ zarifliðiyle açtý kollarýný. Birbirine sarýldýlar.
Zarife üþümüþtü, geçti oturdu sobanýn baþýna.
Yusuf, ona çay verdi
“Ben kimseyi kucaklamam Yusuf abi, el bile sýkýþmam, tek senle…”
Yusuf gülümsedi.
“Nasýlsýn nasýl düþtün buraya?”
Yusuf, ayný yalaný attý.
Sonra Zarife kendinden bir þeyler anlattý, her zamanki trajik þeyleri, ergen dertleri.
Yusuf, o gece hakkýnda konuþmak istiyor; ama cesaret edemiyordu. Dev bir tutukluk vardý dilinde.
“Bavulla geldiðin o gece, benimle kaçacak mýydýn gerçekten? Karým olacak mýydýn, o gece isteseydim benim olur muydun?”
Güldü: “Azdýn mý nedir?”
“Melek gibisin ve büyüleyicisin.”
“Kaçtýktan sonra tabi ki” dedi, “sen gelmedin. Ama boþ ver, çocukçaydý, çok aptalcaydý. Karý olmak iðrenç, bu hiç bana göre deðil.”

Yusuf, bu konuda konuþmak istiyordu, bir þeyler geveledi; “sevgilim olacak mýydýn demeliydim; özür dilerim.”
Zarife: “Ya of! Bu konuyu kapatalým, ve bir daha hiç konuþmayalým” dedi, kestirip attý.
Yusuf, sarsýlarak üzüldü, çaktýrmadý; “fýrsat kaçtý ve asla gelmeyecek” diye düþündü, “ne kadar ahmaðým!”
“Þunu demeden edemeyeceðim” dedi Yusuf,
“Çok piþmaným, keþke o gece orada olsaydým, uykuya daldým unuttum seni.”
Piþmanlýðýný ilk kez dile getirmiþti.
Zarife, güldü çocukça: “Takma kafana, bana eserse belki kaçar gideriz bu mezbelelikten.”
Gideyim diyecekti,, diyemedi; çünkü Yusuf “bir çay daha iç öyle gidersin” dedi.
“Ne kadar güzelsin! Seni çok özlemiþim!” diyecekti Yusuf, diyemedi, eskiden hissetmediði bir heyecan hissediyordu ona bakýnca.
“Saçlarýný hiç göremedim, hep baþ örtüsü takýp pardösü giyiyorsun.” Diyemedi,
Sustu, düþündü.
Zarife, bir þeyler anlatý, kalktý, gidiyordu,
Yusuf, “seni ararým” dedi, cep telefonu numarasýný verdi, kýz da ona.
Yusuf kýzýn ardýndan karanlýkta kaybolana kadar baktý, yaðmurda ýslanarak, sigara içerek.
Eve caný girmek istemedi, orada kýzýn güzel gidiþi, þiirsel yürüyüþüne bakarak kaybolmuþtu adeta, büyülenmiþ gibi.
Birkaç sigara içtikten sonra toparlayabildi kendini, donuyordu üþümekten.


Yarým saat geçti.
Yusuf, ona mesaj attý:
“Saçlarýný hiç göremedim, hep baþ örtüsü, hep pardösü giyiyorsun. Saçlarýn ne renk, uzun mu kýsa mý? Çok merak ettim.”
Zarife, birilerinin baskýsý ve yönlendirmesiyle baþýný örter, uzun pardösü giyerdi hep.
Yusuf’un bu alakasýný ilk kez yaþýyordu ve çok hoþuna gitmiþti, Yusuf ilk kez bir erkek olarak onunla ilgilendiðini belli etmiþti, onu arzuladýðýný. Bu gece Yusuf’un enerjisindeki farký hissetmiþti, bu ilgi onu heyecanlandýrmýþtý; çünkü koca adamdý ve koca adamý çok severdi, arzulandýðýný hissetmek onu sevindirmiþti, oysa Yusuf’un cinsel dürtülerinin öldüðünü düþünürdü. “Neden bu adam bana asýlmýyor, güzel deðil miyim?” diye düþünürdü, çekici olduðuna dair sözler, övgüler beklerdi ve hiç duymamak onu üzerdi. Hatta Yusuf görecek diye iyi giyinmeye çalýþýrdý. Baba sitiliyle yaklaþan Yusuf baþka bir tarafýný göstermiþti, gizli erkek yönü, bu da Zarife’ye kadýn olduðunu hissettirdi ilk kez. Kendiyle gurur duydu, güzelliðiyle.
Yusuf’a baþý açýk birçok fotoðraf attý. Yusuf, çok þaþýrdý.
Zarife, regl olduðundan söz etti.
Yusuf, dondu kaldý telefon ekranýnda o sözlere bakarak, o cümleyi tekrar tekrar okuyordu.
Kýz uzun süredir mesaj yazmýyordu.
“Ne yapýyorsun?” dedi Yusuf, “uzun süredir yazmadýn?”
“Göðüslerime krem sürüyordum.”
Yusuf, o an alt üst oldu, içi titredi,
memeleri hayal etti,
“Uçlarý büyük mü, nasýl?” diyecekti, dondu kaldý, soramadý. Soramadý; çünkü sormak ona þerefsizce gelmiþti. Sömürü. Ayrýca sorarsa kýzabilirdi genç kýz.
“Neden?”
“Sutyen vurdu.”
Yusuf, ona þöyle yazdý, uzun giyiyorsun hep, kalçaný merak ettim?”
Yusuf korku, sözleri korkarak yazmýþtý, kýz bu sözlere çok kötü tepki verebilirdi.
Kýz þöyle yazdý: “Yarýn gece gelirim yanýna. Uygun þekilde giyinip.”     
Yusuf güldü; “þaka yapýyor” diye düþündü, ona sarýldýðý aný düþünerek uykuya daldý.

Yusuf, ertesi gece soba baþýnda çay içip düþüncelere dalmýþtý ve saat epey geçti, Zarife yoktu, “kandýrdý beni ya da evden çýkmadý” diye düþündü, tam yatmak için hazýrlýk yaptýðý sýrada, gece lambasýný kapatmayý düþünürken kapýyý biri týklattý, korktu, Zarife’ye yazdýklarýný birileri görmüþ ve hesap sormaya gelmiþ olmalýydýlar, onu hastanelik edene kadar dövecekti adamlar, ufak kýza sulanmaya utanmýyor musun þerefsiz!” Zarife, cep telefonunu masada unuttuysa.. biri alýp bakmýþsa… ya da Zarife birlerine mesajlarý göstermiþse saflýk yapýp; “bu adam böyle laflar etti, bana kötü bir þey yapar mý sence?” diye fikir almak istemiþse birinden. Ya da o sözlere çok kýzmýþsa ve Yusuf’tan intikam almak istiyorsa ve o yüzden; “uygun giyinip geleceðim” demiþse, bu bir tuzaksa?
Þimdi o adamlar baskýna geldi, kapý ardýndalar ellerinde odunlar, tabanca. Yusuf, dua okuyarak kapýya gitti, “keþke buralara gelmeseydim” diye düþünerek kapýyý açtý, rezil olacaktý, þerefi kaybolacaktý, hapse girerdi. Kýz þikayet dilekçesinde; “bana o sözleri yazdýðýnda þoke oldum, tiksindim, onu babammýþ gibi severdim, bana o sözleri kötü niyetli yazmamýþtýr diye düþündüm, gerçeði öðrenmek için ona uygun giyinip geleceðim tarzýnda þeyler yazdým, büyük ihtimal evine gitsem bana tecavüz edecekti.”
Hakim de en yüksek sýnýrdan ceza verirdi.

Kapý týklatýlýyordu. Yusuf, Altýna tuvaletini yapacaktý nerdeyse korkudan. Gidip kapýyý açtý gözlerini yumup. Bekledi birileri ona pata küte giriþecek diye, saliseler saniyeler geçiyordu, gelecekti bir yumruk, bir sopa darbesi, bam güm giriþeceklerdi, ama ses seda yoktu, demek çok soðukkanlý tiplerdi, gözlerini açmasýný bekliyorlardý ve açtý gözlerini, siyah pardösülü ve açýk mavi baþ örtüsüyle Zarife kapý eþiðindeydi.
“Rüyada mýsýn abim uyurgezer mi oldun, valla çok korktum abim?”
Daldý içeri Zarife ayakkabýlarýný çýkarýp, derin bir nefes aldý, þen biçimde; “ohhh, ne güzel sýcacýk burasý!” Yusuf, kýzýn mükemmel hissettiren enerjisiyle kendine geldi, bam güm dayak beklerken gelene bak! Yok; bu iþi býrakacaktý, býrakmalýydý, yolun sonu uçurum olmadan.
Yusuf, artýk gözleriyle onu içmiyordu, önüne baktý, divana oturdu, yan tarafýna oturmuþ Zarife’ye baþýný kaldýrýp göz attý, pardösüyü çýkarmýþtý, siyah tayt giymiþti Zarife, odayý inceliyordu düþteymiþ gibi, Yusuf, heyecanlanmýþtý, çok þiddetli biçimde,
Yusuf, ona çay koymak için bardak alýp geldi mutfaktan, sobanýn üstündeki çaya yöneldi, Zarife’ye baktý, genç kýz sesi tamamen kapalý televizyona bakýyordu, Yusuf, onu süzdü,
çayý verdi.
“Þeker nerde?” dedi kýz.
Yusuf’un aklý baþýndan gitmiþti, þekeri unutmuþtu.
Yusuf, televizyonun olduðu masayý iþaret etti, “Masanýn altýndaki gözde. Alayým.”
“Dur, sen zahmet etme” dedi Zarife, ayaða kalktý usulca, salýna salýna ilerledi, orantýsý kusursuz zarif kalça gözlerinin önündeydi, bu çok ama çok seksiydi.
Genç kýz þekeri þiirsel biçimde alýp divana doðru gelirken Yusuf yine onu süzdü, bacaklarý, baldýrlarý, ayaklarý, bacak arasýna, tam vajinanýn olduðu çýkýntýya baktý ve kýzla göz göze geldi. Duru, saf biçimde bakýyordu kýz, bebek gibi.
Kýz Yusuf’un yanýna oturdu þiirsel biçimde.
Tam bu sýrada kapýya biri týklatmaya baþladý, “bu kez geldiler, bu kez iþin bitti, kýzýn evden çýktýðýný biri fark etti ve gizlice onu takip etti, bu kez yaþ tahtaya bastýn yaþlý moruk!” diye düþündü Yusuf, korkuyla kala kaldý divanda.
“Yusuf abi ne oldun, kapýya baksan iyi olacak?”
Yusuf, korla kaktý kapýyý açtý, gelen ev sahibi öðretmen adamýn karýsýydý, o da öðretmendi,
Yusuf kadýný tanýmýyordu, “selam dayý” deyip içeri daldý kadýn, ve oturan Zarife’yi görünce pek sevindi, kucakladý onu, genç kýz biraz ayaða kalkar gibi yaptý, öne eðildi, beyaz giysisi yukarý kaydý, Yusuf da baþýný geriye attý görebilmek için, o an arkadan beyaz iç çamaþýrý göründü genç kýzýn.
Beli göründü. Taytýn kenarýndan görünen beyaz külot! Kozmik beyaz, ilah parýltý aklýný aldý Yusuf’un. Çarpýldý zevkle. Kalbi çarptý benzersiz biri heyecanla.
Konuk kadýn Zarife’yle abla kardeþ gibiydi, onu çok severdi, onlarla ayak üstü sohbet ediyordu, zarife dedi ki: “Yusuf abiye bir tencere yemek yapýp getirdim.”
Kadýn evin iþleriyle ilgili biri þeyler deyip evden ayrýldý. Bu kadýn iftiraya uðramýþtý çalýþtýðý okulda, okulda yuvalanan cemaatçi meslektaþlarý tarafýndan, okulda öðretmen bir arkadaþýyla cinsel iliþkiye giriyorlar diye.
Oysa sadece birbirlerine dostça sarýlmýþlardý.
Yapýlan soruþturma sonucunda ihbarýn asýlsýz olduðu ortaya çýkmýþtý.

Birkaç gün sonraydý.
Yusuf dalgýndý, iþ yorgunuydu, canýndan bezmiþti, yeni yemek yemiþti ve çay içmiþti, televizyonun sesi kapalýydý ve görüntüler akýp gidiyordu ekranda, bayýk bayýk bakýyordu görüntülere, kapý týklatýldý, korkuyla sýçradý yerinden, kim gelmiþ olabileceðini bulamadý.
Gelen Zarife’ydi.
Her zamanki parlak, tatlý yüzüyle yavan ve ruhsuz odaya baharý getirmiþti adeta.
“N’aber ektiyar?” dedi þakayla, canlan bakalým, ben geldim! Yorgun gördüm seni?” O neþe sarýp sarmalamýþtý Yusuf’u, olumsuz ruh hali birden düzelmiþti.
Zarife, ýþýk gibi, doða üstü bir güç gibi parlýyordu. Çantadan iki ufak tencere çýkardý, alçak sesle dedi ki: “Kadýna yalan attým; ama bir gün gecikmeli olarak yemeðin geldi.” Kahkaha attý. Pencerenin perdesini aralayýp kapýyý, dýþarýyý kontrol etti.
Cep telefonunu divana býraktý, çantasý üstüne, “tuvalete gideyim” dedi, Yusuf tuvaleti tarif etti, Zarife, çýktý odadan.
Yusuf divana oturdu, sehpada duran tencerelere baktý, bu yemekleri sonsuza dek saklamak isterdi, antika gibi; ama ne yazýk ki bozulurlardý, Zarife’nin yaptýðý yemekler cennetten gelmiþ gibi özeldi onun için; ruhu, yüreði elleri deðmiþti yemeklere, gün gelir bu iþ bombok sonuçlansa bile tencereleri yemeklerle antika gibi saklamak, onunla paylaþtýðý bu geceyi hatýrlamak için. Ne iyi kýz be, böylesini hiç görmemiþti ve bir ergen kýzla hiç dost olmamýþtý, ergen kýzlar ona göre diþi deðildi.

Yusuf, meraklandý, cep telefonuna bak dedi içindeki ses, fotoðraflar kýsmýna týkladý ve Zarife’nin siyah iç çamaþýrlý bir sürü çýplak fotoðrafýný gördü, hepsi ayakta çekiliydi, bir tanesinde arkadan çekmiþti; þaþkýndý, heyecanlýydý. Bütün fotoðraflara baktý aceleyle, kýza yakalanma korkusuyla, az sonra kýz geldi.
“Sen cep telefonumu karýþtýrdýn?”
“Hayýr.”
Kýz ýsrar etti.
“Evet; özür dilerim.”
“Kýz çok kýzgýným sana!” dedi, ama sesi kýzgýn çýkmýyordu.
Yusuf, fotoðraflarýn fotoðrafýný çekmiþti cep telefonuyla. Artýk cep telefonundaydý muhteþem Zarife,

Bir hafta sonraydý.
Yusuf ona çarþýdan renk renk iç çamaþýrý sutyen külot takýmlarý almýþtý, hediye paketi yapmýþ, paket içine farklý özlü sözler yazmýþtý küçük kaðýtlara.
Birkaç gece sonra Zarife eve uðramýþtý, paketi ona vermiþti, “çýplak fotoðraflarýný kaydettim” demiþti, gizli kaydettiði için vicdan azabý duymuþtu.
“Sil onlarý” demiþti Zarife, bir garipti, Zarife sonra hediye paketini açýnca kýzmýþ,
“Bunlarý aldýðýn yere ver!” demiþti,
“kimden aldýn?”
“Pazarcý bir adamdan” deyince,
Zarife, iyice sinirlenmiþti, tutucu yaný kudurmuþtu. “Bana böyle þeyler lazým deðil ki, derdim baþka; gideceðim buralardan!”
Bu son görüþmeydi ve Zarife onu cep telefonundan engelledi.
Yusuf, buna inanamadý.
Ve Yusuf o fotoðraflara bakýp bakýp duruyordu. Onu görmek için içi yanarak fýrsat arayýp duruyordu; ama kýz buhar olup yok olmuþ gibiydi, sonra onu bir evden çýkarken gördü.
“Peþimi býrak Yusuf abi” dedi kýz, üzgündü.
“Neden?”
“Burayý terk edeceðim; benden fayda yok sana; üzülürsün.”
“Nereye gideceksin?”
“Biriyle evleneceðim?”
“Kim?”
Yalan attýðý belliydi.
“Gideceðim buralardan.”
“Nereye?”
“Almanya.”
“Tanýdýðýn var mý?”
“Yok amk. Buradan kurtulmak için her numarayý yaparým, orospuluk bile.”
“Bu yola giren asla çýkamýyor.”
“Haklýsýn. Sinirle aðzýmdan çýktý, yani çok kararlýyým demek istedim aslýnda. Seni mutlu etmek için bir þeyler yaptým, artýk dur, peþimi býrak. Beni kendinden koru. Bokunu çýkarma! Peþimi býrakacaðýna söz ver?!”
Yusuf, sustu demiri gibi.
Zarife, üç kez daha ýsrarla sordu.
“Söz, peþini býrakacaðým.”
“Sana þimdi çok açýk konuþacaðým; bunlar aramýzda kalacak! Söz mü?”
“Söz.”
“O gece 12’de geldim, 12’ de, sana kaçýp gidelim buralardan dedim, o gece seninle seviþmeye gelmiþtim, asýl amacým buydu, sen anlayamadýn, uyuyup kaldýn, bana ucube ya da fantastik bir yaratýk görmüþ gibi baktýn, alaycý baktýn, üst perdeden baktýn, çok zoruma gitti. Nerdeyse sana patlayacaktým, lan ben seninle seviþmek istiyorum hemen. Kaçýp gitseydik birkaç gün birlikte vakit geçirir, yakýnlaþýrdýk, benim sorumluluðum alýrdýn, yer içer yanýnda giyinip soyunur, seni baþtan çýkarýrdým, etkilerdim. Ama öcü görmüþ gibi baktýn bana, acýyarak baktýn bana, iyi yürekli adamsýn, yeþil gözlerini en baþýndan beri sevdim, seninle dost olmak þerefti benim için, ufak kýzlar cinselliði çok merak eder ve iyi biriyle bunu yaþamak ister, seni tanýdýðýmdan beri bunu istedim, ha; bakireyim, arkadan yapardýn, önden de izin verirdim, ne olacak, bir þey soktum kýzlýk zarý yýrtýldý diye yalan atardým, at gibi güzel adamsýn, üstüne çýksam ata binmiþ gibi hissederdim, sen de benim üstüme çýkardýn, oral seks yapardýk, karþýlýklý mastürbasyon. Hatta 2 hafta ortadan kaybolurduk, sonra dönerdik, piçin biriyle kaçtým, beni dövdü, bana tecavüz etmeye kalktý, beni hapis tutuðu evden çýkýnca Yusuf abiye denk geldim, ondan yardým istedim, çocuk kaçtýðýmý fark edip peþime düþtü, Yusuf abiye býçakla saldýrdý, Yusuf abi býçaðý elinden kaptý ve onu güzelce patakladý, zorla ben getirdi köye derdim, yaþlý moruk seni zevkten delirmiþ gibi mutlu ederdim. Ama sen bana meyletmedin, biraz þeytana uysan ne olurdu, nefsine uysan ne olurdu, eþeðin tekisin!”
“Ya tamam da evli adamým, moruðun tekiyim, deðerlerim var, bu iþ senin sözünü ettiðin gibi çocuk oyuncaðý deðil ki. Sözünü ettiðin þeyler yapsak, açýða çýksa hayatýmý bitirirler, öldürürler beni, olmadý hapse atarlar, hapiste çürürdüm. Senin yaþýn ufak olduðu sana sýkýntý yok.”
Güldü: “Sen de haklýsýn; ama insan deðerleriyle deðil; içgüdüleriyle yaþar, korkaklar bin kere, cesurlar bir kere ölür, her türlü riski göze alacak adamlar büyük iþler becerir hayatta ve hayatta yolun açýk olsun!”
“Senin de” dedi Yusuf.
“Bu iþ bitti; bunun kafana sok Yusuf abi, benden uzak dur!”
“Peki.”

Yusuf, köyden ayrýldý üzüntüyle alev alev. Köy yolundan ilerliyordu aþaðý, gidecek araç gözlüyordu ara ara, durumu çok acýnasý geldi gözüne, aniden deli gibi güldü, þöyle düþündü: “Yaþlý moruðun kýz kaçýrma giriþimi bitti mi? Hayýýýýr. Çok güzel geliþmeler oldu, iliþkimiz ilerledi.”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þeftali Bahçesinde
Teneke Surat
Ýlk Aþk
Üç Kýzýn Yalnýzlýðý Yaz Gecesinde
Ýyi Kýzlar Severken
Parti
Yýl 3050 Türkiye
Kimseyle Vuruþmayýn
Küçük Þeyler
Ýki Yalnýz

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Atlar ve Ýnsanlar (Aþýklar Ýçin)
Dað Köyünde Kýz Kardeþler (Burma Kadayýf)
Genç Kýzlarýn Ýç Dünyasý ve Dýþardakiler
Ýstanbul Sözleþmesi
Zor Durumlarda Karakterini Koru
Saplantýlý Aþk ve Yapayalnýz Günler
Daðýýn Atmosferine Kapýlan Kýzlar
Tramvay Eleþtirisi: En Azýndan Bir Sýðýr Bilinci
Kara Þimsek ve Kardeþleri
Bir Kýzla Bir Erkeðin Dostluðu

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Göðsümde Ateþ Böceði Gibi Parlayacak [Þiir]
Kapý Açan, Cebrail [Þiir]
En Güçlü Yerin [Þiir]
Hayraný Olduðum Tek Þey [Þiir]
Rüya Tarlasýnda Bitmiþ Bir Kýz Gördüm [Þiir]
Þimdi Yak Bir Sigara [Þiir]
Bir Kedi Bir Fikir Meme [Þiir]
Sahil Olduklarýný Hatýrla [Þiir]
Remzi [Þiir]
Seni Mutlu Edeceðim [Þiir]


Ýsa Kantarcý kimdir?

yazar

Etkilendiði Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.