Paranýz varsa toprak alýn. Artýk üretmiyorlar. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Yapayalnýz bir edebiyat neferi.. Binlerce yýl öncesinden çýkýp da gelmiþ bir Fuzûli, bir Nedim, bir Âþýk Paþa, bir Þeyh Gâlib… Yalýnayak þiir, çalakalem aþk; ya da bizi az önce saydýðýmýz bütün o mukaddes isimlere ulaþtýran altýndan, zümrütten, þiirden, sözlükten bir anahtar… Onun çalýþmalarýnýn bu millet için önemini gerçekten kavramýþ olsaydýlar, Ýskender Pala’yý üzmek yerine, bu yazarýmýzý baþ tacý etmeleri gerekmez miydi? Ýskender Pala için askerlik bir kayýp deðil, onu bu mukaddes görevden adi bir suçlu gibi sürenler için Ýskender Pala büyük bir kayýptý. -O zaten askerliðini kaldýðý yerden, vataný ve milleti için ömür boyu yapacaktý kalemiyle.- Onu üzenlerin tek ve de son kurtuluþ þanslarýydý belki de Ýskender Pala… Tarihleriyle, edebiyatlarýyla, öz kültürleriyle son buluþma þansýydý belki de. Kýþladaki Son Samuraydý o… Ýskender Pala’nýn örnekliðinde, þu gerçeðe de þahit oluyoruz, Allah kendisine yönelenleri hiçbir zaman yalnýz býrakmýyor. Ýskender Pala da içinden geçtiði ateþ çemberinin yakýcýlýðýndan sadece ve sadece Allah’ýna sýðýnarak kurtuluyor. Baþka kimsesi yok. Hiç kimsesi. Askeri lokantada çocuðuna grilde tavuk yedirmek isterken, eþinin baþörtüsünden dolayý oradan kibar bir dille kovulurken de, kendisini kýskanan meslektaþlarýnýn onu ihbar eden mektuplarýný okurken de, Ansiklopedik Divan Þiir Sözlüðünü o zorlu þartlar içerisinde yazarken de, Dr. ünvanýyla alay edilircesine kendisine tuvalet temizliði yaptýrýlýrken de, eþinin baþörtüsünden dolayý uyarý cezasý alýrken de, her sene yeni bir görev yerine sürülürken de Allah’ýyla beraberdi hiç sarsýlmadan. O kadar ümidli, güzel günlerin geleceðinden o kadar emindi ki… Ýskender Pala bütün çektiði sýkýntýlara raðmen 15 yýl ekmeðini yediði, Peygamber ocaðý olarak bildiði ordusunu incitmemek için canhýraþ bir þekilde cehd ediyor kitabýnda. Yer yer kendisini küçük düþürüyor kusurlarýný orta yere dökerek, yüreðiyle baðlý olduðu göz bebeðimiz ordumuzu eleþtirmemeye, onun yüceliðini gölgelememeye gayret gösteriyor. Ýlme, insan hakkýna önem veren subay ve komutanlarýn çoðunlukta olduðunu seziyoruz anlatýlanlardan. Onlarý saygý ve sevgiyle yadediyor yazar. En doðrusunu yapýyor böylelikle. Sadece birkaç kendini bilmezin hatalarýndan bahsediyor, sonradan adalet-i ilahi ile layýðýný bulan vahim hatalardan… Bu hatalarýn düzeltilmesini istiyor her zulme uðrayan mazlum gibi. Þükrediyor sonra, zulme uðradýðý ama kimseye zulmetmediði için. Cân-ý gönülden þükrediyor.. Yazar kendisi gibi maðdur üç bin kiþinin de sesi olmaya çalýþýyor. Yargýlanmadan, savunmalarý alýnmadan, hizmetlerinden ötürü kendilerine teþekkür bile edilmeden; eþleri baþörtülü olduðu, dini faaliyetlerde bulunduklarý ya da namaz kýldýklarý gerekçeleriyle ordudan atýlan üç bin subayýn da acýlarýný dile getiriyor yazar. “Benim gibi tanýnan, kitaplarý çok satýlan ve okunan, önemli isimlerin “bizim Ýskender” diye yâd ettiði bir yazar bu sýkýntýlarý yaþamýþsa, o binlerce maðdur aile neler yaþamýþtýr, varýn siz düþünün” diyor farklý ifâdelerle de olsa. Kahraman ordumuzdan, hükümetten ve bütün yetkililerden bu insan hakký ihlallerine kesin bir çözüm bulmalarýný, haklarý çiðnenen binlerce masum insana, en temel insâni hak olan yargýda hakkýný arama, kendini savunma hakkýný kullanma olanaðý saðlanmasýný istiyor. Bu süreçte neler yaþadý bir paçavra gibi sokaða atýlan binlerce âile, gözü yaþlý çocuklar; dini yaþantýlarýndan ötürü “þerefsiz” damgasý yiyen babalarýndan dolayý nice zaman baþlarý eðik gezdiler sokaklarda, nice vakit katýlamadýlar, belki de damgalý birer katil gibi görüldükleri için, sokak oyunlarýna.. Bunlarýn da ortaya konmasýný istiyor Ýskender Pala. Bu mazlumlarýn hakkýnýn aranmasýný istiyor, her adil memlekette olacaðý gibi. Kesinlikle intikam gibi bir derdi olmadýðýný da ekliyor satýrlarýnýn arasýna… Ordumuzu yýpratmadan yapalým bunlarý diyor kýsaca… Ýskender Pala, dindar bir kimliðe sahip olduðu için görevinden atýldý evet ama, onun diðer bazý adý dindarlardan farklý özellikleri de vardý… O gerçekten de çalýþkandý, üretkendi, inatçýydý, azimliydi, edebiyatýna, kültürüne, medeniyetine aþýktý, ümidle bakýyordu geleceðine. Belki aðlamýþtý geceleri. Gözlerinin altýndaki þiþlikleri bundan dolayýydý belki, kim bilir? Konuþurken burnunun kemikleri derinden derine sýzlar gibiydi her zaman. Bu ona feryatlý gecelerden kalma bir hatýraydý belki de. Yüreðinden kan çekmiþti hokkasýna belki yýllarca. Yazýlarýndan sýzýyordu bu derin acý, gözyaþlarýmýzla… Ama her kederleniþinde, bir güneþ gibi hayallerinde parýldayan umut çaðýnýn muþtularý onu bir kez daha canlandýrmýþ, asýl gâyenin bu fâni alem deðil de sonsuzluk olduðunu hatýrlamasý, onu daha da gençleþtirmiþti. Bu yüzden dimdik ayakta kalabilmiþ, milletinin gönlünü kaba kuvvet ya da cebirle deðil, kalemle, sevgi diliyle, edebiyattaki yetkinliðiyle fethetmesini bilmiþti. Aslýnda bu ibretlik hayat, bütün maðdurum diyenlere de örnek bir hayattý. Her türlü zorluða raðmen, her türlü sýkýntýya ve cefaya karþý, hedefe kenetlenme, hedefe doðru adým atmayý baþarabilme azmiydi bu. Ýnsaný sevebilme, kimseye kin gütmeme, her ne varsa alemde aþk imiþ ancak diyebilme baþarýsýydý. Edebiyatýn gücünü de gösteriyordu Ýskender Pala, özgürleþtiriciliðini de… Ona eziyet edenleri millet bilmiyordu bile. Yazar, bu kitabýyla onlardan bahsetmeseydi yine bilemeyecektik onlarýn varlýðýný. Ama Ýskender Pala kuvvete, darbeye, politikaya, silaha istinad etmeden de yüreklerde bir taht kurmayý baþarabilmiþti.. Asýl saltanatýn yüreklerde bir tatlý iz býrakabilmek olduðunu ilan etmiþti cümle âleme. Onun edebiyatýmýza olan hizmetlerini, solcusu da saðcýsý da takdir ediyordu artýk. Kimse onun özel hayatýyla ilgilenmedi. Önemli olan onun edebiyat alanýndaki ihtisasýydý, bizi bizle buluþturmasýydý önemli olan.. Þu kaht-ý rical çaðýnda, bizlere bir þeyler öðretebilmesiydi, bize kendimizi tanýttýrabilmesiydi, bizi insan olmaya çaðýrmasýydý, bir ölüp bin Ýskender Pala olarak doðabilmesiydi önemli olan… Belki de buydu kaderin istediði ondan. Bunlar yaþanmadan doðamayacaktý güzellikler.. Her bülbül bahsi geçtiðinde, her gül kokusu duyulduðunda biraz da Ýskender Pala duyulur, koklanýr olmuþtu artýk. Olan olmuþtu iþte… Bülbül firakýn efgânýnda, gül ise firkatten yaralý… Bülbül biz, gül ise bin yýllýk edebiyatýmýz, kültürümüz, medeniyetimizdi.. Tuttu ellerimizden Pir-i Divan ve gül dikenlerinin ellerini yaralamasýna aldýrýþ etmeden vuslatý armaðan etti bize. Öpülmez miydi o yaralý eller þimdi? “Ýki Darbe Arasýnda”ki kozasýnda kelebekleþerek yüreklerimize konan Ýskender Pala’ya; ve dahi hususi çilelerine raðmen bizi bizle buluþturan bütün kalem erbabýna selâm olsun…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |