Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Nisan yağmurlarını toprağın bekleyişi gibi bir özlemdin bende. Hiç damlalarındaki hüznü toplarcasına, yağmur sonrası kokladın mı toprağı sen ? Başaklarındaki ağırlığını farkettin mi Ağustos’ da ekinlerin. Gün ortasında geceye döndünmü bir anda. Karanlıklar içinde. Çaresiz... Yüreğimin muhayyel sevgilisine erişmek, yıllarını vermek onun uğruna. Peşinde ağır aksak; tökezleyerek. Bir oraya bir buraya savrulmak…Hayal kırıklığı, hüsrân, sükût- u hayâl ne desen de netice ayrılık. Dolayısıyla sonsuz bir boşluk… Yüreğimi avucuma aldım. İsmin gergeflenmişti yüzeyine. Kan pıhtılarından.Çeperinde hayaller, ümitler, kâbuslar, pes etmelerin getirdiği kir pas. Silemedim … Sokağından geçtim adımlarımın tıkırtılarını bırakarak kapına. Eşiğine bir tek papatya bıraktım boyun büküklüğüyle. Sabaha solacağını bilerek.Bulursam bir sonraki geçişimde kan kırmızısı bir gül atacağım.Halimi arz için… Bu da yetmeyecek sokağına bir tezgâh açacağım. Sabah, akşam gelip geçmek yerine sabitleyeceğim kendimi. Ümit satacağım kendime ve sen pencerene yığılıp hayretle seyredeceksin beni. Kimbilir aşağı inip bir şeyler soracaksın. Belki de birine benzediğimden falan bahsedeceksin. Ya da kayıtsız bir şekilde camını kapatıp, perdeni çekip odana gireceksin. Kimbilir bir akşam yine eskiden olduğu gibi apansız ve her zamanki teklifsizliğimle çalacağım kapını.Şark köşeli minik odanda yer minderinde göstereceksin oturacağım yeri. Biraz hoşbeşden sonra kronik aceleciliğin ve telaşınla benden izin isteyip mutfağa gideceksin. Biraz sonra iki kallavî fincana döktüğün kahveler artık önümüzdedir. Göz göze ve koyu bir sohbetle,tadını çıkararak bitireceğiz kahvelerimizi. Sen odanın bir köşesindeki “ud” unu kılıfından çıkaracaksın. Bana bir hayli uzun gelecek bir akord faaliyetinden sonra mızrabın makamlar üzerinde dolaşıp, müştereken tutkunu olduğumuz “ Hüzzâm” da karar kılacak. Bir hane peşrev sonrasında “ Ey sabah-ı hüsnü ânın âfitab-ı enveri” ile başlayacak faslımız, “ Sahilden uzaklaşdık elin şimdi elimle”, “ Zamân olur ki ânın hacle-i visalinde”, “ Sen olmasaydın eğer aşka inanmazdım” ile devam edip, “ Akasyalar açarken” i finalda okuyup bitireceğiz. Udunu koyacaksın bir kenara. Gözlerim bir türlü ayıramadığım gözlerinden kurtulmaya çalışacak. Ellerine uzanan avuçlarım da sana olan hasretimi bir türlü bitirmeyecek… http://ferahnak.wordpress.com/2010/08/09/s-e-s-s-i-z-s-e-r-e-n-a-d/
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |