Öykü > Yeraltı
Yol ve Külahi
"gün sona erdiğinde; ve yolun değil de külahinin yürüyüşünün sonu geldiğinde; yaşamı varmış olduğu amaçlar toplamına ya da eriştiği yerlerin toplamına değil de yürüyüşünün ya da yolculuğunun kendisine eşittir.."
ve Dilenci
kapı çalıyo.. yada zil.. ne diyosanız.. benim için fark etmiyo.. ikisininde çalmasından nefret ediyorum.. iksinide sökmeyi çok ciddi anlamda düşündüm.. ve şimdi bu konuda mantıklı bi teori üretmeye çalışıyorum.. başarırsam kapısız ve zilsiz bi evde son derece sorunsuz bi şekilde yaşayabilirim..
kimsin..
Benim..
Belki, Şaşkın Olur Sonrası
"Cilalanmış fayansları batır... Takım elbiseleri batır... Karşılıksız aşkını batır... Ulaşamadığın şehirlerin gemilerini batır! Sesinin kötü olmasına aldırmadan söyle şarkını... Bağır!..Tanımadığın insana sarılamıyorsan , yastığına sarıl!.."
Külahın Kulesinde
bir kadın çamaşırıdır aslında külah,
bir vitrinde sergilenen kırmızı, mor, siyah ve açık saçık..
dolduracak olanın içini, şehvetengiz güzelliğine dair kışkırtıp da..
aslında, yok bir önemi..
"hayır, diğerini kastetmiştim.."
Satırlar ve Hayaller
saye gibi paymal oldu gözlerim.gölgem gibi çaresiz kaldım ellerimin hareketine düşman.satırlar arsında parçalanmış yakalarımladüşmüş düğmelerimi ıslatıyorum gözyaşlarımla
Neden?
Ne zaman veya nasıl bilmiyorsunuz, tek bildiğiniz şu an burada olmanız, burada oturuyor olmanız, bu eski koltukta oturduğunuz biliyorsunuz.
İntihar Planı
......Geriye sadece zehri içeceğe katmak ve izlemek kalıyordu. Kolay gibi görünüyordu ama hemen sonuca varmayacaktı, önce denemeliydi. "Başlamazsan bitmez" hep böyle söylerdi babası......
Bilirkişi Raporu...
yazdığım hiç bişeye dönüp tekrar bakmıyorum,imla hataları ya da cümle düşüklükleri için okurlardan özür dilerim...ve bunların düzeltilmemesi gerek..tamamen aklımdan geçenleri yazıyorum,belki bir küçük tehlikeli oyun oynuyorum hayatımla..sizler bunları okurken bir gün devamı olmazsa yazılarımın ,hayatla ilgili ikinci seçeneğimi kullanmış olduğumu anlarsınız..ve yazılarda geçen herşey bu oynannan tehlikeli oyunun
Kova
Kadın gözyaşlarıyla stüdyodaki bir kapıya bakıyordu.Karizmatik sunucu: 'Sence gelecek mi?' diye sordu kadına.
Ama kadın büyük ihtimalle söylenenleri duymuyordu bile..
"Eleman Aranıyor!"
Otobüs seslerinden beynim uyuşmuş bir halde Mecidiyeköy’ün ruhsuz, anlamsız ve hepsi birbirine benzeyen sokaklarında ilandaki adresi aramaya koyuldum. Sıcaktı. Sırtımdan ter boşalıyordu ve aradığım adresi bulmam yaklaşık bir saatimi almıştı.
Sancı
“yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler”
Tanrılar da Sever
Melek, merakla sordu, “Nedir o kural?”
Tanrı, büyük bir sır veriyormuşçasına fısıldadı. “Aşkın ulaşılmazlığı…”
Melek anlamamıştı. “Öyleyse insanlar nasıl ulaşıyorlar?”
Tanrı bir kahkaha attı. “Ulaştıklarını kim söyledi ki?”
Fesat Ağacı'nın Ardı
İstanbul’un mehtapla şereflendirilmiş göğü, hepsinin garabet ve habis çığlıklarıyla ağırlaştı. Sabah kimse korkusunu üzerinden atamamıştı… Cinler de…
Astral Çığlık
Bekliyorum.
İmajlar benliğime acımasız oyunlar oynarken yorgun gözlerim denizin engin ve hüzün yüklü maviliğine kilitleniyor. Esinti saçlarımın arasından fısıldıyor şarkısını hafifçe… Güneşin sönük kızıllığı kalbimden pompalanan kan gibi, silik… Silik izler, hayaller, yüzler var denizde… Gözlerimin önünde…
Ellerim soğuk kumları avuçluyor ve rüzgar tanecikleri
Defin
Musalla taşında bekleyen, yeşil örtülere bürünmüş uğursuz tabuttaki adamı, avludaki herkes tanırdı. Büyük mermer avluda bekleşen, saf tutmuş bir avuç adam ve berilerinde karalara bürünmüş, kızarık gözlü kadınlar, beraberce yas tutuyorlardı.
Kümeler
Son Eklenenler
-
01
-
02
-
03
-
04
-
05
-
06
-
07
-
08
-
09
-
10
-
11
-
12
-
13
-
14
-
15
-
16
-
17
-
18
-
19
-
20