..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Barışı bulacağız. Melekleri duyacağız, göğün elmaslarla parladığını göreceğiz. -Çehov
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İstanbul > Ömür İsfendiyaroğlu




6 Ekim 2005
İstanbul Calling, İstanbul Embracing  
Ömür İsfendiyaroğlu
Bienal, festival, sergiler, filmler,konserler, mekanlar, sararmaya başlayan doğa tüm bunları yaşayıp paylaşmak bile insanı mutlu etmeye yetiyor. İşte Ekim’in ve sonbaharın tadını çıkarmak için birkaç tavsiye...


:BHGG:



İSTANBUL CALLING, İSTANBUL EMBRACING

İnsan davranışlarını kategorize edebildiğim şu günlerde karşımdaki insanlara karşı daha bir temkinli yaklaşıyorum. Belki de insanlarda benim ilişki odaklı canayakın ve dışadönük biri olduğumu hesaba katarak bana yaklaşıyorlar artık kimbilir. Zaten mevsimde herşeye temkinli yaklaşma ve biriktirme mevsimi. Malum sonbaharın tam ortasındayız. Yapraklar kurumuş, ahenkli bir dönüş içerisinde gökyüzünden caddelere doğru yol alırken, yazlıkçılarda çoktan şehre dönmüş.

Trafik keşmekeş, altyapı çalışmaları insanı canından bezdiriyor, grip salgını kapıda, işler bir türlü bitmek bilmiyor, Eylül ayı - okul ayı anne ve babaların iki yakalarını bir araya getirmelerine engel. Peki herşey bu kadar mı olumsuz sonbaharda...

Elbette değil. Ekim, sonbaharın orta yeri. Rüzgarlar henüz o kadar da sertleşmemiş. Güneş tatlı tatlı bedenlerimizi ısıtıyor. Birde İstanbul gibi tüm renklerin olduğu bir şehirde yaşamanın artılarıda var elbet...

Bienal, festival, sergiler, filmler,konserler, mekanlar, sararmaya başlayan doğa tüm bunları yaşayıp paylaşmak bile insanı mutlu etmeye yetiyor. İşte Ekim’in ve sonbaharın tadını çıkarmak için birkaç tavsiye...


5 Ekim 2005

Akbank 15. Caz Festivali, bu yıl da dünyaca ünlü bir çok müzisyenden eşsiz performanslar içeriyor. Caz müziğinin devleri Patricia Barber, Dave Holland Quintet, Tord Gustavsen Trio, Abdullah İbrahim Festival konukları arasında.

5-15 Ekim tarihleri arasında İstanbul’a 15. kez caz mevsimini taşıyacak olan Akbank Caz Festivali’nde, caz tutkunlarını yine dopdolu bir program bekliyor. Caz müziğinin devleri Patricia Barber, Dave Holland Quintet, Tord Gustavsen Trio, Abdullah İbrahim, Spanish Harlem Orkestra gibi dünyanın en önemli müzisyenlerini İstanbullular’la buluşturacak olan Festival, ünlü caz grupları ve müzisyenlerini birbiri ardına izlemek isteyen caz tutkunları için bulunmaz fırsat yaratıyor. Festival, Aya İrini’deki Patricia Barber Quartet’in -yalnızca davetlilere verdiği- muhteşem konserle başladı. 21. yüzyıl caz müziğine yön veren en yaratıcı isimlerden biri olarak kabul edilen Patricia Barber’a, gitarda Neal Alger, basta Michael Arnopol ve davulda Eric Montzka eşlik etti. Olağanüstü tekniğiyle, piyanosuyla adeta sevişen Barber, etkileyici sesiyle de müzikseverleri büyüledi

10 Ekim 2005
İstanbul Saksofon Kuartet

Borusan Kültür ve Sanat Merkezi etkinlikleri çerçevesinde 10 Ekim Salı günü İtalyan Kültür Merkezi’nde bir konser veriyor. Saat 19.00’da başlayacak konsere giriş ücretsiz.

Alto ve bariton saksofonda Ergüven Başaran, tenor saksofonda Güney Erken, tenor, alto, bariton ve soprano saksofonda Aykut Demirel, alto saksofonda Turgut Aktaş’tan kurulu İstanbul saksofon Kuartet’e, bu konserde gitarda Cem Tuncer eşlik ediyor.


30 Eylül – 6 Ekim Emek Sineması


• Vaat Edilen Cennet / Paradise Now / Yön: Hany Abu-Assad / Fransa-Almanya-Hollanda-İsrail
• Kiss, Kiss, Bang, Bang / Yön: Shane Black / ABD
• Milyonlar / Millions / Yön: Danny Boyle / İngiltere-ABD
• Gizli Saklı / Caché / Hidden / Yön: Michael Haneke / Fransa-Avusturya-Almanya-İtalya
• Yay / Hwal / The Bow / Yön: Kim Ki-duk / Kore-Japonya
• Manderlay / Yön: Lars von Trier / Danimarka-İsveç-Hollanda
• Sevgili Wendy / Dear Wendy / Yön: Thomas Vinterberg / Danimarka-Fransa-Almanya-İngiltere

DİĞER FİLMLER
• Sil Baştan / Clean / Yön: Olivier Assayas / Kanada-Fransa-İngiltere
• Ve Sonsuza Dek Mutlu Yaşadılar / Ils se marièrent et eurent beaucoup d'enfants / Happily Ever After / Yön: Yvan Attal / Fransa
• Kalbim Bir An Durdu / De battre mon coeur s'est arrêté / The Beat That My Heart Skipped Yön: Jacques Audiard / Fransa
• Kalküta’nın Çocukları / Born Into Brothels: Calcutta's Red Light Kids / Yön: Zana Briski & Ross Kauffman / Hindistan-ABD

• Factotum / Yön: Bent Hamer / ABD-Norveç
• Tutunamayanlar / Dark Horse / Voksne Mennesker / Yön: Dagur Kári / Danimarka-İzlanda
• Şaşkın Köpekler / Sag-haye velgard / Stray Dogs / Yön: Marzieh Meshkini / İran-Fransa
• Bir Şans Daha / Va, vis et deviens / Live and Become / Yön: Radu Mihaileanu / Fransa-Brezilya-İsrail-İtalya
• Serseri Bulut / Tian bian yi duo yun / The Wayward Cloud / Yön: Tsai Ming-Liang / Çin-Fransa-Tayvan
• Gel Arkadaş Kalalım / Je préfère qu’on reste amis / Just Friends / Yön: Éric Toledano & Olivier Nakache / Fransa
• Tepetaklak / Somersault / Yön: Cate Shortland / Avustralya
• Julia Olmak / Being Julia / Yön: István Szabó / Kanada-ABD-Macaristan-İngiltere



2004 İstanbul Film Festivali’nde gösterilen Salmer fra kjøkkenet / Mutfak Hikâyeleri’ nin yönetmeni Bent Hamer ve birçok Jim Jarmusch filminin yapımcılığını üstlenen senaryo yazarı Jim Stark’tan eğlenceli, dokunaklı ve şiirsel bir film. Kült yazar Charles Bukowski’nin 1975 yılında yazdığı aynı adlı romandan uyarlanan ve 2005 Cannes Film Festivali’nin “Yönetmenlerin On Beş Günü” bölümünde gösterilen Factotum, “Amerikan rüyası”nın her parçasını reddederek de olsa hayatı dibine kadar yaşamaya kararlı bir adamın öyküsü.

Henry “Hank” Chinaski, fabrikalarda, depolarda çalışarak hayatını sürdürmeye çalışır.
Tek derdi, hayatta en sevdiği şeyleri yapmaktır; yani içmek, at yarışı oynamak, kendisi gibi amaçsız kadınlarla yatıp kalkmak ve en önemlisi, kimsenin yayınlamak istemediği kısa öyküler yazmak. Tipik bir günü, öğlenleri bira, geceleri viski ve sabahları kusmadan ibarettir. Hiçbir işte tutunamaz, dökük, pespaye evlerde kalır, bir barda tanıştığı Jan’e takılır, ondan ayrılır, birkaç anlamsız iş macerasından sonra bu kez Laura ile tanışır, ama bu da sürmez. Çizgisel ve düz bir anlatımdan ziyade kısa anekdotlardan oluşan Factotum, hayatının bir şiir gibi olması için her şeyini tehlikeye atmaktan çekinmeyen bir yazarın karamsarca komik, arada sırada melankolik öyküsüdür. Belki de bu adamı en iyi anlatan, yine Bukowski’nin kendi sözleri: “Bazıları asla delirip kendini kaybetmez. Kimbilir bu insanların ne korkunç hayatları vardır!”

Film Ekimine izlediğim Factotum özellikle Bukowski severlerin ilgisini çekecek nitelikte bir film.


Çekim Merkezi / İstanbul Modern (17 Eylül 2005 – 8 Ocak 2006)

İstanbul Modern, ilk uluslararası etkinliğini İspanyol küratör Rosa Martínez’in düzenlediği ve Türk Ekonomi Bankası’nın ana sponsorluğunu üstlendiği “Çekim Merkezi” başlıklı sergiyle gerçekleştiriyor.
Yurtdışından 13, Türkiye’den 3 sanatçının yapıtlarını bir araya getiren “Çekim Merkezi” günümüz sanatının ünlü isimleri Janine Antoni, Pilar Albarracín, Ghada Amer, Monica Bonvicini, Louise Bourgeois, Christian Boltanski, Anish Kapoor, Rem Koolhaas, Jeff Koons, Juan Muñoz, Santiago Sierra, Richard Wentworth, Maaria Wirkkala ile Türkiye’den Haluk Akakçe, Gülsün Karamustafa ve Kemal Önsoy’un yapıtlarını sanatseverlerle buluşturan sergi
18 Eylül 2005 – 8 Ocak 2006 tarihleri arasında Müze zemin katı salonlarında ve Heykel Bahçesi’nde yer alıyor.      

Serginin gerçekleşmesine katkıda bulunan şirket ve kurumlar arasında Petrol Ofisi, British Council , Frame - Finish Fund for Art Exchange ve Bautek İnşaat da bulunuyor.
Farklı anlam düzlemlerini ve çoğul estetik perspektifleri birbirleriyle bağlantılandıran “Çekim Merkezi” başlıklı sergi, geçtiğimiz yılların estetik üretimindeki kimi önemli anları gündeme getiriyor ve uluslararası üne sahip sanatçıları buluşturuyor.

Böylece İstanbul, 9.Uluslararası İstanbul Bienali ve birbirini tamamlayan başka kültürel etkinliklerle aynı zamana denk gelen “Çekim Merkezi” ile birlikte gerçek bir uluslararası ağırlık merkezi haline geliyor.

“Çekim Merkezi” adı, birden çok anlamı içeriyor. Bu kavram, hem yeni kavramsal ve estetik dünyalar kurmak amacıyla, kararlılık ve belirsizlik arasında sürekli olarak devam eden oyunu hem de çağdaş sanattaki eğilim çokluğunu, kültürel açıdan önem taşıyan yeni coğrafi merkezlerin ortaya çıkışını ifade ediyor. Bu anlamda, sanatçının bireysel denge arayışı ile çağdaş sanatın merkez ve çevre arasında bir denge kurma isteğini biraraya getiriyor.

“Çekim Merkezi” sergisi aynı zamanda İstanbul Modern’in içinde bulunduğu jeopolitik alana ve yeni uluslararası müzelerin çekim merkezi olma durumuna da gönderme yapıyor. İstanbul Modern’in baş küratörü Rosa Martínez, “Çekim Merkezi”nde sergilenen yapıtların, sergiyi sanatçılarla toplum arasında simgesel bir alışveriş alanına dönüştürmek için, anlamın yoğunlaştırıldığı merkezler olarak sunulduğunu belirtiyor. Müzelerin en temel görevinin “Eleştirel ve duyarlı bireyler yaratmak ve yeni estetik/siyasal diyaloglara destek olmak” olduğunu vurgulayan Martínez, “Estetik deneyim, göstergelerin otomatik olarak okunmasının sekteye uğraması anlamını taşıyor, çünkü temsili uzamı yansıtıp yok ederek yeni bakışlar, yeni yansımalar öneriyor” diyor. Paul Valéry’nin “şiirsel yaratımın bir umut yaratımı olduğunu” belirttiğine değinen Rosa Martínez, toplumsal değişim için duyulan siyasal umudun da bu istence dahil edilebileceğini söylüyor:

“Bugün arzuya dayanan yeni ilişkileri cesaretlendirmek, içinde yaşadığımız dünyayı iyileştirmemize yardımcı olacak insanlar, nesneler ve sistemler kurmak gerekiyor. Bu serginin, kendi sınırları içinde beklenti, haz ve düşünce üretmeye katkıda bulunacağını umuyoruz. “ “Çekim Merkezi”nde sanatçılar, fiziksel, psikolojik, kültürel ya da siyasal alanda denge konusu üstüne birbirine alttan alta bağlı yapıtlar sunuyor

Pazartesi kapalı.
Salı-Pazar: 10:00 - 18:00
Her Perşembe 10:00 - 20:00 (10:00-14:00 arası ücretsiz)

Meclis-i Mebusan Cad. Liman İşletmeleri
Sahası Antrepo No:4 Karaköy - İSTANBUL
Tel : 0 212 334 73 00
Faks : 0 212 243 43 19

Tiyatro / Çayhane

İstanbul Devlet Tiyatrolarında birçok güzel oyunun yanında Çayhane’de izlenmesi gereken oyunlardan...
Top of Form
Yazan: Vern Sneider
Uyarlama: John Patric
Türkçesi: Ayşe Sarıalp
Reji: Şakir Gürzumar
Dekor: Ali Cem Köroğlu
Kostüm: Gülhan Kırçova
Işık: Önder Arık
Dans Düzeni: Nil Berkan
Reji Asistanları: Mutlu Güney, Fikret Urucu, Elif Erdal, Ezgi Coşkun, Ünal Bostancı
Oyuncular:
Bülent Emin Yarar
Hakkı Ergök
Ali Düşenkalkar
Atilla Şendil
Gılman K. Peremeci
İşdar Gökseven
Fikret Urucu
Seval Gökçe
Tunç Günbay
Metin Beyen
Orhan Tetikcan
Ayumi Takano
Rezzak Aklar


Okinawa adası... Tarih boyunca önce Çinlilerin, sonra Japonların ve en sonunda Amerikalıların işgal ettiği bir garip ülke... Günümüzdeki şöhretini işte bu en son işgale borçlu.. 1945 yılı Nisanında 200 bin kayıpla sonuçlanan ve II. Dünya Savaşı’nın en kanlı çarpışmaları olarak bilinen Amerikan işgaline...
Filme de alınan Çayhane romanının yazarı, o işgal ordusunun subaylarından Vern Sneider... Yine aynı ordunun subaylarından John Patric bu ünlü romanı oyunlaştırdı ve işgale bizzat tanıklık etmiş iki kalemin yarattığı bu olağanüstü eser ortaya çıktı.
Amerika’nın işgal mantığı ve bu mantığın “öngörülemeyen” sonuçları üzerine muhteşem bir komedi izleyeceksiniz...
Oyun iki bölümdür.
2005 Afife Tiyatro Ödülleri
Yılın En Başarılı Prodüksiyonu
Yılın En Başarılı Yönetmeni (Şakir Gürzumar)
Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu (Bülent Emin Yarar)
Yılın En Başarılı Sahne Tasarımcısı( Ali Cem Köroğlu)
Yılın En Başarılı Işık Tasarımcısı (Önder Arık)
5. Lions Tiyatro Ödülleri (2005)
En Başarılı Komedi Erkek Oyuncu (Bülent Emin Yarar)
En Başarılı Sahne Tasarımı
En Başarılı Kostüm Tasarımı

AKM Büyük Salon


Boş Zaman - Hakan Bıçakçı

Ekim ayında severek okuyacağınızı düşündüğüm bir kitapta Hakan Bıçakçı’nın “Boş Zaman” adlı Oğlak Yayınlarının edebiyat dizisinden çıkan son kitabı.

Çığlık çığlığa bağıran bir karga sesiyle uyandım. Gözlerimi açtığımda kendim hakkında hiçbirşey bilmiyordum.

Geçmişimi hatırlamadığım için de kim olduğumu yalnızca başkalarının anlattıklarından bilmeye mahkumdum. Nasıl biri olduğum konusundaki fikrim başkalarının sözleriyle oluşuyordu. Ne dense inanacaktım, her söyleneni zihnimdeki kısır listeyi genişletmek için hiç zaman kaybetmeden kullanacaktım. "Sen yirmi yedi yaşındayken, altı yaşındaki bir oğlan çocuğuna tecavüz etmiştim" dense örneğin, kendimi bu acı veri ışığında

yeniden değerlendirecektim. Aynadaki yüzüm sürekli değişecek. Her yeni cümle yeni bir bilgi, yeni bir yüz.....

Orange Juice – Kerem Görsev

Kerem Görsev 10.albümü Orange Juice'ı MİAM stüdyolarında kaydetti. Volkan Hürsever kontrabas, Cengiz Baysal davul... 8 parçadan oluşan albümün kayıtlarını 6 saatte bitirdiler. Albümün recording ve mixingini Reubern de Lautour ve masteringini de Pieter Snapper yaptı. Kapanıştaki jam – session tadındaki “Unagi” yılan balığı adlı beste sushi bağımlılarına ithaf edilmiş.


Bu ve bunun dışında onlarca konser, gösteri, oyun, film, kitap, albüm ve etkinlik; kentte yaşadığımız tüm olumsuzlukları bir miktar azaltmayı başarabilecek mi bilmem ama kısacası İstanbul bizi çağırıyor ve kucaklıyor.

Hepinize mutlu bir ay dileğiyle...


Ömür İsfendiyaroğlu
05.10.2005




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İstanbul kümesinde bulunan diğer yazıları...
Beyoğlu'nda Gezersin...
İstanbul Beni Gerçekten Seviyor mu?
Raylı Sitemler

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hayatımda İlk Kez Bir Kadın İçin Heyecanlanıyorum
Hayata Dokunmak
Nilüfer'e, Nilüferime...
Nişa Oyunu
Meleklerin Gözyaşı
Yaşam Mucizedir
Bir Rüya
Şimdi
Yıldızlar
Düşümün Öte Yanı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bulmaca [Öykü]
Pulkanatlı Öykü [Öykü]
İçinden bir isim tut [Öykü]
O Pity Pity Karamela Sepeti [Öykü]
Servi [Öykü]
Buluşma [Öykü]
Seni Seviyorum... [Öykü]
Maskeli [Öykü]
Sinek [Öykü]
Düşmek [Öykü]


Ömür İsfendiyaroğlu kimdir?

Kişiliğimin tam anlamıyla gitmek istediği yoldan gitmek ve bunu yaparken de başkalarının bam tellerine dokunabilme isteği çoğu zaman hissettiğim. Yaşamımın hiçbir evresinde yazı olmadan yaşayabileceğimi düşünmüyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her kitaptan, her satırdan, her cümleden kısacası; yaşamın sözcüklerinden etkilenirim


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömür İsfendiyaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.