Öykü

yazı resim

Değmezdi Akacak Bir Damla Yaştaki Yas"a

Daha doğmadan başlamış Sıdıka’nın çilesi, annesi dördüncü çocuğu çok diye istememiş, düşürmek için elinden geleni yapsada inatla doğmuş dünyanın bütün dertlerine meydan okur gibi. Doğmuş doğmasına ama ailenin dördüncü kız çocuğu olduğu için annesi bu seferde bakmak istememiş, bir hafta emzirmemiş tombul, siyah saçlı, yeşil gözlü kızı.

Çağa Ayak Uydururken

Böylesine ilerlemiş olan teknolojiye hayranlık duymamak elde değil. Evimize bilgisayar ilk girdiğinde düğmesine bile dokunmaya korkarken, şimdi haberleşmelerimi İnternet yoluyla yapabiliyorum.
Bizim çocukluk ve gençlik dönemlerimizde teknoloji böylesine

Tren Yolculuğu...

Tren kalkmadan 1 saat öncesinde almıştım biletimi ve bu zamanı yiyecek bişeyler almak için değerlendirdim.. alışverişimi bitirip geldiğimde ise hala yarım saatimin kaldığını görünce bu zamanı yerimde oturarak geçirme kararına vardım ve alsancak garının tarihi mimarisi içerisinde peronuna yanaşmış olan trenimde 3. vagon 21 numaralı koltuğuma gelip oturdum

Babam ve Oğlum

Oğlum işte diğer yaşıtları gibi...Şeytan gibi kerata, ara sıra severim...On ikisine basmak üzere...Erkek çocuğu olduğu için haliyle biraz da şımarttık sayılır.Her baba gibi bazen bende "hadi oğlum şu pipini bir göstersene, bakalım büyümüş mü" derim...

Plajda Bir Gün

Halim bu yılki dinlencesinin bir haftalık kısmını Antalya’da ailesinin yanında geçirmeyi kararlaştırmıştı. Nesibe ise önce hafta sonunu yalnız kalıp kitap okuyarak geçirmeyi planlamıştı, ama Halimden beklemediği telefon gelince yaşadıkları güzel günlerin hatırına onunla plaja gitmeyi kabul etmişti. Lara Plajına giden ilk otobüse bindiler.

Peronda Ayak Sesleri

...
...
Trenin hareket etmekte olduğunu işte o zaman gördü adam. Nasıl da duymamıştı lokomotifin havayı yırtan düdük sesini!
“Bu trenin bir dönüşü olmalı, mutlak olmalı!” diye haykırdı. Artık koşuyordu da.
“Nerede? Ne zaman?”

Şarapçı

Millet dedikodu yapmış, demiş ki: "Ulan sen ne biçim babasın. Beyoğlunda pavyonlarda karılarla, alemlerde taksiyi yedin bitirdin. Oğlunun geleceğini hiç düşünmedin. Kemiklerin sızlıyor mudur acaba, allahın belası lanet olası lavuk, mendebur baba demişler. Daha sonra da oğluna demişler: "Bak oğlum Salih yandın, harbiden yandın, baban Melahat'la, Mualla'yla Haticeyle

Başa Dön