• ÝzEdebiyat > Öykü > Aný |
401
|
|
|
|
Ne kadar sýcaktý. Sýcacýk... bir zamanlardan bir aný... |
|
402
|
|
|
|
Sana ait deðildi bendeki sen. En kuytuma sýðýnan bir sen vardý bende. Hicretindim senin. |
|
403
|
|
|
|
O mucizevi karþýlaþmayý babam hep gözleri dolarak anlatýrdý. Huzuruna çýkarýldýðý engin bakýþlý paþanýn ona kim olduðunu soruþunu, kendisini eski bahriye zabitlerinden Mollaoðlu Mustafa olarak tanýtýrken yaþadýðý heyecaný, “Acele etmelisiniz Paþam. Ýngilizler gelmek üzere olabilirler, biran önce sizi karaya ulaþtýrayým” derken ki telaþýný sanki o anlarý yeniden yaþýyormuþ gibi anlatýrdý. Sonuçta gemi, iskelesini indirmiþ ve heyet babamýn teknesiyle karaya taþýnarak, Ýstiklal Caddesi üzerinde bulunun ve bugünkü adý Gazi Kütüphanesi olan tarihi yapýya yerleþtirilmiþ. Mustafa Kemal paþa, kendisine denizde ve karada refakat eden bu karakaþlý, gözüpek genç adamý yanaklarýndan öperek teþekkürlerini ifade etmiþ. Tarih 19 Mayýs 1919… |
|
404
|
|
|
|
Bir babaane, bir ahýr ve bir torun üçgeninde babaanenin yaþam felsefesinin tezahürü. |
|
405
|
|
|
|
Neler mi anlatýyor? Neler anlatmýyor ki, neredeyse her þeyi. Futbolun neden bütün dünyada yanlýþ oynandýðýndan tutun da, limanda yýllar önce batan bir geminin tonlarca pirinç yüklü konteynerlerinin çýkarýlmasýnda kendisinin oynadýðý rolün býktýrýcý ayrýntýlarýna kadar akla gelebilecek her türlü þey olabiliyor bu. Dalgýçmýþ bu Alaaddin, ne kadar dinlemeseniz de arada kulak kesilmeden edemiyorsunuz tabii. |
|
406
|
|
407
|
|
|
|
"Bir sardalya pulu kadar tutunamadým mý tenine?"
|
|
408
|
|
|
|
Gürültülü þehri adeta ikiye bölen gizemli sese yönelmiþti artýk. Buðulu gözlerinde hatýralarýný arar gibiydi…
|
|
409
|
|
|
|
Deniz seviyesinin bile altýndaki bu þehir yazan, çizen, üreten insanlarla olduðu kadar, çalan, çýrpan, tüketen insanlarla da doluydu. Bense ölmekten baþka yapacak hiçbir þey kalmadýðýndan emindim. Ne var ki bu bilgi o kadar acýydý ki çiðneyip, sindirip, sýçamýyordum kendisini bir türlü. Adeta geviþ getirir olmuþtum kendi kendimi öldürmek düþüncesini. Ama elbette ki bir sebebi vardý bunun, yani benim intihar fikrine sýcak bakmakla birlikte, sýcak baktýðým bu fikri hayata geçirmek hususunda yaþadýðým felç hâlinin. |
|
410
|
|
411
|
|
|
|
Otobüsler sýralý, insanlarý bir yerler yetiþtirme derdinde.Ýnsanlar sýralý hep bir yere yetiþme derdinde.Önde yine halkýmýn otobüsü halk otobüsü,kokusuyla,kirli koltuklarýyla hakkýný kimseye vermeyen. |
|
412
|
|
|
|
Fransa Paris'den ibaret deðildir.Uzaklarda,okyanus sahillerinde;yabancý kentler bulunur! |
|
413
|
|
|
|
Sarmaþýk olup sardý sevgin içimi, zehrin içime aktý. Bu ilk aldatýlýþýmdý. Ve olsa olsa bu son aþkýmdý… |
|
414
|
|
|
|
ilk hatýrladýðým o güzel sözleri yazarken çok düþünmediðim ve kalbimin içinden geçen binlerce sözcük arasýnda seçtiðim küçük bir kaç cümle |
|
415
|
|
|
|
Dersler baþladýktan on gün sonra, tam da öðretmenin geleceði dakikalarda, adeta bir ortaokul öðrencisi görünümünde, kýsa boylu, zayýf mý zayýf bir çocuk girdi sýnýfa. Bir kiþi, “ilkokul aþaðý mahallede, yanlýþ gelmiþsin,” diye laf attý, gülüþenler oldu. |
|
416
|
|
|
|
giderken götürdüðün yýldýzlarýmý istiyorum... |
|
417
|
|
|
|
zaman zaman yalnýzlýðýný paylaþmak ister insan... bu kimi zaman baþka bir insan,kimi zaman yýldýzlar olur,kimi zaman da bir hayvan... |
|
418
|
|
|
|
-“ Atatürk ile ilgili kitaplarýn, kütüphane dýþýna çýkmasýna izin verilmediðini öðrendim. Size söz veriyorum, 2 veya 3 gün içinde bu kitaplarý getireceðim. Sizden rica ediyorum. Artýk soruþturma almak istemiyorum…” diye, adeta yalvarýyordum... |
|
419
|
|
|
|
Anlatýrken tekrar yaþar insan unutulmazlarýný. Ve hep yakýndýr gençlik, dinleyen varsa... |
|
420
|
|
|
|
derinlerde umut saklý olduðu sürece dýþarýda uzak bir yerde mutluluk var... |
|