• ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam |
1781
|
|
|
|
Geliþigüzel olan hep en güzeldir ve bence hayat da böyle yaþanmalýdýr. |
|
1782
|
|
|
|
Öðretmen; o tatlý, sihirli, týlsýmlý sözcük!… Nasýl da telâffuz eder çocuklarýmýz onu coþku ve heyecanla… Söylerken kalpleri küt küt atar. Çünkü kalpten gelen, katýksýz, saf bir kelimedir o… Derste, teneffüste, dýþarýda, gök kubbenin altýnda her yerde yüreðimizi heyecana gark eder. Hangi birimizin hayatýnda derin izler býrakan öðretmeni yoktur ki?... Onlar deðil midir bugünümüzün aydýnlýk yolunu çizenler?... En büyük mimardýr onlar…
|
|
1783
|
|
|
|
Gerçekleri göstermeyecek kadar bizi kör eden aþk mý suçlu sence, yoksa kör numarasý yapan bizler mi? |
|
1784
|
|
|
|
zorlar içinde yaþamak ,zor |
|
1785
|
|
|
|
Ah kuþ sesi, yâr busesi ; hem hu sesi hem su sesi! |
|
1786
|
|
|
|
Geliþin, baþlamanýn, selam vermenin hatýrýna bir karalama... |
|
1787
|
|
|
|
Bazen kendimi severken buluyorum. Aferin diyorum benliðime, ben oluþuma... |
|
1788
|
|
|
|
Ben unutan deðilim aksine unutamayaným. Bir uyku istiyorum, beni uyandýrmasýnlar, düþüncelerim son bulsun orda, bir hayat olmasýna gerek yok. Sonsuz bir dinginlik de olabilir oradaki, ya da güzel bir müzik, ve en büyük isteðim : ya da sadece SEN. Tanýmadýðým sen, tanýyamayacaðýmý düþündükçe beni kahreden sen... |
|
1789
|
|
|
|
Gece bir vakit aþklarýn geldiðinde aklýna
þerefe demelisin yaþadýklarýna...
|
|
1790
|
|
|
|
Alýþageldiðimiz hayatýmýzda, kurduðumuz düzenin iniþ çýkýþlarýnda adýný sýkça duyduðumuz, hiç beklemediðimiz anda karþýmýza çýkýp bizi þaþýrtan, ama asla unutamadýðýmýz hasret damlacýklarý... |
|
1791
|
|
|
|
Hacý Ragýp’ýn bahçe duvarýndan kocaman aðacýn dallarýnýn yarýsý sokaða sarkardý. O her zaman evin alt katýndaki küçücük odada yaþar, pencerenin demir parmaklýðý arasýndan sürekli sokaðý gözetlerdi. Dünya ile fazla derdi yoktu. Ama çocuklar eriðin dallarýna uzanmayacaktý. Onun tabiriyle “ sokaðýn piçleri.” Hiç rahat durmazlar dý ki… |
|
1792
|
|
|
|
anýn tadýný çýkarabilmeye... |
|
1793
|
|
|
|
Çocukluðumuzun yemyeþil ovaalrý,verimli topraklar yavaþ yavaþ yok oluyor ama bizler aldýrmýyor,büyük þehirlerin kirli havasýný solumaya,bir garip koþuþturmacaya mahkum olmuþ,tarifsiz yalnýzlýkalr içindeyiz |
|
1794
|
|
|
|
Göz önünde yaþamaktan daha korkunç birþey olamaz hayatta. Kendimizi ulu orta yerlerde ne kadar görünür hale getirirsek, o kadar çabuk tükenmeye ve yok olmaya mahkum oluruz. |
|
1795
|
|
|
|
Çok sevdiðin biri ölür ya bazen, hani aslýnda yakýndýr ama uzaktýr artýk, yani hep seninledir ama hiç seninle deðildir, hani her zaman hissedersin ama duyamazsýn sesini ya artýk, hani ölür ama anýlarýyla yaþar ya, iþte o gidenin ardýndan; |
|
1796
|
|
|
|
Ayak týrnaklarýndan, baþýn üstündeki saç teline, sende var olan her þey, hep ayný öyküyü anlatmalý sana; yarýnýn sensin, bu günün de öyle...
Senden baþka bir “sen” daha yok bunu bil!
Kar yaðdýðýnda, baþýný kaldýrýp onlara bak! Hiçbir kar tanesi, diðeriyle ayný deðildir. Hepsi diðerinden farklý ve hepsinin bir hikayesi vardýr.
|
|
1797
|
|
|
|
Hayvan sevmeyen insan sevemez diye bir söz vardýr. Ancak hayvan sevmek adýna, hayvanlara eziyet çektirmiyormuyuz acaba ? Empati denilen olguyu hayvan sevgisi için neden kullanmýyoruz ? Ýþte bu düþünceler ýþýðinda, farklý bir bakýþ açýsý ile, hayvan sevgisini irdelemeye çalýþtým |
|
1798
|
|
|
|
Sonsuz bir yolda yürümekten ibarettir yaþamak. |
|
1799
|
|
|
|
Bölünüyorsun...
Sen, bölünmek nasýl bir þey bilmeden yapýyorsun bunu. Bölünmek; sen çoðalmaya baþladýðýnda baþlar... |
|
1800
|
|
|
|
Delice, aðrýlý ve huzursuz bir histi kaplayan etrafýný.. Ruh beden içinde yer alýyorken, beden yeni bir heyecaný soludu. Güzel olan hiç deðiþmeyecek ve ayrýþmayacak bir andan ibaretti. Ayrýþamazdý çünkü bir bütün olarak çekici ve vurdumduymazdý..
Rüzgar ateþin içinde kayboldu belki de ateþi hýzlandýrdý. Yaðmurun sesi yavaþ yavaþ artarken, damlalar ateþin üzerinde dans etti..
|
|