
Bir Mavi Kelebek
Tabutun üstünden ufka, gökyüzünün ve denizin maviyle buluştuğu yere doğru bir şey kanatlanıyordu.. BİR MAVİ KELEBEK…
Tabutun üstünden ufka, gökyüzünün ve denizin maviyle buluştuğu yere doğru bir şey kanatlanıyordu.. BİR MAVİ KELEBEK…
Hata yapmaya değil, tekrar Muğla'ya yerleşmek için başlardım yaşamaya
kızıma yazdığım bu mektup onun eline 16 yaşıda geçecek
Ben âdemoğlunun hayatını yaşadım. İnsanın uzun ve sıkıcı yaşamına tanık oldum ve ağır aksak geçişini gördüm. Hatta bir yalnız adama bir bakıma dost da oldum. Bu bana yapılmış büyük, çok büyük bir haksızlıktı; çünkü ben aslında bir sivrisinektim. Evet evet hani siz insanların Culicidae familyasından culex – ev
Kış. Tabi soğuk her yer. İnsanlar özensiz gösterişler peşinde. Bazıları tabi. Öyle genelleyemezsin herkesi. Zor düşünceler bunlar. Üstesinden gelinmesi gereken birçok maddi zorluğun arasında hani lafı bile edilmez, edilemez, izin vermezler ki! Hâl böyle iken biz onu üç masa ileriden merakla izliyoruz. O ise bunları düşünüyor mu? Bilinmez.
Bilirsiniz, bu adamlar yıllar önce devrim adını verdikleri bir arabayı benzin koymadan yürütmeye kalkmışlardı, şimdi de demokrasi adını verdikleri bir arabaya bindiler; ancak buna da ileri vites koymayı unuttular. İşte o yüzden bizdeki demokrasi arabası hep geri vitesle gider ve oraya buraya da toslar.
içimizde biriktirdiklerimiz bizim ön yüzümüz.
Düşünceler, aklımdan gelip geçen cümleler içimdeki sesi susturmak istercesine kalabalık ve gürültücü. Huzur, posta adresi olmayan dinginlik, gözlerden geçip gönlü okşayan manzaralarda kendini gösterir.
Yıllarca kaldığı müzeden çıkarılıp sefere konulan trmvayın içinde, Bahariyeye doğru yol alıyorum. Aracın içindeki yolcuların çoğu orta yaşın üzerinde, genç denebilecek sadece bir-iki kişi var. Tramvay rahatsız edici bir metalik ses çıkararak ilerliyor. Her durağa yaklaştığında duramayacak, frenleri tutmayacak sanıyorum, ama zorla da olsa duruyor ve beni yanıltıyor.
“Şimdi Gölyeri,Kuruhüyük kaldı mı?” demiştim bir yazımda.
"Dar sokaklar, medreseler, türbeler, ahşap konaklar, yüzyılların gölgesi düşmüş taş duvarlar arasında sessiz sedasız kendimi İstanbul'da saklıyorum. Yaralı köpekler gibi, saklanıp yaralarımın iyileşmesini bekliyorum... Hiç kimseye belli etmediğim yaralarım..."
Balıkların yaşamaları da insanoğlu gibi tehlikelerle doludur. Sağı solu belli olmayan denizlerde her an savunma halindedirler. Dellenmeye görsün bir kez deniz, dalgalarına aldı mı tutar en uzağa savurur balıkları hatta çoğu zaman kıyıya fırlatır atar. Sürekli bir mücadele, hayatta kalma savaşı verirler. Zaman zaman takılır bir avcının oltasına