Kurgu'nun Sonu
Türkiye Bilişim Derneğinin 2007'deki Bilimkurgu Öykü Yarışmasında bu öyküyle üçüncülük aldım.
"“Kitaplar sürekli aç kalır: onları beslemek için sizin merakınızla dolu midenizi kullanmanız gerekir.” – Umberto Eco"
"“Kitaplar sürekli aç kalır: onları beslemek için sizin merakınızla dolu midenizi kullanmanız gerekir.” – Umberto Eco"
Türkiye Bilişim Derneğinin 2007'deki Bilimkurgu Öykü Yarışmasında bu öyküyle üçüncülük aldım.
Bir deney sonucunda mutanta dönüşen üniversiteliler, ilk bölümüyle karşınızda.
Bu tanımdaki en önemli unsurlardan birisi, robotların insan zekasına ‘sürekli’ ya da ‘süreksiz’ olarak bağlı çalışması. Önceleri robotların insan zekasından tamamen bağımsız olarak kendi kendilerine yetebileceklerine ilişkin çalışmalarda epey ısrarlı olundu. Ancak zamanla bir yandan yaşanan yeni gelişmeler bir yandan da bu yöndeki çabaların sürekli aksamalarla karşılaşması sayesinde
Sevgililer Gününün romantizmiyle ve internetin ilişkiler üzerindeki etkisiyle ilgili yazılmış bir ne? Öykü tabii ki!
Not: Sci-fi öğeleri de barındırıyor.
Sanal mevcudiyet aslında tek başına birkaç yazıya konu olmayı hak edecek kadar önemli bir kavram. Basitçe söyleyecek olursam: İnsanın bilinç ve bilinçaltı seviyelerde zihinsel mevcudiyetinin farklı yerlerde aynı anda olabilmesine imkan tanıyor.
-Sevmeyi öğretebilir misiniz bana? diye sordu yaşlı robot plastik ve paslanmaz metal karışımı elleriyle evin bulaşıklarını yıkarken.
Herkes onun hakkında konuşuyordu-TV'den radyoya, tüm sosyal ağlara kadar...Yedi milyar yedi yüz milyon insanı, dili, dini, ırkı ne olursa olsun tek bir şey birleşdiriyordu-Korku.
Sevgiyi öğrenme iddiasıyla ilk çıktığında bilgi işlem ünitesi zarar görmüş , programlarını çökmekten zor kurtarmıştım. Son günlerde kendine reset atıp duruyordu . Şimdi ona üzülmüyorum zaten tüm elektronik akrabalarım gibi ben ve o da yüksek enerjili foton kuşağına girdiğimizde çalışamaz duruma gelecektik .
Kitabevimden Nizami Gencevi'nin Sırların Hazinesi kitabını almış merdivenlerden inerken, telefonuma bir SMS geldi. Numara Azerbaycan'a ait değildi. Önce önemsemedim. Dışarıya çıkınca Google'da + 19825467123659871 kodunun hangi ülkeye ait olduğunu bulmaya çalıştım. Korkunç derecede sarsıcı ve garip olan şey, kodun herhangi bir ülkeye veya herhangi bir telefon şirketine ait
Sabağın erken saatinde gelip meydanın ortasındaki görkemli anıtın altında dikilmeye başladı.
Sonun da kalkış sireni çaldı milli marş eşliğinde gemiler birer birer çalışmaya başladı Ahmet gemisini çalıştırdı ve mikrofona eğilerek tüm mürettebat görev yerlerine geminin monitöründe geri sayım başlamıştı itci motorlar aktif gemi 10 siniye içinde hareket edecek kemerlerinizi bağlayın 10-9-8-7-6-5-4-3-2-1-0
“Bakacak zaman yok Kemal! Bakacak zaman yok! Bu ne Allah’ın belası böyle!” dediği anda helikopteri binanın arkasından kaldırmış ve ileriye süratle hamle etmişti. “Kemal otomatik top kumandası bende roket ve füzeler sende! Buraya bir baraj kuruyoruz!” Ateşe başlamıştı Paşa.
Artık zaman, aynı insanlığın uzayın dört bir yanında doğal ortamlarındaymış gibi rahat dolaştığı yıllardı. Bütün bunları gerçekleştiren yaratıcılarımız aramızdan ayrıldıktan sonra, birlikteyken fazla farkında olmadığımız, onlardan edindiğimiz yeni özelliklerimiz birer birer ortaya çıkıyordu.
Her olay, ondan sonra olacak teorik olarak sonsuz sayıda olayın nedenlerinden biridir. Bu nedenle "neden" sorusu anlamsızdır. "Niçin" sorusu ise aklın ve mantığın değil duyguların yarattığı bir sorudur.
Onca yıl uğraştıktan sonra yaratıcılarına ulaşmış, yeniden bir araya gelmişlerdi. Şimdi aynı yerlerde bir araya gelebilme zamanıydı. Yeni amaçları buydu. Tüm güçleriyle bu amacı gerçekleştirmek, yeni görevleriydi.
Türk Milleti olarak artık uzaydaki yerimizi almamız
gerektiğini düşünüyorum.Teknolojik gelişmimizi
ve evrimimizi tamamladık.Uzay bir gelişmişlik göstergesidir ben de bu nedenle uzaya gönderilen bir
Türk Pilot Subay'ın hikayesini anlattım.
“Bağlantıyı kes Elsa” dedi. “Bana mı söylediniz Bay Adam?” Adam kızdı. “Burada başka Elsa var mı?” Elsa güldü. “Az önce vardı, yani var sayılırdı. Değil mi Bay Adam? Artık hep buralarda olacak.” dedi. “Evet öyle. Artık hep buralarda olacak, cadı” dedi, yavaşça.
Koloni 237 dünyadan ayrılalı 532 yıl olmuştu ki robotlaşmış insanlar büyük problem yaşmaya başladılar. Ana merkezle(yani dünya ile) iletişime geçip tekrar dönüş yapacaklarını bildirdiler.