Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Derya yakışıklı, boy pos var ama – ne desem bilmem ki - sanki boşa kürek çeken biriymiş. O kadar beceriksiz o kadar beceriksizmiş ki, anlatılır gibi değil. Adamın işi gücü muhalefetmiş. Evde de öyle. Ne desem karşı çıkıyor. Hemen hemen herkesin, herşeyin karşısında. İliklerine kadar işlemiş muhalefet duygusu. Örneğin, “ beyaz peynir ” diyorum, “ Aslında beyaz değil o. Hem sen bilmiyor musun, beyaz aslında yedi renkten oluşur.” diyor. O nedenle beyaz peynir dedirtmiyor. Sosyal demokrat bir anlayışa sahip olan insan , yedi rengi içeren beyaz’ a haksızlık etmezmiş. Ee, o zaman peynir ne renk diyorum; “ Eee…hım…kem küm…” deyip kalıyor. Aslında çok konuşuyor da, hiçbir şey anlatmıyor. “ Siyah zeytin ” diyorum, ona da karşı çıkıyor. “ Kara zeytin ” demeliymişim. Siyahla karanın arasında dünya kadar fark varmış. Öyle diyor Derya. Türkiye’yi karanlığa boğmak isteyenleri sembolize ediyormuş siyah zeytin. İşte bu sebeple “ kara zeytin” demeliymişim. Bu ifade, kamuoyunda zamanla yankı uyandıracakmış. Sosyal demokrasiye gönül verenler, kara zeytinden yola çıkarak karanlığın üstüne güneş gibi doğacaklarmış. Şu hayale, saçmalığa bir bakar mısınız ? Rüya işte, mantık aranır mı ? Her gece yalnızmışım rüyamda. Derya o toplantıdan bu toplantıya gidiyormuş. Her seferinde ben, evde unutulmuş cep telefonu gibi yalnızmışım. Beni de götür gittiğin yere diyorum olmaz diyor. Ben sepet miymişim, çanta mıymışım da onun her gittiği yere gidecekmişim. Çok merak ediyorum, acaba o toplantılarda ne yapıyorlar, ne konuşuyorlar diye. Neler yaptınız toplantıda diye sorduğumda, anlatıyor bana: “ Hani şu ikide bir bana karşı gelen Beyazpapayta var ya, onu attık grubumuzdan.” diyor. Artık onu hiç merak etmemeliymişim. Gruptaki herkes, Beyazpapatya' nın kovulmasından ders almışlarmış, benim Derya’ma artık kimse karşı gelemezmiş. Hem, gruptaki insan sayısı azaldıkça, onlarla baş etmek daha kolay oluyormuş. “ Toplantı salonunun kapısını kilitlemek zorunda kalıyoruz, kapıyı açık bulan içeri giriyor.” diyor. Toplantılarda, kafa kafaya verip çok çalışıyorlarmış. Bu nasıl çalışmak, anlamadım. Çalışıyorlar çalışıyorlar, ortada bir şey yok. Her biri bal yapmaz arı sanki bunların. Acele etmemeliymişim, yaklaşık on beş – yirmi yıl sonra meyvesini alacaklarmış çalışmalarının. Bu zaman içinde, gruptaki dili uzunların birkaçını daha grup dışına atınca, işi çok kolaylaşacakmış Derya’ nın. O zaman sen neredeyse 100 yaşına geleceksin dediğimde, olsun, ölünceye kadar ben o gurubun başında olacağım diyor. Derya’ nın ceketi bile yetermiş gruptakilere. Ama dün gece çok üzgündü Derya. “ Kafa kafaya verdik arkadaşlarla ama sonunda hastanelik olduk kafa kafaya çalışırken.” dedi. Ben anlayamayınca da, açıkladı: “ Kafa kafaya verirken, birazcık sert girmişiz birbirimize. Bir iki arkadaşın kafası yarıldı.” Artık şim’den sonra kafa kafaya değil de , elele vereceklermiş. Elele verelim derken, korkarım bir gün birbirlerinin ellerini kıracaklar. O zaman da omuz omuza gelirlermiş. Organ kıtlığı mı varmış ! Omuz kırığı daha kötü aslında. Kol gibi, bacak gibi alçıya da alınmaz kırılınca. Başka şeyler de gördüm rüyamda ama, seçemedim. Yalnız bir ara, karanlık içinde küçülerek kayboluyordu Derya. Elimi uzatıp kurtarmak istedim ama, bana bakmadı bile. Sanki küçülüp küçülüp yok olmaya dünden razı gibiydi. Rüya bu ya, işte tam bu sırada ağlamaya başlıyorum. “ Allahım ! “ diyorum. “ Ne zaman doğru dürüst bir eş çıkaracaksın karşıma ? ” ….Bundan sonrasını hatırlamıyorum zaten. Kâmuran Esen esenbel@superonline.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |