"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
“Asıl sorun, evrenin başlayış şeklinin -bizim anlayamadığımız nedenlerden ötürü- Tanrı tarafından seçilen bir yol mu, yoksa bilimsel yasaların gerektirdiği bir yol mu olduğu. Ben yanıtın ikincisi olduğuna inanıyorum. Eğer isterseniz bilimin yasalarına 'Tanrı' diyebilirsiniz, ancak, bu kişisel olarak tanışabileceğiniz, sorular sorabileceğiniz ve dua edebileceğiniz, olaylara karışan kişisel bir Tanrı olmayacaktır.” O halde, bu durumda, Big Bang’i (Büyük Patlama) evrenin başlangıcını açıklayan kuram olarak kabul edersek, -Hawking'e göre- Big Bang’i başlatan “Tanrı” değil, "kütle çekim yasası" oluyor. Güzel. Ne diyor Hawking? "Tanrıya başvurmaya gerek" yok diyor. Tamam. Tanrıya başvurmayalım, o zaman yasaya başvuralım. İyi de "kütle çekimi yasası" diye bir yasa varsa, bu yasa durup dururken nasıl meydana geldi? Sonra bilimin yasalarına niye Tanrı diyelim ki? Yasalar, kanunlar, planlar, projeler, tasarılar, çizimler kendiliğinden veya tesadüfen meydana gelebilir mi? Yasaları yapan bir "yasa koyucu", bir "tasarımcı" olamaz mı? Eğer, "yasa koyucu" var ise, o zaman "akıl" ve "zeka" da vardır. Dolayısıyla "kişilik" de vardır. Kişiliksiz zeka olur mu? Hawking bunlara inanmıyor. Evrenin başlayış şeklinin bilimsel yasaların gerektirdiği bir yol olduğuna "inanıyor". Eğer inanıp inanmamak, yani, "inanç" söz konusu ise o zaman "bilimsel düşünce"ye ne oldu? O zaman bilim adamı ile din adamı arasında ne fark var? Bertrand Russell "Din ile Bilim" isimli yapıtında bilim adamlarının kamuoyu nezdinde gün geçtikçe prestij kaybına uğrayacaklarını, günün birinde onları kimsenin ciddiye almayacağını ve din adamlarından bir farkı kalmayacağını ileri sürer. Russell'ın bu öngörüsü gerçekleşiyor mu yoksa? 9.CU SENFONİ İÇİN BEETHOVEN'E GEREK VAR MI? Binlerce rüzgar çanını toplayıp bir araya getirelim. Milyarlarca yıl sonra bu çanların Beethoven'in 9.cu Senfonisini kendiliğinden çalma olasılığı var mıdır? Vardır. Olasılık hesaplarına göre, bu çok uzak bir "olasılık" da olsa, vardır. Ama senfonide bir de koro var, onu ne yapacağız? Koronun sözleri de Schiller'in "Neşe" (An die Freude) şiiri. İşte bu noktada "olanaksız" ya da "imkansız" olanın anlamına ulaşmış oluyoruz. İmkansızın ya da asla'nın anlamı "ihtimalden çok uzak" demektir. O kadar uzaktır ki gerçekleşmesi olanaksızdır ! Ayrıca senfonik müzik bir tek rüzgar çanları grubundan oluşmaz. Senfonik orkestra koro hariç, en az 60 kişi ve 15 çeşit enstrüman grubundan oluşur. Besteci her grup enstrüman için ayrı ayrı notalar, partisyonlar hazırlamak zorundadır. Beethoven aylarca uğraştıktan sonra Koral Senfonisi için yaylılar, ağaç ve bakır üfleme çalgılar, vurmalı ve telli çalgılar için ayrı ayrı notalar yazmıştı. Üstelik bunları yaparken de artık tamamen sağırdı. Bir şarkı ya da ezgi çalındığı an, icra edildiği sürece "varolur". Senfoni "çalınırken" Beethoven'e gerek yoktur. Çünkü Beethoven alt yapıyı, sistemi, düzeneği, kurguyu o şekilde tasarlamıştır. Arabanın motorunun "çalışması" için imalatçı firma teknisyenlerinin orada hazır bulunmasına gerek yoktur değil mi? Çünkü araçtaki düzenek motoru sizin çalıştırabileceğiniz şekilde kurgulanmış, tasarlanmıştır. Doğan bir bebek, ya da civciv, ya da ipek böceğinin "fitilini ateşleyen" tabi ki "doğrudan" Tanrı değildir. İşte evren ve yaşam en basit anlatımla bu şekilde tasarlanmış, kurgulanmıştır. Bebeğin "doğması", veya civcivin yumurtadan "çıkışı", veya ipek böceği tohumundan pırtlayan larvanın tırtıla dönüşerek koza örüp "başkalaşım" geçirerek kelebek halinde "yeniden doğumu", yerçekimi yasasından çok daha karmaşık, akıl almaz embriyolojik yasaların, genetik kodların, insektolojik düzeneklerin, nano-biyolojik tasarımların, projelerin devreye girmesiyle gerçekleşir. Hawking'in mantığıyla yola çıkarak “genetik yasaları olduğu için, canlılar kendini yoktan yaratabilir" veya "müzik kuralları olduğu için senfoniler kendilerini yoktan yaratabilir" diyebilir miyiz? Diyebiliriz, çünkü özgürüz ! Ama bu biraz "saçma" olmaz mı? Hawking'in kuramı etkileyici, ama inandırıcı, tatmin edici değil. Hawking felsefe bilmiyor, hem kendisini, hem de bilim adamlarını küçük düşürüyor. Kuramı dogmatik ve skolastik kilise öğretilerini andırıyor.. Kendisine Berlin Filarmoni Orkestrası'ndan 9.cu Senfoninin canlı performasını dinlemesini ve ipek böceği yetiştirmesini öneriyorum. EK 1 (Meraklısı için okuma parçası) TANRI VE DİN Tanrı'nın varolduğu olasılığı -olmamasına oranla- çok daha baskın bir olasılık olarak görünüyor. Ancak bu, Tanrının dünya dinlerinin tanrısı olduğu anlamına kesinlikle gelmez. Tanrı kavramı dinlerin tekelinde değildir. Tanrı'nın var olması dinlerin Tanrı ile bağlantılı olduğunu, veya dinlerin doğru olduğunu, veya Tanrı tarafından insanlara verildiğinin göstergesi değildir. Evreni ve insanı "yaratan", veya "ortaya çıkaran", veya "oluşturan", veya herhangi bir biçimde "tasarlayan" Evrensel Akıl, bereket ilahı Demeter, veya para ilahı Mammon, veya uğursuzluk ve felaket saçan Medusa benzeri bir varlık değildir. Servetini, malını, mülkünü nasıl sarf edeceğini bilmeyen basiretsiz miras yediler gibi TOKİ veya kooperatif başkanı gibi Tanrı millete ulufe, mal, mülk, avanta, para vermez, cinsiyet ayrımı yapmaz, saç, kıl, tüyle uğraşmaz, cennet ve cehennem gibi düzmece mekanlar yaratmaktan da uzaktır. Tanrı insanları cihata, savaşa teşvik etmez, recm, el kesme, ayak kesme gibi Hammurabi Kanunlarından beter cezaları insanlara veremez. Tanrı kusurlu unsurlar, öğeler, yaratmaz, yaratamaz. Bu Tanrının tanrılığına, yüceliğine ve mükemmelliğine aykırıdır. İnsanların kör, topal, sağır doğmalarının nedeni onların genetik yapı ve soylarının çeşitli hastalık ve çevresel koşullarla bozulmasından kaynaklanır. Mülk ve servetin sahibi Tanrı değildir. Aksini söylemek büyük bir aymazlıktır. Tanrı'yı aşağılamaktır. İnsanlar malı mülkü kendi çabalarıyla, alın teri, iyi veya kötü yollarla edinirler. Yine ekonomik olaylar, kendi hataları, akılsızlıkları nedeniyle servetlerini kaybederler. İnsanlara servetin tanrısal iradeyle ihsan edildiği inancı malı mülkü güvence altına almak, ve servetin hangi yollarla edinildiğini gizlemek için konmuştur. Tanrı böyle şeylerden münezzehtir, beridir. Bunlar İsrailiyat'tır, Arap-Sami halkların mitolojisinden kalma pagan inançlardır. Bilim ve teknik geliştikçe, doğada ve evrende yeni sırlar keşfedildikçe tüm bunların arkasında büyük bir dehanın olduğu çok daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Bu aynı zamanda bu kadar yüksek bir zekanın din ile hiçbir ilgisinin olmadığını ve dolayısıyla dinsel kuralların aslı astarı olmayan ilkel pagan inançlardan kaynaklandığını ortaya koyacaktır. Dinsel kuralların yerini evrensel etik kuralları alacaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |