
Hormonsuz Gıda
Belki de yaşadığım bu kilo sorunumun nedeni de bu yediğimiz hormonlu gıdalar
Belki de yaşadığım bu kilo sorunumun nedeni de bu yediğimiz hormonlu gıdalar
Yedi katlı okul binasının en üst katında idi kızlar yatakhanesi. Katta; beşi sağ, beşi solda on tane oda vardı her birinde yirmi-otuz kişinin yattığı. Sol taraftaki odalar okulun bahçesine ve karşı binadaki erkekler yatakhanesine bakıyordu, arada büyük bir bahçe olmasına rağmen kızlar ve erkekler büyük pencereler sayesinde geceleri
Gelgelelim sana, aşk benim en tatlı günahlarımdan biriyken, sen bunu bile en zavallı bir halet’i ruhiye içerisinde yaşamayı kanıksıyorsun. Hem de yeryüzünde dişi olan her yaratığın güce taptığını bilecek kadar akıllı olduğun halde! Aşkını yansıtırken kullanacağın hal lisanının -seninki gibi- romantik, zayıf ve kuruntulu izlenimler bırakması, dişi varlığa
Romantizmden ne kadar az anladığımı bu öyküyü okuduğunuzda görebilirsiniz... Bunu da lisede yazmıştım.
Kimisi gemiden inerken çımacının karadan ona doğru bir ikram gibi sürdüğü köprünün anlamlarında kalakalır, kimisi gemi halatlarının, yüreğin bam telini titreten seslerinde yavaş yavaş çımacılaşır.
O'nun düşünü kurduğu minik bir leydi olmadım, içimde yaşayan ve her fırsatta ortaya çıkardığım anarşist ruhlu bir kız ve gereksiz tüm kuralları çiğnemeye her an hazır bir kadın oluverdim.
Kadife perde, çift taraflı kapanmıştı artık. Arkasında kalanlar ezber hayatlardan kendi karakterlerine dönmüşler, önünde olanlar ise oyun süresince attıkları kahkahaların yüzlerinde bıraktığı tebessümle çıkış kapısına doğru ağır ağır ilerliyorlardı.
Başlık bulamadım, öylesine yazdım. Sonunu da henüz yazmadım. Belki yazarım belki de yazmam.
Traktörlerini elden çıkaran üreticiler, tarlalarını da elden çıkarmanın çabası içindeler
Bir bakışmaydı, anlamlandırmak çok güç, belki sitemli, belki suçlu, belki korkulu, belki kızgın, belki alaycı, belki sorgulayıcı belki belki tam bir belkiler silsilesi, bir bakışa bir sevdayı mahkum etmek kadar anlamlı bir o kadar da anlamsızdır üç harfli beş noktalı.
Bu öyküyü İhsan Oktay Anar'ın vermiş olduğu ödev üzerine yazmıştım ve o öykümü yeterli görmemişti; çünkü öyküm bir Dede Korkut öyküsüne yeterince benzemiyor.
Remzi mi? O beş gül beş yaprak. Adam yaşamayı biliyor. Her gece bir yerlerde keyifte. Evde tüneyecek diğil ya; tavuk mu bu?