Prensiplerden hoşlanmam. Önyargıları yeğlerim. Daha içtenler. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Memed ilkokula başlar; çalışkandır, başarılıdır; öğretmenlerinin sevgisini, takdirini kazanır. Okuldan eve gelirken; Onu, siyah göğüslüklü, beyaz yakalı, siyah bez çantalı, kara lastik ayakkabılı gören anneler, anne adayları; özenirler, şevkat ve sevgi gösterirler ona: Çocukları olursa Memed gibi akıllı olmasını dilerler Tanrıdan. Memed; temizdir, saygılıdır, zekidir, köyün yaşlısı genci, Onu sever, akıllıdır o. Ah! bir türkü söyler ki; hele "uzun havaları" nasıl da söyler derinden; yanık, yanık dinleyenler gözyaşlarını tutamazlar. O devirde okur yazar azdır köyde: Gurbetten gelen mektuplar, hele asker mektupları mutlaka ona okutulur -ki o içli sesiyle- içlendirir dinleyenleri . Memed ilkokulda okurken; köyde hemen, hemen doğan bütün çocuklara; Memed gibi zeki olsun diye anneler, babalar O’nun adını vermişlerdir. Bu Memed: Dedesinden almıştır adını - ki dedesi eski yazı ve hendese bilen – halis mulis bir ûlemâdır. Mırız; yemez içmez bir divanedir herhangi bir tarikata bağlı olmayan bir derviş / abdal ‘dır. Onun için kimse kötü bir sıfat koymamıştır adının önüne, sadece zayıf ve çelimsiz olduğundan mırız demişlerdir lakabına . O varsa yoksa etrafındakilere doğru yolu, hakkın yolunu göstermekle ömrünü tamamlamıştır. Tevekküllüdür, hırsa kaptırmamıştır kendini, dünya malına hiç itibar etmemiştir. Derin hocalardan ders almış onların ilmini kendi bilinciyle harman eylemiştir. İşte bizim Memed’de aynen dedesinin huyuna almıştır. O çağdaş bir derviş yada yüzyıllar önce Ötüken’ den günümüze ışınlanmış bir” Post - Şaman “ya da Mezopotamya’da yetişmiş söz ve ses ( kelam) ustası bir “ Dengbêj” veya Aristoteles’in çağdaşı bir retorikçi(hatip)dir. Ne bileyim Hz. Ali’den belagat dersi almış bir hali de var gibidir. “Hani nasıl ağzı açık bakakalırsa insan bir ozana, Tanrılardan öğrenmiştir ozan büyüleyici ezgiler söylemeyi.” derken Homeros, sanki bizim Memed’i tarif etmiştir. Yunusca yaşamış, karıncayı bile incitmekten imtina etmiş, her varlığa sevgi ve aşk ile yaklaşmıştır. Memed, köyde evine çok uzakta bulunan çeşmeden anacığına su getirmek için, keloğlan gibi kucağına da bağlamasını alıp, eşeğine binip yola çıkınca eşeğin anırmasıyla ve bu sesi tanıyan genç kızlar pencerelere yaslanıp Memed’i beklerle sabırsızlıkla, O’ da türküsünü duyururcasına herkese yol alırdı çeşmeye. O zaman “ aşık” dı adı; sesi güzel ve bağlamayı da iyi çaldığı için vermişlerdi, köyün kızları bu sıfatı kendisine. Orta okuldan sonra yatılı olan Samsun’da bulunan Tarım Okuluna gider orada da kendisini sevdirir; her türlü sanatsal etkinlikte aranan biri olur. Mezun olur Elazığ’ ya gider, orada evlenir sonra Ankara’ya gelir. Ziraatçilerin Derneğinde görev alır; dergi çıkarırlar, bir süre de Marmaris’de bulunan derneğin kampını çalıştırır. Bu arada Ankara’da şarküteri açar; ve ihtilal gelir; Eylül :12 yıl:1980; dir: Nesini anlatayım herkes gibi o da alır payına düşeni.: Acılar, işkenceler, hapisler, işinden olma ve bunun sonucunda yürümeyen bir evlilik. Her işsiz solcunun yaptığı gibi önce kitap ve ansiklopedi pazarlar. Adana’ya sonra Ankara’ya kitabevi ve yayınevi açar. Yalnız öyle kolay değildir bu işler piyasaya girmek kolay değildir. Kitaplarını dağıtmazlar, alacaklarını vermezler. Nihayet batırırlar adamı. 150’ye yakın kitap basmıştır bu kitapların hepsi sanat ve edebiyat ağırlıklı kitaplardır, bunları aç açık kalarak yayınlamıştır. Kimileri O’nun sayesinde edebiyat dünyasında yer almış ve ödüllü şair ve yazar sınıfına girmişlerdir. Bu 90’lı yıllar; yokluk ve açlık yıllarıdır onun için. Kitap sergileri Marmaris, İskenderun, Bodrum, Mersin derken sonuç vermez. Bir zorunluluk olarak döner tekrar memuriyete Ayaş’a verirler kendisini. Hem, Ayaş yakındır Ankara’ya, Arkadaşlarından da kopmamış olur. Aslında her zaman da kopmak istemiştir Ankara’dan… 2005 yılı Haziran Ayında yakalanmıştır amansız bir hastalığa, hastane yeni mekanı olmuştur, Ümitlidir, yenecektir bunu, Dirençlidir onu ne parasızlık nede işkenceler yıkabilmiştir. O bunu da yenecektir. Hem de inadına. Memed yayın dünyasında ki Don Kişot’ların ilkidir. Ne yazık ki;” Don Kişot bir “düş” imiş”. O yinede bundan hiç rahatsız olmadı. Mutluydu. Mücadelesi Memed’ i hep dik ve düz tuttu. Mehmet Düz'dür onun adı. Hep direndi, ödün vermedi. Edebiyat dünyasına kazandırdığı yazarlar şairler çevirmenler onun ardından sadece üzüldüler. Onun teşvikiyle ve yönlendirmesiyle şair ünvanı aldılar, şişinerek ödüller aldılar. Hele biri var dı ki; ödül almaya giderken Mehmet Düz'le Cağaloğlu yokuşuna tırmanırken jüri üyelerine dağıtılacak kitapları bile Mehmet Düz'e taşıttırmanın keyfini yaşamıştır. Canım ödül alan şair kitap mı taşır! O sadece kendisin bile haberi olmadan katıldığı yarışmaya(çünkü Mehmet Düz o'nun adına, o yarışmaya katılmıştır.) Sedece bunlar mı... vefasızlılar... tabi ki hayır. Bakınız onun seçtirdiği bir kişi hala...derneğin başında gururlu gururlu oturmaktadır.. genişçe koltuğunda.. Ayda çıkar bir kaç defa televizyon ekranlarına, tarımdan, ziraattan dem vurur. Mehmet Düz'ü belki devrim muhabbetlerinde getirirler sohbet ortamlarına...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |