"Yarın diye bir şey yoktur, sadece bugünden daha az uyuduğumuz bir sonraki 'bugün' vardır." - **Franz Kafka (kurgusal)**"

Öykü

Nokta - 2

Ölümün bile sıradanlaştırılıp, içi boş bir kavram haline getirilmesi aslında ne kadar ürkütücü. Bir hayat ne kadar hayatla ilintili oysa ki. Ve bir ölüm hiçbir zaman sıradan değildir. İstatistiki bilgi değildir.

KİTAP İZLERİ

İnsan Olmak

Engin Geçtan

Türkiye'nin Ruhuna Tutulan Ayna: Engin Geçtan’ın Eskimeyen Klasiği Üzerine Her ülkenin edebiyatında, nesiller boyu elden ele dolaşan, altı çizilen cümleleriyle adeta kolektif bir yol arkadaşına
İncelemeyi Oku

Kelebeğin Rüyası

Kızıl saçlı kız biraz daha yaklaştı.Yaklaştıkça merakı daha da artıyordu Kızıl saçları yüzünü kapatıyordu.Saçlarını geriye çekti.Göle çok yaklaşmıştı.Önündeki ıslak kayayı fark etmemişti.Kayaya basmasıyla kayması bir oldu.Ormanı delip geçen çığlığını kimse duymadı.Suya düşmüştü.Çırpındı ama nafile hiçbir fayda vermedi.Bir kaç kez suyun yüzeyine çıkmayı becerdiyse de sudan çıkamadı.çok korkmuştu.en sonunda

Çaki, Çakmak, Bıcak, Tarak

Meriçli kalabalığa döndü. “Yahu bu gâvur, Makedonca bile bilmiyor.”dedi. Kalabalık birden gülmeye başladı. Sonra “Ben insanlığımı yaptım. Adım Hıdır, elimden gelen budur.”deyip kendisi de gülmeye başladı. Bu lafın üzerine kalabalık makaraları iyice koyuverdi. Toplananlar aradıkları eğlenceyi bulmuşlardı. Etrafındaki kalabalığın güldüğünü gören yabancı adam da gülmeye başladı. Ama o

Hayatın Anlamı

Kendi ölümümüz; hayatımızın nihayeti, yeni bir hayatın alâmeti, veya yalnızca bir merhale, teşekkül, transformasyon olacaksa... başkalarının ölümü bizim için ne ifade eder?

Hazan Bakışlı Melek

İçini ısıtan sıcacık gülüşlerinin ardında, güzel gözlerinden taşan anlamlarında hazan saklıydı hep. Çocukça sırnaşmalarında, masum cilvelerinde içten içten bir sırrı saklar gibiydi. Bir gizem, bir tutku vardı yaratılışında.

An Misali"dir Ölüm……!

Sensiz gecelerde eserdi acı rüzgar
Arsız sancıların kol gezdiği duvarlarda saklıydı resmin
İki dudak arsında lal dilimden düşmezdi ismin
Siğneme saplı iki yaylı ok gibi apansız
Kükreyerek kinayelerin sitemlerin inerdi

90"larda Çocuk Olmak

Çocuk olmak,
Ailemiz vardı bizim, sabahları bize kızarmış ekmek üzerine yağ süren annemiz, ananemiz vardı. Bize bakan ananelerimiz, babaannelerimiz, bizi kızdıran teyzelerimiz, şair dayılarımız, hayta kardeşlerimiz, akşam gelirken elleri ekmek dolu dedelerimiz vardı bizim. Mutlu bir yuvanın neşesiydik biz, en sevilen, en değerli olan, en kıymetliydik,

Soluk

Önce ayaklarını sürükledi adam, bedenini taşıdığından haberi yok gibiydi. Hem orada olmayı hem de uzağa çok uzağa gidebilmeyi diliyordu en derinden, kendi bile farkında değildi. Küçük yürekli kadın anladı yoksunluğunu, yoksunluğundan doğan hoyratlığını adamın. Bu kadar çıplak bakan bir çift göz görmeyeli ne kadar olmuştu. Ne olmuştu da

KİTAP İZLERİ

Masumiyet Müzesi

Orhan Pamuk

Hatıraların Varlığa Dönüştüğü Yer: Masumiyet Müzesi "Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum." Orhan Pamuk'un 2006'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmasının ardından yayımladığı ilk büyük romanı olan Masumiyet
İncelemeyi Oku
Başa Dön