|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
9 Aralık 2003
Bol Sohbetli Krem Karamel Tarifi
Kâmuran Esen
Deneyin..........Memnun kalacaksınız... |
|
Şimdi öğünmek gibi olacak ama, krem karameli çok güzel yapıyormuşum.Her yiyen öyle diyor. Aslında pek öğünmek sayılmaz, çünkü tarif bana ait değil.Ben de bir arkadaştan aldım.Sizin anlayacağınız “ At elin, eğer emanet; işte arada bizim de dah dah’ımız var.”
Bazılarının yaptığı ağır oluyormuş ama benimki çok hafifmiş.Yerken ağızda, şöyle hafif yanıkça bir şeker kokusu duyuluyormuş. O yanık şeker kokusu, insanın damağında çok hoş bir tat bırakıyormuş. Kıvamı da tam yerindeymiş, ne çok yumuşakmış ne katıymış. Yutarken lokum gibi kayıyormuş.Rengi de, bazılarınınki gibi mat değil, parlakmış.Görüntüsü insana “Gel beni ye.” diyormuş.Neden mışlı – muşlu konuşuyorum, biliyor musunuz? Çünkü, yaptığım bu tatlıdan hiç yemedim de ondan. Yani ben “Güzel olmuş.” diyenlerin yalancısıyım.Tatlıyla hiç aram iyi değil.Yaptığım tatlıların tadına zar zor bakarım.Hiç tatlı yemediğim için; kendi yaptığım tatlıları, başkalarının yaptığı tatlılarla kıyaslamak gibi bir şansım yok.Bugüne kadar hiç krem karamel yemedim örneğin.O nedenle zoraki tadına baktığım benim krem karamelimin; başkalarının yaptıklarından gerçekten mi çok güzel olduğunu bilemiyorum...Yiyenler “Çok güzel.” diyorlar, tarifini istiyorlar.Hadi bunların birkaçı yanılıyor diyelim, hepsi mi yanılıyor? Demek ki ben gerçekten güzel yapıyorum bu tatlıyı.
Şimdi size bu tatlının tarifini vereceğim.Yalnız , satır aralarında tarif dışında ifadeler bulabilirsiniz.İsterseniz ben tarif harici cümleleri parantez içine alayım; siz de eğer yalnızca tarifle ilgileniyorsanız, parantez içindekileri bölümleri okumazsınız.
Neden mi sadece krem karamelin tarifini yazıp geçmiyorum da, araya bir şeyler sokuşturuyorum? Bu okuyacağınız yazı, yemek kitabından bir sayfa değil de ondan.Diyelim siz bu tatlıyı yapıyorsunuz ve yanınızda bir arkadaşınız var.Bir yandan tatlıyı yaparken, bir yandan da arkadaşınızla konuşmaz mısınız? Konuşursunuz. ” İşte şu kadar şunu, bu kadar bunu katacağım; şundan sonra şöyle, bundan sonra böyle yapacağım.” diye düşünürken ve yaparken; bir yandan da arkadaşınızla sohbet etmez misiniz? Edersiniz.İşte ben de böyle yapacağım.Yani hem krem karamelin tarifini öğreneceğiz, hem sohbet edeceğiz. Hal böyle olunca, ” Eli işte, gözü oynaşta.” demeyin sakın.İş muhabbet olsun. Haydi başlayalım bakalım:
MALZEMELER:
2 kg süt
7 silme yemek kaşığı mısır nişastası
1 su bardağı toz şeker
1 su bardağı toz şeker( ağdası için)
1 kibrit kutusu büyüklüğünde margarin
1 yumurta
YAPILIŞI: Elinize orta büyüklükte bir tencere alın.
( Tencere dedim de aklıma geldi:Bekâr bir erkek, arkadaşına dert yanıyormuş.
- “Yemek yapmayı bilmiyorum.O nedenle bir yemek kitabı aldım.Ama kitaptaki hiçbir tarifi yapamıyorum.”
Sormuş arkadaşı:
- “ Neden? ”
Yanıtlamış bizimki:
- “Çünkü , bu kitaptaki her yemeğin tarifi, - Önce elinize temiz bir kap alın.- diye başlıyor.” demiş. )
Sütten bir su bardağı kadar ayırın.Kalan sütü ateşe koyun.İçine bir su bardağı kadar şekeri, margarini koyun.Süt ısınırken, kenara ayırdığınız süte bir yumurtayı, nişastayı koyun ve çırpıcı ile iyice çırpın.Ocaktaki süt kaynamaya başlamadan, çırptığınız malzemeyi ilâve edin.Karıştıra karıştıra pişirin.Kaynamaya başlayınca, ateşten alın.
( Karıştırmaktan söz edince aklıma geldi:Bilirsiniz, tencerede bir şey karıştırırken, ister istemez insanın kalçaları da oynar.Hele un elerken, daha fazla oynar.Eski zamanlarda adamın biri, karısını un elerken görmüş.Bir bakmış, kadının kalçaları çalkalanıp duruyor.Hani şu kıvırta kıvırta yürüyen kadınlar gibi.Adam çok sinirlenmiş.Ve karısını boşamış( Masal bu ya.)
Sonra yeniden evlenmiş.Yeni karısını un elerken görünce, adamın tepesi atmış.Çünkü bu kadının kalçaları, ilk karısınınkinden daha çok çalkalanıyormuş. -“Bu ne hal! Ne diye sallıyorsun kalçalarını?” deyince, sinirlenme sırası kadına gelmiş. -“Gel!” demiş kocasına.....Onu, un çuvalının başına oturtmuş, eline de eleği vermiş. -“Haydi sen ele bakalım, sakın ha kalçalarını oynatma!” Adam başlamış un elemeye.Bakmış ki kendi kalçaları karısınınkinden çok daha fazla çalkalanıyor.Bilmem kaç devirli motor gibi hem de.
Adam kalkmış un çuvalının başından.Aklı başına gelmiş ama, kaç para eder! İlk karısını boşu boşuna boşadığına, onun kıymetini bilemediğine pişman olmuş...Allah herkesi kıymet bilenlerle karşılaştırsın. İyi, güzel , değerli olanın kıymetini bilmek için; birazcık akıl fikir gerek. Ne güzel söylemiş atalarımız: ” Bir dirhem gümüşün üstünde oturmak için, kantar gibi g.t gerek .” )
Pişirdiğiniz muhallebiyi orta boy kâselere koyun.
( Orta boy kâse deyince aklıma geldi: Mudurnu’da, otel olarak kullanılan tarihi bir konak var.Oraya yemeğe gideriz bazen.Servisler bir gelir , tabaklar dağ gibi örüklü.Hiçbir gün tabağımı bitiremedim.Yemekler çok güzel ama, çok fazla, yenmiyor. Tabak yarıya gelmeden doyuyor insan.” Açlıkla tokluğun arası, yarım yufkadır.” demişler.
Kaç kez uyardım.” Neden bu kadar çok koyuyorsunuz? Ziyan olmasın diye bitirmeye çalışıyorum, sonra rahatsız oluyorum.Severek, beğenerek yediğim yemeklerinizden midem bulanıyor.Oysa az koysanız, tadı damağımda kalacak.Tam doymadığım için, yemekleriniz olduğundan daha güzel gelecek.”.......Ama dinlemezler.O nedenle o konakta yediğim yemekler bana güzel gelmiyor.
İşte onun için siz de tatlıları küçük veya orta boy kâselere koyun.Tadı, yiyenlerin damaklarında kalsın.O konaktakiler gibi konuklara çatlayacak kadar tatlı yedirmeyin.Az olsun öz olsun.)
Daha sonra bir su bardağı toz şekeri, küçük ama derince bir tencereye koyun.Tahta bir kaşıkla, çok kısık ateşte kavurun.Sürekli karıştırın.Şeker kavrulurken önce topak topak olacak, sonra eriyecektir.
( Bu kavurma işi sıkıcıdır biraz.Kısık ateşte kavurduğumuz için onbeş dakika kadar sürer bu işlem.Harlı ateşte yapmayın sakın; sabır gösterip, çok kısık ateşte onbeş dakika kadar kavurun. Güzel krem karemel yapmak öyle kolay değil.Atalarımız, “ Don ıslanmayınca balık tutulmaz. “ demişler.)
Erimiş şekerin rengi çok koyu kahverengi bir hal alıncaya kadar karıştırarak kavurmaya devam edin.Ağdadan hafif bir duman çıkmaya başlayınca, ateşten alın.
Bu ağdayı, kâselerdeki muhallebilerin üzerine paylaştırın.Oda sıcaklığında birkaç saat tutun.Kâselerin üzerine koyduğunuzda sertleşen ağda, birkaç saat sonra eriyecektir.Tamamen erdikten sonra tatlıları buzdolabına kaldırın.
( Hiç unutmam; bu tatlıyı ilk yaptığımda başıma neler geldi: Şimdi, arkadaşımdan tatlının tarifini aldım.Tarif önümde, malzemeler önümde.Başladım yapmaya.Tarifin hiç dışına çıkmıyorum.İstiyorum ki, arkadaşımınki kadar güzel olsun.Sıra geldi ağdayı, pişen muhallebinin üstüne koymaya.Ağdayı döker dökmez, taş kesildi. Muhallebinin üstündeki ağdaya kaşıkla şöyle bir vurdum, “tak tak” diye ses çıkarıyor.Oysa benim yemediğim ama arkadaşlar yerken gördüğüm tatlının ağdası, koyu çay renginde ve kıvamındaydı.”Acaba sonra erir mi?” diye düşündüm ama ihtimal vermedim.Sertleşen ağda, kâsenin altında değil , üstünde.Erimesi olanaksız.
Bir şeyi yapamayınca da öyle sinirlenirim ki.Demek ki bir şeyi yanlış yaptım.Yaptığım tatlıların beş- altı tanesini söylene söylene çöp kutusuna boşalttım.Sonra aklım başıma geldi.Arkadaşa telefon edip bir sorayım dedim.” Benim krem karamel olmadı, ağda taş kesildi.” dedim.Kendisi bana; “Tamam tamam, işte öyle olacak, birkaç saat sonra erir.” demesin mi! Be kadın, bunu zamanında niye söylemedin? Böylece iki kilo sütten, ancak birkaç kâse tatlı yapabildim...Sakın siz de aynı hataya düşmeyin.Ayrıca, birisine bu tatlının tarifini verirken de, ağdanın önce taş kesileceğini, sonra yumuşayacağını söyleyin.Söyleyin ki, hiç kimse benim gibi çöpe atmasın güzelim tatlıları.)
Servis yapacağınız zaman, kâsenin üstüne küçük bir tabak kapatın.Çok dikkatli bir şekilde kâseyi ters çevirerek, krem karameli tabağa aktarın ve servis yapın...Afiyet olsun.
( Hani kâsenin üzerine küçük bir tabak koyup, tatlıyı ters çevirmekten söz ettim ya, bakın aklıma ne geldi:Benim bir öğretmen arkadaşım var, o anlatmıştı.Bir gün,( bekâr olduğu yıllarda) canı hamsi istemiş.Ama nasıl yapacak?Sözünü ettiğim kişinin erkek olduğunu söylersem, işinin epey zor olduğunu anlarsınız.Balıkları temizlemiş.Tavaya bir güzel sıralamış.Balıkların bir tarafı kızarınca, tek tek çevirmeye üşenmiş.Sonra annesinin balık kızartışını hatırlamış.Annesi, balıkları sık sık tavaya sıralıyor, altları kızarınca, balıkları tek tek çevirmiyormuş.Tavayı el maharetiyle havada şöyle bir sallayıp, boşlukta ters yüz olan balıkların tavaya hop diye hem de düzgün bir şekilde inmesini sağlıyormuş.Annesi gibi yapmak istemiş.Tavayı havaya kaldırıp boşlukta hoplatmış.Ama fazla hoplatmış olmalı ki, havada ters yüz olan balıklar büyük bir hızla, bizim arkadaşın tepesinden arkaya düşmüş.Geriye dönüp bir baktıysa, balıkların her biri bir başka bir yerde.Sonra bu balıkları tek tek toplamış yerden ve tavaya sıralamış, kızartmış.Balıkların hepsi zaten bir tavalık olduğu, canı da çok balık çektiği için, yere düşen balıkları afiyetle yemiş.
Siz de kâseleri tabağa ters yüz ederken dikkatli olun.Eriyen ağdanın yerlere, üstünüze başınıza dökülmemesi için özen gösterin.)
( Bir şey daha geldi aklıma: Geçenlerde tatlımı yiyip çok beğenen bir bayan ne dese beğenirsiniz? “Kâmuran Hanım! Bu tatlının üstüne tavuk göğsü konsa, daha güzel olmaz mı?”....Konur da, sanırım fazla kaloriden ölür insan.İçimden “ İstersen dondurma da konur, kaymak da konur, hatta baklava bile.” dedim.
Siz siz olun krem karameli, yukarıdaki tarife göre yapın.Afiyetle yerken de kulaklarımı çınlatın, oldu mu?
:: yine agzımızın suları aktı |
Gönderen: ayşe / istanbul
|
14 Aralık 2003 |
|
| Biliyormusunuz ,sizin şu tariflerinize bayılıyorum sütlaçınızıda çok begenmiştim ,tarifini demek istedim :)))))) inşallah birgünde yeme şansına erişiriz ,herzamanki gibi yüreginize ve elinize saglık:)) |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum.
Yayımlanmış Kitaplarım:
-Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . .
-Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . .
-K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . .
-Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 )
-Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor
Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.
|
|
|