• ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam |
881
|
|
|
|
Yalnýzlýk bende tarifsiz olmuþ, içinden geçemediðim bir sis bulutu yalnýzlýk, içinde ne olduðunu bilmiyorum... |
|
882
|
|
|
|
cýlýz bir yaðmur tanesi gelip senin izini sessizce silip gitti. Artýk senden ne bir iz, ne haber var... |
|
883
|
|
884
|
|
|
|
Dicle nehri dökülen kanlar ile al rengine döndü. Geriye ise halkýn aðzýnda bir atasözü kaldý: "Sana öyle bir kötülük edeyim ki, Timur etmemiþ ola" |
|
885
|
|
|
|
Belki hep o çocukluk masallarýný aradýk gerçek hayatýn zorluklarý içinde. Hep bir arayýþ içinde olduðumuz için miydi bu vazgeçiþlerimiz? |
|
886
|
|
|
|
Ruh
Ya bin yýl, ya bin asýr sonra o gün gelecek.
Koklarken küllerimi mezarýmda bir böcek
O kadar yanacak ki, bir yüksüklük topraðým,
Yerden bir damar gibi kopup fýþkýracaðým!
Ve birden bakacaðým, her tarafým bitiþmiþ,
Baþým, toprak altýnda bir maden gibi piþmiþ.
Nefesten daha ince bir ipek kumaþ derim;
Fosfordan daha parlak, ince uzun ellerim.
Dalacaðým kendimin hayran hayran seyrine,
Diyeceðim: Bu dönen þeyler eski yerine,
Benim diye baktýðým þeyler miydi bir zaman?
Külümün rüyasý mý yoksa gördüðüm?.. Aman!
...
Necip Fazýl Kýsakürek |
|
887
|
|
|
|
Nasýl bir yerde ysþýyoruz dedim kýzdým. 4,5 yaþýndaki oðluma yaþanýlabilir tek gezegenin mavi gezegen olduðunu anlatalý iki gün olmuþtu daha. Bilim nerede þaþmýþtý?
Suriye sýnýrýnda kaçýrýlan farklý milletten gazeteciler , yerim dar diyen kutup hayvanlarý...Bakkala gidip çöp konteynýrýnda bulunan minik bedenler...sevdiði tarafýndan parçalarýna ayrýlan kadýnlar ya da hayatýnýn baharýnda tecavüze uðrayan genç kýzlar...Yaþanýlasý tek gezegen...Ýyiymiþ deðil mi? |
|
888
|
|
|
|
An gelir elde bir çiçek.
An gelir bir keleþ.
An olur eller tanrýya yakarýr.
An olur dilenir.
|
|
889
|
|
|
|
Bütün bu gýcýrtýlar tamamen benim kapýmdan çýkanlardýr, komþulardan özür
Herkesle herþeyi herkesle ayný þeyi yaþayamazsýn.
|
|
890
|
|
|
|
iki farklý aðrý iki farkli saklayýþ........ |
|
891
|
|
|
|
Akþam yavaþça iniyor, öksüz bir çocuk gibi sokaklar, telaþsýz insanlar. Ay doðmayacak biliyorum, annem ölmüþ, aðaçlar neyi bekler, kuþlar þarkýsýz ay doðmayacak, nefesim tükenmiþ, dudaklarým mühürlü, gözlerim ýslak… |
|
892
|
|
|
|
Gençliðimin baharý soluyor anlayýn, tutmayýn beni kýþlarýnýzda tutsak, býrakýn gideyim, býrakýn ben artýk kendi istediðim gibi seveyim… |
|
893
|
|
|
|
Nerede baþlar çýlgýnlýðýn uçurumu, ussallýðýn sýnýrý nerede biter. Hangi vazgeçilmezlerimiz bizi, yeknesak bir hayatýn ipleriyle baðlamýþtý... |
|
894
|
|
|
|
eðer þeytan bizimle konuþsaydý neler söylerdi? kendini nasýl savunurdu? neleri yanlýþ bilip nelere yanlýþ inandýðýmýzý kendince nasýl anlatýrdý? bu sorularý düþünürken parmaklarýmdan klavyeye usul usul akan sözcüklerin genel toplamý. |
|
895
|
|
|
|
Þimdiye kadar, hayata verdiðimiz saatleri geri alabilme lüksümüz yoksa madem, geri kalan ömrümüzü kendimiz için kullanmalýyýz derim! |
|
896
|
|
|
|
Bugün bir kadýn gördüm. Titrek bedeninde, sarsýlmaz tek yer dudaklarýydý. Dudaklarý keskin çizgilerle yüzünde bir býçak gibiydi. Dudaklarý tüm suskunluklarýný ve haykýrýþlarýný taþýmaktaydý. Kollarýný üst üste kavuþturmuþ, elleriyle su þiþesini tutmaktaydý. Yalnýzdý kimsesiz bile olamayacak kadar. |
|
897
|
|
|
|
Sýrlarýn arayýþýyla geçen ömürler, kýrlangýç kanadýnda yaþamak gibi, soluk soluða bir uçuþta...
Fýrtýnalarý önceden bilmek ertelemedi geliþlerini, topraða serpildik her birimiz, filiz verecek tohumlar gibi...
|
|
898
|
|
899
|
|
900
|
|