Duygunun Dostluğu
Notlar: Daha önce iki kez trafik kazası geçirdin ama bir sıyrık bile almadın… umurunda bile değil…
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Notlar: Daha önce iki kez trafik kazası geçirdin ama bir sıyrık bile almadın… umurunda bile değil…
Ahmetin suratı, yukarı doğru çekilen kulaklarının acısıyla yamuk bir hâl almıştı. Öğretmen kulağını bıraktığında kulak memesine kadar kan oturmuştu. Tahtaya geçip arkadaşların karşısında mahcup bir halde önüne baktı. Öğretmen, Bir daha sol elle yazmayacağım. diye, tekrar etmesini istedi. Ahmet, mırıldayan sözlerle tekrar etti. Öğretmen, bunu beğenmedi. Bir kez
Kırk iki yaşında saçlarının çoğuna aklar düşmüş, on üç senelik evli, iki çocuk babasıyım. Ömrünün ikindisini yaşayan bir adamım. Ama bana sorarsanız, yirmi beşinde tanıştığım, o liseli kızlayım hala. Yoo, yoo hayır evli bir adam olarak bunları size anlatmaktan utanmıyorum. Hiç de vicdan azabı duymuyorum. Şey… Bazen, bazen
Yankıyı sevmiyorsanız, yalnızlıktan uzak durmalısınız. Yalnızlıktan uzak durmak ilginç geldi değil mi? Boşluğa el sallayarak , yalnızlığa veda denemesi yapabilirsiniz.
Bayramlarda
Ya da gurbetten geldiğimizde
Onlardı bizi bağrına basanlar
Basmasalar da bağırlarına
Sevgiyle bakanlar
Duydu mu Ceylan? Duymadı belli ki, duyduysa bile bunu belli edecek bir damlacık mecali kalmamış. Araba yolun kıvrımından dönüp te kayboluncaya kadar saçları sulara salınmış bir söğüt dalı gibi olduğu yerde kalakalıyor. Kulaklarındaki ses sürekli kendini yenileyerek halka halka bütün yeryüzünü kuşatıyor sanki Emir Allahın.
Bir diğer gelişme, yüzdürülebilen ve istenilen seviyede batık durumda tutulabilen şehirlerin inşa edilmesiydi. Bunlar öncelikle sadece dikey olarak hareketliliğe sahip yerleşimler oldular. Ama zamanla daha küçük şehirler tamamen seyyar hale de geldiler.
-Sevmeyi öğretebilir misiniz bana? diye sordu yaşlı robot plastik ve paslanmaz metal karışımı elleriyle evin bulaşıklarını yıkarken.
Bir anlamsız şekildi yüzümde donup kalan, bir isimsiz hikaye, kelimesiz cümle. Hayattan dolayı değil, hayatta olmanın ağırlığı ile sarsıldığım düşüncesi gelip geçti aklımdan.
Adını bilmediğim bir sarmaşık lila renginde çiçek açmış, pencerenin bir yanından yukarıya doğru sarılıp tırmanmıştı. İçimde o tanıdık, gittiğim her yerde beni bulan o acıtan boşluk hissi; bu manzaranın içinde de yoktum...
Gitme vakti gelmişti, gitmeliyim...
Mehmet, genetiği ile oynanmış yiyeceklerden yemediği için düşünme yeteneğine sahipti ve bu sayede kendini ele vermeden hayatını devam ettirebiliyordu. Mehmet hayatta pek başarılı olamamıştı bu çok normaldi çünkü, o kul köle efendi zincirine girmiyordu. Özgürlüğüne düşkündü. Mehmet’in çocukluk yıllarında recep diye bir arkadaşı vardı. Recep çocukluk yıllarında birileri
Ankara yine bildik akşamlarından birine hazırlanıyor. Aylardan nisan, nisanın daha ilk günleri... O ani hava kararmalarının, fark edene dek sırılsıklam olduğunuz deli ikindi yağmurlarının, hüküm sürdüğü aydayız yani. Neden böyle yapar, niye çılgınca yağar hiç anlayamadığım o malum yağmura inat yine tedbirsiz yoldayım...