..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat hem bir coşma, hem bir yadsıma işidir. -Camus
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > kerem yüce




29 Ocak 2008
Tanrının Topladığı Emanet  
kerem yüce
Bir pazar yeriydi sevda sokağı;farklı tezgahların olduğu,tek giriş ve tek çıkıştan ibaret.Girişte çiçekçi bir kız,çıkışta mendil satan bir erkek vardı.Herkes ömründe bir kez uğruyordu bu pazara.Kiminin elinde tomurcuklanırken,kiminin eline değmeden sokağın ortasında soluyordu çiçekler ve bir çiçeği yaşatabilme ihtimaliyle tekrar dönenler vardı o sokağın başına.Oysa bir çiçek soldu mu çıkmaz sokaklara dönerdi,bomba düşerdi pazar yerine ve ortalık kan kırmızı...Tanrı emanetini geri almak isterken susuyordu herkes,kana susuyordu çiçekler.


:ADHH:
Hani gün gelir ya,bazen de gelmeden geçer gider sonu dramla biten masallar gibi;erkek kıza kavuşamadan ölür oysaki kız ondan önce ölmüştür o sevdada...İşte böyle bir hikaye bizimkisi;geri kalmış saatin yanılgısı,yalancı güneşin ışık süzmesi.Ardahan'la Edirne komşu,İstanbul'sa kuzey ve güney kutbudur yüreklere çizilen haritada.
Ortada bir savaş vardı;bir savaş varsa iki de taraf olmalıydı.Tarafları cesurlar ve korkaklar oluşturuyordu bu savaşta ya da kalıba sığmayan yürekler ve boş sözler.Korkakların silahı boş sözlerdi oysa daha hiçbir yürek ne yaralanmış ne de ölmüştü bu kurşunlarla.Bu yüzden yitiriyordu cümleler anlamını;halbuki dilden çok kolay düşerken,dile gelene kadar çok yol katediyordu vücutta kelimeler...Ve öyle bir teraziydi ki buortası yoktu;kefeleri yükten,yükleri göründüğünden daha hafifti sevdaların.
Bir pazar yeriydi sevda sokağı;farklı tezgahların olduğu,tek giriş ve tek çıkıştan ibaret.Girişte çiçekçi bir kız,çıkışta mendil satan bir erkek vardı.Herkes ömründe bir kez uğruyordu bu pazara.Kiminin elinde tomurcuklanırken,kiminin eline değmeden sokağın ortasında soluyordu çiçekler ve bir çiçeği yaşatabilme ihtimaliyle tekrar dönenler vardı o sokağın başına.Oysa bir çiçek soldu mu çıkmaz sokaklara dönerdi,bomba düşerdi pazar yerine ve ortalık kan kırmızı...Tanrı emanetini geri almak isterken susuyordu herkes,kana susuyordu çiçekler.Biliyordum tanrı emanetlerini toplamaya başladığında bir yıldız kayıyordu gökten ve ben bu yüzden hep kutup yıldızını izliyordum geceleri.Çünkü o kaydığında sonu dramla bitmeyecekti masalların,kimsenin elinde solmayacak,bulutlar sevişirken kana susamak zorunda kalmayacaktı çiçekler...
İki el vardı sevdaların yakasında,ayrılığa ait iki el...Yakayı kurtardığında parmak izleri kalıyordu geriye ve karışırken yüzler başka yüze karlar yağıyordu yüreğin çatısına,buzullar sırnaşıyordu oluklara.Bir yüzde binlerce surat vardı ve karşındakini tanımak yüzde birdi binerken sevda kayığına.Kaymıyordu işte kutup yıldızı ayrılıklara inat,parmak izleri kalıyordu yakada ve artık suratına baktığım herkes tanrının topladığı emanet olmak istiyordu...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
İstasyon Hikayeleri
Çok Erken Gittin Yüreğimden
Avuntudur Bu Yazı Tüm Sevenlere
Seni Sevdiğime de Pişman Olmak İstiyorum Sevgili
Kendimi Kendime Muhtaç Edecek Kadar...
Bir Uzanabilseydim Tutacaktım Kanatlarından
Anneme Çıkıyordu Tüm Sevdaların Yokuşlu Yolu
On Yaşımızdaydık
Analogtu Benim Sevdam Hazır Değil Dijitale
Uykumda Sevemiyorum Seni

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yaralandığını Zanneden Avcı
Ölümün Getirdiği Mektup
Adını Firar Koydum,istanbul İse Senin Yanında...
Bir Hayallik Boşluk Yok
Aslında Hep Ayrıydık
Yeni Bir Dille Merhaba
Ben Bir Ağlasam Kaybederdi Deniz Rengini
Bir Cesedin Elini Tutuyorsun
Unutsa Tanrı Günahlarımı Gelecektin
Vedasız Ayrılıklardan Selamsız Sürgünlere Yolculuk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sağır Duvarlarımsın [Şiir]
Deniz Olsun Tüm Sevdiklerimin Adı [Şiir]
Dört Harften Bakardım Sana [Şiir]
Gölgen Gezinmekte Hala İçimde [Şiir]
Kendi Celladım Oluyorum Seni Düşündükçe [Şiir]
Ayrılık Tüm İstasyonları Tek Tek Dolaşmış [Şiir]
Güneş Olup Dokunma Perdelerime [Şiir]
Bir Güneş Yürümekte [Şiir]
Saf Tutuyordu Oda [Şiir]
Fırıncı Çocuk [Şiir]


kerem yüce kimdir?

Yazmak,düşünmek gibidir;kağıdı kaleme değdirmen yeterlidir bazen ve akıp gider harfler bir gölün üstünde giden sıralı kuğular gibi. Gözünü açtığında okyanuslara açılmış,türlü balıkların bahçesine misafir olmuştur o kuğular. . . Ama öyle bir an gelir ki;kıpırdamaz kalem,bileğini sıkıca tutar sanki bir el. . . Bir yazarın tıkanması hiçbir şeye benzemez. Tıkanan lavaboyu açarsın,logarın altına yetişir vidanjörler,trafikte yardıma koşar emniyet şeridi,fakat yazarla kelimelerin arasındaki o duvar kalkmadıkça bitmez tıkanıklar. Bir çocuğun topunun dikenli tellerle çevrili bahçeye kaçması gibi. Tek sorun zamanın akışını beklerken fırtınanın dalgaları harekete geçirebilme ihtimalidir. İnatla beklenir o tellerin etrafında,aşılmaya çalışılmaz duvarlar. Bilmektedir yazar uygun bir zamanın olduğunu ve o zamanda bahçenin sahibinin çıkıp geleceğini. Çünkü kendi özgürlüğüne kavuşurken başka özgürlükleri yok etmek üzerine kurulu değildir yazarın felsefesi. . . Ve doğru zamanı yakaladığında başlar fırtına,sörf tahtasının üstündeymiş gibi dans edilir dalgalarla,çözülür beyindeki zincirler,kanat çırpar en beyaz kuşlar saçlarının üstünde. Böyledir yazmak bir yazar için;ekmek gibi,su gibi vazgeçilmez, havadaki gizli kelimeleri nefesle çekmek gibi ciğerlerine. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi ERSÖZ,Nazım Hikmet RAN,Can YÜCEL,Ümit Yaşar OĞUZCAN,Edip CANSEVER,Özdemir ASAF,Ahmed ARİF,Cemal SÜREYYA


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © kerem yüce, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.